Olaylar başladı Bile

79 5 0
                                    

              Ne kadar vakit geçtiğini bilmemek canımı sıkıyordu. Gece olmuş muydu ya da ben buraya geleli kaç saat olmuştu bilmiyorum. Yorulmuştum, Jhon veya Alex ikide bir gelip beni izliyordu arada bir de beraber geliyorlardı. Jhon, Alex'e ısrar ediyor benim yaralarımı tekrar tekrar kontrol ettiyordu. Jhon'un bana bu kadar değer verdiğini bilmek ona karşı ayrı bir sempati duymama neden oluyordu. Zaten ona karşı karşılaştığımız ilk günden beri bir sempati duyuyordum, ona karşı büyük bir sevgi besliyordum, sanki benim abim gibiydi.

                   Ben düşüncelerimi buraya geleli ne kadar olduğunu merak etmeye ve havanın kararıp kararmadığına yöneltmiştim. Bu merakımı yenmeme yardım edense Jhon ve Alex'in bulunduğum odaya geldiklerinde yaptıkları konuşmaydı. Alex, Jhon'a ısrar ediyordu:
- Jhon, sabahtan beridir buradasın, karanlık çökeli çok oldu. Anlıyorum, bu kızla Jeniffer arasında kurduğun bağ seni buradan gitmemek istemene sebep oldu ama ben buradayım dostum, bu kızın saçının tek bir teline bile en ufak bir zarar gelmeyecek, uyanırsa o uyanır uyanmaz sana haber vereceğim.
- Bana bak Alex, benim başka bir işim yok, bizimkilerle konuştum kraliçe oldukça iyiymiş . Hem biz de vakit geçirmiş olduk ama eğer ben senden rahatsız oluyorum, rahat edemiyorum dersen giderim.
- Olur mu öyle şey. Ben senin için söyledim. O zaman sen biraz uyu, bir aydır uyumuyormuş gibi görünüyorsun, burada ben beklerim.
- Yorgun değilim.
- Lütfen Jhon, iyice dinlen sonra istediğin kadar bekle burada.
- Seninle  uğraşacak halim yok Alex, ben yatıyorum.
- Bak ne güzel oldu, haftada sekiz saat uyman gerek sen bir ay hiç uyumamış gibi duruyorsun. Uyku ihtiyacını da karşılamış olursun.
- Peki ama bir şey olursa, hareket ederse, sayıklarsa veya uyanırsa hemen uyandıracağına söz ver.
- Söz.

                     Demek hava kararmıştı ama benim uykum yoktu, sadece biraz yorgundum. Bu büyünün etkisinin ne zaman biteceğini düşünmeye başladım. Büyüyü yapan kişi ölmüştü yani en fazla iki gün sonra etkisini kaybedekti ama benim iki günüm olmayabilirdi.

Ertesi Sabah
    
               Odaya ilk olarak Alex girdi ve yaralarımı, morluklarımı kontrol etti, gece taktığı serumu değiştirdi, bir ağrı kesici yaptı, uzun bir süre beni izledi. Jhon odaya girince ona "Günaydın" dedi ve beni izlemeye bir yandan da neden uyanmadığımı ve kalbimin niye bu kadar yavaş attığını düşünmeye devam etti. Jhon sordu:
- Niye öyle uzun uzun, koklaya koklaya baktın kıza?
- Gözden kaçırdığım bir yara falan var mı diye baktım.
- Kabul et, kız hoşuna gitti. Hoşlandın mı?
- Yani, belki, biraz, olabilir.
Alex öyle bir kıvranıyordu ki, sesi titriyordu, sözcükler ağzından çıkana kadar canı çıkmıştı herhalde, hepsini ağzında gevelemekten yorulmuş olmalıydı.
- Şu kız bir uyansın, konuşursunuz.
- Jhon, sen ciddi misin? Daha önce buraya getirdiğin kızlardan hoşlandığımı söylediğimde ve dün bu kızdan hoşlanmış olabileceğimi söyleyince "Hayır, asla" falan diyordun. Bir gecede fikrin mi değişti?
- Uzatma, niye olmasın ki? Kendi hayatına karar verebilecek yaşta birine benziyor, ve sen de öylesin.
- Abi, ben diyorum ki bu kızı... Anladın sen işte. Kalbi falan da yavaş hem, belki ölür, onu kurtarabiliriz.
- O son çare Alex, bir insanın hayatını böyle mahvetmeye hakkımız yok. Ben niye onun da kurt olması için uğraştığını biliyorum, eğer ki kız teklifini kabul ederse ve sonra bir kavga ederseniz kendini senden koruyabilmesini istiyorsun ama bir insanın hayatını böyle mahvetmeye hakkımız yok hem vücudunun zehri kaldırıp kaldıramayacağı bile belli değil. Uyanma ihtimali varken bunu yapamayız.
- Haklısın.
O sırada bir telefon çaldı. Jhon telefonu açtı ve konuşmaya başladı:
- Victor, ne oldu?
- ... (Victor'un konuşmalarını Siana duymadığı için buralara üç nokta koydum. Yani küfür vb algılamayın.)
- Ne!
- ...
- Ben sana emanet etmedim mi onu lan!
-...
- Ne demek bu ya! Nasıl oluyor öyle?
- ...
- Bir vampire iş bırakanda sorun var zaten! Bilmiyor musunuz siz ha burada hepimizin belirli işleri var, sana da birini emanet ettik! Onu da mı beceremedin! Yarın bir gün vakti gelince kraliçeyi nasıl koruyacaksın lan sen!
- ...
- Geliyorum ben! Diğerlerini de ara!
- ...
- Eğer benim gelememe gerek olmasaydı o kız şu anda senin yanında olurdu! Diğerlerine de haber ver! Eğer sen haber vermezsen ben veririm haberin olsun!
John bunları söyledikten sonra Alex'e yönelik olarak konuşmaya devam etti, sesinde hâlâ gerginlik vardı:
- Alex, benim acil gitmem lazım, ne oldu diye sorma gelince anlatırım ve merak etme kraliçenin bir şeyi yok.
- Tamam abi.
- Burası sende, en ufak bir şeyde haber ver. Telefonuma ulaşmayı deneme bile telepatik yolla haber ver.
- Peki.

  
              Jhon'un öyle bağırması beni bile korkutmuştu. Ondan beklemiyordum. Onu böyle neyin kızdırdığını merak ediyordum hele işin içinde Victor da olunca bu merakım kat ve kat artıyordu çünkü Victor yardımcılarımdan yani ailemdendi ve işin içinde o varsa diğerleri de vardır diye düşünüyordum ayrıca Jhon'un, Victor'a emanet ettikleri kızdan bahsetmesi bu merakı iki katına çıkarıyordu. Ben daha uyanmadan olaylar tekrar başlamıştı bile...

Yeni Bir Hayat: İnsanüstü KraliçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin