Antonie İle Karşılaşma

104 4 0
                                    

   Veeeeeeeeeee geri döndüm. Bundan sonraki bölümlerde heyecan eksik olmayacak ve yeni karakterler geliyor. Umarım beğenirsiniz.   
Oylarınızı eksik etmeyin canlarrrr😍😍😍😍😍😍  

            Jhon beni sırtına almış kurt şeklinde ormanda yürürken birden durdu. Başka bir kurt olmalı diye düşünüp gökyüzünü izlemeye devam ettim. Jhon kıpırdamadan duruyordu. Aklından "Bekle dedin. Çabuk ol" diye geçirdi. Başka bir kurt olmalıydı. Kurtlar sürü psikolojisi sayesinde telepatik iletişim kurabilirdi.

         Ben Jhon'un sırtından inip yanına gittim. Bana "ne oldu" der gibi baktı:
- Jhon kimi bekliyorsun, dedim.
- Başka bir alfa, iyi bir dostumdur. Hem yakında yardımcılarınızdan olacak, tanışın, diyr geçirdi aklından.
- Adı ne, dedim. Merak ettiğim aslında adı falan değildi. Sadece Antonie mi diye merak ediyordum. Jhon:
- Antonie, diye düşündüğü an bir şok geçirdim.
- Jhon, daha sonra tanışabilirim, geç olmadan eve gitsem, dedim.
- Siz bilirsiniz, dedi aklından. Ben delici bakışlar atarak:
- Siz, dedim sorar gibi.
- Yani sen, dedi aklından ve başıyla sırtını işaret etti.

          Ben tekrar yerime geçtim ve yola koyulduk. Aklıma Mira'ya dediğim şey gelince gücümü topladım ve bir sihir yaptım. Kan dolabı hazır; ama ben çok yorgun hissediyorum. Bir çatırtı duyunca irkildim ve Jhon'a baktım. "Antonie" diye geçirdi aklından. Ben:
- Gidelim, dedim. "İyi de neden" diye geçirdi aklından.
- Burada rahatsız oluyorum, dedim. Jhon aklından "Antonie gitmem lazım sonra konuşuruz" diye geçirdi. Telepatik iletişim ne güzel şey. Jhon ormandan çıkmak üzereyken durdu. Hemen sırtından indim ve insana dönüşmesini bekledim. Daha sonra birlikte yürümeye başladık.

        Yolda biri bana çarptı. Sonra özür dilemeden geçip gitti. Jhon tabi delirdi, bana çarpanın kolundan tutup önüne geçti. Adam:
- Ne oluyor kardeşim, dedi.
- Çarptığın kişiden özür dilemeden geçip gitmek mi... Hiç olmadı, özür dile, dedi Jhon.
- Ne gerek var, dedi adam.
- Çok gerek var, dedi Jhon. Kendini kasıyordu, ben bu kadar ufak bir olaydan dolayı sıkıntı olacak diye düşünürken bir adam daha geldi. Jhon bir an kendini tutamadan hırladı ve sonradan gelen yabancı"bir kurt para kazanma zamanı" diye düşündü. Eli cebine gidince onun bir avcı olduğunu anladım. Hemen Jhon'un yanına gittim ve:
- Jhon, sorun yok, biraz sakin olmayı denesen, dedim ve kolundan tuttum.
- Ama, ama, ama diye gevelemeye başladı Jhon.
- Yeter, özür dileriz beyefendi, dedim ve Jhon'u kolundan iyice sıkıp sürüklemeye başladım. Onu çekmeyeceğimi bilsem de bana karşı koymayacağını da biliyordum. Yeterince uzaklaştıktan sonra:
- Ne yaptığını sanıyorsun sen? Bir avcı seni duyabilirdi, dedim dişlerimin arasından.
- Sanmıyorum, sadece saniyelik bir sesti, dedi.
- Ama bir avcı seni duydu hatta bıçağını çıkaracaktı az kalsın, ölebilirdin, dedim.
- Bana bir şey olmaz, dedi Jhon.
- Hayır olur, bir daha kavga yok, dedim ve hâlâ tuttuğum kolunu bıraktım. Baktığımda morardığını gördüm. Nasıl bu kadar güçlü olabilirim ki? Dönüşüme az kaldığı içindir umarım. Ben moraran yerden gözümü ayırmadan bakarken Jhon'un:
- Merak etme iki dakikaya bile kalmadan iyileşir, demesiyle irkildim.
- Onu merak etmiyorum, nasıl bu kadar güçlü olabilirim ki?
- Sıkıntı yok, dönüşüm yaklaştığı içindir.
- Umarım, dedim ve yola devam ettik.

              John bana çaktırmadan havayı kokladı. Daha sonra aklından "Antonie" diye geçirdi. Bense aklımdan saydırmakla meşguldüm. Birkaç dakika ya geçti ya geçmedi Adı Antonie olan hayvan göründü. Ben yolumu değiştirmeye çalıştım; ama bir başarı elde edemedim. Antonie iyice yaklaşınca Jhon:
- Dostum naber, dedi.
- İyidir senden, cevabı alan Jhon beni gösterip:
- Bak, bu kraliçe yakında zaten işaret boynunda çıkar. Sen de bir yardımcısın dostum, dedi. Antonie:
- Kendisiyle zaten tanıştık, dedi. Jhon:
- Ne zaman, dedi. Gözümü Antonie'den ayırmadan:
- Boşver, ben artık yalnız giderim, siz iki dost biraz vakit geçirin, dedim ve yürümeye başladım. Tam o sırada biri kolumu tuttu. Bu Antonie'ydi:
- Olmaz majeste,sizi yalnız bırakmayız. Sonra yine o günkü gibi bir olay yaşanır, dedi.
- Ne oldu ki, dedi Jhon.
- Boşver, bu arada sağol,kendimi korurum. Hem Jhon biraz dinlenmeli. Yakında büyük bir şey olacak ve ona ihtiyaç duyacağım. Öyle hissettim, dedim.
- Sen nasıl istersen, dedi Jhon ve beni hiç sorgulamadan gitti. Antonie:
- Size evinize kadar eşlik edeyim, dedi ve yanıma geldi. Onu itip:
- Sağol ama kendim gitsem daha iyi olacak, dedim.
- Olmaz, hem size söylemem gereken bazı şeyler var, dedi.
- Bana bir daha siz deyip bana hatırlatırsan benim güçlerimin sana diyecekleri olacak, dedim ve kolumu kurtarıp yürümeye başladım. Yine kolumu tuttu:
- Peki Siana, dedi. Birden arkamı döndüm:
- Bana sakın öyle deme, diye bağırdım.
- Ama adın bu, dedi.
- Benim adım Yıldız, dedim ve kolumu kurtarmaya çalıştım; ama hayvan nasıl tuttuysa bırakmıyor ki yürüyüp gideyim.
- Peki Yıldız, seni bırakırım; ama tek bir şartla, dedi.
- Sen bana şart koyamazsın, dedim. Bana aldırmadan:
- Ben de geliyorum,dedi.
- Sanki gelme desem gelmeyeceksin, dedim.
- Her şekilde geleceğim, dedi ve kolumu bıraktı.

         Koluma baktığımda morarmıştı ve sızlıyordu. Hemen çantamdan kremi çıkardım. Mira ve Emir'in kavgasını ayırmaya çalıştıktan sonra çok kullandığımdan şimdi çok az vardı. Ben de başka zaman lazım olur diyip kremi sürmeden kapağını kapatıp çantama geri koydum.
- O neydi, dedi Antonie.
- Sana ne, dedim.
- Öf iyi be, bir şey sormaya da gelmiyor, dedi.
- Sen sorma,dedim.
- Peki, dedi. Ben yürümeye devam ettim,hemen yanımdan yürüyordu. Aklından da "ben hayatımda ilk defa özür dileyeceğim. Nasıl dilenir ki. Bir kızdan özür dileceyeceğim. Of. Kendine gel Antonie,bunu mu yapamayacaksın" diye geçiyor sonra bir saniyeliğine ağzını açıyor ardından "bunu yapamam" diye düşünüp tekrar ağzını kapıyordu. Bu birkaç kez daha tekrarlandı. Ben sonunda dayanamayıp:
- Ne diyeceksen de artık,dedim. "Acaba dilemesem mi ki" diye düşündüğünü duydum.
- Yoo, ben bir şey demeyeceğim ki, dedi.
- Yalan söyleme bari. Aklından geçenleri duyabildiğimi unutuyorsun, dedim.
- Tamam, özür dilerim, dedi.
- Ne için, dedim. Aslında cevabı biliyordum.
- O gün sana çemkirmekte haksızdım; ama dolunay vardı ve benim sinirlerim bozuktu, bir de kolun için, dedi.
- Hah şöyle yola gel biraz, dedim ve hızımı arttırdım. Cevap vermeden yola devam etti. Çantam ağır gelemeye başladığı zaman alıp Antonie'nin omzuna attım. Sanki bir sinek konmuş gibi yoluna devam etti. Çocukta hayvan gücü var. İyi ki düşünce okuyamıyor, okusaydı şu anda rezil olurdum. Yol gittikçe uzuyordu ve ben yorulmuştum. Jhon buraya gelirken kurt şeklinde ve hızlı geldiği için bunu fark etmemiştim. Yorulmaya başlayınca bir yere oturdum. Antonie:
- Ne oldu, dedi.
- Yoruldum, dedim.
- İyi, üç dakikan var, dedi. Ah, şimdi Jhon olacaktı.
- Üç dakika bana yetmez ama, dedim.
- Bana ne, ben o kadar zaman verdim, dedi.
- Burada ne zamandan beri kuralları sen koyuyorsun, dedim.
- Senden güçlü olduğum zamandan beri, dedi.
- Bunu nereden çıkardın, dedim.
- Doğru, dedi.
- Seni alt ederim, dedim.
- Sen mi? Bu cüsseyle mi, dedi ve eliyle "delirmişsin sen" işareti yaptı.
- Evet ben ve bu cüsseyle, dedim.
- Hadi dene, dedi.
- Emin misin, geçen sefer sonu senin için hiç de iyi değildi, dedim alay edercesine.
- Kaynar su hiç sorun değildi, dedi; ama aklından "aslında çok pis yaktı da bunu bilmesin şimdilik" diye geçirdi.
- Hiç, dedim ve tek kaşımı kaldırdım.
- Hiç. Bu arada zamanın doldu, kalk, dedi.
- Ben daha dinlenmedim ama, dedim.
- O zaman, dedi ve sustu.
- Evet o zaman, dedim.
- Dinlenseydin, dedi. Jhon bu odunla nasıl arkadaş olmuş merak ediyorum. Yani Jhon kibar biri; bu resmen kütük.
- Hayır duruyoruz, dedim.
- İyi o zaman karanlıkta kalırız diye dedim, dedi. Ne! Karanlık mı!
- Hadi gidelim ben çok dinlendim, eve gidene kadar bir daha molaya gerek yok, dedim endişeyle. Antonie bir kahkaha attı. Ben omzuna bir tane vurdum ve:
- Sus ya, dedim.
- Eğer çok yorgunsan omzuma bin hadi. Bir jest yapayım, dedi.
- Sen böyle kibarlıklar yapabiliyor muydun, dedim.
- Tabi ben aslında bayanlara karşı hep kibarım, dedi.
- Sen, dedim.
- Tabi, istersen al telefonumu ara sevgilimi, sor, dedi.
- Böyle kütüklerin de sevgilisi olabiliyormuş demek, dedim.
- Bu tiple mümkün mü yalnız kalmak, dedi ve bu da bana kapak oldu. Haklı, yakışıklı. Bir insanüstü de tipsiz olsun, gerçi yüzü tipsiz olsa kaslardan yırtar yine ama yani biraz tipsiz olsa ne olur ya. Ben kendimi çirkin hissediyorum.

         Antonie'nin omzunda yolculuk ederken gelen geçen tüm kızlar Antonie'ye bakıyor sonra bana delici bakışlar atıyordu. Ben de bazılarına aynı bakışları yolluyordum. Tabi Antonie bunların hiçbirinin farkında değildi. Eve gelince omzundan atladım ve eve girdim.

Yeni Bir Hayat: İnsanüstü KraliçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin