Bölüm şarkısı: Ruelle - War Of Hearts
Kral Lev durumu kabullenmiş ve zindanda volta atmayı durdurmuştu. Tek yaptığı şey, el bileklerindeki halatı duvara sürtüp onu kesmeye çalışmasıydı. Gerçekten umutsuz vakaydı. Tam olarak yarım saatten beri uğraşıyordu ama hiçbir şey olduğu yoktu. Ne bir muhafız gelmişti, ne zindandakilerin sesini duymuştu, ne de halat kesilmişti.
Darya sesten artık çok fazla rahatsız olmaya başlamıştı. Bu yüzden isyan edercesine, "Kes şunu!" dedi. "Sinirimi bozuyor."
Lev gözlerini ona iliştirdi ve yumuşakça baktı. "Peki, ben de bıkmıştım zaten." Derin nefesler aldığı, göğsünün sertçe inip kalkmasından belli oluyordu. "Ben susadım. Sen susamadın mı?"
"İlk defa yaşadığım şeyler değil bunlar," dedi Darya omuz silkerek. "Ama bileğimin aşırı derecede acıdığı kesin." Arkasındaki parmakları oynattı. El bileklerindeki ip çok sıkı bağlanmıştı ve bu halat, tenini kesiyordu. Üstelik iş yapmalarına ciddi anlamda engel oluyordu. Bu berbattı.
"Bizi Ohandon esir tutuyor. Bu Lordhor Zindanı onun himayesi altında. Muhafızlardan da, gardiyanlardan da ses seda yok. Bir şeyler dönüyor. Kirli bir şeyler."
"Bunu yeni mi fark ettin?" diye sordu Darya alaycı bir şekilde. Bu sırada ağzına girmeye çalışan bir tutam saçı üfledi. "Biz bunu neden bilmiyoruz? Neden hiçbir şey hatırlamıyoruz?"
"Bu soruyu binlerce kez sordun, Darya. Bunun cevabı yine, bilmiyorum, olacak. Ama şöyle bir bakınca, omyssa'lardan başka açıklaması yok gibi. Muhtemelen onlardan kaynaklıdır ve buna nedense hiç şaşırmadım."
Darya hafifçe gülümsedi ve prangalarını şakırdattı. "Tanrılık hayallerin de gitti desene."
Bunu demeyle beraber Lev'in sert bakışlarıyla karşılaştı. Gülümsemesi soldu ama ona bakmayı sürdürdü.
"Hayır, bitmedi." Lev hafifçe yerinden kıpırdandı. "Muhtemelen şuradadır," deyip cüppesinin dublesini kafasıyla işaret etti.
"Sen öyle san."
***
Sergei, toplantı odasına adımını attığında konsey üyelerinin çoğunluğunun orada olduğunu gördü. Palina, Zinaida, Pötr, Vasily, Bilge Büyücü. Bilge Büyücü, konsey üyesi değildi ama toplantı için o da lazımdı.
"Efendimiz olmadan bir toplantı," diye ağzının içinden geveledi Palina. Yüzüne hüzün çökerken zoraki bir şekilde gülümseye çalıştı ve Sergei'yle Büyücü'nün sandalyeye oturmasını izledi. "Ne hoş!" diye yalan söyledi.
Bunun üzerine kimse tek bir kelime dahi etmedi. Kasvetli sessizlik yoğun bir gerilime dönüştü. Zinaida, altın renkli uzun tırnağıyla seslice ritim tutuyordu ve şu anda bundan daha fazla sinir bozucu bir şey olamazdı.
Sergei bunu bozmak için, "Toplantıyı başlatalım," dedi.
"Tabii". Vasily ardından meraklı gözler ile ekledi: "Victor nerede?"
"Lordhor'da," diye cevap verdi Sergei, aklına gelen şeylerin verdiği şüpheyle. "Bilge Büyücü, anlat. Onlara anlat... her şeyi."
Bilge Büyücü buz gibi gözleriyle, tek bir şeyi bile atlamadan her şeyi anlattı. Bu şekilde Sergei, hikâyenin ayrıntılarını, bilmediği kısımları da öğrenmiş oldu.
Pötr şaşkınlıkla aralanmış buruşuk dudaklarını ıslattı. "İyi de, Ohandon'un tüm bunlardan nasıl haberi olabilir ki?"
"Bunun cevabı çok basit, lordum; Victor bir casus, vatan haini. Tıpkı Dimitri gibi... Daha doğrusu neydi? Eadien miydi?" Palina, hatırladığı şey yüzünden gözlerini devirdi ve uzun, kara saçlarını karıştırdı. Göz kapaklarını kaldırdığında masmavi gözleri, bulutlar kadar bembeyaz tenli suratında bir boncuk gibi göründü
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMCÜL TUTKU
FantasyFantastik #6 Yeşil Prenses serisinin 2. kitabıdır. 1. kitabı Yükseliş'tir. İçimizdeki karanlığı bir mum ışığıyla yok edemeyiz. ♕ Kim bilirdi ki bir kölenin bu kadar yükseleceğini? Bir kralın tutkusuna, arzusuna esir kalacağını... Ama kendisinin...