Biraz yaklaştı ve gördüğünün bir hayalden başka hiçbir şey olmamasını umarak gözlerini kıstırdı, dikkatlice baktı. Gür bir sesle, "Hey!" diye bağırdı; korkusuz adımlarını yavaş esen yumuşak bir rüzgâr edasında ileriye doğru attı. Kısık sesle, "Katfroy," dedi. "Eğer buradaysan ortaya çık. Benim, Darya. Seni gördüm. Ortaya çık!"
Birkaç saniye bekledikten sonra, gündüz olmasına karşın gecenin yoğun saatlerini andıran karanlığın içinden bir mırıltı kadar sessiz ayak sesleri yükseldi. Darya'nın tüyleri fevkalade bir şekilde diken diken oldu. İsyancıların neden bu kadar tehlikeli şeyler yaptığını bilmiyordu ve bilmek istemekle istememek arasında kalmıştı.
Yaptıkları şeyin yanlış olduğunu biliyordu. Buraya gelmeleri hataydı. Anlaşmışlardı. Neden bu yanlış şeyi yapıyorlardı? Oysaki Darya onlara anlatmıştı. Hayal kırıklığını, kalbinde hissetmeden önce, bu olayı öğrenip sorgulaması gerekiyordu. Artık en ufak bir darbede kırılan cam bardak gibi hissetmiyordu. Çok kez kandırılmıştı ve bu sefer de kandırılmışsa, ona ufak bir üzüntüden başka hiçbir şey verilmeyecekti.
Gittikte yaklaşan adım sesine rağmen o da adımlarını attı ve Katfroy olduğunu tahmin ettiği kişiye daha çabuk ulaşmak için çaba sarf etti. Birkaç saniyeden sonra adım sesleri kesildi. Darya, Katfroy'un siyah pelerininin çevrelediği sert simasını karşısında gördü. Onun yüzüne tam olarak bakmak için kafasını biraz kaldırması gerekiyordu çünkü aralarında boy farkı vardı.
Katfroy'un fiziği, hareketleri ve mimikleri, gerçekten Darya'ya Lev'i hatırlatıyordu. Fakat Katfroy biraz daha kibardı. Yani en azından öyle görünüyordu. Ama Lev her daim birdi, farklıydı ve kimsenin onun gibi olabileceğini sanmıyordu. Onun küstahlığı ve dengesizliği bile garip bir şekilde hoşuna gidiyordu.
Darya yüz ifadesini değiştirmedi. Masum ve güzel gözüken yüzünün bu sefer sert mi baktığını bilmiyordu ancak buz kadar soğuk göründüğünden adı gibi emindi. Ve bu, onun elinde olan bir şey değildi.
"Burada ne işin var?" diye sordu onun bileğinden tutup biraz daha karanlık bir yere çekerek. Kalbi, yakalanma korkusuyla güm güm atıyordu ve bu da vücudu gibi ruhunu da rahatsız edip damarlarını ıstıraba boğuyordu.
Katfroy'dan yanıt gelmedi. Yüzü, bulundukları yerin karanlığında ve pelerininden dolayı oluşan karanlıktan dolayı çok belli olmuyordu ancak beyaz yüzü ve parlayan siyahımsı kahverengi gözleri, kendini böbürlendirerek her türlü belli ediyordu.
"Soruma cevap ver, Katfroy."
"Yalnızca-"
"Öncelikle şu konuda anlaşalım," dedi Darya kaşlarını çatarak, "bana yalan söylememen konusunda."
Lider Katfroy'un derin nefesi duyuldu. Çenesini kaldırdı ve kahverengi gözlerini Darya'nın yeşil gözlerinden kaçırarak onun yaslandığı duvarın yukarısına gözlerini dikti. "İzleniyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMCÜL TUTKU
FantasyFantastik #6 Yeşil Prenses serisinin 2. kitabıdır. 1. kitabı Yükseliş'tir. İçimizdeki karanlığı bir mum ışığıyla yok edemeyiz. ♕ Kim bilirdi ki bir kölenin bu kadar yükseleceğini? Bir kralın tutkusuna, arzusuna esir kalacağını... Ama kendisinin...