46.Bölüm • İsyancıların Mekânı

6.1K 677 158
                                    

1 dakika arayla yeni bölüm yayımlayan 1 adet yazar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

1 dakika arayla yeni bölüm yayımlayan 1 adet yazar.

Önceki bölüme bakın çünkü aynı anda 2 bölüm yayımladım. Yani bir önceki bölümü de okuyun da bölüm atlamış olmayın. 

Sonunda Cennet Çarşısı'nı da geçip Darya, yerini hâlâ gayet net olarak hatırladığı, isyancıların tünelinin oraya gitti. Biraz Lev'e kılavuzluk yapmıştı ve Lev, isyancıların burada olduğunu hiç tahmin etmediğini, bilmediği tünellerin ne kadar da çok olduğunu söylemişti.

Darya'nın bir yanı bu isyancılardan nefret etse de, diğer yanı bu nefret duygusunu bastırıyordu. Açıkçası isyancılar umurunda değildi çünkü acemiydiler ve isyanın nasıl yapılacağını bile bilmiyorlardı. Tek istediği şey, kölelerin azat edilmesiydi. Ve bu amaca ulaşmaya çok yaklaşmıştı. Hem de Lev sayesinde.

Lev'in bu kadar merhametli olacağı hiç aklına gelmezdi. Daha doğrusu Lev'in merhametli olacağı aklına gelmezdi.

Tünelin girişinde durdular ve atlarından indiler. Darya, elbisesinin eteğinin açılmaması için gayret etmişti. Zaten bu elbiseyle onca yolu bir atın üzerinde geçirebilmesi garipti. Gerçi Lev'in söylediklerinden dolayı, elbisesinin aklına gelmemesi son derece doğaldı.

Ve bu düşünceyi bir türlü aklından atamıyordu, hatta idrak edemiyordu. Zihnini, yalnızca üç anahtar kelime işgali altına almıştı: Eş, azat, kraliçelik.

Lev'e bir bakış attı ve tam, aklında kalan taşları kaldırmak için hamle yapacakken bir kılıç sesi onu kaskatı kesti; gözlerini, kılıç sesi çıkan yere bakmak için zorladı. Kafasını çevirdiğinde, Leonid'in elinde bir kılıç tutup krala ve Darya'ya tehditkâr ve biraz da korkak gözlerle baktığını, Lev'in ise henüz kılıcını kınından çıkarmadığını ancak elinin kılıcına gittiğini gördü. Darya'nın yanında ne bir kılıç, ne de hançer vardı. Bu onu zayıf kılıyordu. Fakat dövüşmeye veya savaşmaya niyetleri yoktu. Barış için gelmişlerdi.

Darya, Lev'den, gözleriyle biraz izin istedikten sonra Leonid'in yanına gitti. Arkadan Lev'e baktığında tedirgin gözlerle ikisine baktığına ve elinin hâlâ sımsıkı bir biçimde kılıcında olduğunu gördü.

Darya başıyla ona güven verici bir işaret yaptığında, Lev'in gözlerindeki az da olsa rahatlama ifadesini fark etti.

Leonid'in bileğini sımsıkı tuttu ve adamın sükûnetini bozdu. "Size zarar vermeye niyetimiz yok. Konuşmaya geldik."

Leonid, kızı baştan aşağıya süzdü. Ardından gözlerini Kral Lev'e çevirdi. Ancak Lev'in ölümcül bakışlarının ardından gözlerini tekrar Darya'ya iliştirdi. "O kral mı? Yoksa bana mı öyle geliyor?" diye fısıldadı.

"Sana öyle gelmiyor, o kral," dediğinde adamın gözlerindeki büyümeyi, şaşkınlığı ve korkuyu gördü.

"Kral bizi buldu demek. Bizi öldürmeye mi geldiniz?"

ÖLÜMCÜL TUTKUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin