Jung Yong Hwa.Asiliğin,umursamazlığın,bencilliğin ve sorumsuzluğun vücut bulmuş hâli sanki.Hayatını eğlence ile geçiren ve duygu denen şeyin anlamını bilmeyen genç.
Baba parası yemek kolay.Çalışmadan,çabalamadan,yediğin önün de yemediğin arkanda yaşamak ta kolay zengin bir ailenin çocuğu isen.
Jung Yong Hwa içinde böyle maalesef.Maalesef,hayatının bir düzeni yok.Gecesi ile gündüzü birbirine karışmış,aile hayatı ne demek bilmeyen,25 yaşında ki bu genç hem babasız,hem de bir amaçsız büyüyüp bu yaşa kadar gelebilmişti.Annesinin bu işte suçu büyük elbette.Eşinden kalan şirket ile evladından daha çok ilgilenince,Yong Hwa için, gelecek biraz yanlış şekillenmişti.Her ne kadar gecikmiş bir sevgi vermeye çalışsa da Bayan Mi Ja ,oğlu çoktan bir kalıba girmişti.Hâlâ üniversitenin son sınıfındaydı.İkinci kez.Son sınıfa kadar gelmekte bir mucizeydi ya.Ama o pek takmıyordu bunu.Sınıf arkadaşlarından büyük olmak,o kadar da önemli değildi.Boş vermişlik içinde yavaş,yavaş batıyordu derinlere.
Arkadaşları da uyarmıyor du ki onu!Doğru yola çevirmiyorlardı ki yönünü!Doğruya"Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim"demişler.Yong Hwa 'nın yanındakilerde aynı kafaydı çünkü. Diğer bir tabir ile yeyici takımı.
Yine bir gece vakti ve yine Yong Hwa, arkadaşları ile birlikte bir gece klübünde.Kulakları tırmalayacak yükseklikte bir müzik sesi ve sarhoş edip doğru düşünmeyi engelleyecek içecekler.Sabaha yine baş ağrısı vardı belliydi.
:-Hey,bu gün ortam müthiş değil mi?
Yong Hwa:-Seni duyamıyorum.
:-Ortam diyorum.Dedi kızları göstererek.
Yong Hwa :-Haklısın. Var mısın iddiasına? Şu ortada ki kız ile bu gece çıkacağım.
:-Yapamazsın.
Yong Hwa :-Nedenmiş o?
:-Kızları buradan çıkarıyorsun,arabanla biraz tur attıktan sonra evine bırakıyorsun.Daha birini bile öptüğünü görmedim.
Yong Hwa :-Hoşlanmadığım kızı öpmem ben.
:-Öpmek için, hoşlanmak mı gerek?Sen bu güne kadar onlarca kızla tanıştın.Ama..
Yong Hwa bozulmuştu:-O zaman izle ve gör.Dedi ve hırsla genç kızın yanına gitti.
:-Merhaba! Dedi genç kız hoş bakışlarla Yong Hwa 'ya.
Yong Hwa :-Merhaba. Ortama şöyle bir baktım da burada ki en güzel kız,sensin.Ben de güzel olan her şeyi severim.
:-Demek öyle.Doğrusu, sende çok yakışıklısın.
Yong Hwa :-İkimiz de birbirimizle aynı fikirde olduğumuza göre, bir şeyler yapmaya ne dersin?
:-Olur derim.
Yong Hwa :-Arabam dışarıda. Dedi ve kızı belinden tutup,dışarı çıkardı.Arabanın kapısını açtı ve kız bindi.Sonra kendi de.
:-Demek,beni güzel buldun.Dedi saçları ile oynayarak.
Yong Hwa :-Evet. Ama içi boş bir güzellik.
:-O da ne demek?
:-Bu güne kadar güzel gördüğüm ne varsa,altından hep çirkin bir şey çıktı.Canımı yakan.O nedenle güzellik kavramına inanmam.
:-Bilmece gibi konuşuyorsun.
Yong Hwa ,arabayı durdurdu :-Boşver.Uzun hikaye. Dedi ve kıza yaklaştı.İçtiği şeyin etkisiyle,saçma davranmaya başladı. Ruhsuzca yaklaştı kıza.Kız da ona.Biraz daha yaklaştı ama durdu.Kafası bulanıkta olsa bir şey onun bunu yapmasını engelliyordu.Geri çekildi.
:-Ne oldu?
Yong Hwa :-Hiç.Hiç birşey.Seni evine bırakayım.Dedi alnını tutarak.
Evde ise durumlar farklıydı.Saat sabahın beşiydi ve annesi Bayan Mi Ja,onu endişeyle bekliyordu.Kapı açıldı usulca.Sendeleyerek biri girdi sonra.Elbette Yong Hwa idi bu.
Bayan Mi Ja:-Neredesin sen?Dedi sert mi sert bir ses tonuyla.
Yong Hwa :-Buradayım. Dedi ve tam yanından geçiyordu ki annesi onu durdurdu.
Bayan Mi Ja :-Yong Hwa, sen ipin ucunu iyice kaçırdın.Ne yaptığını sanıyorsun böyle?
Yong Hwa:-Kulağımın dibinde bağırma lütfen.Başım çok ağrıyor.
Bayan Mi Ja :-Beni kızdırmak hoşuna mı gidiyor senin?Birde bu hâlde araba kullanmış.Ya başına bir iş gelseydi?Dedi ve kolunu tuttu.
Yong Hwa:-Bırak kolumu.Şimdi de annecilik mi oynuyorsun benimle?Bana karışmayı bırak.Dedi ve odasına çıktı. Bayan Mi Ja üzülerek baktı arkasından.Belki de kendi oğlu olan bu canavara baktı ümitsizce.
Sabah olmuştu.Yong Hwa koltukta oturmuş,bilgisayar oyunu oynuyordu.Annesi içeri girdi hızla. Dün geceden kalma bir sinir vardı. Üstelik yenisi de eklenmek üzereydi.
Yong Hwa :-Bir kapıya vursaydın!Dedi annesinin yüzüne bakmadan.Uzattığı ayaklarını,toplamak zahmetine bile girmedi.
Bayan Mi Ja :-Bu hallerin ne zamana kadar böyle devam edecek?
Yong Hwa :-Ben halimden memnunum.Memnun olmayan sensin.
Bayan Mi Ja :-Evet değilim.Her gece eğlenceler,partiler.Senin sorumlulukların var.Bir okulun var.Derslerinin durumu da belli.Uyarı almışsın okulda?Daha bir ay oldu okul açılalı.
Yong Hwa :-Öyle oldu. Ama okula gitmek isteyen ben değilim.
Bayan Mi Ja :-Haberin olsun sana bir bakıcı arıyorum.Çünkü ben seninle baş edemiyorum.
Yong Hwa :-Saçmalamayın lütfen.
Bayan Mi Ja :-Saçmalayan sensin.Hayatını düzene oturtacak disiplinli,otoriter ve sana sözünü geçirebilecek biri olacak hemde.
Yong Hwa:-Ne?Siz ciddi misiniz?Ben çocuk muyum?Bunu nasıl yaparsınız?Dedi ve ayağa kalktı.
Bayan Mi Ja :-Çocuk gibi davranıyorsun.Ve ben sen akıllanana kadar dediğimi yapacağım.
Yong Hwa :-Ben böyleyim.Değişmeyeceğim.
Bayan Mi Ja :-Sen beni deli etmek mi istiyorsun? Neden bunu bana yapıyorsun?Acı çektirmek hoşuna mı gidiyor?
Yong Hwa :-Evet. Bana acı çektirenlere acı çektirmek istiyorum.
Bayan Mi Ja :-Ben sana ne yaptım? Baban öldükten sonra koskoca şirketin yükü,benim omuzlarıma bindi.Sırf senin mutluluğun için...
Yong Hwa :-Hangi mutluluktan bahsediyorsun sen?Ben mutlu değilim.Dedi bağırarak.
Bayan Mi ja:-Her gece kimin parası ile eğlendiğini sanıyorsun?
Yong Hwa :-Peki sen,neden mutsuzum sanıyorsun? Hiç düşündün mü?Yerin dibine girsin paran da,şirketin de.Ben senin eserinim anlıyor musun?Beni böyle yapan sensin.Sen!Dedi ve montunu alıp çıktı.
Bir tarafta ise farklı bir hayat vardı. Hayatı kazanmaya çalışan bir kız.Ya da hayatın kendisini Güney Kore'ye sürüklediği bir kız.Başarmak için elinden geleni yapan,oldukça çok çalışan,iyimser,başkalarının üzüntüleri ile üzülen bir genç kız.Belki de asi gencimizin başına belâ olacak kız da diyebiliriz.Işıl.Jung Yong Hwa'nın ne kadar da tersi bir karaktere sahipti.
Aynı sınıftalardı Yong Hwa ile ama birbirlerinden haberleri yoktu.Yong Hwa'nın arkadaşlık seçiminden kaynaklı bir şeydi bu.Ya da Işıl'ın kimsenin hayatına burnunu sokmamasından.Ama bu güne kadar hiç sokmadığı kadar derin sokacaktı burnunu o mâlum hayata.Hayatlar fena kesişecekti.
Bu Türk Korecan,arkadaşı ile küçük bir Kore mahallesinde oturuyorlardı.Henüz bir aylık okulunda, bir kız ile ev arkadaşı olarak gelmişti bu sıcak mahalleye.Eun Sun. Ne iyi arkadaş.Her Türk'e lâzım böyle bir Koreli.
Bu gece kimisi için eğlenceydi ama kimisi için de sadece çalışmayı gerektiriyordu.
Eun Sun:-Bakıyorum da yine ders çalışıyorsun.
Işıl:-Yapmam gerekeni yapıyorum.Ne de olsa,okuduğumuz bölüm zor.Şu okulu bitirip,iyi bir doktor olmak istiyorum.
Eun Sun :-Haklısın. Ama canım,hiç istemiyor.
Işıl gülümsedi :-İyi bir doktor olmak için, bu okulu bitireceğiz.Hem sen bir Kore'lisin.Senin çalışkan olman gerek.
Eun Sun güldü :- İyi ki senin gibi bir ev arkadaşım var.
O anda Işıl'ın telefonu çaldı. Baktı ve açtı.
Işıl :-İyi akşamlar anneciğim!
Annesi:-Merhaba kızım.Dedi bozuk bir ses tonuyla. Belli ki kötü bir şeyler olmuştu.
Işıl :-Anneciğim,sesin kötü geliyor.Bir şey mi oldu?
Annesi:-Nasıl söylesem,bilmiyorum ki.Şeyy.Baban bir iş kazası geçirdi.
Işıl :-Ne?İyi mi şimdi?
Annesi:-İyi ama biz bir kaç ay sana parayı biraz az göndereceğiz.
Işıl :-Önemli değil anneciğim.Babam iyi olsun da.Ben bir şekilde,hallederim para işini.Peki nasıl oldu bu iş?
Annesi:-Dediğim gibi iş kazası.Canım, Gerçekten idare edebilecek misin?
Işıl :-Beni düşünmeyin anneciğim.Biraz birikmişim var.
Annesi:-Seni oralarda sefil etmek istemezdik.
Işıl :-Sıkıntı yapmayın benim için. Babam iyileşsin,başka bir şey istemem tamam mı?Sen de canını sıkma sakın.
Annesi :-Akıllı kızım benim.Seni çok seviyorum.
Işıl:-Ben de anneciğim. Dedi ve telefonu kapattı.
Eun Sun :-Ne olmuş,yüzün asıldı?
Işıl :-Babam bir iş kazası geçirmiş.Ama durumu iyiymiş.
Eun Sun :-Neyse ki.
Işıl :-Bu ay biraz sıkışacağım o kadar.Neyse.Onlar iyi olsunlarda.
Geceydi.Bayan Mi Ja kapıya dayanan polislerin zile basması ile yataktan fırladı.
Bayan Mi Ja:-Buyrun memur bey,bir şey mi oldu?
Polis:-Efendim oğlunuz...
Bayan Mi Ja:-Oğluma bir şey mi oldu yoksa?Dedi telaşla.
Polis:-Durun korkmayın.İsterseniz,bunu polis merkezinde konuşalım.
Bayan Mi Ja:-Tamam. Hazırlanıp geliyorum.
Bayan Mi Ja, endişe ile gitti polis merkezine.Korkuyordu.Yoksa Jung Young 'a bir şey mi olmuştu? Koşarak içeri girdi endişeyle.Ama gördüğü manzara aynıydı.Jung Young Hwa, sandalye de oturmuş,cep telefonu ile oynuyordu.Aynı rahat tavırlarla.Annesinin aksine daha relakstı.
Bayan Mi Ja :-Yine neden buradayız memur bey?Dedi Yong Hwa 'ya bakarak.Belli ki ilk değil di buraya gelişleri.Ama Bayan Mi Ja bu gelişlere alışamamış,her seferinde korkarak atıyordu kendini polis merkezine.
Polis Memuru:-Bu sefer ki hızlı araba kullanmaktan.Şehir için de aşırı hız.
Bayan Mi Ja :-Aferin sana Yong. Her geçen gün,aptalca davranışlarına bir yenisini ekliyorsun.Sen ne biçim bir çocuksun?Ya kazara birini öldürseydin,ya sen ölseydin!
Yong Hwa :-Keşke ölseydim.Umurunda olur muydu sanki?
Bayan Mi Ja :-Sen delirmişsin.Artık seni zapt edemiyorum.İnan,ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum. Beni yoruyorsun.Beni çok yoruyorsun.Dedi ağlayarak.
Ama bu Yong Hwa 'yı yumuşatmıyordu.Annesine baktı,sonra da dışarı çıktı.
Bayan Mi Ja :-Allahım, şu çocuğu yola getirecek birini gönder bana.Lütfen Allahım! Dedi göğe doğru kaldırıp başını.
Bayan Mi Ja kafasına koymuş,ciddi ciddi Yong Hwa 'ya bir bakıcı arıyordu.Eve gelen,kadınlarla görüşmeye başladı.
İlk gelen bayan yaşlı,beli bükük bir kadıncağızdı.
:-Yirmi yıl bakıcılık işi yaptım bir evde.Tecrübeliyim.
Bayan Mi Ja :-Şey, hanım efendi,siz emekli olmayı düşünmüyor musunuz?
:-Hayır. Çocukları çok severim ben.
Bayan Mi Ja, yardımcısına baktı.
Yardımcı Bay Kim:-Efendim,oğlunuz Yong Hwa, bu kadını dinlemez.Hatta hiç dinlemez.Dedi fısıldayarak.
:-Çocuklarla çok iyi anlaşırım.
Bayan Mi Ja :-Çocuk deyip geçmeyin yalnız.Dedi ve fotoğrafını gösterdi Young Hwa'nın.
:-Anladım.Ben gideyim artık.
Bayan Mi Ja :-Yine de geldiğiniz için teşekkür ederim.
Diğer bir kadın geldi.Orta yaşlarda fakat sevimli bir bayan.
:-Çocukların sevgi ile büyümesi taraftarıyım.Onlara ne kadar sevgi dolu yaklaşırsak,o kadar iyi sonuçlar alırız.
Bayan Mi Ja :-Biraz disiplin olsa meselâ?
:-Hayır, hayır. Disiplin,dayağı hatırlatıyor bana ve ben,dayağa karşıyım.
Bayan Mi Ja :-Yine de siz bu kadar yjmuşak olmayın bence.Dedi ve Bay Kim'e baktı.
Bayan Mi Ja ve yardımcısı Bay Kim :-Biz sizi ararız.
Bir bakıcı daha geldi.Sanki disiplin abidesiydi.Bayan Mi Ja'nın aradığı kişiydi sanki.
:-Disiplin,bir çocuğun eğitiminde ki en önemli etmendir.Hanım efendi çocuklar toprak gibidirler.Yasaklar ve kurallar olmadan,ona istediğiniz şekli veremezsiniz.
Bayan Mi Ja gülümsedi :-Sanırım, anlaşacağız.
:-Peki küçüğü bir görseydim,bir resmi var mı?
Yardımcı Bay Kim, fotoğrafı gösterdi çekinerek.
:-İzninizle,ben kalkayım artık. Dedi ve oturduğu yerden kalktı.
Bayan Mi Ja :-Ama hanım efendi!Bence anlaşabilirdik.
:-Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz?Çocuk diye gösterdiğiniz,yirmi beş yaşında delikanlı.Dedi ve gitti.
Ve son dadı.Gerçekten son olacaktı Bayan Mi Ja için. Güzeller güzeli,bir kadın çıkageldi.Mankenden bozma bir güzellik.
:-Dadılık başvurusu için geldim.Dedi nazikçe.
Bay Kim ve Bayan Mi Ja birbirlerine baktılar. Sonrada bu kıza.
:-Teşekkürler,biz sizi ararız.
Aranan kan bulunamamıştı.Bayan Mi Ja'nın ümitleri tükenmişti.
Bayan Mi Ja :-Yok,yok,yok.Aradığım kişiyi neden bulamıyorum?
Bay Kim :-Efendim,bulsak bile koskoca delikanlıya kimse bakmaz.Sizin istediğiniz kişi, hem küçük bey Jung Yong Hwa'ya sözünü geçirebilecek, hem de onu gözünün önünde tutabilecek biri olmalı ki öyle biri yok maalesef.
Bayan Mi Ja :-Haklısın. Yok.
Ertesi gün olmuştu. Eun Sun ve Işıl okula gidiyorlardı.
Eun Sun :-Sabaha kadar döndün durdun.Fark etmedim sanma.
Işıl :-Babamı merak ettim.Acaba annemin dediği gibi iyi mi?
Eun Sun :Annen iyi dediyse iyidir.Ciddi bir şey olsaydı seni Türkiye 'ye çağırırlardı.
Işıl :-İnşallah öyledir.
O anda köşeyi dönüyorlardı ki bir ağlama sesi duyuldu.Genç bir kadından gelen,ama zor duyulabilen bir sesti bu.Işıl ve Eun Sun, sese doğru çevirdiler başlarını.Tanıyorlardı bu bayanı.Komşularıydı.
Işıl :-İyi misiniz?
Kadın,gözlerini sildi hemen:-Teşekkürler iyiyim.
Eun Sun :-Bir sıkıntınız var belli ki.Anlatmak ister misiniz?
:-Hayır yok.
Işıl :-Biz komşuyuz aramızda dertkerimizi paylaşabiliriz.
Kadın,bir den ağlamaya başladı.
Işıl :-Haydi, dökün içinizi.
:-Küçük oğlum,Hyung, geçenlerde fenalaştı.Doktora götürdüğüm de kanser hastası olduğunu öğrendim.Üstelik,ilerlemiş.Masraflarını karşılayacak,durumum yok.Çalışmak istiyorum ama eşim felçli olduğu için ona bakacak kimse yok.
Eun Sun ve Işıl, birbirlerine baktılar.
Bir anda beş yaşında ki küçük çocuk koştu ve annesinin kucağına oturdu.Onun göz yaşlarını silmeye başladı.
Çocuk:-Neden ağlıyorsun anne?
Kadın:-Yok,yok bir şey canım.
Belli ki bu kadın maddi durumu olmayan biriydi.Işıl ve Eun Sun ceplerinde ki bir miktar parayı çıkarıp ona verdiler.
Kadın:-Ama bu?
Işıl :-Siz bunu alın ve küçük beye güzel yiyecekler,güzel giyecekler alın.Eğer Allah yardım ederse,tedavi parasını da bulacağız .
Kadın:-Alamam.
Eun Sun:-Bizi kırmayın.Hem biz size değil.Küçük Hyung 'a veriyoruz.
Işıl :-Ağlamakta yok ayrıca.Hyung için gülüyorsunuz tamam mı?
Kadın,zoraki gülümsedi.
Işıl :-Ha şöyle.
Okula gelmişlerdi. Sınıfa doğru yürüyorlardı.
Işıl :-Bu çocuk beni çok etkiledi Sun,onun için mutlaka bir şey yapmalıyız.
Eun Sun :-Haklısın ama bizim halimiz de belli.
Işıl :-Bizim profesörlerden rica etsek,bir baksalar?Siz Koreli'ker yardım etmeyi seversiniz.
Eun Sun :Annesi götürmüş zaten.Asıl olan,tedavinin pahalı olması.
Işıl :-O da doğruya.
O anda tam karşılarından Jung Young geliyordu.Birden başı döndü ve Işıl 'a çarptı.
Yong Hwa :-Önüne baksana!
Işıl :-Bana çarpan sensin.Sen önüne bak bence.
Yong Hwa :-Gözün görmüyor galiba. Hemen özür dile benden.
Bencilliği her haline yansıdığı için, çarpanında Işıl olduğu kabullendi kafada.
Işıl :-Özürü sen dileyecektin bence. Yanlış oldu herhalde.Kafan biraz iyi mi senin?
Yong Hwa :-Bana bak kızım?Hemen özürünü dile ve git.Hem ben çarptıysam ne olmuş? Ben bu okulun en zenginiyim.İstediğime çarparım?İstediğimi ezerim.Dedi meydan okurcasına.
Işıl :-Ez de görelim.Siz zengin çocukları hep böylesiniz.Babanızın parası ile dünyayı yönetebileceğinizi sanıyorsunuz.Ama çevrenizde ki yardıma muhtaç olanlara gözünüzü kulağınızı kapatmış,o bar senin bu bar benim geziyorsunuz.Kabalığınızda cabası.Dedi ve yanından geçip gidiyordu ki Jung Young kolunu tuttu.
Yong Hwa :-İki lâf söyleyip,kaçacağını mı sanıyorsun?
Işıl :-Bırak kolumu.
Yong Hwa :-Bırakmazsam ne olur?
Işıl :-İşte bu olur.Dedi ve çantasını,kafasına geçirdi Yong Hwa 'nın .
Yong Hwa :-Ahh!
Işıl :-Kızlara nasıl davranman gerektiğini öğren,öyle konuşalım. Dedi ve gitti.
İşin garibi Yong Hwa 'nın annesi onları uzaktan izliyordu.Oğlunun az da olsa hakkından gelen bir kız.Hoşuna gitmişti.Yanında ki yardımcısına döndü.
Bayan Mi Ja :-Şu kızı bi araştırın bakalım.Aradığım dadıya benziyor.
:-Bu kız mı?
Bayan Mi Ja :-Dediğimi yapin lütfen.
:-Peki efendim.
Işıl ve Eun Sun sınıftalardı.
Işıl :-Gıcık şey.Kendini ne sanıyor bu ya!
Eun Sun :-Ama çok yakışıklı değil mi?
Işıl :-İnsan olsun. Nerede okuyor bu çocuk?
Eun Sun güldü :-Bilmiyor musun? Bizim sınıfta.
Işıl :-Zengin züppe.Nasıl görmemişim ben bunu?Bilmesem daha iyiymiş.
Eun Min :-Sorumsuz bir çocuk.Pek derslere girmiyor.Baba parası yemek varken,kim ders çalışır.Bu tıpta ki ikinci senesi.Kalmış sınıfta.
Işıl :-Belli canım,biraz aptala benziyor.
Eun Min :-Yakışıklı aptal.
Işıl :-Sadece aptal.
Kızlar, okuldan çıkmışlar,eve gelmişlerdi. Ne evi?Eşyaları kapının önünde duruyordu.Ev sahibi de.
Eun Sun :-Eşyalarımız?
Işıl :-Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?Bunu beden yaptınız?
Ev sahibi:-Evimi başkasına sattım.Alan kişi de hemen boşaltılmasını istedi.
Eun Sun :-Ama bu nasıl olur?
Ev sahibi :-Bu evin sahibi ben değilim artık.Bir sorunuz varsa yeni evin yeni sahibine sorabilirsiniz.Dedi ve gitti.
Işıl :-İyi de insan önceden haber vermez mi?
Eun Sun :-Bunu yapamaz.Dedi ve tam gidiyordu ki,Işıl onu durdurdu.
Işıl :-Dur arkadaşım.Elimizden bir şey gelmez.En iyisi kalacak bir yer bulalım.
O anda ev sahibi biriyle telefonda konuşmaya başladı. Bu Jung Young idi.Bu işte onun parmağı vardı.
Ev sahibi:-Dediğiniz gibi yaptım.
Yong Hwa :-Teşekkürler. Paranız,bankaya yattı bile.
Ev sahibi :-Teşekkürler efendim. Çok cömertsiniz.Derken,telefon yüzüne kapandı.
Kızlar, küçük Hyung ve annesi Bayan Ga Yeon'un evine elmişlerdi.
Işıl :-Size rahatsızlık verdik.
Bayan Ga Yeon:-Bu saatte otele gitmekte ne demek?Bizimle kalmanıza çok seviniriz.
Işıl :-Çok iyisiniz.
Bayan Ga Yeon:-Asıl siz çok iyisiniz.Daha sabah yaptığınız iyiliği unutacak değilim.
Işıl gülümsedi :-Adı üstünde iyilik.Küçük Hyung mutlu olsun,yeter.
Eun Sun, elinde telefon ile içeri girdi.
Işıl :-Konuştun mu ailenle?
Eun Sun :-Konuştum konuşmasına da.Haberler biraz şey.
Işıl :-Ne oldu?
Eun Sun :-Evsiz kaldığımı duyunca,teyzemin yanında kalmama karar vermişler.Anlayacağın...
Işıl :-Yani artık ayrı mıyız?
Eun Sun :-Öyle! Seni yalnız bırakmak istemiyorum.Dedi istemeyerek.
Işıl :-Yapacak bir şey yok.Kendime bir ev arayacağım artık.
Eun Sun :-Nereden çıktı bu evi satma işi anlamadım ki!
Işıl :-Bir bilsem?
Bayan Mi Ja odasında oturmuş dosyaları inceliyordu.Birden yardımcısı Bay Kim, kapıya vurdu ve içeri girdi.
Bay Kim :-Efendim,şu araştırmamızı istediğiniz kız ile ilgili bazı bilgiler geçti elimize.
Bayan Mi Ja :-Sizi dinliyorum.
Bay Kim :-Adı Işıl. Türk vatandaşı. Oğlunuz ile aynı sınıfta.Çalışkan ve sorumluluk sahibi ve çevresi tarafından sevilen bir kız.
Bayan Mi Ja :-Bu çok iyi! Sence kabul eder mi?
Bay Kim :-Etme ihtimali var.Bu gün,ev arkadaşı ile birlikte kaldıkları evden kovulmuşlar.Ev sahibi evi başkasına satmış.
Bayan Mi Ja :-Peki,Jung Young Hwa ile başa çıkabilecek bir kız mı sizce?
Bay Kim :-Denenmeden öğrenemeyiz.Dedi gülümseyerek.
Bayan Mi Ja gülümsedi :-Evet. Denemeden,öğrenemeyiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM KÜÇÜK DADIM
FanfictionKORE DRAMASI TADINDA Haylaz mı haylaz Koreli bir gencin,Türk bir dadı ile imtihanı. "Her erkeğin içinde bir çocuk vardır.Her kadının içinde de bir anne. İşte bu yüzden kadınlar erkekleri ilelebet taşıyabilirler."