İşler nasılda tersine dönmüştü. Ayırmak için atılan bu ok,nasılda aksi yöne gitmişti.Belki de hiç bir güç duramıyordu onların birbirine olan aşkı karşısında.Kendilerinden başka. Sadece kendi benlikleri duvar oluşturuyordu kavuşmalarına karşı. Sadece kafalarında ki o faydasız,kemirgen düşüncelerdi onlara engel teşkil eden.Bir temizleseler kendilerini o kurtlardan,bir arınsalar,her şey öylesine güzel olacaktı ki.
Yong Hwa, elinden tutmuş,uzaklaştırıyordu Işıl 'ı o kendini bilmez,iftiracı topluluktan.Kurtarıyordu onu üzüntülerden sanki.Kurtarıcı ile kurtulan yer değiştirmişti bu ara zaten. Tıpkı dadı ile bakıma muhtaç çocuğun değiştiği gibi.
Işıl ise Jung Yong Hwa 'nın elinde bir o yana bir bu yana savruluyordu.Onun hikayesinde,onun etkisindeydi.Tıpkı bu günki gibi.
Yong Hwa durdu ve Işıl 'a baktı. Utançtan kıpkırmızı olmuş yanaklarına.Işıl her zaman ki gibi bakmıyordu Yong Hwa 'ya.Daha doğrusu bakamıyordu.Yong Hwa, unutmuş gibi görünse de az önce olanları,Işıl hâlâ etkisindeydi ve etkisinde kalmaya devam edecek gibiydi bir süre.Bakışlarını ondan sakınmasının da sebebi buydu.
Yong Hwa :-Az önce yaptığım şey için özür dilerim.Ben sadece...
Işıl :-Bunu neden yaptın?Diye sordu o minicik çıkan,utançtan içine kaçmış ses tonu ile.
Yong Hwa :-Senin,onurunu kurtarmak için.Bir kez,benim yüzümden,çok utandın.İkincisine izin veremezdim.
Işıl :-Peki ya karın olduğumu söylemen?
Yong Hwa :-Onları inandıramazdık Işıl. İnandıkları o aptal yalanı kafalarına öyle kazımışlardı ki seni incitmekten çekinmezlerdi.Onları susturmanın tek yolu buydu.Ya senin,benim dadım olduğun gerçeğini,ya da karım olduğun yalanını söylemeliydim.
Yong Hwa, Işıl 'a açıklama yapmışta olsa bu onun utanma duygusunun ağır bastığı o anı unutmasına yardımcı olmuyordu.O öpücüğü unutmak mümkün olmayacaktı Işıl için.O kadar ağırdıki su anda bu duygu,sanki başının üzerindeymişçesine,başını kaldırıp Jung Yong Hwa 'ya bakmasına izin vermiyordu.
Yong Hwa :-Neden başını eğiyorsun hâlâ. Kaldır haydi.Bak yüzüme.Dedi ve yanağına koyup elini,kendisine bakmasını sağladı.
Işıl :-Şeyy,ben artık gitsem,iyi olacak.Dedi ve koşarak uzaklaştı Yong Hwa 'nın yanından.
Akşam olmuştu. Kızlar,durum değerlendirmesi yapıyorlardı kendi aralarında.Eun Sun 'un heyecanlı konuşmaları,Işıl 'ın beynini patlatır derecedeydi çünkü,bazı şeyleri Işıl 'ın beynine sokarcasına söylüyordu ısrarlalYa da Işıl 'ın kaçtığı gerçeklerini kendisine kabullendirmeye çalışıyordu.
Eun Sun:-Bu çocuk seni seviyor Işıl. Anla artık.
Işıl :-Yapma Eun Sun.
Eun Sun :-Sen red etmeye devam et canım. Sonra Eun Sun, demişti diyeceksin.
Işıl :-Nereden anladığını sorabilir miyim acaba,bayan ilişki uzmanı?
Eun Sun :-Seni öpüşünden tabii.
Işıl :-Allah,Allah.Nasıl anladın bakalım öpüşünden?Durumu kurtarmak için öptü.Başka bir şey düşünme mümkünse.
Eun Sun :-Hiçte öyle durum kurtarma öpücüğüne benzemiyordu bir kere.Özlemle,aşk dolu bir öpüştü.Numaracıktan değildi anlayacağın.
Işıl :-Öf Eun Sun.Diline düştük ya, artık söyler durursun.Dedi ve kalkıp mutfağa gitti.
Eun Sun :-Kaç sen kaç.Sen de ondan pek farksız değilsin hani.Dedi arkasından.
Işıl mutfağın kapısından başını uzattı :-Bak hâlâ konuşuyor.
Yong Hwa ve Dong Hyun 'da evde oturmuş,kızlar gibi bu gün olanları konuşuyorlardı.Olay büyüktü ve konuşulmaya değerdi.
Dong Hyun :-Yaptığın şeye hâlâ inanamıyorum.
Yong Hwa :-Işıl içindi.
Dong Hyun :-Hadi oradan.Işıl 'ı,Işıl için mi öptün yani?Sen öyle diyerek Işıl 'ı kandır.İlk defa bir kızı öptün Yong, farkında mısın?
Yong Hwa :-Hem de hiç olmadığım kadar farkındayım.
Dong Hyun :-Yani onu öpebileceğini biliyordun.
Yong Hwa :-Bir keresinde,Işıl 'a hiç bir kızı öpemediğimi söylemiştim. Bana,kalbimin birine aşk ile bağlandıktan sonra onu öpebileceğimi söylemişti.Ve gerçekten de bağlandım Dong.Üstelik o bunu bilmiyor.Onun beni sadece bakılacak bir çocuk olarak gördüğünü bile bile,hatta defalarca kendimi vaz geçirmeye çalışsamda ondan bir türlü vaz geçemedim.Olmuyor işte.
Dong Hyun :-Peki onunla konuşmaya ne dersin?Işıl, seni anlayışla karşılar bence.Belki de o da...
Yong Hwa :-Benden nefret ederken mi?O gün ona söylediğim o sözleri unutamıyor.Bu yüzden eve bile dönmüyor.
Bayan Mi Ja, içeri girdi birden:-Hâlâ bu konu mu?
Yong Hwa :-Anne?
Bayan Mi Ja :-İstemeden kulak misafiri oldum konuşmalarınıza.
Dong Hyun :-Şeyy,evet.Biz bu konuyu hâlâ halledemedik.
Bayan Mi Ja :-Aslında benim bir plânım var.Işıl'ı bu eve siz getireceksiniz.Gönlüyle değilse,zorla.Dedi gülümseyerek.
Ertesi gün olmuştu.Bu gün okul yoktu. Işıl evde oturmuş,ders çalışıyordu. Eun Sun ise bir kaç günlüğüne,ailesinin yanına gitmişti.
Yong Hwa ve Dong Hyun, Işıl 'ın evinin önüne geldiler araba ile.
Yong Hwa :-Bu eve her geldiğimde kulaklarımda derin bir sızı hissediyorum.
Dong Hyun :-İnanır mısın ben de.Sence o da evde midir?Diye sordu korkuyla.
Yong Hwa :-Bilmiyorum. Ama Işıl 'ı kulaklarımı kaybedecek kadar çok seviyorum.
Dong Hyun :-Ben de kulaklarımı çok seviyorum. Haydi geri dönelim Yong.
Yong Hwa :-Saçmalama nereye?Buraya geldik ve alacağımı almadan gitmeye niyetim yok.
Dong Hyun :-Yong, yol yakınken,hatta kulaklarımız sağlam ve yerindeyken,buradan gidebiliriz.İyi düşün.
Yong Hwa :-Düşündüm,burada kalıyoruz.
Dong Hyun :-Seninle gelende kabahat.Dedi istemsizce.
Yong Hwa :-Yürü,gel benimle.
Dong Hyun ve Yong Hwa, gizlene gizlene evin önüne geldiler.Binanın kapısına gelmişlerdi. Kapı kapalıydı ve içeri nasıl gireceklerini bilmiyorlardı.
Dong Hyun :-Kapı kapalı bak.Haydi geri dönelim.
Yong Hwa :-Sen de amma korkak çıktın.
Dong Hyun :-İyi de içeri nasıl gireceğiz?
Yong Hwa :-Ne bileyim ben?Bu kapıyı açmanın bir yolu olmalı.Of ya.Ne yapacağım şimdi? Dedi ve kapıya elini dayadı.Bir den kapı açıldı ve Yong Hwa, içeri düşüverdi.Dong Hyun, gülüyordu arkadaşının hâline.
Dong Hyun :-Kapı açıkmış bak.
Yong Hwa :-Gülmeyi bırak ve sessiz ol.
Dong Hyun :-Neden?
Yong Hwa :-Son kulak bükücüye yakalatacaksın bizi.
Dong Hyun :-Son kulak bükücü.Güzelmiş.
Dong Hyun ve Yong Hwa, sessiz sessiz,merdivenleri çıkmaya başladılar. Tam komşu teyzenin kapısının önünden geçiyorlardı ki kapı birden açıldı.İkisi de öyle çok korkmuşlardı ki koşar adımlarla çıktılar bir üst kata.Hemen kenara saklandılar.Öyle bir saklanıştı ki,neredeyse birbirlerinin üzerine çıkacaklardı korkudan.
Dong Hyun :-Olamaz,yakalacağız Yong! Diye fısıldadı korkarak ve hatta kulaklarını tutarak.
Yong Hwa :-Sus,Dong!Dedi aynı şekilde.
Teyze ise kapıyı açmış,sağa sola bakıyordu.
:-Birilerinin merdivenleri çıktığını duydum.Yanılmış olamam.Kızlar mı geldi acaba?Belki de dışarı çıkmışlardır.Neyse.Dedi ve içeri girip,kapıyı kapattı.
Dong Hyun :-Yong, duydun mu?Ayak seslerimizi duymuş.
Yong Hwa :-Bu yaşta bir kadının kulaklarının böyle iyi duyması inanılmaz bir şey.Neyse,biz işimize bakalım.Dedi ve Işıl 'ın evinin ziline bastı.
Işıl :-Allah,Allah,kim bu saatte?Eun Sun mu geldi acaba?Belki de teyze gelmiştir.Dedi ve kalkıp kapıyı açtı.Ama karşısında görmeye alışkın olduğu,fakat her seferinde bir süpriz olarak karşıladığı Jung Yong Hwa 'yı gördü.
Yong Hwa :-İyi akşamlar So Eul.
Işıl başını yere eğdi utangaçlıkla:-Sana da.
Yong Hwa :-Neden hâlâ başını yere eğiyorsun?Yüzüme baksana.
Işıl, kaçamak gözlerle baktı Yong 'a.
Yong Hwa :-Ben, ben seni almaya geldim.
Işıl :-Beni almaya gelmek mi?Nereye gidiyoruz?
Yong Hwa :-Bizim eve.
Işıl :-Bu konuyu daha ne kadar konuşacağız Yong?Ben gelemeyeceğimi söyledim sana.
Yong Hwa :-Ben daha kaç kere söyleyeceğim sana o sözler gerçek değildi diye.İnatçısın işte.İnatçı dadı.
Işıl :-Yong, neden anlamıyorsun?Ben o evde olamam artık.
Yong Hwa :-İstesen de istemesen de benimle o eve geleceksin.
Işıl :-O ne demek öyle?
Yong Hwa :-Seni kaçırırım demek.
Işıl :-Allah,Allah.Nasıl olacakmış o beyefendi?
Yong Hwa :-İşte böyle. Dedi ve Işıl 'ın burnuna eter döktüğü pamuğu dayayıverdi.Işıl, o an,oracıkta bayılıvermişti.
Dong Hyun :-Bayıldı.
Yong Hwa :-Sen,arabayı çalıştır,ben onu getiririm.Dedi ve kucağına aldı Işıl 'ı.
Dong Hyun :-Tamam.
Yong Hwa :-Bu kız git gide ağılaşıyor galiba.Dedi ve kucağında Işıl ile arabaya doğru ilerledi.
Sabah olmuştu nihayet.Işıl, hâlâ baygındı.Yong Hwa,Dong Hyun ve Bayan Mi Ja,oturmuşlar,onun uyanmasını bekliyorlardı oturma odasında.
Yong Hwa :-Uyandığında gerçekten çok kızacak.
Dong Hyun :-Haklı olarak.
Bayan Mi Ja :-Belki,burada kalmayı kabul eder ne dersiniz?
Yong Hwa :-O inatçı keçi mi?Hiç sanmıyorum.
Dong Hyun :-Bakıyorum da siz de Işıl 'ın kalmasını ister gibisiniz.Dedi Bayan Mi Ja 'ya.
Bayan Mi Ja :-Ne yalan söyleyeyim,istiyorum. Hem kendim,hem de oğlum için.Dedi Yong Hwa 'ya bakarak.
Yavaş yavaş gözlerini araladı Işıl.Nerede olduğunu ve nasıl geldiğini bilmiyordu. Ama bir yerden tanıdık geliyordu bu oda kendisine. Bu eşyalar,bu yatak.Birden doğrulup,oturağına geldi.Tekrar baktı odaya.Bulunduğu yatağa.Jung Yong Hwa 'nın yatağındaydı.Gözlerini kocaman açtı ve bir çığlık attı.Bütün evi inleten bir çığlık.
Dong Hyun :-Senin ki uyandı.
Yong Hwa :-Evet uyanmış.
Bayan Mi Ja :-Yanına git haydi.
Yong Hwa, koşarak odaya girdi:-Ne oldu,neden bağırıyorsun?
Işıl :-Beni buraya sen mi getirdin?Ne işim var burada?Hem,senin yatağında...
Yong Hwa :-Işıl...
Işıl :-Senin de Woo Bin 'den bir farkın yokmuş.Pis sapık.Şu hâle bak ya.
Yong Hwa :-Beni o zampara ile bir mi tutuyorsun?
Işıl :-Sen beni zorla getiriyorsun buraya ama.Hem,hem senin odadanda ne işim var benim.
Yong Hwa :-Ne demeye çalışıyorsun,gerçekten anlamıyorum seni.Ama benim yatağımda sadece uyudun.Bu arada ben sapık değilim.
Işıl, elinde ki yastığı Yong Hwa 'ya fırlattı.Sinirlenmişti.Ama yapacak bir şeyi yoktu.
Işıl :-Ben evime gitmek istiyorum.
Yong Hwa :-Üzgünüm,gidemezsin.
Işıl :-Beni burada zorla tutamazsın Jung Yong Hwa.
Yong Hwa :-Gerekirse tutarım bayan So Eul.
Işıl :-Ya çocuk musun sen?Bıraksana beni!
Yong Hwa :-Karım değil misin?Yanımda olman gerek öyle değil mi?Hem de henüz fes edilmemiş bir antlaşmamız var.Benimle kalacaksın diyorsam,kalacaksın.Gerekirse,okula bile gitmezsin.
Işıl :-Oldu.Başka isteğin?
Yong Hwa :-Şimdilik yok.
Işıl iyiden iyiye sinirlenmişti:-Beni delirtmek mi istiyorsun.Oyun mu bu yaptığın, şaka mı?Ben gidiyorum!Dedi ve Yong Hwa 'nın yanından geçip gidiyordu ki,Yong kolunu tuttu ve odanın ortasına getirdi onu.
Yong Hwa :-Bu evde kalmamanın nedeni o sözler değil.Öyle değil mi?
Işıl:-Bu seni ilgilendirmez.Gideceğim diyorum sana.Sen,gerçekten,beni burada tutabileceğini sanıyorsan yanılıyorsun.Bay sapık.
Yong Hwa birden bağırmaya başladı :-Sapık değilim ben.Seni yanımda tutmak istemem sapıklık değil.O aptal kafan,hiç bir şeyi anlamamakta diretiyor da diretiyor.Ve sen hiç bir yere gitmiyorsun.
Işıl :- Bırak beni bırak!
Yong Hwa :-Hayır. Diye bağırdı birden.
Bu bağrış ve kendisini bırakmak istememesi, Işıl 'ı sinirleri karşısında yenilgiye düşürmüştü ve Yong Hwa 'ya tokat atmasına neden oldu. Yong Hwa 'nın başı ise tokatla döndüğü tarafta kalmıştı. Yavaşça çevirdi başını ve Işıl'a baktı. Tek isteği Işıl 'ın yanında kalmasını istemekti.
Işıl :-Yong Hwa! Dedi pişmanlıkla.Onunda elinden kazara çıkmıştı bu tokat.İstemeyerek olmuştu.Korkmuştu ne de olsa.Hangi genç kız,gözlerini yabancı bir odada ve yatakta açmak ister ki.Olsa,olsa dudak uçuklatan bir kâbus olurdu bundan.Öyle ki bunu yapan,sevdiği gençte olsa hoş değildi.Kendisine dokunmamışta olsa.Ama yine de attığı tokat,pişman olmasına, içinin yanmasına sebep olmuştu.
Yong Hwa:-Yanımda kalsan,olmaz mıydı sanki?Diye mırıldandı ve odadan çıktı. Kapıyı kapattı ve gitti.
Işıl ne yapacağını gerçekten bilmiyordu. Evet.Eve geri dönmeme sebebi,duyduğu o kırıcı cümleler değildi.Jung Yong Hwa 'ya olan duygularıydı.Aşkından korkuyordu.Git gide bağlanmaktan korkacak değildi, zaten bağlanmıştı bağlanacağı kadar da onunla her an birlikte olup,onun aşkından ümitlenmeye başlamaktan korkuyordu.Sonra bu ümitlerin yerle bir olması da vardı elbet.
Akşam olmuştu. Işıl, dört büklüm oturuyordu yerde.Yong Hwa, elinde yemek tepsisi ile içeri girdi.
Yong Hwa :-Acıkmışsındır.Dedi yüzüne bakmadan Işıl 'ın.
Işıl :-Yemeyeceğim.
Yong Hwa :-Sen bilirsin.Dedi ve çıkmak üzereyken,Işıl kendisine seslendi.
Işıl :-Telefonum,evde kaldı. Annemler benimle konuşamazlarsa,endişelenirler.
Yong Hwa :-Ben yarın getiririm telefonunu.
Işıl :-Bırak beni evime gideyim.
Yong Hwa :-Ben getiririm dedim.
Işıl :-Senin bu yaptığına adam kaçırma denir.
Yong Hwa :-Ne denirse densin.Umurumda değil.
Işıl :-Peki bayan Mi Ja,nerede?O buna izin vermez.
Yong Hwa :-Yurt dışında.
Işıl, Yong Hwa 'nın yanına doğru gitti.Yüzüne baktı.Konu eve gitmek istemesi olsa da aklı Yong Hwa 'ya attığı tokatta idi.
Işıl :-Özür dilerim.Sana vurmamalıydım.
Yong Hwa :-Haklı olduğun hâlde neden özür diliyorsun?
Işıl :-Peki haklı olduğumu bile bile neden beni burada tutuyorsun?
Yong Hwa :-Çünkü benimde haklı sebeplerim var.Sana ihtiyacım var dediğim hâlde benim yanımda olmuyorsun.
Işıl :-Ben,bana ihtiyacın olduğunu düşünmüyorum.Bu eve ilk geldiğimde inatçı mı inatçı küçük bir çocuk duruyordu karşımda.Ama artık öyle değil. O çocuk büyüdü.O çocuk artık başkalarını koruyor.
Yong Hwa :-Büyümüş olmam,hâlâ sana ihtiyacım olduğu gerçeğini değiştirmez.Bilmediğin,belki de bilmediğim bazı şeyler var Işıl.
Işıl :-Bu ne demek?
Yong Hwa :-Belki de senin de bana ihtiyacın var.Nedenin bilmediğim hâlde,senin bu eve gelmek istememenin sebebinin başka bir şey olduğunu hissediyorum.
Işıl :-Bence sen,her şeyi bırak ve benim gitmeme izin ver.
Yong Hwa :-Sen bana o gerçeği söyleyene kadar burada kalmaya devam edeceksin.
Işıl :-Hayır.
Yong Hwa :-Ne hayır?Hayır gerçeği söylemeyeceğim mi?Hayır burada kalmayacağım mı?
Işıl :-İkisi de.
Yong Hwa :-Demekki bana söyleyemediğin bir gerçek var.Olsun sen söyleyene kadar beklerim.Dedi ve çıktı.Işıl, oturduğu yerden kalktı ve pencereye doğru gitti.
Işıl :-Ben nasıl söyleyeyim sana şimdi o gerçeği?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM KÜÇÜK DADIM
FanfictionKORE DRAMASI TADINDA Haylaz mı haylaz Koreli bir gencin,Türk bir dadı ile imtihanı. "Her erkeğin içinde bir çocuk vardır.Her kadının içinde de bir anne. İşte bu yüzden kadınlar erkekleri ilelebet taşıyabilirler."