30.Bölüm-Kalbin Sesi

204 19 14
                                    

Rehinelik durumu devam ediyordu Işıl için.Biraz zorunlu getirilmişte olsa,sanki bu durumdan memnun gibiydi. Yine evde olma durumundan.Yatağın yanına oturmuş,dizlerini kendine çekmiş,oturuyordu sessizce.Dışarıdan sessiz gözükse de içinde gürültüler duyuluyordu.Özellikle de kalbinde.Bir türlü söz geçiremediği kalbinde.
Işıl :-Nasıl söylerim onu sevdiğimi?Nasıl yaparım?Bayan Mi Ja'ya nasıl açıklarım peki bu durumu?Beni sadece oğluna dadılık yapmam için aldı bu eve.Ben Jung Yong Hwa 'ya aşık oldum diye nasıl söylerim?Peki böyle dip dibe iken,aşkımı unutmaya çalışmak nasıl olacak? Kafam patlamak üzere sanki.Kalbiminde beynimden kalır yanı yok ya.Ne yaptın bana Yong Hwa? Büyü mü?Diye düşüncelerde boğulup gidiyordu.
Yong Hwa, içeri girdi.Dolabına yöneldi hiç konuşmadan ve bir tane blüz aldı hiç konuşmadan.
Işıl :-Bana küsmüsün?
Yong Hwa :-Ne için küsecek mişim?
Işıl :-Tokat attığım için. Özür dilerim.Yine.Bir anda kendimi başka evde, başka yatakta bulunca,korktum.
Yong Hwa, Işıl 'ın önüne oturdu ve gözlerine baktı.
Yong Hwa :-Işıl, seni gerçekten anlayamıyorum.İçin de bana karşı olan,o merhamet mi yoksa sevgi mi olan duyguyu anlayamıyorum bir türlü.Bana kızıp,tokat atıyorsun,sonra pişman olup, özür diliyorsun.Söylesene,bana karşı ne hissediyorsun?Annelik mi?Arkadaşlık mı?Acıma mı yoksa...
Işıl :-Yoksa?
Yong Hwa :-Yoksa aşk mı?
Işıl, telâş ile kıpırdandı yerinden.Acaba,Yong Hwa,bazı şeylerin farkında olarak mı sormuştu bu soruyu?Anlamış mıydı yani Işıl 'ın kendisine karşı olan hislerini?Susup kalmıştı. Beyni yine gürültülerle bezenmişti.
Yong Hwa :-Cevap vemeyecek misin?
Işıl :-Bunların hiç biri değil.Ben sana senin sandığından çok değer veriyorum,o kadar. Ne merhamet,ne acıma.Ne de o şey. Hiç biri değil davranışlarımın nedeni.
Yong Hwa, ayağa kalktı:-Ben cevabımı almadım Işıl.
Işıl :-Beni burada tutmanın sebebi,sırf bunun cevabını almak istemen mi?
Yong Hwa :-Seni yanımda istemem.
Işıl :-Benim bir hayatım var Yong. Bırak evime gideyim.Hem telefonumda evde kaldı.Annemler ulaşamamışlardır.Merak etmişlerdir beni.
Yong Hwa :-Ben eve gider getiririm.
Işıl :-Beni bırakmayacaksın yani.
Yong Hwa :-Hayır. Dedi ve çıktı odadan.
Işıl :-Anladım. Beni çıldırtmak istiyor.Öyle olsun küçük bey.
Işıl, tek başına oturuyordu Yong Hwa'nın odasında.Ama otur otur,canı sıkılmıştı.Odanın hâline baktı.Yokluğunda,Yong Hwa, eski adetlerine geri dönmüştü.Her yer oldukça dağınıktı.Yeni geldiği günü hatırladı.Gülümsedi ve işe koyuldu.Kirlilerle temizler karışmıştı yine.Tek tek ayırdı.Temizleri düzenli bir şekilde,dolaba yerleştirdi.Kitapları aldı yerden.Ömürlerinde görmediği işkenceyi Yong Hwa'dan görmüşlerdi zaten.Rafa düzledi teker teker.Kalemler,kalem kutusuna döndü,çalışma masası da eski düzenine.
Bayan Mi Ja, kapıyı usulca araladı ve Işıl 'a baktı.Her zaman ki gibi işinin hakkını veriyordu hâlâ işte olmasada.
Bayan Mi Ja :-Senin gibi bir kız lâzım Jung Yong Hwa 'ya.Dedi mırıldanarak ve kapıyı kapatıp gitti.
Işıl :-Hâlâ pasaklı.Hâlâ.Dedi ve tam yatağını düzlüyordu ki yastığını eline aldı Yong Hwa 'nın ve burnuna götürdü.Kokusu sinmişti.Evlât kokusu gibiydi ya da hiç görmediğin bir arkadaş.Belki çok özlediğin vatanın gibi kokuyordu,belki de kavuşmak için gün saydığın ailen.Belki hepsiydi bu koku.Belki de hiç biri. Hiç biri.Bu kavuşmak isteyipte sustuğun, aşık olduğun adamın kokusuydu.Aşk kokusuydu.Bir an kapının açıldığını duydu ve yastığı,hemen yerine bıraktı.
Yong Hwa, içeri girdi.Odasına baktı hayretle.Işıl 'ın geldiği nasılda belli oluyordu.Onun dokunuşları.Tıpkı hayatına dokunduğu gibi.
Yong Hwa :-Yine duramamışsın.Dedi ve elinde ki tepsiyi masanın üzerine koydu.
Işıl :-Sıkıldım oturup durmaktan.
Yong Hwa :-Sana yemek getirdim ye haydi.
Işıl :-Canım istemiyor.Telefonumu getirdin mi?
Yong Hwa :-Getirdim.Bende.Ailen ararsa,sana haber veririm.
Işıl :-Telefonuma da el koydun yani.Senin bu yaptığına adam kaçırma derker Yong.
Yong Hwa :-Çokta umurumda.Dedi ve arkasını dönüp ilerledi.
Işıl :-Eğer seni sevmeseydim,o tokattan fazlasını yapmıştım.Dedi kızarak.
Bir kez daha kalbinin sesi ile konuşmuştu Işıl.Bir kez daha kaçmıştı ağızından aşkı.Hemen ağzını kapattı.
Yong Hwa :-Ne?Dedi ve Işıl 'a döndü.
Işıl :-Yani şey.Şey olarak sevmek.Dadı ve...
Yong Hwa :-Anladım seni.Gevelemene gerek yok.Dadım olarak diyeceksin.Dedi ve kapıyı çarpıp gitti.
Işıl :-Hayır dadı olarak değil.Aşığım işte.Anlıyor musun aşığım.Diye mırıldandı arkasından sinirlenmiş bir hâlde.
Gece olmuştu.Işıl uykuya daldığı koltuğun üzerinden fırlayıp kalktı duyduğu ses ile.Korktuğu sesti bu.Her gece onu ayağa diken,gece gece dışarıda koşuşturmasına neden olan ses idi.Hemen pencereye koştu ve dışarı baktı.Maalesef,Yong Hwa yine arabasındaydı ve belli ki gecelere akmaya hazırlanıyordu.Yine.
Işıl, peşinden koşmaya hazırdı.Aynı dadılık iç güdüsü ile kapıya koştuysa da odanın kapısı üzerinden kilitlenmişti ve çıkmasına izin yoktu.
Işıl :-Yine mi gidiyor bu çocuk oralara?Hani değişmişti?Dedi ve camın önüne geçip oturdu.Aynı bekleyiş ile geçecek bir gece olacaktı belli ki.
Saat,gece üç buçuk.Jung Yong Hwa, hâlâ ortalarda yok.Işıl ise hafif hafif kapanmak üzere olan gözleri ile inatlaşmakla meşgul.Uyku ile aralarında geçen büyük bir savaş ve Yong Hwa, biraz daha gecikirse,Işıl teslim olacak.
Nihayet,gözler,yolunu gözlediğini görecekti.Yong Hwa,Işıl sızmadan eve gelmişti.Hemen kapıya yöneldi Işıl. Yong Hwa ise,kilitli olan kapının anahtarını çevirdi,kapıyı açtı ve içeri girdi.
Işıl :-Oh,oh!Beyefendi yine gece hayatındayız bakıyorum da.
Yong Hwa :-Bu seni hiç ilgilendirmez,Sen benim dadım mısın ki bana hesap soruyorsun?Dedi dili dolaşarak.Yine sarhoştu.
Işıl :-Şu içkinin ne kadar pis,zararlı,iğrenç bir şey olduğunu söylememe rağmen,inadına içtin değil mi?Bırak şu zehiri.Kendini zehirlemekten,canına zarar vermekten başka hiç bir şey yapmıyorsun.
Yong Hwa :-Umurundaya sanki!
Işıl :-Umurumda tabii.
Yong Hwa :-Beni çok düşünüyormuşsun gibi davranma lütfen So Eul.
Işıl :-Seni düşünüyorum tabii.Bir daha o içkiyi ağzına sürersen,benden bir şaplak daha yersin ona göre.Ama bu sefer,popona.
Yong Hwa :-Dadım gibi konuştun.
Işıl :-Yok dadı filân.Seninle mi uğraşacam ben?
Yong Hwa :-Uğraşma zaten.İyi geceler sana.Dedi ve çıktı.Merdivenlerden iniyordu ki birden gülümsedi. Galiba bu plânlı bir sarhoşluk idi.Numaracıktan.
Sabah olmuştu.Yong Hwa, önce odasına geldi ve Işıl 'a baktı. Yatağın üzerinde uyuya kalmıştı. İçeri girdi, dolaptan bir battaniye alıp üzerine örttü.Yüzüne baktı küçük bir gülümseme ile.Sonra dışarı çıktı.
Bayan Mi Ja :-Günaydın oğlum.
Yong Hwa :-Günaydın anneciğim.
Bayan Mi Ja :-Nereye erkenden?
Yong Hwa :-Işıl 'ı evde tutmak için yeni bir plânım var.Onun için yeni malzemeler almaya gidiyorum.
Bayan Mi Ja gülümsedi:-Peki oğlum.
Yong Hwa :-Ben çıktım.Dedi ve gitti.
Işıl 'ın uyanma vakti gelmişti artık.Yavaşça doğruldu yataktan.Aynaya baktı. Saçlarını düzeltti.Kapıya doğru baktı.Bir anda kapının aralık olduğunu fark etti.Evet yanılmıyordu.Kapı aralık kalmıştı.
Işıl :-Kapıyı kilitlemeyi unutmuş.Buradan gidebilirim.Hemde,şimdi.Dedi,hızla doğruldu yerinden ve kapıya doğru ilerledi.Kaçmak için iyi bir fırsattı bu.Hemen açtı,odadan çıktı gizlene gizlene.Evde kimse yok gibiydi.Yong Hwa'da dahil olmak üzere.Birden koşarak indi merdivenleri.Kapıya ulaşmıştı nihayet.Kolunu tuttu ve açtı.Tam çıkıyordu ki dışarı, duyduğu ses ile yerinde kaldı.
:-Işıl!
Işıl, yakalanmıştı yine.Yine kalmıştı bu evde ama kendisini yakalayan kişi Jung Yong Hwa değildi.Bayan Mi Ja idi.Ya da vicdanı.
Bayan Mi Ja :-Gitme Işıl.
Işıl :-Hanım efendi siz?Siz evde miydiniz?Benim burada olduğumu biliyor muydunuz?
Bayan Mi Ja :-Evet biliyordum.
Işıl :-Yani,oğlunuzun beni alı koyduğunu biliyordunuz ve hiç bir şey yapmadınız.
Bayan Mi Ja :-Şöyle otur lütfen.Beni dinle önce.Sonra inan gitmek istersen,sesimi bile çıkarmayacağım.
Işıl ve Bayan Mi Ja, koltuğa oturdular.Karşılıklı.
Bayan Mi Ja :-Jung Yong Hwa,senin bu evde kalmanı çok istiyor.Hem de tahmin edemeyeceğin kadar.Ne yalan söyleyeyim,ben de istiyorum.Yong Hwa kadar ben de alıştım sana.Bay Kim'den sonra,dertlerimi paylaştığım bir arkadaş oldun bana.Evimiz de yeni bir ses,neşe oldun.Bu nedenle ses çıkarmadım Yong Hwa 'nın seni eve hapsetmesine.
Işıl :-Yong Hwa 'nın artık ihtiyacı yok bana.
Bayan Mi Ja :-Hayır var.Benim de var.Ama bu evde kalmamamın başka nedeni var,istemiyorum dersen,anlayışla karşılarım seni.Engel olmam sana.Hemen kalkıp,gidebilirsin.
Işıl, Bayan Mi Ja 'nın sözlerine karşı çıkamıyordu.Ama gitmesi gerekiyordu.Gitmeliydi.Kendince haklı bir sebebi vardı. Haklıydı ve bu gitme nedenini,Bayan Mi Ja'ya kolay kolay açıklayamazdı.Onun için en iyi çözüm,Jung Yong Hwa 'dan olabildiğince uzak kalmaktı.Yerinden kalktı,Bayan Mi Ja 'ya döndü.
Işıl :-Ne olur beni nankör olarak algılamayın.Bu davranışımıda nankörlük olarak.Emin olun gitmem için,çok ama çok önemli bir nedenim var.Benim için yaptığınız her şeye teşekkür ederim. Hoşçakalın.Dedi ve kapıya doğru ilerledi. Açtı ve çıktı. Nihayet özgürdü.Bahçeye çıkmıştı bile.Döndü ve eve doğru baktı. Neler yaşamıştı bu evde neler.Başına ne çok şey gelmişti ve ne çok şey getirmişti Yong Hwa.Kalbi bu evdeydi.Kalbi Yong Hwa'da,hatta Bayan Mi Ja'da idi.Önüne döndü,yürüdü de yürüdü.
Işıl gitmişti gitmesine de Jung Yong Hwa'yı evde büyük bir hayal kırıklığı bekliyordu.
Eve geldi yüzünde bir tutam gülümseme ile.İçeri girdi.
Yong Hwa :-Merhaba anne.Dedi heyecanla ve merdivenlere doğru ilerledi.
Bayan Mi Ja :-Yong Hwa, sana bir şey söylemem gerek oğlum.
Yong Hwa :-Işıl 'a bakayım hemen yanına geliyorum anneciğim.
Bayan Mi Ja :-Yong Hwa, beni bi dinle.
Yong Hwa :-Hemen geliyorum. Dedi ve koşarak odaya gitti.Kapının önünde durdu çünkü kapı açıktı.Gülümseyen o yüzü düştü birden.Korku ile doldu.Yalnızlığın kendisine verdiği korku.Ya da sevdiği kadından uzak kalmanın korkusu.Elini kapının koluna götürdü ve açtı.Maalesef durum korktuğu gibiydi.Oda bomboştu.Işıl yoktu.
Kuşunu kafesinden kaçırmış çocuk gibiydi hâli.Odaya bakakalmıştı.Üzgündü.Çok üzgün.
Yong Hwa :-Yine sensiz kaldım.Demek beni bırakıp gittin ha.
:-Hayır gitmedim.
Yong Hwa, duyduğu bu ses ile irkildi ve arkasına döndü.Görmeyi beklemediği,gidişi ile üzüntülere kapıldığı,varlığıyla da somurtmaya alışmış yüzünde gülücükler belirmesine neden olan kişi,tam karşısında, iki elini de bağlamış,dikiliyordu.Hem de kendi odasının önünde.
Yong Hwa :-Işıl, sen?Dedi şaşkınlıkla.
Işıl :-Ne oldu?Beni gördüğünüze pek bi şaşırdınız küçük bey.
Yong Hwa :-Gitmemişsin!Dedi ve koşup Işıl 'a sarıldı.Işıl, neye uğradığını şaşırmıştı. Yong Hwa, küçük bir çocuk gibi seviniyordu.
Yong Hwa gülümsedi :-Gitmediğine göre,artık bizimle kalacaksın.Yanılıyor muyum?
Işıl :-Evet,dadın olmaya devam edeceğim ama bazı şartlarım var.
Yong Hwa :-Şart mı?
Işıl :-Evet. Birincisi,içki içmeyi bırakacaksın.
Yong Hwa :-Ağzıma bile sürmeyeceğim.
Işıl :-İkincisi,geceleri dışarı çıkmak yok.
Yong Hwa :-Söz,yok.
Işıl :-Üçüncüsü,bu sene sınıfı geçeceksin.Tamam mı?
Yong Hwa :-Tamam.Dedi gülümseyerek.
Işıl, kalbinin sesini dinlemişti yine.Hiç susturamadığı,ya da ona karşı kulaklarını bir türlü tıkayamadığı kalbinin sesini.
Işıl :-O zaman, yemeğe inelim.Vakit geldi çünkü.Dedi ve Jung Yong Hwa ile yemek masasına indiler.
Gerçekten de çocuklar gibi mutluydu Yong Hwa.Dadısına kavuşmuştu ne de olsa.Hem dadısına,hem de sevdiğine.Bayan Mi Ja oğlunun gülümseyen yüzüne baktı.Sonra da Işıl 'a.Teşekkür edercesine, minnettar bakışlardı bunlar.
Ertesi gün olmuştu bile.Okula gelmişlerdi.Zor olacaktı onlar için. Çünkü artık onlar karı kocaydılar okulda.Arabadan inmişler,okulun kapısının önüne doğru gelmişlerdi. Durdular ve birbirlerine baktılar.
Yong Hwa :-Hazır mısın?
Işıl, derin bir nefes aldı:-Hazırım.
Jung Yong Hwa, birden Işıl 'ın elini tuttu.Işıl,bakıverdi birden Yong 'un gözlerine.
Yong Hwa :-Benim eşimsin öyle değil mi? Dedi,gülümsedi ve bahçeye giriş yaptılar.Hem de el ele.
Dedikodulara,bir cevaptı bu tutuş.Düşmanlara ise bir meydan okumaydı.Ama dadı ile afacan Kore'li bilmiyorlardı başlarına bundan sonra gelecekleri.Ya da artık,karı koca olarak yola devam edeceklerini.



BENİM KÜÇÜK DADIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin