33.Bölüm-Türkiye'de

180 16 14
                                    

  Işıl, en zor görevin üstesinden gelmiş,ailesine evlenmek istediğini anlatmıştı.Biraz daha rahatlamıştı.Ama görevler daha bitmemişti.Yine de görev icabı da olsa Türkiye'de olmak çok güzeldi.
  Pırıl'ın odasında,kardeşi ile birlikte kalacaklardı.Kendisi için yatak,Pırıl için ise yerde bir yatak hazırlanmıştı.
  Pırıl :-Yatağımıda kaptın.Hadi yine iyisin.
  Işıl :-Rahatmış valla.Dedi oturduğu yerde zıplayarak.
  Pırıl :-Abla nereden çıktı bu evlilik?
  Işıl :-Bir yerden çıkması mı gerek?Aşık oldum ve evleniyorum.
  Pırıl :-Pek bi acele oldu sanki.
  Işıl :-Sadece sizin için öyle. Ben bir senedir tanıyorum bu çocuğu.
  Pırıl :-Yalnız, enişte çok yakışıklıymış.
  Işıl gülümsedi :-Öyledir benim Yong 'um.
  Işıl, öyle içten söylemişti ki bunu,neredeyse kalbinin içinde ki sevgi somut bir hâl alıp,gözle görünecek hâle gelmişti.
  Pırıl :-Gerçekten de aşıksın sen.Gözlerinin içi gülüyor adını andığında.
  Işıl :-Onu sevmesem,evlenmek ister miydim hiç.
  Pırıl :-Abla,haydi yanına gidelim.Tanıştır beni onunla.
  Işıl :-Bu saatte ne işimiz var Pırıl?Olmaz.
  Pırıl :-Haydi abla,haydi lütfen.Tanıştır beni.
  Işıl :-Herkes uyumuştur.Rahatsız etmeyelim şimdi.
  Pırıl:-Usulca bakarız,uyuduysa geri döneriz odaya.Hem senin odanda kalacak bu gece.Nooooolur!
  Işıl :-İyi tamam haydi.Tutturdun mu tutturuyorsun.
  Pırıl :-Sanki kendin görmek istemiyorsun.
  Işıl:-Konuşmada yürü.
  Işıl ve Pırıl, gecenin karanlığında ilerliyorlardı.Işıl 'ın eski odasına doğru gittiler.
  Pırıl :-Kimse yok bak.
  Işıl :-Allahım, sana niye uydum ki ya biri beni görürse.
  Pırıl :-Gel gel.Dedi önden yürüyerek.Birden babası İsmail Bey  odadan çıktı. O anda ikisi birden,kdnara saklandılar.
  Işıl :-Hih babam!
  Pırıl :-Gece gece niye ayakta acaba?
  Işıl :-Yakalanırsaaak!
  Pırıl :-Abla amma da korkasın.
  Işıl :-Babam diyorum Pırıl, babam.Dedi ve başını uzatıp,koridora baktı.
  Işıl :-Gitti.Neyse ki görmedi bizi.Haydi odaya geri dönüyoruz.
  Pırıl :-Öf abla ya!Dedi ve birden arkasında ki vazoya çarptı.Vazo tam yere düşüyordu ki, tuttu onu ve sımsıkı sarıldı.
  Işıl :-Dikkatli olsana Pırıl. Dedi ve omuzuna vurdu.
  Pırıl :-Sakin,bi şey olmadı.
  O an, İsmail Bey,o tarafa doğru gelmeye başladı.Pırıl ve Işıl 'ı her an görebilirdi.
  Işıl :-Hiiihhh,babam geliyor.Ya burada ne yaptığımızı sorarsa?
  Pırıl, duvara yaslandı birden:-Beni ablam getirdi buraya derim.
  Işıl :-Pis yalancı.
  İsmail Bey, koridorda ilerlerken,elinde ki havluyu yere düşürdü ve arkasını dönüp, yere doğru uzandı.
  Işıl :-Pırıl koş.Diye fısıldadı ve Işıl 'ın elinden tutup,karşılarında ki odaya koştu.
  Kapıyı açıp,birden içeri daldılar ikiside.Öyke heyecanla koşmuşlardı ki odaya,Işıl yerde yatan Yong Hwa 'yı fark etmedi ve üzerine bastı.
  Yong Hwa :-Ahhh!
  Işıl :-Yong! Dedi ve bir an kaçayım derken ayağı yorgana takıldı ve Jung Yong Hwa 'nın üzerine düştü.
  Yong Hwa :-Işıl, ne oluyor?
  İsmail Bey, sesi duydu ve kapının önüne kadar geldi.
  İsmail Bey :-Acaba girsem mi içeri.Bir ses duydum başlarına bir iş mi geldi acaba?Girsem nasıl konuşacağım ki? Dillerini bilmiyorum.Neyse.
  Işıl ise yerde Yong Hwa 'nın üzerinde ağzını kapatmış babasının gitmesini bekliyordu.Pırıl ise kenara pısmış,gülmemek için kendini zor tutuyordu.İsmail Bey'in,koridoru terk eden ayak sesleri ile rahatladılar.Ama Işıl, hâlâ Yong Hwa 'nın üzerinde duruyordu. Bieden göz göze geldiler.Yong Hwa, ona el salladı yattığı yerden.O an Işıl, kendine geldi ve hemen hatta hızla, Yong 'un üzerinden kalktı.
  Yong Hwa :-Ne yapıyorsunuz siz?Dedi gülerek.
  Işıl :-Yong, çok özür dilerim.Üzerine bastım.Canın acıdı mı?
  Yong Hwa :-E yani.Sen,neden benim odamdasın?
  Işıl :-Pırıl'ın yüzünden.Tutturdu seninle tanışacağım diye.Sabahı bekleyemedi hanımefendi. Dedi kardeşine kötü kötü bakarak.
  Yong Hwa :-Böyle koşuşturarak mı?
  Işıl :-Babama yakalanıyorfuk az kalsın buraya gelirken.
  Yong Hwa :-Galiba anladım.
  Işıl :-Sen neden yerde yatıyorsun?
  Yong Hwa :-Bay Kim, yatakta yatmalı diye düşündüm.Biraz yaşlıya.
  Pırıl, aralarına girdi birden :-Annyeonghaseyo.
  Yong Hwa, gülümseyerek karşılık verdi ona.Pırıl kendini tanıtmaya başladı.
  Işıl :-Pırıl, sen ne zamandan beri böyle güzel Korece konuşmaya başladın?
  Pırıl :-Abla ben lisede Kore dili öğreniyorum.Seçmeli ders olarak.
  Yong Hwa :-Bu çok iyi.
  Işıl :-Tamam, tanıştığınıza göre,artık kimseye yakalanmadan gidelim buradan.
  Pırıl :-Sohbet ediyoruz abla.Dur biraz daha.
  Yong Hwa :-Evet.Pırıl ile birbirimizi tanımak istiyoruz.Eee kendinden bahsetsene.
  Işıl :-Bu muhabbet sabaha kadar sürecek galiba.
  Pırıl :-Kıskanma abla.Yong,ben boş zamanlarımda çizim yapıyorum.Kıyafet tasarımı yani.
  Yong Hwa :-Gerçekten mi? Bir kaç çizimini görmek isterim.Göstersene.
  Pırıl :-Bekle hemen getiriyorum.Dedi ve odanın kapısını açıp,gizli gizli koridora çıktı.Işıl ise ayakta Yong Hwa 'ya bakıyordu.
  Yong Hwa :-Kardeşin eğlenceli birine benziyor.
  Işıl :-Öyledir.
  Yong Hwa :-Yanıma gelsene.Dedi oturdu yeri göstererek. Işıl, tereddüt ediyordu.
  Yong Hwa :-Haydi gel.
  Işıl, yavaşça yanına oturdu.İkisi de sırtını yatağa yasladılar ve konuşmaya başladılar.
  Yong Hwa :-Evlendiğimize inanamıyorum.
  Işıl :-Bende.Dadılıktan,eşliğe.
  Yong Hwa :-İyi ki senin gibi bir kız ile evleniyorum.
  Işıl :-Ama bu gerçek bir evlilik değil ki.
  Yong Hwa :-Bırakta,kendimi mutlu bir evlilik yaptığıma inandırayım.Hayali güzelmiş doğrusu.Dedi ve başını Işıl 'ın omuzuna koydu.
  Işıl :-Evlenmek mi istuyorsun yoksa?
  Yong Hwa :-Sadece artık mutlu olmak istiyorum.Dedi esneyerek.
  Işıl :-Seni mutlu etmek isterdim.Seni tanıdığımdan beri istediğim tek şey bu.
  Yong Hwa :-Ben,hep seni yanlış anladım, kötü davrandım sana.Zarar verdim.Bu gün,Bu bu hâlde olacağımı bilseydim,yemin ederim o aptalca şeyleri yapmazdım.
  Yong Hwa 'nın kelimeleri ağırlaşmıştı.Konuşmakta güçlük çekiyordu.
  Işıl :-Bu hâl mi?Yong, ne demek istiyorsun?Diye sordu ve Yong Hwa 'nın yüzüne baktı eğilip.Ama o çekik gözler, çoktan kapanmıştı.Gülümsedi Işıl ve onu tam yerine yatırıyordu ki Bay Kim içeri girdi.
  Bay Kim :-Küçük hanım!Afedersiniz.Odada olduğunuzu bilmiyordum.
  Işıl :-Dadılığa devam ediyoruz işte.Dedi fısıldayarak ve Yong 'u yerine yatırdı.Sonra da Bay Kim 'e iyi geceler dileyip odadan çıktı.
  Türkiye'de ikinci gündü.Aileler nikah kararını almışlardı bu sabah.Yong Hwa ve Işıl'ın okulları olduğu için sade bir nikâh ile olup bitecekti bu düğün faslı.Bu nedenle düğün alışverişine çoktan çıkılmıştı.
  Yong ve Işıl,mağazalara bakınarak yürüyorlardı.
  Yong Hwa:-Seni zor bir duruma soktum biliyorum.Affet beni.
  Işıl:-Neden?
  Yong Hwa:-Her genç kızın hayalidir güzel bir düğün ile evlenmek.Ama ben sana sade ve acele bir nikah verebiliyorum.
  Işıl gülümsedi:-Ama mutluyuz öyle değil mi?
  Yong Hwa:-Ne?
  Işıl:-Her kız güzel bir düğün isteyebilir ama ben mutlu olduğum bir düğün istiyorum.Hem o kadar şatafata ne gerek var ki.
  Yong Hwa güldü:-Seni diğer kızlarla bir tutmamalıydım galiba.
  Işıl :-Yong,bak gelinlik buldum bile.Dedi ve vitrinde ki gelinliği gösterdi.
  Alışveriş bitmişti ve bir çay bahçesine gelip,masaya oturdular.Türk çayı gelmişti önlerine.Işıl heyecanlıydı aslında.Yong ile evlenecekti ama onun hislerini öğrenip,mesekâ kendisini sevdiğini onun ağzından duyup birde romantik bir evlilik teklifi ile evlenmek güzel olurdu.Ama olmamıştı işte.Yong Hwa ise Işıl'ın bu düşünceli haline baktı.
  Yong Hwa:-Onu böylesine bir evliliğe zorladığım için vicdan azabı çekiyorum galiba.Benimle isteyerek,hemde aşık bir hâlde evlenmesini çok isterdim.Peki benim sana olan hislerimi ne zaman fark edeceksin Işıl?Ne zaman?Diye düşündü.
  Işıl:-Yong,biz evleniyoruz ve ben buna inanamıyorum.
  Yong Hwa:-Ben de.Dadım değil de eşim olacaksın.Aslında kulağa hoş geliyor.Eşim.
  Işıl:-Evet.Numaradan da olsa güzel bir sözcük.
  Yong Hwa:-Numara olduğunu hatırlatmak zorunda mısın sanki?
  Işıl:-Birbirimizin eşi olsakta gerçekte hâlâ ben senin dadınım.Unutmananı tavsiye ederim.
  Işıl,çayından bir yudum aldı.Birden Yong Hwa'ya bakarak konuşan iki kız gördü.Yan masada gözleriyle Yong Hwa'yı süzen iki güzel kız.
  :-Ahh çok yakışıklı.
  :-Bencede.Çekik gözleriyle çok tatlî görünüyor.Sanırım aşık oldum.
  Birden,Yong Hwa,Işıl'ın baktığı tarafa baktı.Kendisine hayranlıkla bakan kızları fark etmişti.Işıl ise o anlık şiddetli kıskançlık sonucu,Yong Hwa'nın yanaklarını iki elinin arasına alarak,kendisine çevirdi.
  Işıl:-Neden o yöne dönüyorsun?
  Yong Hwa:-Sadece senin baktığın tarafa bakmak istedim.
  Işıl:-Yok orada bir şey.
  Yong Hwa:-Sen kızlara neden öyle sinirle baktın ki?
  Işıl:-Bak bak bak.Kızları da nasıl görmüş.Sen kızlara mı baktın?Güzeller mi bari?Hangisini beğendin?Dedi Yong'un yanaklarını daha da sıkıştırarak.
  Yong Hwa:-Beni artık bırakır mısın?Gözlerim pörtleyip,yerinden fırlamsk üzere.
  Işıl birden olduğu hâline baktı,Elleri yavaşça gevşedi.Farkında olmadan hislerini dışa vurmuştu ve Yong Hwa'ya haddinden fazla yaklaşmıştı.Geri çekildi.Ellerini dizinin üzerinde birleştirdi.
  Yong Hwa:-Ne oldu sana birden?Haa anladım.Yoksa,beni kıskandın mı?
  Işıl:-Ben mi?Neden seni kıskanayım ki?O kızlara bakmak mı istiyorsun?Git bak.Ya da dur.Bakma.
  Yong Hwa:-Siz Türk kızları ne kadar kıskançsınız?Tamam bakmıyorum.Dedi gülerek.
  Işıl,derin bir nefes aldı.Belli ki önemli bir konuşma yapacaktı.Ya da önemli bir soru.
  Işıl:-Yong,bu evlilik sahte.Biliyorum.Peki,gerçekten aşık olacağın kızı bulunca,biz,boşanacak mıyız?
  Yong Hwa:-Sana bunun cevabını bir gün vereceğim.Ama şimdi değil.
  Jung Yong Hwa ilk mutluluğu yaşamak üzereydi.Belki de hayatı boyunca yaşayacağı bir mutluluktu bu.Çünkü o bu gün müslüman oluyordu.Işıl'ın babası İsmail Bey ile birlikte hocanın karşısında oturdu.Heyecanlıydı çünkü ebedi mutluluğa giden sözcükler ağzından çıkmaya hazırdı.Kalbi ise arzu ettiği bu huzura sonunda kavuşacaktı.
  Yong Hwa:-Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne muhammeden abduhu ve resûlüh.
  İşte mutluluk.Yeni doğmuşçasına temizlenen kalp,ruh ve beden.Jung Yong Hwa artık müslümandı.
  Odadan dışarı çıktı ve Işıl'a baktı.
  Yong Hwa:-Ben artık müslümanım.Sesi gülümseyerek.
  Işık:-Hayırlı olsun canım.Dedi ve boynuna sarıldı Yong'unun.Sevincini paylaşıyordu ve onun adına gerçekten mutluydu.Gerçek bir eş gibi.
  Nikah günü gelmişti.Işıl,gelinliğini giyindi.Kabarık,dantellerle bezeli beyaz gelinliği ve dağınık topuz saçlarında ki parıltılı tacı ile prensesler gibi görünüyordu.Arkadaşı Eun Sun hazırlanmasına yardım ediyordu.Yong Hwa ve Dong Hyun ise dışarıda onları bekliyorlardı.
  Bu gün Jung Yong Hwa'da tarifsiz bir heyecan vardı.Kalbi her zamankinden daha hızlı çarpıyordu.
  Dong Hyun:-Yong,sen iyi misin?Çok heyecanlı görünüyorsun.
  Yong Hwa:-Evet Dong,heyecandan ölebilirim.
  Dong Hyun:-Aman sakin ol.Bu gün senin düğün günün.Öleyim deme.Dedi gülerek.
  Yong Hwa:-Her ne kadar bu evlilik sahte de olsa yine de çok mutluyum Işıl ile evlendiğim için.
  Dong Hyun:-Ona aşık olduğun için böyle hissediyorsun.
  O anda kapı açıldı.Eun Sun,dışarı uzattı başını.
  Eun Sun:-Beyler,gelinimiz hazır.Damat beyin kendisini almasını bekliyor.
  Jung Yong Hwa,Dong Hyun ile içeri girdi.Ve o an sahtede olsa bificik eşini gördü bembeyaz gelinlik içinde.
  Bakakalmıştı.Gözlerini bir türlü çekemiyordu ondan.
  Yong Hwa:-So Eul,çok güzel olmuşsun.
  Işıl gülümsedi:-Teşekkürler.Dedi ve damat beyin koluna girdi.Nikah salonuna doğru ilerlediler,masaya oturdular.Nikahları kıyılıyordu artık.Havada uçuşan gülümsemeler ve evetler.Onların mutluluğunu paylaşan alkışlar.
  Dong Hyun:-Yong'u görüyor musun?Heyecanını.Mutluluğunu.
  Eun Sun gülümsedi:-Peki ya Işıl'ın mutluluğunu?
  Dong Hyun:-Onlar birbirleri için yaratılmışlar.Kaderleri de birbirleri için yazılmış.
  Eun Sun:-Sence bu kaderde ayrılık var mıdır?
  Dong Hyun:-Bilmiyorum.Tek bildiğim,bu kader ayırıcı değil,birleştirici.
 
 
 
 
 

BENİM KÜÇÜK DADIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin