6.Bölüm-Evden Kaçırma

380 27 0
                                    

  Işıl ve Yong Hwa 'nın bu günkü görevleri çöplüğe dönmüş olan Yong 'Hwa 'nın odasını temizlemekti.Nasıl olacaksa artık?Ellerinde eldivenler, kovalar ve silme bezleri ile olay mahaline geldiler.
  Işıl :-Seni tebrik etmek istiyorum.
  Yong Hwa :-Nedenmiş?
  Işıl :-Kırk yıl uğraşsam odamı bu kadar kirletemezdim.Güney Kore ulusal çöplüğü resmen burası.
  Yong Hwa :-Lâf sokmayınca işin rast gitmez mi senin?
  Işıl :-Gitmez.Hele de lâf soktuğum kişi sen olunca daha da keyifli oluyor.
  Yong Hwa :-Baksen.
  Işıl :-Tamam, tamam. Haydi işimize dönelim.Önce şu yerdeki çamaşırları toplayalım.Dedi  ve oturup tek tek toplamaya başladı.
  Yong Hwa dikilip kalmıştı.
  Işıl :-Ne bakıyorsun?
  Yong Hwa:-Temizlik yapmak istemiyorum.
  Işıl :-Baksen.Yapacaksın elbette.
  Yong Hwa :-Anlamıyorsun işte. Ben toplayıcı değilim.Dağıtıcıyım.
  Işıl :-Haydi oradan.Ben elimde ki kağıtları okula öyle bir dağıtırım görürsün bay dağıtıcı.
  Yong Hwa :-Sana sırf o kağıt için katlanıyorum biliyorsun değil mi?
  Işıl :-Fazla konuşma istersen.Şu temizliğe başla artık.Zaten bu odadan üç ayda anca çıkarız.
  Yong Hwa, istemeye istemeye oturdu kıyafetlerinin başına.
  Işıl :-Merak ediyorum bu kadar kirli çamaşır biriktirince giyecek şeyi nereden buluyorsun acaba?
  Yong Hwa :-Çok basit.Gidip yenisini alıyorum.
  Işıl :-Doğruya.Hem zaman hem de para israfısın.
  Yong Hwa:-Çok biliyorsun sen.
  Işıl, çamaşırların içinden bir çorap teki buldu.Temiz mi diye koklamak istedi ama çorap,düşündüğünden de kötü kokuyordu.
  Işıl :-Aman Allahım.Bu nasıl bir koku?Başım dönüyor.Zehirlendim galiba. Dedi midesi bulanarak.
  Yong Hwa, gülüyordu:-Sana kim dedi kokla diye.
  Işıl :- Yong Hwa, bu çamaşırları hemen makineye atalım,yoksa bayılacağım.Dedi ve kucaklayıp,çamaşır odasına götürüyordu ki ayağı yerdeki çamaşırlardan birine takıldı ve yere düştü. Yong Hwa, gülüyordu kendisine.
  Işıl :-Allahım yarabbim.Gülme sende.Dedi ve yeniden kucaklayıp çamaşırları yıkamaya götürdü.
  Yong Hwa, arkasından hâlâ gülüyordu. Birden aynada gülmekte olduğu kendi yüzünü gördü.İlk defa.Onca sene sonra ilk defa içinden gelerek gülümsemişti.
  Yong Hwa :-Üzgünüm. Gitmek zorundasın. Dedi ve o tatlı gülümsemesinin yerini yeniden asık bir surat aldı.
  Yong Hwa  'nın Işıl hakkında farklı plânları vardı.İcrâte geçiyodu nihayet.
  Işıl, odaya girmek üzereydi.Elinde yarım kova su ile. Yong Hwa ise onu bekliyordu kapının hemen kenarında.
  Işıl :-Bir an önce başlayalım su temizliğe.Dedi ve içeri girdi ama o an ayağı takıldı ve elindeki kova ile yere düştü. Takıldığı o şeyin ne olduğu belliydi elbette.Yong Hwa'nın ayağı.Evet.Çelme takmıştı.
  Yong Hwa:-Sen de ne sakar kızmışsın!Dedi gülerek.
  Işıl, sırılsıklam olmuştu.
  Yong Hwa:-Gözünün önünü göremiyorsun,birde bana dadılık mı yapacaksın?
  Işıl :-Marifet mi bu yaptığın?Şu hâlime bak.Ne yaparsan yap, o temizlik yapılacak.
  Yong Hwa :-Dadım değil misin?Bunlar senin işin.Sen yap.Dedi ve tam çıkıyordu ki Işıl, seslendi.
  Işıl :-Sen de antlaşmayı çabuk unutuyorsun.
  Yong Hwa, yerinde kaldı. Sonra çaresizce işinin başına döndü.
  Temizliğe başlamışlardı.Işıl kitapları düzenliyor, Yong Hwa elindeki fıs fıs ve silme bezi ile masasını siliyordu.Bir ara döndü ve gıcılık olsun diye Işıl 'a su sıkmaya başladı. Ama Işıl, onu yerine gönderdi.
  Yong Hwa, afacan bir çocuk gibiydi ve rahat durmuyordu.Işıl, yatak örtüsünü düzeltiyordu ama o çaktırmadan gelip örtüyü bozuyordu.
  Birinci;örtüyü kırıştır.Işıl, düzeltti.
  İkinci;yatağın üzerinde ki yastıkları boz.Işıl, yine düzeltti.
  Üçüncü;Yatağı çine.Ama yakalanma.Yakalandı.Işıl, yakalamıştı minik olmayan,minik fareyi.Dolap silmeye gönderdi ceza olarak.İstemeyerekte olsa gitti bizimki iş başına.
  Dolabı siliyordu silmesine de,Işıl'ın işinede taş koyuyordu.Garibim camı siliyordu ama Yong Hwa sırf gıcıklığına gelip gidip elini sürüyor ya da hohlayıp,şekil yapıyordu.Işıl 'ın sabrı taştığında ise başka bir temizlik cezası ile karşılaşıyordu.
  Neyse ki temizlik bitmişti de Işıl,Yong Hwa'nın azabından kurtulmuştu.Eserine gururla bakıyordu Işıl.
  Işıl :-Bak,isteyince nasıl da temiz oluyormuş.Oh mis.
  Yong Hwa :-Sen istedin ben,zorunda kaldım.
  Işıl :-Çıkardığın engellere rağmen temizledik ama.Neden böyle yapıyorsun ki?Dedi gülerek.
  Yong Hwa :-Anlamıyor musun? Anlamamazlıktan mı geliyorsun?
  Işıl :-Neyi?
  Yong Hwa :-Seni bu evde istemediğimi.Dedi ve çıktı. Işıl, duvara yaslandı.İstenmediği hâlde bir yerde kalmak onunda âdeti değildi ama yaptığı bir antlaşma vardı. Ne kadar bu anlatmaşma Yong Hwa'yı kendisine itaat etmek zorunda bırakıyorsa,bir o kadar da kendisini bu eve bağlıyordu.Aksi hâlde zaten bu zengin şımarık gence harcayacak bir dakikası bile yoktu.
  Akşam yemeği. Herkes masada. Yong Hwa şaşırtıcı bir şekilde erkenden gelmişti yemek masasına. Bayan Mi Ja ise durumdan oldukça memnundu.Gülümsüyordu.Yong Hwa 'nın her hareketinden iyi bir şey çıkarmaya çalışıyordu anne yüreğiyle.
  Bayan Mi Ja :- Bay Kim,bu gün ilk defa Jung Yong Hwa, kendi isteği ile bizimle yemek yiyor.Diye fısıldadı gülümseyerek.
  Bay Kim :-Bu çok güzel hanım efendi.Demekki Jung Yong 'da bazı değişiklikler var.
  Bayan Mi Ja :-Onun iyi olacağına dair inancım artıyor.
  Bay Kim gülümsedi.
  Çorba içiliyordu.
  Bayan Mi Ja :-Işıl, söylesene Kore yemeklerine alışabildin mi?
  Işıl gülümsedi :-Ben Kore yemeklerini çok seviyorum efendim.Ben de yapmak istiyorum ama henüz kısmet olmadı.Şu anda yemekle yetiniyorum.
  Bayan Mi Ja güldü :-İstediğin bir gün ben sana öğretirim.
  Işıl ve Bayan Mi Ja, konuşmaya dalmışlardı ama Işıl yanında ki düşmanın farkında değildi.Yong Hwa rahat durmuyordu.Masadaki tuzluğu aldı çaktırmadan,açtı ve Işıl 'ın çorbasına boca etti.
  Bayan Mi Ja :-Özellikle sevdiğin bir yemek var mı?
  Işıl :-Genelde hepsini severim.Dedi ve çorbasından bir kaşık aldı.Alması ile birden peçeteye çıkarması bir olmuştu.
  Yong Hwa :-Anlaşılan,sevgili dadım Kore yemeklerini pek sevmiyormuş.Dedi sinsice gülerek.
  Işıl,Yong Hwa 'ya baktı kızarcasına.Elinden gelse,yatırıp,sopa çekecekti.
  Bayan Mi Ja :-Işıl, bir şey mi oldu?
  Işıl :-Önemli bir şey yok efendim.Yemeğim bir anda tuza bulanmış sadece.
  Bayan Mi Ja :-Ne?
  Yong Hwa :-Hadi hadi."Sizin yemeklerinizi sevmiyorum"demiyorda.
  Işıl :-Eğer,önümdeki ekmeğe,tabağında ki çorbaya saygım olmasaydı,başına geçirmiştim masayı.Diye fısıldadı.
  Yong Hwa :-Saygı?Yoksa bana mı?
  Işıl :-Senin tuz bastığın bu bir tabak çorba,şimdi çöpe gidecek.Oysa bu bir tabak yemek için, gecesini gündüzüne katıp çalışan,açlıktan ölen insanlar var.Yani saygım sana değil,onlara.
  Yong Hwa, utanmıştı.Haklıydı Işıl. Başını öne eğdi bir an.Ama uzun sürmedi bu hareket.Kaldırdı tekrar.Işıl, bilsin istemiyordu ruh hâlini.
  Jung Yong Hwa 'nın, kendisininde bilmediği bir kalbi vardı içerilerde bir yerde.Sadece onca geçen zaman ve olaydan sonra onun varlığını unutmuştu.
  Ders çalışma vaktiydi.Yong Hwa, odasında,gitar çalıyordu. Işıl, elinde kitaplarla içeri girdi.
  Işıl :-Ders vakti.
  Yong Hwa:-Neden sürekli tepemdesin?Yalnız kalmak istiyorum.
  Işıl :-Dersimizi çalıştıktan sonra kalbilirsin elbette.
  Yong Hwa :-Beni boğuyorsum.Sanırım annem seni,beni öldürmen için tuttu.Dedi asık bir surat ile.
  Işıl gülümsedi,kitapları masanın üzerine bıraktı ve gidip Yong Hwa'nın yanına oturdu.
  Işıl :-Oysa benim için sen şuanda zaten ölüsün.Ben ise sana yardım edebileceğimi düşünüyorum. Dedi farkında olmadan, Yong Hwa 'nın elinin üzerine elini koydu.Bir an Yong Hwa 'nın o asık suratı düzeldi.
  Işıl :-Annen,senin için endişeleniyor,Jung Yong Hwa. Bay Kim 'de.Belki inanmayacaksın ama ben de.Hâlinden anlıyorum ki,çevrendekilere acı çektirmek istiyorsun.Başarıyorsun da.Ama farkındaysan en büyük acıyı sen çekiyorsun.
  Işıl konuşa dursun,Yong Hwa onun elinin sıcaklığına kapılmıştı bile.Yavaşça başını eğdi ve ellerine baktı.Koluna felç inmişti sanki.Çekemiyordu.
  Yong Hwa:-Ne oluyor bana?
  Işıl Yong Hwa'ya döndü.
  Işıl :-Ne oldu?Niye konuşmuyorsun?Dedi ve o an elini fark etti.Hemen çekti.
  Yong Hwa :-Şeyy ,ben.
  Işıl, hızla kalktı oturduğu yerden ve masanın başına geçti. Yanakları kızarmıştı utanmaktan.
  Işıl :-Haydi gel,başlayalım derse.Dedi zor duyulan bir ses tonu ile.Yong Hwa
ise afallamış bir vaziyette gelip oturdu masaya.Hâlbuki itiraz edip,ders çalışmaktan kaçması gerekiyordu.
  Işıl, anlatıyor, Yong Hwa ise onu dinliyordu sessizce.Ama bu afacan Koreli'nin sukuneti fazla sürmedi.
  Yong Hwa:-Işıl, sana bir şey söylemek istiyorum.
  Işıl :-Ne söyleyeceksin?Ders ile ilgili mi?
  Yong Hwa:-Hayır. Bu ev ile ilgili. Dedi sesini ve gözlerini biraz kısarak.
  Işıl :-Bu ev mi?
  Yong Hwa:-Evet. Geceleri ortada fazla gezmesen iyi olur.
  Işıl :-Neden?
  Yong Hwa :-Çünkü bu ev hayaletli.
  Işıl güldü :-Yok artık. Bunu beni korkutup,odamdan çıkmamam için söylüyorsun.Bu sayede rahat rahat evden kaçacaksın.Ya da beni evden kaçırmak için uyduruyorsun.
  Yong Hwa :-İnanıp inanmamak  sana kalmış. Sen yinede dikkatli ol derim.Seni düşündüğüm için söylüyorum.
  Işıl :-Sen bir anda ne kadar da düşünceli oldun.Hele de beni.Hayret.Neyse. Derse dönelim.Yeteri kadar kaynattın.
  Gece olmuştu. Işıl oturmuş, ders çalışıyordu. Çalışkan kız.Bazıları gibi, farklı işler peşinde koşmuyordu.Elbette Jung Yong Hwa. Evden kaçırma plânları devam ediyordu.
  Işıl, iyiden iyiye dalmıştı kitaba.Beyninin içine sokarcasına okuyordu her satırı.Ama bir anda ışıkların gitmesi ile kendine geldi.
  Işıl :-Hay Allah. Nasıl çalışacağım şimdi ben?Dedi ve kalkıp bir ışık kaynağı aramaya başladı.Telefonunu aradıysa da eli,bıraktığı yerde bulamadı.Ya da bıraktığını sandığı yerde.
  Işıl :-Nerede bu telefon?Nereye bıraktım ki?En iyisi aşağıya inip,fener mener bir şey bulayım.Bu karanlıkta nasıl olacaksa artık?
  Kötü fikir.Işıl,Yong Hwa 'nın tuzağına doğru adım adım ilerliyordu.Odanın kapısını açtı,ağır ağır yürüdü merdivenlere doğru.Düşmemek için, bir eli duvarda minik adımlar atıyordu merdivenlerden aşağıya.
  Işıl :-Benden başka kimse yok,Herkes uyuyor galiba.Dedi ve çekmeceyi açıp,fener aradı.Neyseki sanslıydı bir tane bulmuştu. Yaktı ışığını ama cılız mı cılız bir ışık.Belliki pili zayıflamıştı.
  Odasına dönmeye karar verdi ve tekrar merdivenlere doğru ilerledi.Elinde ki fenerin ışığı git gide küçülüyordu.
  Işıl :-Bu bitti bitecek.Demesi ile merdivenlerin ortasında karanlıkta kalması bir oldu.O anda bir tıkırtı duyuldu. Sonra o ses.Ürkütücü bir ses duyuluyordu karanlığın ortasında.
  Işıl :-Anne,o ses neydi?Yok bir şey Işıl, korkma. Yong Hwa doğru söylüyor olamaz değil mi?Olamaaaz.Yürü Işıl dön odana! Dedi ve hızlı hızlı çıktı merdivenleri.Korkuyordu birazcık.Yani Yong Hwa'nın plânı işliyor gibiydi.Odasına gelmişti.Tam kapıyı açmıştı ki,karşısında bem beyaz bir varlık gördü.Heybetlimi heybetli.Kendisine doğru geliyordu.Işıl, biliyordu böyle bir şey olmayacağını ama vücudu gereksiz yere korkmasını emrediyordu sanki.İki adım geri attı.
  Işıl :-Bu,bu da ne?Dedi ve geri geri gelmeye devam etti.Yürüyemiyordu.Bacakları tutulmuş gibiydi. Ve karşısında ki hâlâ üzerine geliyordu.
  "Aaaaa!"korku dolu bir çığlık.Işıl sonunda yürüyebildi, kaçtı ve merdivenlerin başında durdu.Bu beyaz şey, geldi, omuzuna dokundu.Kalp krizi geçirebilirdi her an Işıl. Arkasına döndü bu şeyin ne olduğunu anlamak için. Ama gördüğü tek şey beyazlıktı ve yakınında ki bu ne olduğu belli olmayan şeyden öylesine korkmuştu ki arka arka giderken,merdivenin ucunda olduğunu fark edemedi.Ayağı boşluğa geldi.Düşmek üzereydi.Artık yer çekimine karşı gelemiyordu ve bir yere tutunmak için çok geçti.Arkaya doğru gidiyordu bedeni.
  O an, işte o an Jung Yong Hwa, tehlikenin farkına varmış olacak ki başına geçirdiği çarşafı yere attı ve bir süper kahraman edası ile Işıl 'ı bileğinden yakalayıp,kendisine çekti. Diğer eliyle de belinden sarıldı.Işıl ise denize düşen yılana sarılır misali Yong Hwa'nın boynuna atıvermişti kollarını.Bir anda ışıklar yanıverdi.
  Merdivenin başında sarmaş dolaş.Işıl 'ın kalbi korkudan,Yong Hwa 'nın ki ise heyecandan çarpıyordu o an.Üstelik onları Bayan Mi Ja görmüştü bu hâlde.
  Bay Kim :-Işıklar,sigorta kutusundan kapanmış.Ama açtım.Diyerek içeri girdi ve oda şaşkınlıkla olduğu yerde kalakaldı.
  Yong Hwa ise yanağında Işıl 'ın yanağı ile heyecan patlaması yaşıyordu.Yeni bir duygunun varlığını fark ediyordu yavaş yavaş.Aşk.
  Işıl, kenara çekildi birden :-Ne yaptığını sanıyorsun sen?
  Yong Hwa :-Ben,şey.
  Işıl :-Korkudan ölecektim neredeyse biliyor musun?
  Yong Hwa savunmaya geçti :-Hak ettiğini düşündüğüm için yaptım.Böylece bana karışmamayı öğrenmişsindir artık.Ya da gitmen gerektiğini.
  Işıl :-Çok beklersin.Gitmeyeceğim anlıyor musun? Üstelik yaptığın bu davranışın sonucunu düşünmen için yarın bütün gün evde kalacaksın.Cezan hayırlı olsun.Dedi ve odasına girdi.
  Yong Hwa, yerde ki çarşafı tekmeledi kızgınlıkla ve odasına gitti oda.
  Bayan Mi Ja, ikisinin de arkasından bakakalmıştı.Sonra o da odasına döndü.
  Ertesi gün olmuştu ve Işıl ile Yong Hwa okuldalardı.Işıl dersi dinliyordu.Yong Hwa ise Woo Bin ile fısıldaşıyordu.
  Woo Bin :-Ona benden bahsettin mi?
  Yong Hwa:-Tabii ki hayır.
  Woo Bin :-Yoksa ondan hoşlanıyor musun?
  Yong Hwa:-Saçmalama.Bu dünya da bir o bir ben kalsak,insanlığında bize ihtiyacı olsa yine de bakmam ona.Dedi Işıl 'a bakarak.
  Öylemiydi gerçekten? Jung Yong Hwa, bakmaz mıydı Işıl 'a?Göreceğiz.
  Woo Bin :-Peki aramızı neden yapmıyorsun?
  Yong Hwa:-Kızı evden göndermeye çalışıyorum anlamıyor musun?Benim derdim başka,seninki başka.
  Woo Bin :-Evden benim kucağıma göndermeye ne dersin?
  Jung Yong, Woo Bin 'e baktı kızarcasına.Işıl 'ı bazı tür kızlarla bir tutmasına sinirlenmişti.Ya da sahiplenmeye başlamıştı küçük dadısını.
  Woo Bin :-Tamam,kızma hemen.
  O anda Yong Hwa 'nın telefonuna mesaj geldi.Işıl'dan."Konuşmayı bırak ve dersinle ilgilen"
  Yong Hwa bir "Off "çekti ve dersine döndü.Işıl, Yong Hwa 'ya bakıyordu. Woo Bin ise Işıl 'a.
  Woo Bin :-Bu ikisinin arasında bir şey var sanki.Ama ne?Diye düşündü.
  Ders arasıydı.Işıl, sırasından kalktı ve elinde defteri ile Yong Hwa 'nın yanına geldi.
  Işıl :-Yong Hwa, neden dersi dinlemiyorsun?
  Yong Hwa:-Sana ne?
  Woo Bin, onları izliyordu.
  Işıl :-Sana ne derken? Lütfen bana saygılı ol artık.Olacaksında.Ben senin da...Dedi ve Woo Bin 'i fark etti o an.
  Yong Hwa,Işıl 'a baktı çatılmış bir kaş ile.Işıl ise Yong Hwa 'nın defterini aldı ve içine baktı.
  Işıl :-Ders notlarını da almamışsın.Neden derse vermiyorsun kendini?Neyse ben aldım.Evde geçirirsin deftere.
  Yong Hwa:-Gitsene sen artık.
  Woo Bin :-Işıl, öğleden sonra futbol maçımız var.Sende gelsene.Okulda olacak.Benim nasıl oynadığımı da görmüş olursun hem.
  Yong Hwa:-Hayır gelemez.Dedi Işıl 'ın yine ensesinde belirmesinden korkarak.
  Işıl :-Evet gelirim.Dedi gıcıklığına.
  Yong Hwa:-Gelemezsin dedim.
  Işıl :-Orada görüşürüz.Dedi ve gitti.
  Yong Hwa:-Neden onu çağırıyorsun?Sana onu sevmediğimi söylemiştim.
  Woo Bin :-Senin için değil zaten. Kendim için çağırdım.Dedi ve gitti.
  Jung Yong Hwa, kendisini farklı olaylar içinde bulmak üzereydi.Sanki hızlı yaşadığı hayatı durgunlaşmıyor,git gide karmaşık bir hâl almaya başlıyordu Işıl ile birlikte.Olanlar ise sadece Işıl 'ın başına patlayordu.
 

 
 
 

BENİM KÜÇÜK DADIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin