16.Bölüm-Tokat

286 26 16
                                    

  Güneş,yavaş yavaş doğuyordu iki uykucunun üzerine.Işıkları Yong Hwa 'nın yüzüne vuruyordu.Hoş bir sıcaklıkla gözlerini araladı. Işıl 'a doğru baktı. Hâlâ uyuyordu.Yakalanmaması gerekiyordu ona.Yerinden doğruldu ve sessizce odadan çıktı. Kendi odasına doğru ilerledi.Birden kapıda Bay Kim ile karşılaştı.
  Bay Kim :-Küçük bey,erkencisiniz bu sabah.
  Yong Hwa :-Şeyy.Öyle oldu.
  Bay Kim :-Yine Bayan Işıl 'ın yanından geliyorsunuz öyle değil mi?
  Yong Hwa utanmıştı:-Şeyy,hayır,ben sadece...
  Bay Kim :-Hadi ama benden mi saklıyorsunuz?Küçüklüğünüzü bilirim ben.Neyi sevip,neyi sevmediğinizi anlarım.Onunla uyumayı sevdiğinizi anladığım gibi.
  Yong Hwa :-Sevmek değil de mecburiyet diyelim.
  Bay Kim :-Hayır. Sevmek diyelim.Madem küçük hanımın yanında uyumayı sevmiyorsunuz,neden benim ya da Bayan Shin Hye'nin yanında uyumuyorsunuz?
  Yong Hwa, merdivenlere oturdu.Bay Kim'de yanına.
  Yong Hwa :-Bu aramızda kalabilir mi?
  Bay Kim :-Küçük hanıma aşık olduğunuz mu?Tamam.Aramızda.Dedi fısıldayarak.
  Yong Hwa, şaşkınlıkla baktı Bay Kim 'e.
  Yong Hwa :-Aşık değilim.
  Bay Kim gülümsedi:-Sizi iyi tanıdığımı unutmayın bence.
  Yong Hwa 'da gülümsedi.
  Bay Kim :-Duygularınız bu kadar keskin iken,neden Işıl 'ı kendinizden uzak tutuyorsunuz?Sizi anlamıyorum.
  Yong Hwa :-Anlatsam anlayacak mısınız?
  Bay Kim :-Belki anlarım.
  Yong Hwa :-Zamanı gelince anlatırım nasılsa.
  Bay Kim:-Sizi her zaman dinlemeye hazırım.Neyse.Ben gidip,küçük hanımı ve Bayan Shin Hye 'yi kaldırayım.Dedi ve oturduğu basamaktan kalkıp,merdivenlerden inmeye başladı.
  Yong Hwa :-Bay Kim, aramızda değil mi?
  Bay Kim :-Bana güvenebilirsiniz.
  Okula gelmişlerdi. Elbette Yong Hwa ve Shin Hye ikilisi yine dip dibelerdi.Kafeteryada oturuyorlardı.Gayet samimi bir hâlde. Başka bir masada da Işıl ve Eun Sun oturuyorlardı.
  Eun Sun :-Bu ikisi çıkmaya başladılar da bizim mi haberimiz yok?
  Işıl :-Galiba. Dedi kısık bir ses tonuyla.
  Eun Sun :-Bu gün durgunsun.Sebebi onlar mı?Odanı kaptırdığın için mi yoksa?
  Işıl :-Bilmiyorum Eun Sun. Belki de artık yenildiğimi kabul etmem gerekiyordur.
  Eun Sun :-Savaşmayı bırakıyorum diyorsun yani.
  Işıl :-İlk defa yorulduğumu hissettim.
  Eun Sun :-Sebep?
  Işıl :-Sence?
  Eun Sun :-Jung Yong Hwa'nın seni yorduğu çok açıkta,anlamadığım şey onun yaptıklarının üstesinden gayet iyi geliyordun.Güçlüydünde.Ne oldu seni onunla uğraşmaktan alı koyan,onu anlamadım.
  Işıl, Eun Sun 'un sorduğu sorunun cevabını gayet iyi biliyordu.Ama itiraf edemiyordu en yakın arkadaşına.Hele de dün akşam gördüğü o şeyden sonra,hiç konuşmasa daha iyiydi.Suskunkuğunun sebebi buydu elbet ama hiç bir şey Yong Hwa 'ya aşık olduğu gerçeğini değiştiremezdi.
  Eun Sun :-Neden sustun birden?
  Işıl :-İnan konuşmaya hâlim yok.
  Eun Sun :-Sen de var bir şeyler.Yakında çıkar kokusu nasılsa.
  O anda Woo Bin, yanına geldi Işıl 'ın.Işıl başını kaldırdı ve ona baktı hafif ürkerek.
  Woo Bin :-Seninle biraz konuşabilir miyiz?
  Işıl :-Hayır. Dedi ve döndü.
  Birden,Yong Hwa 'nın gözü kendilerine takıldı.Artık Shin Hye'yi duymuyordu.
  Woo Bin :-Lütfen.Sadece konuşacağız.
  Işıl :-Senin konuşmalarının sonu hep aynı yere gidiyor ama.
  Woo Bin :-Söz bu sefer öyle bir şey olmayacak.Dedi ve arkasından bir buket çiçek çıkarıp,Işıl 'ın önüne koydu.Işıl, şaşırmıştı.
  Eun Sun :-Ben sizi yalnız bırakayım.Dedi ve tam kalkıyordu ki Işıl, elinden tuttu.
  Işıl :-Hayır kal.Dedi gözlerine bakarak. "Gitme" diye yalvarıyordu resmen.
  Yong Hwa :-Yine ne iş peşinde bu çocuk? Işıl niye oturmasına izin veriyor ki onca olandan sonra?Diye düşündü.
  Eun Sun, oturdu yerine.
  Woo Bin :-Yaptığım şey aptallıktı.
  Işıl :-Woo Bin,bu soruyu daha önce sormuştum biliyorum ama gerçekten benden ne istiyorsun? Ben senin benden istediğin aşkı sana veremem çünkü ikimizin aşk anlayışı çok farklı.Sonra ikimiz de farklıyız.Üstelik,ben sana karşı bir şey hissetmiyorum.Açık konuşmak gerekirse,başka birine aşığım.
  Eun Sun :-Ne?Dedi şaşkınlıkla.
  Woo Bin :-Madem açık konuştun,o zaman söyle.Jung Yong Hwa mı o?
  Eun Sun :-Gerçekten,Yong Hwa mı?
  Işıl, Eun Sun 'a baktı uyarırcasına.
  Işıl :-Bu kadar açık konuşmasak daha iyi.
  Woo Bin :-Yong Hwa mı?Değil mi?
  Işıl :-Fark eder mi?
  Yong Hwa, onlara bakmaya devam ediyordu.
  Yong Hwa :-Ne konuşuyor bunlar?
  Shin Hye :-Nereye bakıyorsun Yong? Dedi ve oda Işıl ve Woo Bin 'e baktı. Sinsice gülümsedi.Yine beraber yapılmış,bir plân dönüyordu ortada galiba.
  Woo Bin :-Bana sadece şunu söyle.Beni affettin mi?
  Yong Hwa, yerinden kalktı ve yanlarına geldi.
  Yong Hwa:-Ne konuşuyorsunuz bakalım böyle hararetle? Dedi ve bir sandalye çekip oturdu.Mahşerin üç atlısı tamamlanmıştı.
  Woo Bin :-Özel.
  Yong Hwa :-Demek özel.Eun Sun 'un ne işi var o zaman bu özel konuda?
  Woo Bin :-Derdin ne Yong? Özel bir konu dedimya.
  Yong Hwa :-Ben de aynı soruyu sana soracaktım.Dedi zıtlaşarak.Işıl 'ın araya girme vakti gelmişti.
  Işıl :-Bi susun bakiyim.Yong Hwa, sen Shin Hye 'nin yanına git haydi. Woo Bin, sende sınıfına yürü.
  Woo Bin :-Almam gereken bir cevap var.
  Yong Hwa :-Ne cevabıymış o?
  Işıl :-Ben sonra söylerim sana cevabımı.Haydi herkes yerine. Dedi ve kendisi de Eun Sun 'un elinden tutup,bahçeye çıktı.
  Eun Sun gülüyordu.
  Işıl :-Ne gülüyorsun sen?
  Eun Sun :-Işıl söylesene Woo Bin mi?Yong Hwa mı?
  Işıl :-İkiside değil.Dedi kızarak.
  Eun Sun :-Doğruyu söylemek gerekirse,bu Woo Bin sana gerçekten aşık. Onun bir kızın peşinden bu denli koştuğunu görmedim.
  Işıl :-Sen öyle san canım.Bir gece onunla çıkarsam,koşmayı bırakır merak etme.
  Eun Sun :-Tamam Woo Bin'in niyetini az çok anladıkta Yong Hwa 'ya ne demeli?
  Işıl :-Anlasana o da Woo Bin ile inatlaşıyor.
  Eun Sun :-Sanki bana başka türlü geldi ama neyse.Sonuçta ikiside gerçek aşka inanan erkekler değiller.Ya da seni gördükten sonra,inanmaya başladılar.
  Işıl :-Eun Sun!
  Eun Sun :-Tamam sustum kızma.Aa gördün mü çiçeğide masada unuttuk.
  Işıl :-Boşver.İsteyerek almadım zaten.
  Eun Sun :-Şaka bi yana,Bu Woo Bin tehlikeli çocuktur Işıl. Sen yine de dikkatli ol.
  Işıl gülümsedi :-Yong Hwa 'nın yanında dura dura tehlike kotamı doldurdum.
  Eun Sun :-Bu çocuk Yong Hwa gibi değil.Onda en azından vicdan var.Oysa Woo Bin,istediğini alana kadar nasıl olursa olsun,savaşır.
  Işıl :-İkisi de bu sene sınıf tekrarı yapmasalardı yolum kesişmeyecekti.Onları hiç tanımayacaktım.Bunda da vardır bir hayır. Ama sen merak etme antremanlıyım.İki kere hastahanelik olmuşluğum var.Anlamadığım,çevresinde onca güzel kız varken neden ben?
  Eun Sun :-Sende güzel bir kızsın.Ama farklısın.Hem ruh olarak,hem de tip olarak.Meselâ,Koreli değilsin ve Koreli bir erkeğin hemen dikkatini çekebilirsin.
  Işıl gülümsedi :-Nedeni bu diyorsun yani.
  Eun Sun :-Bence öyle.
  Akşam olmuştu. Yong Hwa ve Eun Sun, Işıl 'ı bekliyorlardı yemek masasında.Ama masa boştu ve yemek henüz gelmemişti.Işıl, yanlarına geldi.
  Işıl :-Neden yemek hazır değil?
  Yong Hwa :-Benim yemeğimden sorumlu olan sensin.Bunu senin bilmen gerek.
  Işıl,mutfağa gitti:-Kolay gelsin.Yemek masası neden hazır değil?
  Hizmetli:-Küçük bey,sizin hazırlamanızı istedi masayı.
  Işıl :-Benim mi?
  Hizmetli:-Evet.
  Işıl :-Anlaşıldı.Tamam, ben hazırlarım.Dedi ve tabakları kucaklayıp masaya götürdü.Yong Hwa 'nın ve Shin Hye 'nin önüne birer servis tabağı koydu.
  Yong Hwa :-Nihayet,yemek geliyor.
  Shin Hye:-Yong, ben çok acıktım.Keşke dışarıda yeseydik.
  Işıl iyi biliyordu Yong Hwa 'nın dışarıda yiyemediğini.
  Işıl :-Evet dışarıda yeseydiniz ya.Dedi imâ ile.
  Yong Hwa, Işıl 'a baktı.
  Yong Hwa :-Sen susta,yemeğimizi getir.
  Işıl :-Şeytan diyo tabağı kafasında parçala!
  Yong Hwa :-Bir şey mi dedin?
  Işıl :-Ne haddime Yong Hwa hazretleri.Dedi ve mutfağa gitti. Diğer tabakları,kaşık ve çatalları alıp geldi.Yemek tabağını,servis tabağının üzerine koydu.Hatta çarptı.
  Yong Hwa :-Yavaş ol biraz.O tabakların ne kadar pahalı olduğunu biliyor musun sen?
  Işıl:-Ne kadarmış acaba küçük bey?Siz bu evdeki herhangi bir eşyanın para miktarını ne zamandan beri tutar oldunuz?
  Yong Hwa :-Her şeye de bir cevabı var. Çok bilmiş ne olacak.
  Işıl, çorbaları da getirdi.Tam kendisi de yemeğe oturacaktı ki Yong Hwa 'nın itirazı ile olduğu yerde kaldı.
  Yong Hwa :-Dur bakalım.
  Işıl :-Yine ne oldu acaba?Yemeğimi yemek istiyorum artık.
  Yong Hwa :-Yiyebilirsin tabii.Ama bu masada değil.
  Işıl :-O ne demek öyle?
  Yong Hwa :-Gidip hizmetlilerle yiyeceksin.
  Shin Hye gülümsedi :-İyi fikir.Zaten bizimle aynı masada ne işi var anlamadım.
  Işıl :-Benim için hiç önemli değil.Hatta zevk bile duyarım.Size katlanmak zorunda kalmadan rahat rahat yerim yemeğimi.Afiyet olsun. Dedi ve kalkıp,mutfağa gitti.
  Mutfak gayet şenlikliydi.Işıl ve bir kaç hizmetli güle oynaya yemeklerini yiyorlardı.
  Işıl :-Bir gün yemek yapiyoruz annemle.Patates yemeği.Koyduk ocağa çıktık mutfaktan.O an komşumuz annemi çağırdı evine.Bana tembih etti tabii giderken."Kızım patatese bak"diye.Bende pişmesini beklerken,uyuya kalmışım.Patates pişmiş,pişmiş,o suyunu çekmiş,ezilmiş büzülmüş.Olmuş mu püre.Neyse ki yanmadan yetiştim de o akşam patates püresi olsun yedik.
  Hizmetliler gülüyorlardı.
  Işıl :-Canım annem.Olsun dedi,onu öyle yedik.Hiç bir yemeği dökmeye kıyamaz.
  :-Ailenizi çok mu özlüyorsunuz?
  Işıl :-Çook.Bende yemek macersı çoktur.Başka bir gün de onları anlatırım size.
  :-Severek dinleriz.
  Yong Hwa, kenardan onları dinliyordu. Işıl 'ın insanlarla hemen kaynaşması saşırtıyordu onu.
  Yong Hwa :-Gerçekten de,bensiz,başkaları ile daha mutlu.Bana katlanmak zorunda olması ne acı.Ama ben bu acıyı sona erdireceğim.Dedi ve odasına gitti.
  Işıl 'da,Yong Hwa 'da hastahanede stajdalardı.Işıl, muayenehanenin kapısının önünde duruyordu. O anda yanına küçük Hyung 'un doğum gününde ki o yakışıklı çocuk geldi.
  Kyu Jung:-Merhaba Işıl.
  Işıl :-Merhaba Kyu.Burada olmanın özel bir sebebi var mı?
  Kyu Jung :-Var aslında.Seni okulda göremeyince buraya geldim.
  Işıl :-Kantinde konuşmaya ne dersin?Sana bir kahve ikram edeyim.
  Kyu Jung :-Red edemeyeceğim.
  Işıl ve Kyu Jung, kantine oturdular. Kahvelerinden yudumluyorlardı.
  Işıl :-Seni dinliyorum.
O anda Yong Hwa, Dong Hyun ve hatta arkalarından Woo Bin kantine girdiler. Direk,Işıl ve Kyu Jung 'a bakmaya başladılar.
  Yong Hwa :-Bu o çocuk!
  Dong Hyun :-Şu doğum gününde ki.
  Yong Hwa :-Bak,buraya gelmiş.Kız arkadaşını görmeye.
  Dong Hyun :-Woo Bin 'in bakışını gördün mü?
  Yong Hwa :-Işıl 'ı başkasına kaptırdığı içindir.
  Dong Hyun :-Senin bakışlarında pek bi farksız değil.
  Yong Hwa :-Kim bu çocuk acaba?
  Kyu Jung :-Senin tavsiye ettiğin o çocuk vardıya.Hani ders vermemi istediğin.
  Işıl :-Evet?
  Kyu Jung :-Çok iyi bir okuldan burs kazandı.Ayrıca eğitim.
  Işıl gülümsedi :-Bu çok iyi.Eminim senin sayendedir.Sen harika bir öğretmensin.Dedi ve elini tuttu.
  Yong Hwa :-Gördün mü?El eleler.
  Dong Hyun :-Konuşuyorlar.
  Yong Hwa :-Demek gerçekten, sevgili bunlar.Dedi kıskançlıkla.
  Kyu Jung :-Ayrıca küçük Hyung içinde bir şeyler ayarlamaya çalışacağım.
  Işıl :-Çok teşekkür ederim yardımların için.
  Kyu Jung :-Asıl ben teşekkür ederim. Sayende ihtiyaç sahibi ve gerçekten eğitim hak eden çocuklara yardım edebiliyorum.
  Işıl :-Bu çocuklar,eski mahallemin çocukları.Keşke daha fazlasına yardım edebilsek.
  Kyu Jung :-Çok iyi kalplisin.
  Yong Hwa, büyük bir kıskançlıkla izliyordu onları.Gülüşlerinden tut,bakışmalarına ve konuşmalarına öyle dikkatle bakıyordu ki bu gün çok fena bir şey yapacağı gözlerinden okunuyordu.
  Işıl, okuldan eve gelmişti. Kapıdan girmek üzereydi fakat evden müzik sesleri geliyordu.Ayrıca kahkahalar filân.Önce biraz bekledi,sonra içeri girmeye karar verdi.Girer girmez de çok şaşırdı çünkü Yong Hwa, bu güne kadar yaptığı kaçırma plânının en geniş çaplı olanını yapmıştı.Işıl şoktaydı.
  Işıl :-Aman Allahım bu da ne?
  Evet.Şaşılacak bir ortam vardı evde.Yong Hwa, herkesi toplamış,büyük bir parti düzenliyordu.Yüksek sesten,kimse kimseyi duymuyordu. Dans edenler,kahkaha atanlar ve Işıl 'ın hoşlanmadığı en büyük şey.İçki.
  Bir köşede ki Yong Hwa 'yı kestirdi gözüne.Elbette yanında Shin Hye. Işıl, büyük bir öfke ile Yong'un yanına gitti.Önünde durdu.
  Işıl :-Bunun ne demek olduğunu bana açıklayabilecek misin?
  Yong Hwa :-Ne?Müzik sesinden seni duyamıyorum.Dedi tiye alırcasına onu.
  Işıl, elinde ki içki dolu bardağı alıp,yere fırlattı.Shin Hye Işıl 'da ki bu deli cesaretine anlam veremiyordu.Şaşkınlıkla baktı ona.Diğerleri de.
  Yong Hwa :-Sen,ne yaptığını sanıyorsun ha!
  Işıl :-Bunu sen söyleyeceksin.Ortalığın hâline bak.
  Birbirlerine öylesine öfke dolu bakıyorlardı ki onlara uzaktan bakanlar,şimdi saç başa girişecekler diye bekliyorlardı.
  Yong Hwa :-Haddini aştın sen.Dedi ve Işıl 'ın kolunu tuttu. Ne tutma ama.Koparacaktı resmen.
  Işıl'ın canı fena acıyordu.Ama Shin Hye, bu durumdan oldukça zevk alıyordu.Diğer eliyle itti Yong Hwa 'yı Işıl.
  Işıl :-Böyle nereye kadar gideceksin?
  Yong Hwa :-Ben bu hâlimden oldukça mutluyum.Ama senden değil. Git artık.Giit.
  Işıl kızmıştı:-Bunlarla mı mutlusun?Dedi ve bir içki şişesi alıp kırdı.
  Herkes ona bakıyordu.
  Işıl :-Bununla mı söylesene?Dedi ve bir tane daha fırlattı yere.Sonra toplu hâlde duran şişelerin yanına gitti ve hepsini yere iteledi.Cam kırıkları ile dolmuştu yer.
  Yong Hwa, çevresinde ki insanlara baktı.Kendini küçük düşmüş gibi hissediyordu.Bir şey yapıp onurunu kurtarmalıydı.Ucunda Işıl 'ı rezil etmek olsa bile.Oysa Işıl, sonunun babası gibi olmasını istemediği için Yong Hwa 'ya böyle davranıyordu.Anlayana.
  Yong Hwa :-Sen,sen ne cürretle buraya gelip,böyle davranmırsın haa!Dedi ve kolundan tutup bahçeye çıkardı.
  Işıl :-Bırak beni.Bırak dedim sana.
  Yong Hwa :-Git ve gelme.Beni herkese rezil ettin.Senden nefret ediyorum. Dedi ve içeri girdi.
  Kapıya atılmak dedikleri bu olsa gerek.Işıl ciddi ciddi kovulmuştu evden.Belli ki Yong Hwa, az da olsa içkinin etkisindeydi.Yoksa bu kadarını yapamazdı hoşlandığı kıza.
  Yong Hwa :-Ne duruyorsunuz,açın müziğin sesini. Herkes eğlensin.Biri şu cam kırıklarını da temizlesin.Aptal.Keyfimi bozdu.
  Shin Hye :-Boşver onu.Biz eğlenmemize bakalım.
  Işıl, bahçede kalmıştı. Ama pes etmeye niyeti yoktu.Dadıydı o.Görevini yapmalıydı.Bayan Mi Ja'ya verilmiş bir söz vardı.Ayrıca bu mesele onur meselesi olmuştu.Kendini topladı ve içeri girdi tekrar.
  Işıl :-Kapatın şu müziği.Diye bağırdı.
  Yong Hwa :-Yine mi sen?
  Işıl :-Evet ben.Ben senin da...
  Yong Hwa :-Sen ne biçim bir kızsın.
  Yong Hwa 'dan acıtıcı sözler gelmeye hazırdı.Ustaca fırlattığı oklar gibi fırlayıp gelecekti sözler.
  Işıl :-Sen kendine bak.
  Yong Hwa :-En azından ben kovulmuyorum.Kovulduğum yerde de kalmıyorum.
  Işıl :-Ben de sana bayılmıyorum zaten.Sana işim nedeniyle katlanıyorum.
  Yong Hwa daha da kızmıştı:-Biliyorum. Katlanma o zaman. Git.Seni istemiyorum diyorum,hâlâ burada kalıyorsun.O kadar gurursuzsun ki,defelarca istenmediğini duyduğun hâlde hâlâ buradasın.
  Işıl :-Verdiğim sözden dolayı.Tabii sen sadâkat ne demek bilmediğin için,sözünde durmak ne demek onu da bilemezsin.
  Yong Hwa :-Sadâkat mı seni böyle gurursuz yapan şey.Gururumu yitireceksem,sadâkat istemiyorum.Dilenci olmak istemiyorum.
  Işıl 'ın eli kolu titremeye başladı.Gözleri büyüdü öfkeden.Öyle ki yanağından bir kaç göz yaşı bile damladı.
  Yong Hwa :-Çok dilenci gördüm ama senin gibi onursuz olanına ilk defa rastlıyorum.
  İşte can alıcı kelime. Işıl, dayanamadı ve Yong Hwa 'ya sert bir tokat attı.Bay Kim,hizmetliler ve herkes onlara bakıyordu.
  Tokat ağırdı ama sözler ondan daha ağırdı.Işıl ve Yong Hwa arasında ki köprü tamamen yıkılmıştı.Gerçi iki tarafında kendince haklı yanları vardı.Ve artık, birinden birinin evden gitme vakti gelmişti.

 
  
 
 
 
 
 

BENİM KÜÇÜK DADIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin