Ayrılık zor şey. Ve kavuşmak,sabırsızlıkla beklenilen.Kavuşma günü gelmişmiydi gençler için? Evet.O gün bu gündü.Sevgi mantığı yenecekti nihayet.Her zaman olduğu gibi.Ve kavuşma,Türkiye 'de nasip olacaktı.Ayrılıkların değil, aşkların ülkesi Türkiye'de.
Bu gün o gündü.Nişan günü.Her kız,sevdiği ile olmak için evliliğe giden bu adımı atar.Mutlu olur.Ama Ayşe değildi.Yüzünden düşen bin parçaydı.Hazırlanmıştı ama zoraki bir hazırlıktı bu.Odasında,yatağının üzerinde oturuyordu. Hatta o yatağa girip,yorganın altından hiç çıkmamak istiyordu.Nişandan kaçabileceğini bilse,böyle yapardı.
İnci ve Derya, yanına geldiler.
İnci :-Ne yapıyorsun bakalım? Kendini nasıl hissediyorsun?
Ayşe :-Kötü.
İnci :-Ama senin mutlu olman gerek.
Ayşe :-Kızlar, ben galiba nişanlanmak istemiyorum.
Derya ve İnci, birbirlerine baktılar.
Derya :-Hyun'u severken,Barış ile nişanlansan ne olur biliyor musun?Üçünüz de mutsuz olursunuz.
Ayşe :-Bilmiyorum. Hâlâ karasızım.Kalbim Hyun diyor.Aklımsa,Barış.
İnci :-Zor bir durum.
O anda içeri Barış girdi.Derya ve İnci, dışarı çıktılar.
Barış :-Çok güzel olmuşsun.
Ayşe :-Teşekkürler.
Barış :-Bir ömür bir yuvada birlikte yaşamak için,ilk adımı atmaya hazır mısın canım?Dedi ve elini tuttu.
İşte bu cümle,Ayşe 'nin aklını başına getirmeye yetmişti.Ya da cesaretini toplamaya.
Ayşe :-Evlilik teklifi gibi oldu bu.
Barış :-Evleneceğimiz günde gelecek elbet.Peki sen hazır mısın bakalım?
Ayşe :-Hayır.
Barış :-Ayşe sen ne diyorsun?
Ayşe :-Barış, ben yapamam. Başkasını severken,seninle nişanlanamam.
Barış :-Ne saçmalıyorsun sen?Yürü herkes bizi bekliyor.
Ayşe :-Asıl seninle nişanlanırsam,saçmalamış olacağım.Geç oldu ama anladım.Üzgünüm yapamam.
Barış kızmıştı:-O Koreli çocuğu seviyorsun değil mi?
Ayşe :-Sen nereden biliyorsun?
Barış :-Benimle konuştu.
Ayşe :-Ve sen bunu bile bile benimle nişanlanıyor musun? Senin gururun nerede?
Barış :-İleri de nasılsa unutursun onu.Yani evlenince.
Ayşe :-Hayır unutmam.Seni istemiyorum anladın mı?
Barış, Ayşe 'nin kolundan tuttu.Çekiştirmeye çalıştı.
Barış :-Yürü.Bu nişan olacak. Sen benim nişanlımsın.
Ayşe :-Bırak kolumu istemiyorum seni.
Barış :-Ailen bir Koreli'yi sevdiğini duyunca ne yaparlar sanıyorsun? Tabii ki kızarlar.Şimdi o salona nişanlanmak için gidiyoruz. Yürü!
Ayşe :-Hayır.
O anda içeri Kim Hyun girdi. Barış 'ın Ayşe 'yi çekiştirdiğini görünce hızlı davrandı ve bir yumruk attı ona.Barış yere düştü.
Ayşe :-Hyun!
Kim Hyun, Barış 'ın yakasından tuttu.
Kim Hyun :-Sakın ona zarar vermeye kalkma sakın.Yoksa sonucunu hayal bile edemezsin.Dedi hırsla.Kim Hyun, Kore dilinde söylemişti ama Barış onu Türk dilinde gayet iyi anlamıştı.
Kim Hyun :-Sen iyi misin? Dedi dönüp Ayşe 'ye.
Ayşe :-İyiyim.
Kim Hyun, elini tuttu :-Yürü gidiyoruz.
Ayşe :-Nereye?
Kim Hyun :-Seni kaçırıyorum.Dedi ve elinden tutup,arabaya binip,kaçtılar.
Evet, kaçmışlardı.Ayşe ve Kim Hyun, nişandan kaçmışlardı.Arabadaydılar.
Ayşe :-Hyun, nereye gidiyoruz?Buralar bana pek yabancı gelmedi de.
Kim Hyun :-Gidince görürsün.
Ayşe :-Bari kızlara haber verseydik gittiğimizi.
Kim Hyun gülümsedi :-Kaçtığımızı demek istedin herhalde.Merak etme.Kızlar, gideceğimiz yerde seni bekliyorlar.
Ayşe :-Yoksa yine beraber mi plân yaptınız?
Kim Hyun :-Aynen öyle.
İnci ve Jung Min, onları bekliyorlardı.Şöminenin ateşini yakmaya çalışıyorlardı.Evet şömine.Burası şirin mi şirin bir dağ eviydi.Kızların dedelerinden kalma bu dağ evinde saklanacaktı bu altı genç.
Jung Min :-İnci, çakmağı versene.
İnci uzattı:-Bizimkiler çok merak edecekler bizi.Doğru mu yapıyoruz acaba?
Jung Min :-Benim yanımda olmak istemiyor musun?
İnci :-Çok istiyorum ama yinede...
Jung Min :-Canını sıkma.Bunu Ayşe için yaptınız.Anlayışla karşılayacaktır aileleriniz.Hem biliyor musun? Ben de seni kaçırdım.
İnci gülümsedi :-Allah Allah.Benim niye haberim yok?
Jung Min, İnci 'ye yaklaştı. İstersen,bir öpücükle haberin olabilir.Dedi ve yanağından öptü.
İnci :-Sen ateşi yaksana artık!
Jung Min :-Benim ateşim,kalbimde yanıyor zaten.
İnci :-Böyle devam edersen,gece donarak ölürüz bence. Dedi gülümseyerek.
Ayşe ve Kim Hyun gelmişlerdi.Kapıda Jung Min ve Kim Jun 'un arabası duruyordu.
Ayşe :-Ama burası!
Kim Hyun :-Burada kalacağız.Dedi ve içeri girdiler.
Kim Hyun :-Merhaba.
İnci ve Jung Min ayağa kalktılar.
İnci :-Ayşe, gelmişsin!
Ayşe :-Geldim.Daha doğrusu Hyun getirdi.
İnci :-İyi yaptınız canım.
Kim Hyun :-Ateşi yakmışsınız bile.
Jung Min :-Akşam üşümeyelim dedik.Birazdan size kendi ellerimle yemekte hazırlayacağım.
Ayşe gülümsedi :-Derya ve Jun nerede?O ikisini yalnız bırakmasaydınız keşke.Dağı birbirine katmasınlar Doğal hayatın huzurunu bozmasınlar şimdi.
Jung Min :-Merak etme.Jun,odun toplamaya gitti.Derya 'da yatakları hazırlıyor.
Derya içeri girdi:-Nihayet geldiniz.Ayşe, zorluk çıkarırsın diye bekliyorduk.Neyse ki gelmişsin.Dedi ve sarıldı.
Ayşe :-Asıl zorluğu Barış çıkardı.
Derya :-O belliydi zaten.
Akşam olmuştu.Hava kararmıştı.Kızlar ve erkekler,şöminenin başında oturuyorlardı. Kim Hyun,Ayşe ile, Jung Min 'de İnci ile yan yanalardı.Kim Jun ve Derya 'da karşı karşıya.
Ayşe :-Buraya gelmek nereden geldi aklınıza?
Derya :-Her şey Kim Hyun'un seni kaçırmak istemesi ile başladı.
İnci :-Neyse ki bir yanlışın kıyısından döndün.
Ayşe, Kim Hyun 'un omuzuna başını yasladı.
Ayşe :-Teşekkür ederim Hyun.
Kim Hyun :-Seni başkasına yar eder miyim ben?
Ayşe :-Yine de korkuyorum. Ya bir engel çıkarda tamamen ayrılmak zorunda kalırsak?
Kim Hyun :-O zaman, yine kaçırırım seni.Dedi gülerek.
Jung Min, yemeği getirdi.Yer sofrası sermişlerdi.
Jung Min :-İşte şefin spesiyeli.Dedi ve tencerinin kapağını açtı. Sonra da tabaklara servis yaptı bu ne olduğu belli olmayan şeyi.
İnci :-Erkek arkadaşım diye demiyorum,çok uğraştı bu yemek için. Bence lezzetli de oldu.
Ayşe :-Ne ki bu?
Jung Min :-Jung Minkka türlüska.Benim kişisel tarifim.
Kim Jun :-Adı da bir garipmiş.Dedi ve bir kaşık aldı.Diğerleride.Ama yemeleri ile çıkarmaları bir oldu.
Kim Jun :-Iyy!Bu ne böyle?Yemekten soğuttun beni.
Ayşe :-Jung Min, bence sen yemek yapmayı bırakıp,kitap yaz.
Derya :-Adında hayır yok ki yemeğin,tadında olsun!
Kim Hyun :-Midem bulandı.Kaldırın şunu. Yemek değil, resmen deney yapmışsın.
Ayşe :-Bizi de kobay olarak kullanmış bence.
Jung Min :-Amma da lâf söylediniz.Bir daha size yemek yaparsam,iki olsun.
İnci susuyordu.
Jung Min :-Sen neden susuyorsun İnci, yoksa sende mi?
İnci :-Bence de bir daha yemek yapma.
Jung Min :-Aşk olsun!
Diğerleri gülmeye başladılar.
Jung Min :-En güzeli götütüp,dışarı dökmek.
Kim Jun :-Jung Min, doğaya dökme bence. Tilkiler filan iyi bir şey zannedip yerler,hayvancağızlar,hayatlarından olmasınlar sonra.
Jung Min :-Ayıp,ayıp.Sizin için o kadar uğraşmışım,insan bir teşekkür eder.
İnci :-Sen onlara bakma canım. Ben bu uğraşını taktir ediyorum.Her ne kadar bizi zehirlemeye çalışsanda.Dedi gülerek.
Jung Min :-Sen de beni arkamdan vur!Dedi ve dışarı çıktı.
Kim Jun :-Peki ne yiyeceğiz şimdi?
Ayşe :-Hyun, haydi bahçeden domates,salatalık filan toplayalım.
Kim Hyun :-Tamam canım.
İkisi de bahçeye girdiler.Eğilmiş,sebze topluyorlardı.
Ayşe :-Gece gece biraz zor olacak ama.
Kim Hyun, feneri yaktı:-Haydi yanıma gel.Beraber toplayalım.
Ayşe, yanına geldi Kim Hyun 'un.Feneri tutuyordu.Kim Hyun 'da topluyordu domatesleri.
Ayşe :-Biliyor musun? Bizim çocukluğumuz burada geçti.Ama o zamanlar bile düşünsem,sevdiğim erkek ile burada domates toplayacağım aklıma gelmezdi.
Kim Hyun :-Neden? Memnun değil misin yoksa?
Ayşe güldü :-Hayır,memnunum tabii. Sadece daha romantik olmasını beklerdim.
Kim Hyun,doğruldu.Bir eliyle Ayşe 'nin belinden tuttu,diğer elinde domatesler,Ayşe 'ye yaklaştı. O anda Ayşe 'yi bir gülme aldı.
Kim Hyun :-Neden gülüyorsun şimdi?
Ayşe :-Hyun, bu domateslerle hiç olmadı.
Kim Hyun 'da gülüyordu:-Haklısın galiba.
Ayşe :-Haydi, içeridekiler bizi beklerler.Dedi ve birden adım attığı yeri görmedi ve ayağı otlara takıldı.Kim Hyun 'a çarptı.Kim Hyun 'da sendeledi ve ikisi birden domateslerin içine düştüler.
Ayşe, üzerindeydi Kim Hyun 'un.Göz gözelerdi.
Kim Hyun :-Seni seviyorum. Dedi ve yanağından öptü.
Ayşe utanmıştı :-Hyun, sen iyi misin?
Kim Hyun :-İyiyim ama sanırım bir kaç domates ezildi.
Ayşe gülerek doğruldu ve yerde ki feneri aldı.Elinden tuttup,Kim Hyun 'u kaldırdı yerden.
Kim Hyun :-Yeniden toplayacağız şimdi. Domatesler fırladı gitti düşünce.Dedi ve eğilip toplamaya başladı yeniden.
Ayşe :-Hyun!
Kim Hyun ayağa kalktı. Ayşe, birden sarıldı.
Ayşe :-Ne olur bir daha ayrılmayalım.
Kim Hyun :-Ayrılmayacağız canım.Artık ayrılık yok.
Yemek vaktiydi.Güle oynaya yemek yeniyordu bu akşam.Domates,salatalık ve ekmek hiç bu kadar tatlı olmamıştı.Hiç bu kadar tatlı olmamıştı akşam yemeği.Ayşe ve Kim Hyun, gülümseyerek bakıyorlardı birbirlerine.Ve İnci ile Jung Min. Kala kala bir Derya ve Kim Jun kalmıştı kavuşamayan hâlâ. Ama onlarda gülümsüyorlardı.Yine de mutlulardı yan yana oldukları için.
Ertesi gün olmuştu.Derya, bahçede ki elma ağacının altına geldi.Başını kaldırmış,yukarı bakıyordu.Kim Jun 'da balkonun kenarında oturmuş,ona.
Jung Min :-Ne yapıyorsun burada? Ya da söyleme ben biliyorum.
Kim Jun :-Ne yapmalıyım sence?
Jung Min :-Yanına git.Sevdiğini söyle.
Kim Jun :-Defalarca söyledim zaten.
Jung Min :-Olsun,sen yine söyle.Hatta öyle bir şey yap ki seni sevdiğini kabul etsin.
Kim Jun :-Sen ciddi misin?
Jung Min :-Hem de çok.
Kim Jun, kalktı ve Derya 'nın yanına gitti.
Kim Jun :-Ne yapıyorsun?
Derya :-Ağaca tırmanıp,elma toplamayı düşünüyorum.Yer miyiz?
Kim Jun :-Olabilir. Ama bilmelisin ki ağaca çıkmak kolay,inmesi zordur.
Derya :-Çocukken,bu ağaca çok çıktım ben. Alışkınım.
Kim Jun:-Düşüp,bir yerini kıracaksın.
Derya:-Alışkınım dedimya.
Kim Jun:-Ne kadar inatçı bir kızsın.
Derya yerde duran sepeti eline alıp,tırmanmaya başladı ağaca.Dalın birine çıkıp,oturdu.
Kim Jun :-Dikkat et.Düşeceksin.
Derya :-Merak etme düşmem.Jun burada elma mağdeni buldum.Çok lezzetli görünüyorlar.Dedi ve elmaları toplamaya başladı.
Kim Jun :-O daldan düşüp,bir yerini kırdığında da aynı şeyleri söyleyebilecek misin acaba?
Derya, sepeti doldurmuştu:-Jun, tut.Dedi ve sepeti aşağıya attı.Elmalardan bir kaçı,yere dökülmüştü.
Kim Jun :-O kadar elmayı döktün.Sakar seni.Dedi ve elmaları sepete toplamaya başladı.Derya ise,aşağı inmeye çalışıyordu ama durum hiç iç açıcı değildi.Çıktığı dal ile aşağısı atlayamayacak kadar yüksekti.Gözü korkmuştu.
Kim Jun,Ayağa kalktı ve Derya 'ya baktı.
Kim Jun :-Ne oldu Tarzan,ağaçta mı kaldın?
Derya :-Ne kalacağım be.Sadece biraz yüksek göründü gözüme.
Kim Jun :-Biraz yüksek öyle mi?Korktum desene açık açık.
Derya :-Senin işin yok mu gitsene?
Kim Jun :-Benim işim sensin.Türkiye'ye senin için geldim.
Derya durdu:-Jun,ben gerçekten ağaçta kaldım.Çocukken de böyle olurdu hep.İnmeme yardım eder misin?
Kim Jun :-Bir şartla.
Derya :-Ne şartı?
Kim Jun :-Korkularını bir kenara bırakıp,benimle yeniden çıkacaksın.
Derya :-Yok yaa!Hayatta olmaz.Ağaçta kalırım daha iyi.
Kim Jun :-İyi.Kal o zaman.
Derya :-Fırsatçı ne olacak. Dedi ve bir tane elma alıp,fırlattı Kim Jun 'a.Kim Jun, elmayı havada yakaladı ve yemeye başladı.
Kim Jun :-Teşekkür ederim. Dedi ve sepeti alıp gitti.
Derya :-Kötüsün işte.Kötü.
Biri ağaçta, diğeri balkonda oturuyordu.Rüzgar çıkmıştı.Kim Jun, balkondan kendisine el salladı.Derya ise başını diğer tarafa çevirdi.
Kim Jun :-Hâlâ aynı kararda mısın? Diye seslendi.
Derya :-Değişmesini bekleme.
Kim Jun :-Ağaçta oturmaya devam edeceksin yani.
Derya, ağaçtan kızlara sesleniyordu.
Derya :-Ayşe! İnci! Buraya gelin.Ağaçta kaldım.İndirin beni.
Ayşe ve İnci içeridelerdi.
İnci :-Ne yapalım,yardım edelim mi inmesine?
Ayşe :-Duymamazlıktan gel.Dedi gülerek.
İnci :-Pekâlâ.
Kim Jun ağacın altına geldi.Derya ile uğraşmak varken,neden boş boş otursun ki.
Kim Jun :-Bakıyorum da ağaca iyice alışmışsın.
Derya :-Kızlar neredeler?
Kim Jun :-Herkesin sevgilisi var.Dolaşmaya gittiler.
Derya :-İnmeme yardım edecek misin?
Kim Jun :-Teklifimi kabul edecek misin?
Derya :-Hayır.
Kim Jun :-O zaman hayır. Dedi ve oturup,sırtını ağaca yasladı.
Derya :-Zorlamasan artık.
Kim Jun :-Zorlayacağım.
Derya :-Ne zamana kadar peki?
Kim Jun :-Benim istediğim olana kadar.
Derya :-Ya olmazsa?
Kim Jun :-Olacağına inanmasam,şu an Türkiye 'de olmazdım.Dedi ve ayağa kalktı.Derya 'ya baktı.
Derya :-Ama ben inanmıyorum.İkimizi de düşünüyorum.
Kim Jun :-Eğer beni düşündeydin,şimdi sevgili olurduk.Sadece korkağın tekisin.
Derya, birden dal parçasını üstünde olduğunu unuttu ve ayağa kalktı.
Derya :-Benim yaşadıklarımı yaşasaydın,sende korkardın.Dedi ve o anda ayağı kaydı.Aşağı düşüyordu.Ama neyse ki Kim Jun, ağacın altındaydı ve onu tuttu.Birbirlerine bakıyorlardı.
Kim Jun :-Çok ağırsın.Dedi gülerek.
Derya hemen indi kucağından:-Haydi oradan.
Kim Jun :-Sana düşeceğini söylemiştim.
Derya :-Sen bütün gün ağacın tepesinde süründür beni,ondan sonra da"Düşeceğini söylemiştim "
Kim Jun :-İnatçı keçi.Dedi ve önden gitti.
Derya'da arkasından:-Sensin keçi.
Jung Min :-Yine olmadı.
Kim Hyun :-Olacak ama.Bence.
Akşam yemeği yeniyordu.
Ayşe :-Acaba,annemler beni arıyorlar mıdır?
İnci :-Merak etme.Sefa abiye mesaj çektik.Kafanı dinlemek için uzaklaştığını bizim de yanında olduğumuzu söyleyecek ailelerimize.
Derya :-Döndüğümüzde habersiz gittiğimiz için biraz azar yeriz olur biter.
Ayşe :-İçim rahatladı şimdi.
Kim Jun, Kim Hyun ve Jung Min içeri girdiler.
Ayşe :-Yemek hazır!
İnci :-Her ne kadar Jung Min 'in yemeği kadar lezzetli olmasada güzel oldu.Dedi gülerek.
Jung Min gülümsedi :-Yine benimle uğraşacaksınız değil mi?
İnci :-Gel haydi gel.Yemeğini ye.
Kim Hyun, Derya 'ya baktı.
Kim Hyun :-Derya, siz Jun ile ne zaman çıkacaksınız?
Derya, Kim Jun'a baktı.
Kim Jun :-Onun o keçi inadı kırıldığı zaman.
Derya sustu.Bu sessizlik ne söylüyordu?Yakın zamanda kırılacak bu inat mı demekti?Ya da
hiç bir zaman çıkmayacağız mı?Hangisi?
Gecenin bir yarısı idi.Jung Min, kızların odasına gitti.
Jung Min :-İnci! İnci! Diye fısıldadı.
Derya uyanmıştı:-İnci, Jung Min, seni çağırıyor.
İnci :-Ne var Jung Min? Ne oldu gecenin bir yarısında?
Jung Min :-Balkona gelsene!
İnci :-Neden?
Jung Min :-Gel işte.
İnci kalktı ve Jung Min 'in yanına geldi.Beraber balkona çıktılar.
İnci :-Gece gece neden kaldırdın beni?
Jung Min :-Hiç romantik değilsin.Beraber yıldızları izleriz diye düşünmüştüm.Dedi ve oturdu. İnci 'de yanına. Battaniyeyi omuzuna örttü İnci 'nin.Sonrada diğer ucuna kendisi girdi.
Jung Min :-Şehrin aksine,yıldızlar burada daha parlak.
İnci :-Haklısın.Her şey doğallağını kaybettikçe çirkinleşiyor.
Jung Min :-Bazı şeyler saf hâldeyken güzel.Senin gibi.
İnci :-Bilim adamı gibi konuştun.
Jung Min gülümsedi.
İnci :-Jung Min, eğer Ayşe 'nin yerinde ben olsaydım,nişana gelip,beni kaçırır mıydın?
Jung Min :-Tabiiki.O işin fikir babası benim.Seni başka erkeğe bırakır mıyım hiç.
İnci :-Peki, sen Jun 'un yerinde olsan?
Jung Min :-Seni elde edene kadar uğraşırım.
İnci, başını Jung Min 'in omuzuna koydu.
Jung Min :-Ne garip değil mi?Herkesin farklı bir hikayesi var.Tıpkı,gök yüzünde ki yıldızların dizilişi gibi.Sen ve ben,birbirimize benzediğimiz için sevdik birbirimizi.Ayşe ve Hyun tutkulu oldukları için. Jun ve Derya ise,birbirlerini tamamladıkları için. Kimimiz,cesur davranıp,hemen ilân ettik aşkımızı,kimimiz de korktuk.Ama kavuştuk.Kader. Kader bizi birbirimize bir şekil de yazdığı için, hepimizin hikayesi farklı.Tıpkı bu yıldızlar gibi.Dedi ve İnci 'ye baktı. Jung Min 'in omuzunda uyuya kalmıştı.Gülümsedi.
Sabah olmuştu.Bu gün, Derya 'nın kesin kararı verme günüydü. Odun bitmişti ve birilerinin gidip toplaması gerekiyordu.
Kim Hyun :-Yakacak odunumuz bitti.Şu ileride ki ağaçlık alana gidip dal parçası filan toplayalım.Bulutlar toplanıyor hava bozacak gibi.
Derya :-Ben gidebilirim.Hemen toplar gelirim.
Kim Jun :-Oda elma topladığına benziyorsa,işimiz var demek.
Derya :-Çok biliyorsun sen.
Kim Jun :-Kız başına ne yapacaksın orada?
Jung Min :-O zaman beraber gidin.
Derya :-Ama ...
İnci :-Haydi ama gidin artık.
İkisi de odun toplamaya gitmişlerdi.Derya önde,Kim Jun arkada.
Kim Jun:-Buraları biliyorsun.
Derya gülümsedi :- Çocukken sıkça gelirdik buraya.Sefa abi bizi yürüyüşe çıkarırdı.Korumalık yapardı bir nevi.Güzel günlerdi.
Kim Jun :-Hiç kayboldun mu burada?
Derya :-Neden sordun?
Kim Jun :-Bu da ağaca çıkman gibiyse,mutlaka kayıpta olmuşsundur.Afacan bir kız olduğun beliymiş.
Derya durdu. Yerden dal parçası almaya başladı.
Derya :-Yok kaybolmadım.Galiba fazla uzaklaşmaktan korkuyordum.
Kim Jun :-Şu anda olduğu gibi. Mantığından uzaklaşıp,hislerinle baş başbaşa kalmaktan korkuyorsun.
Derya :-Hayır, korkmuyorum.
Kim Jun, Derya 'ya yaklaştı.Gözlerine baktı.
Kim Jun :-Şu an seni öpmeme izin ver o zaman.
Derya:-Saçmalama.Dedi yerden dal parçalarını aldı ve ilerledi.
Kim Jun :-Korkuyorsun işte.
Derya eve geri dönüyordu ki birden şimşek çaktı.En çok korktuğu şey.
Derya :-Aaaa!Dedi ve elinde ki dalları atıp, korkarak geri döndü ve Kim Jun 'a sarıldı.Başını gömdü göğsüne.Farkında bile değildi yaptığı şeyin Kim Jun, ellerini beline doladı.Sardı onu.Ve yağmur başlamıştı. Derya, usulca başını kaldırdı.
Kim Jun :-Şimşekten de mi korkuyorsun sen?Dedi alay edercesine.
Derya, hemen geri çekildi:-Öyle. Dedi kısık mı kısık bir ses tonuyla.
Yağmur hızlanmıştı.Üzerinde ki montunu çıkardı ve Derya ile kendisinin başına tuttu bir semsiye misali.Yere oturdular.Kim Jun 'un bir kolu,Derya 'nın omuzuna doğru geliyordu. Derya ise utanmıştı az önce ki hareketten.Başını diğer tarafa çevirdi.
Kim Jun :-Yine bir yağmurlu gün.Doğa bile bizim birlikte olmamızı istiyor.
Derya :-Neden, ben Jun? Çevrende o kadar güzel kız varken benimle olmak niye?Erkeksi,kavgacı,çekici bile değilim.Dedi yüzü diğer tarafa dönük.
Kim Jun :-Kendine haksızlık etme.Çok güzelsin.Kalbinde,yüzünde.Bazı kızlar, zekilikleri ile büyülerler bir erkeği.Bazı kızlarda,güzellikleriyle.Ama bazıları vardır ki sevimlilikleriyle çocukluğuna götürürler insanı.İşte üçüncü sensin.Dedi, Derya'ya yaklaştı ve saçlarını koklamaya başladı.
Derya :-Yani hem geri zekalıyım,hem çirkinim,hem de çocuk gibiyim öyle mi?Dedi ve Kim Jun'a döndü. Ne dönüş.O an burun buruna geldiler.
Derya, birden ayağa fırladı. Yağmur mağmur,vız geliyordu artık.
Derya :-Yeter artık. Ben eve gidiyorum.
Kim Jun :-Kaç!
Derya :-Kaçıyorum evet.
Kim Jun :-Aslında kaçmanın sebebi korkuların değil.Beni eskisi gibi sevmiyorsun.
Derya döndü :-Ne?
Kim Jun :-Eskiden olsa,gözlerime baktığın anda kaçamazdın.Ama şimdi göz göze de gelsek,kalkıp gidebiliyorsun.
Derya :-Sen benim sevgimi sorgulayamazsın anladın mı?Bir kere baktım o gözlere ve sevgimi kabul ettim.Ne oldu? Canım yandı.Seni unutmak istedim,ama unutamadım.Bir kadın,bir erkeğe nasıl olurda böyle güçlü hislerle bağlanır?Niye seni bu kadar çok sevdim?Anlamıyorsun işte.Sevgim ne kadar kuvvetli ise acısı da bir o kadar kuvvetli.
Kim Jun :-Sevgin kuvvetli olsaydı,seni bana bağlardı.Ayırmazdı.
İyiden iyiye ıslanmışlardı.Ama hesaplaşma günüydü bu gün.Yağmur değil kar yağsa,umurlarında olmayacaktı.
Derya :-Ben artık bağlanmak istemiyorum. Bitti Jun. Ne olur artık bana zorluk çıkarma ve Kore'ye geri dön.
Kim Jun, duyacağını umduğu sözcükleri duyamıyordu maalesef."Seni seviyorum"gibi.Ya da "Benimle kal"gibi.
Kim Jun :-Bu son sözün mü?
Derya :-Son sözüm.Lütfen git artık. Dedi ağlayarak ve koşmaya başladı.Bir anda yine şimşek çaktı.Korkmuştu. Başını öne eğdi ve koşmaya başladı. Dikkatsizlik bu ya.O an önüne bakmadığı için başını ağaca çarptı. Alnı çok acımıştı.Birden alnını tuttu ve bayıldı.
Kim Jun, hemen koştu:-Derya,Derya.Dedi ve kucağına aldı. Hemen dağ evine götürdü.
Alnına yara bandı yapıştırmışlardı.Uyuyordu.
Kim Jun :-Önüne bakmadı ki gitti ağaca çarptı direk.Dedi endişeyle.
Jung Min :-Merak etme sadece bayılmış.
Dışarı çıktılar.
İnci :-Kavga mı ettiniz siz?
Kim Jun :-Öyle oldu.Arkadaşlar,ben,Kore'ye dönmeye karar verdim.
Ayşe :-Neden?
Kim Jun :-O böyle istiyor.
Kim Hyun :-Ama bizimle olmalıydın.
Kim Jun :-Beni istemiyormuş.Anladım ki hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.
Kim Hyun :-Ama!
Kim Jun :-Karar verdim.Birazdan yola çıkacağım.
İnci :-Derya 'nın uyanmasını beklemeyecek misin?
Kim Jun gülümsedi :-Gitsem daha iyi.
Kızlar, Derya 'nın başındalardı.Derya, gözlerini açtı. Doğruldu yataktan.
İnci :-Sonunda uyanabildin.Dedi kızarak.
Derya :-Ahh.Başım çok ağrıyor.
Ayşe :-Ağrır tabii,önüne bakmadan kaçarsan.
Derya :-Ne ara bu kadar sakarlaştım ben?
Ayşe :-Bundan sonra kalbinde ağrıyacak başın gibi.
Derya :-Birde dövseydiniz bari.Ne bu kızgınlık?
İnci :-Asıl Jun 'a gitmesini söylemekte ne demek oluyor?
Derya :-Böylesi daha iyi.
Ayşe :-Ya iyi.Aptal mısın kızım sen?Onu seviyorsun.Benim yaptığım hatayı yapmak üzeresin.Onu ömür boyu unutamayacaksın.Bunu o kafana sok.
İnci :-İnadından yapıyorsun bunu.O kırılası inadın varya senin sadece üzülmene neden olacak.Çocuk kaç gündür Türkiye 'de.Babasının hayrına mı geldi buraya!
O anda araba çalıştı.
Derya :-Jun, nerede?
Ayşe :-Gözün aydın gidiyor. Dedi ve Kim Jun 'un kendisine verdiği bilekliği Derya 'ya verdi.
Derya, üzerinde ki battaniyeyi kaldırdı,bilekliğini taktı ve hemen ayakkabılarını giyindi.Dışarı koştu. Çok geçti. Kim Jun, gidiyordu.Sadece arabanın gidişini görebildi.
Kim Hyun :-Kore'ye dönüyor.
Jung Min :-Geç kaldın.
Derya durdu :-Buna izin vermeyeceğim.Dedi ve arabanın aksi yönünde koşmaya başladı.
İnci :-Nereye gidiyorsun?
Derya :-Jun 'u getirmeye.
Koşuyordu.Kaybetme korkusu ile öyle bir hızla koşuyordu ki,kestirme yolu aşıp geçti.Çocukluğunun verdiği tecrübe ile koşuyordu. Ömür boyu üzülmemek için.
Bir tepenin başında durdu.Arabayı gördü. Hemen,yola indi.O an araba ile karşı karşıya geldiler.Kim Jun, fren yaptı birden.
Arabadaydı.İnmedi.Derya ise nefes nefese.Arabanın önünde durmuş,elini uzatmıştı Kim Jun 'a doğru.Bilekliği olan elini.Evet.Elini tuttmasını istiyordu.Ama çok geçti. Kim Jun inmedi arabadan.Üstelik,çalıştırıp,yanından geçip gitti arabasıyla.
Derya 'nın yapacağı hiç bir şey yoktu artık.Eli indi kendiliğinden.Göz yaşları süzüldü yanağından.
Derya :-Gitti!
Ama hiç bir şey bitmemişti.O anda bir el geldi kolunu tuttu ve çevirdi kendisini. Evet, Kim Jun 'du bu.Kendine çekti ve sarıldı.
Kim Jun :-Hayır gitmedim.
Derya boynuna sarıldı Kim Jun'un.
Derya :-İyi ki gitmedin çekik göz.
Son kavuşmada gerçekleşmişti sonunda.Nihayet Derya, çekik gözlüsüne kavuşmuştu.Jun 'da Derya'sına.Aşk güzel şey be!Aşk çok güzel şey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAHAR ÇİÇEKLERİ 🌹 봄 꿈 🌹
FanfictionKORE DRAMASI TADINDA Onlar üç Türk genç kız ve üç Koreli erkektiler.Aşkın en güzel yaşındaydılar.Henüz Bahar çiçeğiydiler.Nereden bileceklerdi ki kendilerini romantik bir komedinin içinde bulacaklarını ve aşkla sınanacaklarını. Bir taraf Türk,d...