-
"Oğlum kahvaltı dediklerinde açık büfe bekliyordum ama ne bileyim beş kase pilav ve çiğ yumurta beklentilerimin altında ya."Seungkwan yatakhanedeki yatağının üzerinde öylece otururken, kahvaltının rezilliği hakkında söylenmeden edememişti.
"Yani ne bileyim, bir kimçi, bir çorba olsaydı en azından ama yok!"
Seokmin karşı ranzada sevimli bir şekilde güldüğünde Taehyung dinlediği Seungkwan'dan başını ona doğru çevirdi.
"Aç mısın hala?" Seokmin yarım ağız gülümsedi,ranzasından inip dolabına doğru ilerledi.
"Yanımda biraz tahıl barlarından var ister misin?"
Seungkwan ümitle başını kaldırdı.
"Çiğ yumurtaları yemekten midem bozulacak, ver gözünü seveyim!"
Seokmin çantasından bir avuç tahıl bar çıkarıp çevresindekilere dağıtmaya başladı. Taehyung'a da bir tane verdiğinde Taehyung garip bir güvenle gülümsedi.
O sırada Jimin, Yoongi'nin kapısının önünde her an seslenebilme ihtimaline karşı ayakta bekliyordu ve bu bekleyiş, dört saattir devam ediyordu.
"Telefon diye bir şey icat edildi, arasa beni, koşa koşa getiririm ama yok, illa ki kapısında bekletecek, peh be! Namjoon hyung böyle miydi, canım Namjoon hyung, ingilizce konuşmasını bile özledim."
Jimin kendi kendine konuştuğu beş dakikanın sonunda içeriden gelen ince sesle dikkat kesildi.
"Çömez!" dedi Yoongi, dışarıda konuşan çocuğun sesini duyuyordu.
Jimin kapıyı hafifçe aralayıp başını içeri uzattı.
"Buyurun efendim?"
Yoongi gümüş perçemleri görünce az öne biten animeyi hatırladı, Viktor, buz pistinin efsanesiydi. Jimin'in gümüş saçları ona Viktor'u hatırlatıyor, Viktor ona kalp spazmı yaşatıyordu.
"Odamı temizle."
Jimin içinden temiz bir küfür savurdu.
"Jungkook'a söyle malzemeleri versin sana, on dakika içinde seni odamda toz alır bir halde görmek istiyorum."
Hızlı bir baş selamından sonra,ortalıkta göremediği Jungkook'u aramaya başladı Jimin. En sonunda, spor katında mekik çekerken gördüğü çocuğun yakasına öyle bir yapıştı ki, zihninde ki sayaçta iki dakikası kalmıştı.
"Temizlik malzemesi! Bir dakikam var çabuk söyle!"
Jungkook yarım ağız gülümsedi. "Beşinci katta ki ecza dolabının altında ki dolapta, göreyim seni, eksi üçten beşinci kata ne kadar hızlı koşabiliyorsun!"
"Ne diye asansör yapmadılarsa! "
Jimin koşturarak beşinci kata çıktı, dolabın altında ki malzemeleri alıp yeniden İdari Kata indiğinde, nefesini düzene sokup kapıyı çaldı.
"Yirmi sekiz saniye geç kaldın!"
Jimin bir an için afallasa da, Yoongi'nin kolunda ki saate ciddiyetle baktığını görünce yutkunmadan edemedi.
"Zihin sayacın yok mu senin!"
Jimin utançla başını eğdi.
"Var efendim, ama karıştırıyorum."
Yoongi kızarmış yanakları, nefesi sayesinde ileri geri oynayan göğsü ve dağılmış saçlarıyla Yoongi karşısında ki çocuk için yutkunmadan edemedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNIT : BLAꓛK | MYG × PJM
Fanfiction"Toprak kadar."diye fısıldadı Min Yoongi sevgilisinin gözlerinin içine bakarken. "Canım pahasına." diye yanıtladı onu Park Jimin,bir öpücüğü paylaşmak için dudaklarına uzanırken Yoongi'nin. - myg×pjm. -