6-

44K 1.7K 127
                                    

Yatak yerden yüksekçe olunca eğilip çantayı ilerilere itti. Çantayı bırakmışken arkasından gelen sesle kafasını yatağa çarptı...

"Yatak arkadaşım sen misin?" Katherin kafasını ovuşturarak yatağın altından çıkıp kendisiyle konuşana baktı.  Çocuk önünde dikilmiş kendisine gülüyordu. Kafasını ovuşturmayı kesip kaşlarını çattı.

Sonunda çocuk "Özür dilerim acıdı mı?" derken hala biraz gülüyordu.  Bir yandan da Katherin'in yanına yaklaşmış kafasını eğmiş bir şey olup olmadığına bakıyordu.  "Merak etme yaşayacaksın asker" diyip güldü. "Adın ne?"

"Ben William. William Glunge. "

"Soyadını söylemeye gerek yok" diyip tekrar güldü. Tatlı ve sevecen biri diye düşündü Katherin.

"Ben Pedro"

"Sende mi askersin?"

"Iımm... Hayır ben subaylık için burdayım."    "Subaylık için mi buradaki herkes asker olmuyor mu?"

"Merak etme asker üst kademen olarak herşeyi öğreteceğim sana. Kendimi senin komutanın ilan ediyorum." derken takındığı ciddi hava Katherin'i güldürmüştü.

" Teçhizatlarını aldın mı?" Katherin olumsuz anlamda başını sallayıp "Burayı bile zor buldum." dedi. "Pekala gidip teçhizat alalım hem o sırada sana akademiyi gezdiririm."

Katherin teçhizat denen şeyin askeri kıyafet olduğunu gördü. Tabi ya onlara silah verecek halleri yoktu. Pedro "Pekala asker gelde sana göre birşeyler bulalım." diyip kolundan çekiştirdi.

İlerlerken Katherin "Pedro?" dedi " Bize silah vermeyecekler mi?"

"Hayır asker koğuşlarda silah bulundurmak yasak. Sadece derslerde verirler." dedikten sonra kıyafetlere bakmaya başlamıştı. Bir elindeki gömleğe bir Katherin'e bakıp "Çok cılızsın asker yemek yemelisin." dedikten sonra elindeki gömleği Katherin'a fırlatıp "Bunu al en küçüğü bu" dedikten sonra Katherin de onun yanına gitti.

Hem küçük kıyafetler arayıp hem de sohbet ediyordular. "Bak asker önce bir sene akademiye gelir normal asker olur sonra da savaşlara katılırsın. Eğer normal asker olmak istemiyorsan ve ensen kalınsa eğitim görüp sarayda subay olursun."

"Ensen kalın ne demek?" diye safça sordu Katherin. Pedro "Hey Willie şehirli olmadığını anlamıştım da İngiliz de değilsin heralde." diyip güldü. "Ensesi kalın. Yani lord ya da dük tanıdığı olan."

Katherin gözlerini büyütüp şaşkınca "Senin tanıdığın bir lord mu var?" diyince Pedro bu konudan bahsetmek istemiyormuşcasına "Babam lord" diye kestirip attı.

Katherin merakla "Baban lordsa neden subay oluyorsun ki?"

diye merakla sordu. Merak etmişti cidden. Kendi babası lord olsa muhtemelen onun topraklarını yönetirdi. "Babam istedi. Belki de beni başından atmak istemiştir. " diyip buruk bir şekilde gülümsedi. "Hepsinden aldık galiba çıkalım" diyip hızlı adımlarla depodan çıktı.  Katherin bu işin şaibeli olduğunu anlamıştı.

Teçhizat deposundan çıktıktan sonra Pedro ona akademiyi gezdirdi. "Burası Dövüş Sanatları sınıfı. "

"Dövüş Sanatları sınıfı mı? Buradaki herşeyde sanat.." diye mırıldandığında Pedro gülüp "Ne sandın asker savaş bir sanattır. Burada askerlere düşmanla silahsız nasıl mücadele edeceği öğretilir."

Biraz ilerleyip "Burası da Savaş Stratejileri sınıfı. Savaşta strateji çok önemlidir. " dedi bir sır verir gibi.

Bir sürü sınıf geçip tanıtmıştı Pedro.Ama çoğu subay sınıfı olduğu için ilgisini çekmedi. "Burası da Silah Sanatları sınıfı" söylediği sözle Katherin gülümseyip "Biliyorum burası Komutan Gregory'nin sınıfı" dedi.  Pedro da gülümseyip "Tanıştın mı onunla? Çok eğlenceli biri değil mi?" diye sordu.

"Evet çok tatlı bir adam" diyince Pedro dönüp "Tatlı?" diye şüpheyle sordu. Katherin aptal kafasına lanet edip "Şey... "diye açıklamaya çalışıyordu ki Pedro gülüp "Komutan Gregory kadınlardan hoşlanır asker" dedi. Katherin kızarmıştı. Başını eğip o da güldü.

"Pedro bu sınıfta silah var mı?" diye sordu. Silah bulmalıydı yoksa o lanet adamı nasıl öldürebilirdi. "Bak Komutanım demiyorsun alınıyorum ona göre" diye yapma bir kızgınlıkla söyleyince Katherin "Pekala komutanım burada silah var mı?" diye sorusunu yineledi. "Elbette var asker silahsız Silah Sanatları dersi yapamayız. " dedikten sonra ilerledi.

"Burası müzik odası" diyince Katherin şaşırdı. "Müzik odası mı?"

"Evet müzik odası.Her sene askeri bando oluşturuluyor"

"Tanrı aşkına hepimiz savaşta öleceğiz. Bu kadar eğitime ne gerek var?" diye sitem edince Pedro  "Saray mezarlıklarda cahil ceset istemiyor. " diyip kahkaha attı.  Katherin de gülmeye başladı. 

Her yeri gezdikten sonra yemekhaneye gelmişlerdi. Pedro "Bugün rahat geçirdiğimiz son gündü. Yarın açılış konuşması ardından eğitim başlayacak.  Şimdi yemek zamanı. Subaylarla askerler ayrı yemek yer. Gece yatarken görüşürüz. Gidip yemeğini al ve ordaki masalara otur.  Bir sorun olursa bildir bana. Seni sevdim asker " diyip saçını dağıttı.

Katherin yemeğini alıp dediği masalara oturdu. Bir sürü insan vardı. Birkaç kişi ile tanışıp yemeğini yedikten sonra herkesi koğuşlarına gönderdiler. Teçhizatlarını dolaba atıp üst kata baktı. Pedro henüz gelmemişti. Yatağa uzanıp beklemeye karar verdi. Az sonra da uyuyakalmıştı.

Sabah Pedro'nun başında uyan asker diye bağırmasıyla uyandı.  Gözlerini açtığında Pedroyu karşısında yarı çıplak bulmuştu ve kahretsin ki sadece o da değil çoğu kimse yarı çıplaktı.

Pedro "Uyan miskin şey. Birazdan kahvaltı var. Çabuk giyin" dediğinde gözlerini ondan kaçırarak "Peki peki uyandım" dedi. Ayağa kalkıp dolaba gitti. 

Bu kadar erkeğin arasında giyinemezdi. Kıyafetlerini alıp Pedro arkasını döner dönmez koğuştan çıktı. Her tarafta erkek vardı.  Gerçi ne bekliyordu ki askeri akademide kız olmasını mı? Banyoları bulunca giyinip tekrar koğuşa gitti. Pedro yoktu muhtemelen kahvaltıya gitmişti. 

Bir iki kişi kalmıştı. 

Kıyafetlerini dolaba atıp aceleyle kahvaltıya indi.

Kahvaltısını yaparken kendisi gibi asker olan birkaç kişiyle tanıştı. Bir kaç seneye kadar belki de hepsi ölecekti. Ülkede savaş söylentileri vardı. Kendiside ölecekti. Bu düşünceyle tüyleri ürperdi. Ama babası için bunu yapacaktı. 

Kahvaltıdan sonra bir komutan onları bahçede toplayıp sıraya dizmişti. Pedronun açılış konuşması dediği şey buydu herhalde.  Yaşlı biri çıkıp onlara komutlar verdikten sonra konuşmaya başladı. Klasik askerliğe özendirme ,vatan sevgisi ,şartların ne kadar iyi olduğuna dair konuştuktan sonra arkadan başka birinin geldiğini gördü.

Tam seçemiyordu .Yanındaki çocuk önündekine "O geldi" diye fısıldayınca kim olduğunu merak etti. Fısıldayan çocuğa dönüp "O kim?" diye fısıldayınca çocuk onu baştan aşağı süzüp "O..." dedi.

"...Lord Alfred Windson..."

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin