28

35.9K 1.6K 192
                                    

Uzun bir yolculuktan sonra eve varınca bahçede ki hizmetçilerden birine atını verip ilerlemeye başladı. Taş merdivenleri geçip kapıya geldiğinde Kapıyı amcasının devamlı hizmetçilerinden biri açtı. İçeri geçerken "Amcamlar evde mi?" diye sorunca hizmetçi tedirgin bir sekilde "Evet evdeler efendim." dedi. Alfred takmayıp ilerledi. Salona girmeden önce gördüğü manzarayla şok oldu...

Yan koridordan Katherin elinde bir ağaç dalı arkasına bakarak koşuyordu. Bir yandan da kahkaha atarken boş olan eliyle de elbisesinin eteklerini toplamıştı. Arkasına baktığı için Alfred'i görmeyip sert göğsüne çarpınca birkaç adım geriledi. Kafasını kaldırıp bakınca gözleri kocaman oldu.

Suç üstünde yakalanmış çocuklar gibi gözlerini kaçırırken "Lord Alfred" dedi şaşkınlıkla. Alfred birşey söyleyecekken aynı koridordan amcasının da elinde bastonunu kılıç gibi tutarken koştuğunu gördü. Bir yandan da munzurca "Gel buraya hain İskoç" diye bağırıyordu.

Alfred'i görünce adımları yavaşladı. Katherin'in yanında durunca bastonunu da indirmişti. Şimdi ikisi Alfred'in önünde azar işiten çocuklar gibi duruyorlardı. Katherin hafifçe yana eğilip Dük Windson'un kulağına doğru " Düküm sanırım kaleniz işgale uğradı. " diye fısıldayıp kıkırdadı.

Alfred gözlerini kısıp ne olduğunu anlamaya çalışırken sonunda hayretle "Ne yapıyorsunuz?" diye sordu. Bu soruyu sakin bir şekilde sorması Katherin'in komiğine gitsede kendini tutup gülmemeye çalıştı.

Gözlerini kaçırırken "Biz... şey.." diyip birşeyler bulmaya çalıştı. Olmayınca "Oyun oynuyorduk" diye hızla itiraf etti. İtiraf etmenin rahatlığıyla nefes verirken Alfred emin olmak ister gibi "Oyun mu oynuyordunuz?" dedi.

Katherin kafasını önüne eğip sallarken Alfred bir anne gibi ikisini azarlamaya başlamıştı. "Tanrı aşkına amca. Hadi O hala çocuk..." diyip parmağıyla Katherin'i gösterirken Katherin'in kaşları çatılmıştı. Alfred devam etti. "Ya sen yaşlı başlı adamsın. " derken ellerini leğen kemiğine dayamış iyice bir anneye dönmüştü.

Son sözü üzerine Dük Windson daha fazla dayanamayıp bastonuyla Alfred'in kafasına hafifçe vurdu. Alfred yüzünü buruşturup kafasını ovuştururken Dük Windson otoritesini ortaya koydu. "Yaşlı başlı sensin. Haylaza bak sen. Bu zavallı yaşlı adamı azarlıyor." derken sonlara doğru sesini sitemle çıkarmıştı.

Katherin Alfred'in haline gülmeye başlamıştı. Alfred kaşlarını çatarken mızmız çocuklar gibi "Amca bari Katherin'in yanında yapma." dedi. "Hadi oradan düzenbaz. Onu bize kızmadan önce düşünecektin." dedikten sonra dönüp salona doğru ilerledi.

Onun arkasından Katherin Alfred'e bilmiş bir bakış atıp Dük Windson'un arkasına takıldı. Alfred de peşlerinden giderken arkadan Katherin'i inceledi. Koyu yeşil bir elbise giymişti. Saçları küçük tokalarla tutturulmuştu. Giydiği bol kıyafetlerle vücut hatları belli olmazken şimdi tıpkı bir... şeye benzemişti... şeye... bir kadına..

Düşüncelerinin kaydığı yönü farkedince gözlerini Katherin'in üzerinden çekti. Salondaki koltuklara gelince amcası ve Katherin büyük üçlü koltuğa oturmuşlardı. Dük Windson rahat bir pozisyon bulmaya çalışırken "Çok yorulmuşum" diye hayıflandı.

Alfred bilmiş bir ifade ile "Bu yaştan sonra genç delikanlılar gibi koşturursanız olacağı bu amcacım." diyince Dük bir homurtu çıkarıp "En azından benim ruhum genç. Senin ruhun yaşlı Alfred. Baksana bu yüzden evde kaldın. " diyince Katherin muzipce gülümsedi. Alfred ise bozulsa da belli etmedi.

Bakışları Katherin'i bulurken "Alıştın mı buraya Katherin?" diye sordu ilgili bir sesle. Katherin kocaman gülümserken kafasını olumlu anlamda salladı. Sonra Dük'e dönüp ona da minnettar bir gülümseme bahşetti.

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin