19

38.9K 1.6K 166
                                    

Kız dönüp oraya baktıktan sonra "Hayır annemle geldik. Babamı görmeye ama babam burada da yokmuş." diyince Katherin onun saçını okşayıp şefkatle "Baban kim Rosemary?" diye sordu.

Aldığı cevapla elini kızın saçından çekip biraz geriledi...

"Benim babam Sebastian Lehnon. Tanıyor musun onu? Buradaki herkes onu tanır." diye konuştuğunda Katherin ayağa kalkmış geriye doğru birkaç adım atmıştı. Yüzündeki gülümseme solmuştu. Ne yani bu kız Albay Lehnon'un kızı mıydı. İçinden birşeylerin kopup gittiğini hissetti.

O sırada koridorun başındaki kadın yanlarına ulaşmıştı. Küçük kızı tatlı bir şekilde azarlarken Katherin kadını inceliyordu. 35- 40 yaşlarındaydı. Albay Lehnon da bu yaşlarda olmalıydı. Yüzü soluk görünüyordu kadının.

Rosemary'e "Nereye kayboldun?" diye sorunca Rosemary dudağını büzmüş, kaşları çatılmış ve kendini savunmaya çalışıyordu. "Anne Alfred'i arıyorum. Ama yok." derken Komutan Gregory yanlarına gelmişti. Katherin ise hala öğrendiği gerçeği sindirmeye çalışıyordu.

Gregory kadına sarılıp "Oo Barones Lehnon. Gelmişsiniz. Albay Lehnon olmayınca gelmezsiniz sanıyordum. " Katherin bu sarılmadan onların samimi olduğunu anlamıştı. Gregory Rosemary'e sarılırken kadın konuşmaya başladı. "Aslında gelmeyi düşünmüyordum. Lakin Alfred davet mektubu gönderince kıramadım."

Rosemary'e sarılmak için eğilen Gregory sarıldıktan sonra ayağa kalktı. Katherin durmuş onları izliyordu. "Albay Lehnon nasıl? Sorunları olduğunu duydum." diyince Katherin dikkat kesildi. Kadın sitemkar bir sesle "Ahh.. Başıma neler geldi bir bilsen." diyince Gregory ilgili bir şekilde "Odama geçelim. Orada anlat istersen" dedikten sonra bakışlarını Katherin'e çevirdi.

Sanki burada olduğunu yeni farketmiş gibi "Ahh William. Rosemary'i Alfred'in yanına bırakır mısın?" diyince Katherin kafasını sallayıp Rosemary'nin elini tuttu. Hızlı hızlı ilerlerken aklındaki tek şey Rosemary'i hemen Alfred'e bırakıp Gregory'nin odasını dinlemekti.

Bu fikirle hızla yürüdü. Rosemary'i biraz çekiştirse de Alfred'e gideceği için itiraz etmedi küçük kız. Koridorun camlarından dışarı bakınca Alfred'in bahçede bir subayla konuştuğunu gördü. Adımlarını kapıya yöneltip hızla ilerledi.

Bahçeye çıkıp biraz ilerlemişti ki Rosemary elini bırakıp koşmaya başladı. "Alfreeeedd" diye neşeyle cıvıldarken Alfred yanında ki subayı göndermiş, eğilmiş, kollarını açarak Rosemary'i bekliyordu. Rosemary Alfred'e ulaşınca Alfred ona sarılıp kucağına aldı. Havaya kaldırıp öperken Katherin onları izlemeyi isterdi fakat şuan Albay Lehnon hakkında bilgi edinmeliydi.

Merdivenleri hızlı hızlı çıkarken aklında Albay Lehnon olması gerekirken aklı Alfred'deydi. Onun Sert görünümünün altında Rosemary ile çocuk olabilecek yumuşak kalpli bir adam yatıyordu. Tıpkı... Tıpkı babası gibi...

Kafasını sallayarak bu düşünceyi kafasından atmaya çalıştı...

Gregory Barones Lehnon ile odasına giderken yolda ki subaydan kendilerine içecek birşeyler getirmesini istedi. Odasına girince onu koltuklardan birine oturtup kendisi de karşısına geçti. Barones Lehnon ile evlenmeden önce de tanışıyordu. O barones olmadan önce, Isabel Hankes iken...

İçecekleri gelene kadar havadan sudan konuşurken Gregory kadını inceledi. Kendisine daima bir abla , bir dost olmuş bu kadın şimdi çökmüş görünüyordu

Isabel ile o evlenmeden önce, henüz bir genç kızken tanışmışlardı. Kendisinden büyük olduğu için ona daima ablalık yapmıştı. Ama onun da ne zaman bir derdi olsa soluğu Gregory'nin yanında alır, onunla dertleşirdi.

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin