Ertesi gün Alfred bir dostunu ziyarete giderken Katherin de sıkıntıdan patlıyordu. Salonda sıkılırken içeri giren kişiyle olmayan keyfi de kaçtı. Valerie'yi görünce ayağa kalktı. "Valerie?" diye sorarken Valerie yüzündeki ciddi ifade ile "Seninle konuşmam gerek. Önemli" dedi.
Belki de mutlu olduğunu düşünürken fazla erken konuşuyordu....
Katherin kaşlarını şaşkınlıkla çatarken "Konuş" dedi. Valerie onun bu ters ve soğuk cevabına sinirlense de söyleyeceği şeyler ciddi olduğu için konuşmaya devam etti. "Burada olmaz. Kimsenin bizi duymasını istemiyorum." dedi.
Katherin ona şüpheyle bakıp "Valerie burada kimse duymaz. Alfred evde değil. Dük Windson da çalışma odasında. Bu yüzden ne söyleyeceksen söyle ve git buradan. Eğer yine uydurma kurallarından bahsedeceksen dinlemek istemiyorum." dedi. Aklına o gece gelince sinirlenmişti. Bu aşağılık kadın kendisini kandırmaya çalışmıştı.
Valerie derin bir nefes verip "Pekala" diye mırıldandıktan sonra koltuklardan birine geçti. Katherin de oturduğu koltuğun diğer ucuna geçip otururken Valerie'ye döndü. Onu böyle ciddi konuşmaya iten meselenin ne olduğunu merak ediyordu.
Valerie ciddi ifadesini bozmadan Katherin'e dönerken "Bak ben o gün için üzgünüm. Ama beni de anla. Ben Alfred'in çocukluk arkadaşıyım. Onu başka bir kadınla paylaşmak benim için zor. Şimdiye dek Alfred'in kadınlara olan tutumu yüzünden rahattım. Ama sen bir anda ortaya çıkınca onu kaybediyorum sandım. Bu yüzden endişelendim ve böyle bir yola başvurdum. Ama şimdi açık yüreklilikle buradayım. Amacım sadece Alfred'i korumak ve onun üzülmesini engellemek." derken sonlara doğru sesi sahiplenici ve meydan okurcasına çıkmıştı.
Katherin onun bu tavrı karşısında çenesini dikleştirip "Seni dinliyorum" dedi. Aralarında sessiz bir meydan okuma vardı. Valerie bu soğuk cevabın üzerine daha fazla iyi niyetli davranamayacağını anladı. Ona dik bir şekilde bakarken "Alfred'in ailesine ne olduğunu biliyor musun?" diye sordu.
Katherin'in aklından bu mesele birkaç kere geçmişti. Ama bu kadar yakın olmalarına rağmen Alfred'in de Dük Windson'un da onun ailesinden bahsetmemesi kötü hissettirmişti. Özellikle Valerie'nin şuan bilmediği birşeyden söz etmesi onu daha da korkutuyordu. Valerie bile ne olduğunu bilirken kendisinin bilmemesi berbat bir histi.
Boğazına oturan yumruya rağmen
gülümseyip "Bunu neden soruyorsun?" dedi. Gözlerini de Valerie'nin dik bakışlarından kaçırmıştı. Valerie'nin suratını alaylı bir gülümseme alırken "Tahmin etmiştim. Bilmiyorsun." dedi. Katherin kaşlarını çatarak ona bakarken Valerie üstten bir bakış atıp Katherin'i deli edecek şekilde teker teker konuştu.
Kelimeleri ağzında yuvarlarken suratında bilmiş bir ifade vardı. "Sencee...Alfred...neden ailesini sana anlatmıyor?" Katherin sakin olmaya çalışırken dişlerini sıkıyordu. "Fırsat olmamıştır" diye ağzında gevelerken Valerie alaylı ve yapay bir kahkaha atıp sonra birden ciddileşerek "Çok safsın." dedi. Sonra bakışlarını Katherin'e dikip onu incitecek olmanın zaferi yüzünden okunurken konuşmaya başladı.
"Alfred'in babası annesine aşık olmuştu. Birbirlerini çok seviyordular. Fakat bir sorunları vardı. Annesi bir soylu değildi. Tıpkı senin gibi. Alfred'in büyük babası ne kadar karşı çıksa da onlar evlendiler. Üstüne bir de çocukları oldu. Ama sosyete hiçbir zaman Alfred'in annesini kabullenmedi. Dışladılar, rezil ettiler, hor gördüler. Alfred'in babası yani Lord Windson onu ne kadar korumaya çalışsa da Leydi Windson hassas bir kadındı. Sürekli ağlıyordu. Bir süre sonra bu aralarında sorun olmaya başladı. Bir yandan sosyete bir yandan Alfred'in büyük annesi onu hor görüyor, Lord Windson'u yaptığı yanlış tercihten dolayı suçluyordu. Hatırlıyorum. Yine Lord Windsonlara ziyarete gelmişlerdi. Alfred ile oynamak için onlara getirildiğim sırada bağırışmalar duydum. Ben bahçeye girerken Alfred'in büyük babası hışımla evden çıktı. Ardından babası çıktı ve son olarak ağlayarak annesi. Yine tartışmışlardı. Alfred üzgündü. Onu teselli etmek için tüm gün yanında kalmıştım. Sonraki hafta Leydi Windson'un ölüm haberi geldi." dedikten sonra soğukkanlı bir şekilde yüzüne bakıp "Kendini öldürmüştü." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM
Ficción histórica1800'lerin İngilteresinde ailesinin intikamını almak için erkek kılığında orduya giren bir kız... Zengin ve soylu amcasının tüm itirazlarına rağmen komutan olmuş sert mizaçlı yakışıklı bir lord... Sen intikamını almaya çalışırken ya aşk senden intik...