39 / 2

25.6K 1.6K 249
                                        

Alfred gece boyunca iki kere Katherin'i kontrole gitmişti. Kabuslar görüyor olmalıydı. Üçüncü kez gitmek için yatağından kalkıp Katherin'in odasına ilerledi. Kapıyı usulca açarken karanlık odaya girdi. Ayışığının aydınlattığı yatakta beklediği narin bedeni göremeyince korku tüm vücudunu ele geçirdi...

Odanın her köşesini endişeli gözlerle tararken nefes alamadığını hissetti. Yoktu işte. Burada değildi. Koşarak merdivenleri inerken kendini güç bela mutfağa attı. Belki de Katherin su içmeye inmişti.

Gözleri karanlık mutfağı tarayıp aradığı gözleri bulamayınca lanet etti. Aynı hızla salona koşarken endişe ve koşturmadan nefes nefese kalmıştı. Ama nafile. Katherin salonda da yoktu. Düşünceli bir şekilde bir sağa bir sola giderken aklına gelen fikirle bahçeye koştu. Kapıyı hışımla açıp taş merdivenlere vardığında gördüğü şey ile kalbindeki ağırlığın gittiğini hissetti.

Oradaydı işte. Gitmemişti. Kaçırılmamıştı. Bir süre soluklandıktan sonra merdivenleri sakince indi. O telaşla yalın ayak çıktığını ancak taş merdivenlerin soğuğu ayaklarına çarpınca farketti. Bahçenin köşesinde dizili ağaçların bulunduğu yerde yürüyen Katherin'e doğru yürürken Katherin kafasını eğdiği için kendisini farketmemişti. Üzerinde gece yatarken giydiği beyaz, omuzları kapalı elbisesi vardı. Kollarını kendine sarmış, dalgın adımlarla yürüyordu.

Alfred ona yaklaşınca kafasını kaldırıp titrek bakışlarla kendisine baktı. Alfred karşısında durup ona kendisini bu kadar endişelendirdiği için bağırmak üzere ağzını açmışken Katherin'in atılıp kendisine sarılması ile tüm sözlerini yuttu. Katherin öyle sıkı sarılıyordu ki, varlığını hissetmek ister gibi kollarını Alfred'in beline dolamıştı. Alfred onun bu halini görünce kızamayacığını anladı.

Sitem dolu bir nefes verip O da kollarını Katherin'e sardı. Katherin yüzünü onun göğsüne kapatmışken Alfred "Yine mi kabus?" diye sordu. Yaşadıkları kolay şeyler değildi. Çabuk atlatmasını beklemiyordu. Katherin kafasını hafifçe onun göğsüne sürterek aşağı yukarı sallarken Alfred bir elini saçlarına çıkardı. Teskin edici bir tonda "Geçti" diye fısıldadı.

Bir süre bahçenin ortasında öylece kaldıktan sonra Alfred otoriter sesiyle "İçeri geçelim. Hasta olacaksın. " dedi. Katherin bu sözle kafasını kaldırıp ona bakarken mızmız bir çocuk gibi kaşlarını çatarak "Hava çok soğuk değil. Burada kalsak olmaz mı?" diye sordu. Alfred onun gözlerine bakarken ağlamadığını farketti. Ağlamamıştı ama gözlerindeki korku titreyen gözbebeklerinden belli oluyordu.

Bir süre düşündükten sonra pes edercesine bir nefes verip "Pekala" diye mırıldandı. Katherin yorgun bir şekilde gülümserken yürümeye başladı. Alfred onun yürüdüğünü görünce yanına geçip onunla beraber yürüdü.

İkisi sessizce yürürken Alfred'in büyük eli Katherin'in narin elini buldu. Parmaklarını onunkilerin arasına geçirirken Katherin şaşkın bakışlarla önce ellerine sonra Alfred'e baktı. Alfred önüne bakıyordu ve dudağı hafifçe yukarı kıvrılmıştı. Katherin onun bu halini görünce utanarak önüne döndü. Yanakları kızarırken onunda suratında aptal bir gülümseme oluşmuştu.

Uzun bir süre yürüdükten sonra bir Katherin oturmak istediğini söyleyince bir ağacın dibine oturdular. Alfred sırtını ağaca yaslayıp yayvan bir şekilde otururken Katherin'in belinden tutup kendine çekti. Katherin sırtını Alfred'in göğsüne yaslarken kafası da Alfred'in boynu ile omzu arasındaki boşlukta yerini almıştı. İkisi yatar pozisyonda otururken Alfred'in kolları, kollarını kendine sarmış olan Katherin'in kollarını sardı. Parmağı usulca Katherin'in kolunu okşuyordu.

Aralarında uzun bir sessizlik olurken gecenin sessizliğini dinlediler. Tüm canlılar uyumuştu. Uzaktan gelen baykuş sesleri ve arada bir gelen yaprak hışırtıları dışında ses yoktu. Katherin'in gözü uzanmış olduğu Alfred'in omzundan gökyüzüne dalmışken "Alfred?" dedi dalgınca.

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin