38 / 1

28K 1.5K 122
                                    

Korku tüm vücudunu ele geçiriyordu. Valerie'nin yanılmış olması için dua ediyordu. Salonun bir köşesinde tek başına ve arkası dönük görünce koşarak aşağı indi. İnsanlara çarparak onları yararken kulakları uğulduyordu. Sonunda ona ulaştığında derin bir nefes alırken omuzlarından tutup önüne döndürdü.

Yüzündeki maske sabahkinin aynıyken arkasından görünen gözler kesinlikle Alfred'in görmeyi beklediği büyük yeşil gözler değildi...

Karşısında kızarmış ve titreyen kahverengi gözleri görünce demin yaşadığı rahatlama yerini daha büyük bir korkuya bıraktı. Kadının maskesini hışımla yüzünden çekti. Kadın korkuyla ağlarken Alfred çoktan çenesini kavramıştı.

Dişlerinin arasından "Sen kimsin ve Katherin nerede?" diye tısladı. Aklından geçen şeyin olmamasını diledi. Kadının hıçkırıkları konuşmasını engellerken Alfred geçen her dakikada daha da sinirleniyordu. Çenesini daha da sıkarken acıyla "Ben...özür dilerim....Yapmazsam anneni öldürürüm dedi." diyince Alfred tüm salonu inletecek şekilde "Neyi yapmazsan?" diye bağırdı.

Etrafları kalabalıklaşıyordu fakat Alfred'in gözünün gördüğü yoktu. Gregory kendisine yetişmiş onu sakinleştirmeye çalışıyordu. "Alfred sorun ne? İnsanlar bakıyor. " derken bir yandan da kolunu tuttu. Alfred onun elinden kurtulup boğazını yırtarcasına "Bırak" diye bağırdı. Tekrar kadına dönerken kadın karşısındaki gözü dönmüş adamın kendisini öldürmesinden korkarak konuşmaya başladı.

"O..o kızı aldı ve...git...gitti." derken bir yandan da hıçkırıyordu. Alfred çaresiz fakat sinirli bir şekilde "Ne zaman?" diye sordu. Kadın çenesinin acısıyla ivedilikle cevap verdi. "Çok olmadı. " diyince Alfred çenesini savurarak arkasını döndü. Hızla dışarı çıkarken Ona birşey olmamasını diledi.

###

Ormanın içinde ilerlerken uzaktan görünen malikaneyle rahat bir nefes aldı. Saatlerdir gizlenerek yürüyordu. Evin sınırlarına varınca duvara sinerek kapıya ilerledi. Arkadaşının evinde haz etmediği insanlar olabilirdi. Kapıda kimseyi göremeyince aşıp içeri girdi. Taş merdivenleri çıkıp kapıyı çaldı. Hizmetçi kadın kapıyı açınca suratında ilginç bir ifade oluşmuştu.

"Buyrun? Niçin gelmiştiniz?" diyince Sebastian kafasındaki pelerinin siyah başlığını çıkarıp kadına üstten bir bakış attı. Hizmetçi kadın başını önüne eğerken "Pardon efendim sizin olduğunuzu farketmedim." diyip içeri buyur etti. Pelerinini hizmetçiye teslim edip salona geçti.

Dostu Leonard salonda oturuyordu. Kendisini farkedince ayağa kalktı. Suratındaki pişkin sırıtmayla "Ooo Sebastian. Seni burada görmeyi beklemiyordum. Uzun zamandır yoktun ortalıkta. " diyince Albay Lehnon onu takmayıp koltuklardan birine çöktü. Yüzündeki tehlikeli ifade ile "Görülmesi gereken bir hesabım var. Bu yüzden buradayım." dedi.

O küçük sür***'ü öldürecekti. Onun yüzünden günlerdir bir ahırda saklanıyordu. Zaten küçüklükten beri babası yüzünden sefil hayatı yaşamıştı. Sürekli bir sümsük gibi azar işitmişti. Rahat yaşamak için sevmediği bir kadınla evlenmişti. Aylarca aptal aşık rolü oynamış ve amacına ulaşmıştı. Fakat karısının babası kızı kadar saf değildi ve kendi aşk masallarına inanmıyordu.

O yaşlı moronun ölmesini beklemiş ve sonunda rahat hayata kavuşmuşken şimdi köylü bir sür*** yüzünden bu hayattan vazgeçecek değildi. Onun işini halledecek sonra da Windsonlara sıra gelecekti. Kimse köylüleri saymaz ve onları insandan görmezken sırf kendisi haddini bilmez birkaç köylünün icabına baktı diye bir anda hor gördükleri köylüleri başlarına çıkarmışlardı.

Küçük köylü bir kız yüzünden peşine adamlarını takmıştı. Onlardan kaçmak için köhne bir köyde bir ahırda saklanmıştı. O, kudretli Albay Lehnon hayvanlarla birlikte yaşamıştı. Alfred olmasa çoktan o aptal kız mezarı boylamıştı. O kız haline bakmadan peşine düşmüş ve akademiye girmişti. Şans eseri öğrenmese belki de şuan ölüydü.

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin