Kocamandı.
Askeri akademi kocamandı. Ve Kati bu lanet yerde nereye gideceğini bilmiyordu. Kapının önünde boş avluya bakıyordu. Girişler bir hafta önce başlamıştı ve şuan kimse yoktu. Küçük bohça çatması çantasını sırtına atıp yürümeye başladı. Bir yandan da burada ne yapacağını düşünüyordu.
Okula girince okulun içinde de kimsenin olmadığını gördü. Bekçiyi görünce yanına ilerledi. Bekçi tıknaz kel bir adamdı. Yanına ulaştığında sesini olabildiğince kalınlaştırıp " Merhaba" dedi.
Bekçi sıkılgan bir tavırla "Asker misin?" diyince kayıt yaptırmaya gelenlerinde aynı sıkıntıyı çektiğini anladı. "Evet " dedi ivedilikle. "Üst kata çık kayıt işlerinden kaydını yaptır. Büyük oyma kapı. " diye kestirip atınca Kati yürümeye başladı.
Oyma kapının önüne gelince anlamsızca heyecanlandı. Askeri okuldaki bir kapıdan çok kocaman bir salona açılacak gibiydi. Kapıyı çalıp gir komutunu bekledi. Gür bir ses gir deyince kolu çevirip odaya girdi. Kapısının yarattığı beklentiyi karşılamadığına kanaat etti.
Önündeki masada oturan adamın heybeti ve kendisine bakmaması işini zorlaştırıyordu. "Şey...efendim..."dediğinde adam sonunda kendisine bakmıştı. "Ben daha önce askerlik için istekte bulunmuştum. Kayıt yaptırmaya geldim." dedikten sonra konuşmasının çok mu kız işi olduğunu düşünüyordu. Sahi erkekler nasıl konuşurdu ki ?
Adam gözlüğünün üzerinden bakarak "Adın ne?" dedi. "Ben... Will...William Glunge" diyebildi sonunda. Katherin ismiyle erkek olmayacağını bildiğinden daha önce bunu düşünmüştü ve kendisi daha çok küçükken ölen abisinin adını kullanmaya karar vermişti. Muhtemelen abisi ölünce nüfustan çıkarılmamıştı. Köylerde bu işler yavaş yürürdü ve sarayın köy halkını önemsediğide pek söylenemezdi. İşte şimdi abisinin ismi yeniden hayat bulmuştu.
Adam "William Glunge?" diyip şüpheli bir şekilde bakınca Katherinin kalbi ağzında atmaya başladı. Bu adam belki de ağabeyini tanıyordu. Hatta belki kendisinin haberi olmadan ağabeyi öldü gösterilmişti. İntikamını alamadan hemen burada yakalanacaktı belki de. Gerçi koca İngilterede tek William Glunge ağabeyi değildi ya.
O aklından ihtimalleri geçirirken adam sonunda "Güzel isim asker" dedi. Derinden bir nefes alan Katherin "Sağolun efendim" diyip asker selamı durunca "Sakin ol delikanlı.Asker dediğime bakma resmi olarak yarın asker olacaksın." diyip gülümseyince Katherin adamın o kadar da kötü olmadığına karar verdi. "Şimdi 7. koğuş 15 numara git ve dinlen evlat ama önce teçhizat deposuna gidip kıyafetlerini al" diyip tekrar kendi işine yöneldi.
Çekimser adımlarla dışarı çıkan Katherin bir aptal gibi teçhizat deposunun ve koğuşların yerini sormayı unuttuğunu anladı. Tekrar giremezdi ve şimdi bu kocaman binayı aramak zorundaydı.
Çantasını sırtına atıp yürümeye başladı. Bir yandan da binayı inceliyordu. Bir kale izlenimi yaratıyordu bu bina. Koridorlar arasında ilerlerken birden sessiz koridorda tok ve gür bir erkek sesi duydu. İlerdeki bir kapıdan geliyordu ses .
O kadar ilahi ve melodik çıkıyordu ki ses Katherin istemsiz olarak oraya çekildiğini hissetti. Biraz ilerleyip durdu kapının önünden. Kapının yanına omzunu dayayıp sesi dinlemeye başladı.
"Teçhizatlar dün geldi. "
"Bu sene 300 kişiler yetecek mi?" araya başka bir erkek sesi girmişti. Anlaşılan askerlerin eğitimi hakkında konuşuyorlardı.
"Albay Lehnon'da yok nasıl başedeceğiz?"
Katherin duyduğu isimle gerildi. Tüyleri diken diken olurken birden omzunda bir el hissedince kalbi ağzından çıkacak zannetti. Korkarak ve yavaş bir şekilde arkasını döndü. Karşısında ki heybetli adam kendisine onaylamaz şekilde bakıyordu. Tanrı aşkına burda ki herkes İsa heykelleri gibi heybetli olmak zorunda mıydı?
"Kapı dinlemek ayıp birşeydir küçük fare..."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM
Tarihi Kurgu1800'lerin İngilteresinde ailesinin intikamını almak için erkek kılığında orduya giren bir kız... Zengin ve soylu amcasının tüm itirazlarına rağmen komutan olmuş sert mizaçlı yakışıklı bir lord... Sen intikamını almaya çalışırken ya aşk senden intik...