Eve gittiğimde sersem sarhoşlar gibiydim. Ne mutlu olabiliyor ne de yaşadığım son bir saatin sevincini yaşayabiliyordum. Tutulmuştum resmen.
Bana gelmişti.
Küçük oyunumuzu bozmamak için bana bakmamıştı. Beni salıncakta sallamıştı. Beni ya, beni! Yolda yürürken bir yandan da bilekliğim olmadığından boş kalmış bileğime dokundum. Açık, normal ve koyu gri renk iplerden oluşan örgü bilekliğim. Artık Kuzey'deydi.
Kuzey'de... Ne kadar çok kurmuştum şu son bir saatin hayalini. Yanıma gelse demiştim. Yanıma gelse, benimle gülse, beni sallasa, o anki mutluluğumdan küçük bir çocuk gibi zevk alsam...
Gelmişti. Hayalleri gerçek olur muydu insanların? Çok istenince oluyormuş demek ki. Benim ki yıllar sonra oldu. Çok istemek gerekiyor belki de. Mutlu olduğu için mutlu olmak, işe yarıyordu belki.
Eninde sonunda mutluluk sana geliyordu. En güzeli ise; habersiz geliyor olmasıydı. Kuzey benim bitmeyen, bitse bile kendini asla unutturmayan mutluluğumdu.
Daha ne olsun?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin:Kuzey [Tamamlandı.]
Short StoryKuzey: Niye sakız başka bir şey değil? (09:35) Anonim: Sakız çiğnerken küçük bir çocuk gibi oluyorsun (09:35) Anonim: Şişiremediğinde sinirlenip atıyorsun (09:35) Anonim: Ve ben o hallerini izlerken sakızı daha çok sevmeye başladım (09:35) Kuzey: Sa...