Eve geldiğimizde ablam dışarı çıkmıştı. Annem geldiğimizde hazırladığı sofraya bizi oturttu. Karnımız tok bir şekilde saat ikiye gelirken salonda oturuyorduk. Daha doğrusu ben yastık, örtü kombini ile üçlü koltukta uzanıyordum. Televizyonda olan belgesel kanalını izlerken acayip derecede sıkılmıştım. Giray'a baktığımda televizyona baktığını ama bakmadığını gördüm.
Derste de bazen öyle oluyordu. Hoca anlatırken başını sallıyor, mırıldanıyordu. Ama aslında görüyor, duyuyor fakat algılamıyordu. Yani bir nevi bütün şartellerini kapatıyordu çocuk. Şu anda aynı o moda girmişti işte.
Kübra'ya döndüğümde yüzünü tam olarak göremedim çünkü saçları yüzünü kapatmıştı. Son kişi olarak Kuzey'e baktım. Televizyona ilgiyle bakıyordu. Meraklı bir yapısı vardı zaten. Gözlerim belgesel ve Kuzey arasında gidip gelirken kendi kendimi sorguluyordum. Neden? Neden diğer erkekler gibi spor kanalları yerine belgesel izliyorsun? Neden bu sıkıcı kanguruların yaşadığı deliği öğreniyorsun Kuzey?
Peki neden ben sana öküzün trene baktığı gibi bakıyorum hala? Sen televizyona, ben sana bakarken resmen hayatımızın özeti oluyor. Başını çevirsen mesela. Görsen sana baktığımı, ne yapardın?
Oturduğum yerde doğrulduktan sonra üzerimde olan örtüyü kenara ittim. Ayaklandığımda Kübra bana bakmıştı. "Nereye gidiyorsun?" dediğinde o an anneme benzetmiştim onu. "En fazla nereye gidebilirim ki Kübra?" dedim.
Ciddi ciddi düşünmeye başladığında salondan çıktım ve odama gittim. Odamdan telefonumu aldıktan sonra banyoya girerek kapıyı kilitledim. Klozetin kapağını kapattıktan sonra üzerine oturarak bağdaş kurdum ve telefondan Kuzey ile olan mesaj sayfama girerken iğne yüzünden ağrıyan kolumu ovuyordum.
Anonim: Selam (14:15)
Bir süre bekledim, neredeyse üç dakika kadar. Telefon elimde titrediğinde hiç beklemeden gelen mesajı açtım.
Kuzey: Selam nasılsın (14:18)
Anonim: İyi öyle bugün okulda yoktun merak ettim (14:18)
Kuzey: Evet hastanedeydim arkadaşım rahatsızlanmış onun yanındaydım. (14:18)
Anonim: Geçmiş olsun nasıl şimdi? (14:18)
Kuzey: İyi gibi görünüyor renk geldi yüzüne (14:18)
Anonim: O değil de ne tesadüf ben de grip oldum galiba salgına yakalandım (14:18)
Kuzey: Sana da geçmiş olsun doktora gittin mi? (14:18)
Anonim: Evet gittim serum verdi zaten bünyem zayıf olduğundan üflesen hasta oluyorum ben (14:18)
Kuzey: Serum mu? (14:18)
Anonim: Evet hani var ya iğne yoluyla kolunda olan damarın birine sokuyorlar ilaç falan veriyorlar ondan işte (14:18)
*Görüldü*(14:18)
Banyonun kapısı aniden çalınca olduğum yerden sıçradım. "Efendim?" diyerek beni korkutan kişiye seslendim. "Derin iyi misin bayağıdır oradasın?" dedi Kuzey. Ama ben seni yerim ya. Dudaklarımda oluşan gülümsemeyi durduramadım.
"Yok, yok iyiyim. Geliyorum şimdi."
Cevap vermedi, öylece gitti.
Gülümserken telefonumu elime aldım ve yazmaya devam ettim.
Anonim: Kuzey? (14:18)
Anonim: O kadar kötü espri mi yapıyorum ben ya (14:18)
Kuzey: Ne alakası var? (14:18)
Anonim: Cevap vermeden gittin... (14:18)
Kuzey: Yok ondan değil birine baktım ondan. (14:18)
Anonim: Tamam o zaman ben seni meşgul etmeyeyim (14:18)
Anonim: Hadi görüşürüz (14:18)
Kuzey: Görüşürüz (14:18)
Telefonu eşofmanın cebine attım ve lavaboya giderek elimi yüzümü yıkadım. Aynadan bakarken gözlerimin kızardığını gördüm. Dün gece yorgunluktan lenslerimi çıkarmadan uyumuştum büyük ihtimalle. Bu gözlerim için aşırı derece de zararlıydı. Lenslerimi çıkardım ve onun yerine fayansın üzerinde duran gözlüğümü taktım. Sonra tekrar çıkardım. Takarsam Kuzey anlar mıydı acaba? Artık geri dönüşü yoktu.
Gözlükleri taktım ve kapının kilidini açarak çıktım. Salona girdiğimde Kuzey telefonuyla uğraşıyordu. Himayem altına aldığım koltuğa gittim ve yattıktan sonra üstümü örttüm. Giray bana baktı ve gözlüklerimi görünce kaşları çatıldı.
"Gözlük mü kullanıyorsun?"
Kuzey'in bana döndüğünü hissettim ama ona bakmadım. Nasıl bakardım?
"Doktor evde dinlendirici olarak kullanmam için vermişti. Başım ağrıdığında kullanıyorum sadece." Yalan, hem de her kelimesi. Kübra bunu bildiği için gülmeye başladı. Ona özel dört numaralı 'Sus' bakışlarımdan birini attım. Kuzey'e dönünce bana gülümseyerek bakıyordu.
"Yakışmış." dedi.
İltifatı beni hastalığımı unutturacak derece de mutlu ederken, dışımdan sadece gülümsedim. "Ben cidden sıkıldım. Başka bir şey izlesek olmaz mı?" Giray yan koltuktan zıplayarak önüme atladığında ağzım açık kaldı. Gerçekten zıpladı.
"Bunu söylemeni ne kadar zamandır beklediğimi tahmin edemezsin."
Diz üstü bilgisayarımı odamdan getirdiler ve televizyona bağladılar. Sonra bulduğumuz fantastik bir filmde karar verdik. Ben bu filmi daha önce izlemiştim ama onlara söylemedim. Çünkü benim izlemek istediğim film tam da karşı kanepede, avucunun içinde duran çekirdekleri yiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin:Kuzey [Tamamlandı.]
Short StoryKuzey: Niye sakız başka bir şey değil? (09:35) Anonim: Sakız çiğnerken küçük bir çocuk gibi oluyorsun (09:35) Anonim: Şişiremediğinde sinirlenip atıyorsun (09:35) Anonim: Ve ben o hallerini izlerken sakızı daha çok sevmeye başladım (09:35) Kuzey: Sa...