Başak ile ettiğim kavgadan dolayı sınava çalışabileceğimiz kalan son iki dersimiz de gitmişti. Şuan benim tek derdim Giray'ın ne yapacağıydı.
"Bak kopya vermeyip, kâğıdını saklarsan vallahi konuşmam Kuzey."
Giray, hocanın girmesine dakikalar kala son saniyelerini Kuzey'imi tehdit ederek ve arkasında olan Kübra ile kopya çekebilmek için teoriler üretmeye harcıyordu.
"Tamam dedim ya, sen sadece kâğıdı aç ne dediysem yaz."
Giray bu cümleden sonra Kuzey'e ışık saçan gözlerle baktı.
"Allah seni olmayan sevdiğine kavuştursun. Allah tuttuğunu altın etsin---" diyerek hayır dualarını saymaya başladığında kapı açıldı. Beden Eğitimi hocamız içeri bir elinde sınav kâğıtları diğer elinde de çantasıyla içeri girdi. Bu hocanın sınavlarında kopya çekmek zordu ama imkânsız değildi. Liseli gençlere göre imkânsız denen bir kelime yoktu resmen.
"Sen iyi olduğuna emin misin?" Kübra başını eğerek bana bakmıştı. Endişelendiğini biliyordum.
"Evet dediğimi hatırlıyorum Kübra. Ciddiyim, ben gerçekten iyiyim."
Başını sallayarak önüne döndü ve kalemini elinde döndürmeye başladı. Bende önüme döndüm ve yer değiştirerek benim önümde oturan Kuzey'in ensesi ile bakıştım. Bana sarıldığını düşündükçe içim hala bir hoş oluyordu. Resmen bana sarılmıştı be! Kuzey ben onun ensesine bakarken bir anda arkasını dönünce neremden nefes alacağımı şaşırdım.
"Ne öyle melül melül bakıyorsun?" dediğinde yanaklarımın bugün bilmem kaçıncı kez ısındığını unutmuştum.
"Sınavı bekliyorum aşk ve şevk ile." dediğimde gülerek önüne döndü. Gamzesini sevdiğim.
Serdar hoca sınıfın susmasını beklerken her hocanın söylemesi gereken o cümleleri kurdu. "Susmazsanız kâğıtları dağıtmam, sizin zamanınızdan gider." O an herkes sustu. Serdar hoca memnun bir şekilde kâğıtları dağıtmaya başladığında sınav kâğıtlarını gören sınav arkadaşlarımın yüzü şekilden şekle girmişti.
Ağzı gözü bir yana kayanlar, bir anda ellerini açıp dua etmeye başlayanlar, ağlayacakmış gibi dudak bükenler, sınav kâğıdını hazırlayan hocalara aklına gelen fantastik küfürleri sayanlar ve bir de ben. Arkadaşlarına bakan ve gerilimin saniye saniye artmasını izleyen ben.
Serdar hoca bizim sıramıza geldiğinde bana 'A' Kübra'ya ise 'B' kâğıdını verdi. Aynı şekilde yakışıklım ve geri zekâlı kopya için bekleyen arkadaşım da kâğıtlarını aldıklarında Giray kâğıdını anında Kuzey ile değiştirdi. Kuzey bir hocaya bir de Giray'a bakarken eli ayağına dolanmıştı. Giray bunu plansız bir şekilde yapmıştı.
"Ne yapıyorsun oğlum sen! Versene kâğıdımı!" Kuzey bağırma ve fısıldama tonunu kullanarak Giray ile konuşuyordu. Serdar hoca kâğıtları dağıttığı için fark etmedi tabii.
"Allah için benimkini yap geri vereceğim. Elli alsam yeter, hadi be Kuzey'im." Kuzey'im demesine nedensiz bir an kıskandım ve sıranın altından Giray'ın bacağına tekme attım. Bir anda yüzünü buruşturdu ve elini acıyan yere götürdü. "Ne dedim ya?" dediğinde gözlerimi kısarak ona tehditkâr bir bakış attım. "Kuzey'inden kâğıdını al, bırak da önce kendi yapsın değil mi Giraycığım?"
Mesajı almış olmalıydı ki kaşla göz arasında kâğıdını tekrar Kuzey'den aldı. Kâğıdımın sol üst köşesine adımı ve soyadımı yazarken Kuzey arkasını döndü ve bana göz kırparak güldü. "Eyvallah." dediğinde bir an sınavda olduğumu unutarak kahkaha atmaya başladım. Herkes bana deliymişim gibi bakarken gülüyordum. Eyvallah mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin:Kuzey [Tamamlandı.]
Short StoryKuzey: Niye sakız başka bir şey değil? (09:35) Anonim: Sakız çiğnerken küçük bir çocuk gibi oluyorsun (09:35) Anonim: Şişiremediğinde sinirlenip atıyorsun (09:35) Anonim: Ve ben o hallerini izlerken sakızı daha çok sevmeye başladım (09:35) Kuzey: Sa...