96
Kübra kapıyı açtığı gibi kendimi eve attım ve banyoya koştum. Çünkü biliyordum, berbat haldeydim. Aynanın karşısında kendime bakarken atmak istediğim çığlığı son anda tutarak yüzümü yıkadım. Kübra da kapıyı kapatmış ve ağzı açık bir halde bana bakıyordu. Elimle ona 'Dur yolcu.' işareti yaptıktan sonra hâlâ titreyen ellerimle lenslerimi çıkardım ve çantamdan aldığım gözlükleri taktım.
Son olarak da hızlıca yanıma aldığım pijamaları da giyerken Kübra sessizce yanımda dikiliyordu. Emindim, ben son bir saatimi anlattıktan sonra bu sessizliği özleyecektim. Sırtımda çantamla beraber karşısında dimdik durdum. "Tamam, bitti." dediğimde kolumu tuttuğu gibi odasına götürdü beni. Ve kapı kapandı.
******
"Kızlar ne bağırıyorsunuz böyle?! Hanife teyze geldi bakın yan daireden. Sessiz olun!"
Kübra kapıyı kilitlediği için annesi içeri giremiyordu ve bu şuan sanırım ikimizin de umurunda değildi. Kübra duyduklarıyla kendini yataktan attı ve yerde yuvarlanmaya başladı. Bende o anki heyecanımı hatırlayarak yatakta tepinmeye başladım.
"Hâlâ inanamıyorum! Nasıl ya! Nasıl fark etmedik Derin!?"
"Kübra o an dilimi yutmuştum, konuşabilsem sorardım tekrar. Dedim ya mahkeme günü duymuş biz konuşurken!"
Yatağa zıplayarak oturdum ve yastığa yüzümü gömüp bağırmaya devam ettim.
Kübra yattığı parkeden öksürmeye başladığında endişeyle kalktım ve ona baktım. Elini yok bir şey der gibi salladıktan sonra, "Boğulmam önemli değil, devam et." dedi. Bu sefer de kahkahalarla gülmeye başladığımda karnımı tutarak yatağa sırtüstü yattım. Benden çok sevinmişti kız! Bir dakika kadar sonra sakinleşmiş bir şekilde dizlerimiz birbirine değecek şekilde karşılıklı oturduk ve birbirimize baktık.
Birbirimize bakarken anlayamadığım bir şekilde aynı anda tekrar bağırmaya başladığımızda birbirimizin ağzını ellerimizle kapattık. Sonrası ise tekrar gelen bir gülme dalgası. Biz birbirimize gülerken Kübra'nın bilgisayarından arama sesi yükseldi. İkimizde aynı anda ekrana baktığımızda Giray'ın görüntülü konuşmak için istek yolladığını gördük.
Beklemeden aynı anda konuşmayı açtık ve birbirimizi iterek ekranda görünmeye çalıştık.
"Giray çok kötüsün!" diye bağırdım.
"Evet, bize nasıl söylemezsin? Nasıl arkadaşsın ya sen?" diyerek sitem eden Kübra da benden aşağı kalmadı. Giray halimize bakarak ellerini kaldırdı. "Tamam, sizin de arkadaşınız olabilirim ama Kuzey de arkadaşım fark ederseniz." Kübra ile birbirimize baktıktan sonra 'Haklı' dedik. Fakat bu bize söylemesini engellemiyordu.
Aslında Giray zaten Kuzey'in mahkeme günü öğrendiğini biliyormuş. Hatta beni parka giderken aramasının sebebi de Kuzey'e gelip gelmediğimi haber vermek içinmiş. Onlara anonim çocuğu anlattığım gün Giray telefonu çaldığı için görüntülü konuşmadan çıkmıştı. Onu arayan aslında Kuzey'di. Yani Kuzey bütün bunları planlarken aslında Giray'ın da haberi varmış.
"Arkadaşmış, külahıma anlat. Bu kız ya orada baygınlık geçirseydi heyecandan? Bunun vicdan azabıyla nasıl yaşardın sen?"
Kübra ile gözlerimizi kısmış kötü kötü bakmaya çalışıyorduk Giray'a. Giray bilmiş bilmiş kollarını göğsünde kavuşturdu ve yarım bir şekilde güldü. "Duyduğuma göre geçirmiş zaten bir nevi." dedi.
"Sen nereden biliyorsun?" Ona anlatmamıştım. Ben anlatmadıysam Kuzey anlatmış olabilirdi. Sonuçta telefon denen bir icat vardı. Konuşmasını beklemeden tekrar konuştum. "Aradı mı? Ne zaman aradı? Ne dedi? Eve gitmiş mi?" Kübra da benim gibi sorularını sıraladı. "Şimdi tek tek cevap ver, yoksa yarın elimizde kalırsın Giray efendi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin:Kuzey [Tamamlandı.]
Storie breviKuzey: Niye sakız başka bir şey değil? (09:35) Anonim: Sakız çiğnerken küçük bir çocuk gibi oluyorsun (09:35) Anonim: Şişiremediğinde sinirlenip atıyorsun (09:35) Anonim: Ve ben o hallerini izlerken sakızı daha çok sevmeye başladım (09:35) Kuzey: Sa...