Cumartesi gününü sadece kendime ayırmıştım. Yarım kalan, yeni bölümleri gelen dizi ve filmlerimi izlemiştim. Yarım bıraktığım kitabımı bitirmiş hatta odamı bile temizlemiştim. Telefonumun internetini açmamıştım. Bir kez bile. Kendime vakit ayırmak istemiştim ve gayet de doğal bir istekti insanın kendine vakit ayırmak istemesi.
Pazar günü olduğundan aslında erken kalkmam gerekiyordu fakat yatağım daha fazla cazip geldiğinden dolayı bir türlü kendimde kalkma gücü bulamamıştım. Ta ki, Kübra peş peşe altı kere arayana kadar. En sonunda dayanamamış ve komodinin üzerinde, titreşimde olan telefonumu açmıştım.
"Kızım az yavaş ol. Ne bu acele?" dediğimde kulağımın sağır olacağını düşünmemi sağlayacak kadar bağırdı.
"Derin, acil durum! Kuzey benden telefon numaranı istedi!" Yattığım yerden aniden doğruldum. "Ne?!" diyerek bağırdığımda arkamda olan duvara yumruk atıldı. Anlaşılan ablam hala uyuyordu. "Verdiğini söyleme sakın!" dediğimde soğuk terler döküyordum resmen.
"Vermedim tabi ki. Hattını değiştireceğini ve yeni hat alınca senden istemesini söyledim." dediğinde rahatlayarak kendimi yatağa sırt üstü bıraktım. Kübra, "Neden numaranı istedi ki birden, bu zamana kadar hiç sormamıştı?" dedi.
Gerçekten de bu zamana kadar benim numaramın konusu açılmamıştı hiç. Neden birden istesin ki? Aklıma gelen gerçekle elimi şak diye alnıma indirdim. Tabi ya. Anne ve babasının durumunu konuşmak için aramak istemiş olabilir. Sonuçta arkadaşlar arasında bilen sadece bendim.
"Bir şey konuşmak istedi belki, bilmiyorum." diyerek kaçamak bir cevap verdim. Kübra'ya yalan söylemek hoşuma gitmiyordu. Asla yalan söylemezdim ama konu ben değildim. Kuzey birine söylemeye karar verene kadar kimseye bir şey söylemeyecektim. En yakın arkadaşıma bile. Sonuçta benim sırrım değildi.
"Neyse Kübra, ben yemek yemeye gidiyorum. Halı sahada buluşuruz." dediğimde onayladı ve telefonu kapattık. Bugün Kuzey'in üyesi olduğu kulübün maçı vardı. İzlememiz için bizi davet etmişti. Bu yüzden yatarak kaybettiğim zamanı telafi etmem için çabuk hareket etmem gerekiyordu.
Yataktan kalkmış ve hızlı bir şekilde banyoya girmiştim. Lenslerimin suyunu değiştirerek gözlerime yerleştirdim. Evdeyken gözlük kullanıyordum. Lenslere alışamadığımdan dolayı dışarı çıkınca takıyordum sadece. Aslında alışmış olmam gerekirdi. Neredeyse bir yıl olacaktı. Belki de bir gözlük, bir lens olarak kullandığımdan alışamamıştım.
Benim tabirimle kahvaltı, anneme göre ise öğle yemeği olan kahvaltımı yaptıktan sonra odamda üzerimi giyerken annemin beni kapının yanında izlediğini fark ettim. Kaşlarımı kaldırarak ona döndüm. "Olmuş mu böyle?" derken bir yandan da etrafımda döndüm. Siyah kot ve koyu gri dar bir kazak giymiştim. Havalar bir anda soğumuştu bu yüzden çok üşüyordum.
Annem beğeniyle başını salladı. "Güzel olmuş. Nereye gidiyorsun?" Komodinin üzerinde duran tarağımı aldım ve saçlarımı taramaya başladım. "Sınıf arkadaşımın maçı var, davet etti Kübra ile beraber gideceğiz." dediğimde bir şey demedi. Cevapsız kaldığı için anneme döndüm. Sırıtarak bana bakıyordu. "Ne oldu? Kötü mü oldu?" Eğer annem üzerimde olan kıyafetlere olumsuz cevap verirse hemen değiştirecektim. Onun zevkine güveniyordum. Hatta o olmadan bazen kıyafet alış verişine bile gitmezdim.
"Yok güzel olmuş da, neden takıyorsun güzel olmasını?" İmayla sorduğu soruyu anlamamıştım ve boş boş yüzüne baktım.
"Şu yaşına kadar dışarı çıkarken hiç kıyafetinin güzel olup olmadığını bana sormazdın, istediğini giyer çıkardın. Ne değişti?" Annemin konuşmasıyla işlerin farklı yöne gittiğini anladım ve ona arkamı dönüp çantamı topluyormuş gibi yaptım.
Hayatım boyunca asla annemle bir erkek konusunu konuşmamıştım ve şuan utançtan yanaklarımın kızarmaya başladığını hissedebiliyordum. "Değişiklik yok, merak ettim sadece." Çantamı yere bıraktım ve yatağıma oturup çoraplarımı giymeye başladım. "Maçı olan arkadaşının adı ne?" Çoraplarımı da giydikten sonra ayağa kalkıp duvarda asılı olan aynanın önüne geçtim. Saçımı örmeye başlarken, "Kuzey." dedim.
Saç örgümün ucuna gelince annem arkamdan lastik tokamı uzattı, elinden aldım ve saçıma bağladım. Annemden kaçar gibi hareket etmem onu oldukça eğlendiriyordu. Montumu acele ederek üzerime geçirdim ve odadan koşarak çıktım.
"Gittim ben!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin:Kuzey [Tamamlandı.]
Short StoryKuzey: Niye sakız başka bir şey değil? (09:35) Anonim: Sakız çiğnerken küçük bir çocuk gibi oluyorsun (09:35) Anonim: Şişiremediğinde sinirlenip atıyorsun (09:35) Anonim: Ve ben o hallerini izlerken sakızı daha çok sevmeye başladım (09:35) Kuzey: Sa...