67

5.5K 332 12
                                    


Biyoloji dersi bittiğinde Kuzey ve Giray aynı anda sırada arkalarını döndüler. Ders boyunca yazı yazmıştık ve parmaklarımıza neredeyse kramp girmişti. Giray ve ben, Biyoloji hocasına fantastik bir şekilde geliştirdiğimiz beddualar ve hakaretleri ederken Kuzey ve Kübra bize bakıp gülüyorlardı.

"İnşallah şeker bayramında evine bütün sülalesi gelir de hizmet etmekten bir dakika kıçının üstüne oturamaz." dedi Giray.

"İnşallah önemli bir buluşmaya giderken kapıda ayakkabılarını giymeyi unutur da ev terlikleri ile gider. Amin." dedim.

"İnşallah müdür ona müdür yardımcılığı teklif ettiğinde tam 'Evet' derken adamın yüzüne tükürür." dedi Giray.

Biz bu şekilde sövmeye devam ederken bir yerden sonra Kuzey gözlüklerini çıkarmış ve gözünden gelen yaşları siliyordu. Gülmekten ağlatmıştık ikisini de. Bizim Giray ile sinirimiz geçince sınıftan çıkmış ve koridorda boş boş bir aşağı bir yukarı yürümeye başlamıştık. Ben ve Giray sinirimiz geçse de hala kaşlarımız çatık dolaşıyorduk.

Kuzey yürürken bir anda önüme geçmiş ve başını bana doğru eğmişti. Saniyelik yaptığı bu hareket ile irkilmiş ve gözlerimi sonuna kadar açmıştım. İşaret parmağını kaşlarımın arasına bastırdı ve oynattı. Çatılan kaşlarım kendiliğinden düzelince gülerek dik konuma geçti.

"Çatma kaşlarını daha yeter, haftaya dersine kadar görmeyeceğiz zaten hocayı. Yazdırması gerekmese yazdırmaz, yüklenme bu kadar." dedi ve tekrar yan tarafımdan yürümeye devam etti.

Arkasından giderken bir elimi kaşımın arasına bastırmıştım ve deli gibi sırıtıyordum. Bir nevi Biyoloji hocasını korumuştu. Bu kadar iyi olmak zorunda mısın be Kuzey? Her defasında kalbimi bu kadar hızlı attırmak, yanaklarımı ağrıtacak kadar gülümsetmek zorunda mısın beni? Her defasında kendine tekrar hayran bırakmak yorucu değil mi? Bana da yazık değil mi?

Elimi alnımdan indirdim ve cebimden telefonumu çıkardım. Önümden yürüdükleri için beni göremezdi nasıl olsa.

Anonim: Kıskanıyorum neden Derin'e öyle yaptık bakalım? (11:26)

Anonim: Ulan var ya yapabilsem yanaklarını ısırarak severim seni (11:27)

Anonim: Biyoloji hocasını mı korudun sen bir de (11:27)

Anonim: Çocuk seni çok haşin severim (11:28)

Ben mesajları yazarken teneffüs zili çaldığında telefonu aceleyle kapüşonlumun cebine tıktım. Sınıf arkamızda kaldığından dolayı hepsi aynı anda bana doğru döndüler. Bu sefer önde ben, arkada onlar olmak üzere sınıfa doğru yürüdük.

Tam sınıfa girecekken kumral saçlı bir çocuğun bize, daha doğrusu Kübra'ya seslendiğini duyunca dördümüz de aynı anda sese doğru döndük. Gelen Kübra'ya geçen haftalarda çıkma teklifi eden çocuktu. Adını Fatih diye hatırlıyordum.

"Selam Kübra." dedi ve gülümsedi.

Kübra gösterip de vermeyen cinslerden olduğundan dolayı gülümsedi ama fazla yaklaşmadı. "Merhaba İbrahim." dediğinde kaşlarım çatıldı. Tamam, Fatih değilmiş. Kendi kendime güldüğümde Giray ve Kuzey aynı anda bana doğru eğildi. Neden boyunuz uzun sanki?

"Ne gülüyorsun kız?" Giray anında soruyu sorunca gülerek cevap verdim. "Çocuğun adını ben Fatih sanıyordum. İbrahim çıkınca şey oldum." dediğimde Kuzey ve Giray da gülmeye başladılar. Kübra yandan susun bakışı atınca, annesinden azar yemiş çocuklar gibi dudaklarımıza gizli bir fermuar çektik.

İbrahim bir elini ensesine attı ve çekinerek sordu. "Teklifimi düşündün mü?" Giray ben ve Kuzey'in bakışları bir İbrahim'e, bir de Kübra'ya dönüyordu. "Evet." dedi Kübra. İbrahim'e şuan resmen işkence ediyordu. Bu da onun hoşuna gidiyordu. İbrahim ellerini okul pantolonunun cebine koydu. "Peki, ne diyorsun."

Kübra bir elini destek verircesine İbrahim'in omzuna koydu ve anlayışlı bir şekilde başını sallayarak konuştu. "Ben üzgünüm ama biz birbirimize göre değiliz. Yani nasıl desem sorun sende değil bende, ben sana yetmem. Birbirimizi tamamlayamayız, iki elmanın yarısı gibi düşün. Artık başka kızlara." dedi ve anında sınıfa girdi. Klişe laflarına karşılık İbrahim donakaldı. Galiba daha önce hiç bu şekilde reddedilmemişti.

İbrahim ağzı açık Kübra'nın arkasından bakarken Giray da Kübra'nın arkasından işe burnunu soktu. İbrahim'in yanına gitti ve kolunu omzuna attı. "Abicim, sen bu kıza hiç yaklaşma. Şeytan tüyü var bunda, beddua ederse çarpar vallahi. Müneccim bu kız, ne derse çıkıyor. Ebene kadar bulur. Kaç kurtar kendini. Boş ver sen Kübra'yı, bak koridorun sonunda, kaloriferin yanına. Orada duran kumral saçlı kıza yapış. Bizim sülük Kübra gibi geri çevirmez seni."

Ağzım şaşkınlıktan açılmış bir şekilde Giray'a bakıyordum. Giray da aynı şekilde İbrahim'i bıraktı ve arkasına bakmadan sınıfa girdi. Kuzey, İbrahim'e acıyarak baktı. "Allah sabır versin." dedi ve o da sınıfa girdi.

İbrahim sanki 'Herkes bir laf söyledi, sen de söyle de öyle git' der gibi bakınca ikilemde kaldım. Bende bir laf söylesem mi diye düşündüm. Neyse çocuk yeterince mors oldu zaten diye düşündüm. Sonra sadece bakmakla yetinip sınıfa girdim. Ne tuhaf bir dörtlü olmuştuk böyle?

Derin:Kuzey [Tamamlandı.]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin