91

5.4K 364 60
                                    

Okul çıkışında Kuzey sarı montunu bana vermişti. Ne kadar o üşür diye geri vermek istesem de geri almamış, hatta vermemem için resmen yanımdan kaçmıştı. En azından kalın diğer montu olduğuyla kendimi avutmuş ve eve gelmiştim. Eve gelir gelmez resmen tuvalete koşmuştum çünkü acayip sıkışmıştım.

Odama gittiğimde beyaz eşofman altı ve ince bir triko kazak giydim. Onun üzerine de Kuzey'imin sarı montunu. Bugün ayrı bir mutluydum. Kuzey'in gözlüklerinden sonra aldığım, üzerinden hiç çıkarmadığı montu da bugün bendeydi.

Artık gözüm açık gitmeyecektim.

Annem beni akşam yemeği için çağırana kadar odamda yarım kalan performans ödevlerim ile ilgilendim. Neredeyse hepsi bitmişti ama yarım yarım yaptığım için çok işim vardı. Bugün günlerden ne olduğunu unuttuğumdan telefonumun ekranını açtım. Cuma.

Artık zaman kavramını değil, resmen hangi günde olduğumuzu unutmaya başlamıştım. Sınavlar gerçekten de insanların beyninin sıvısını akıtacak dereceydi. Mutfağa gitmeden önce açık olan saçlarımı başımın üzerinde topuz yaptım.

En son gelen ben olduğumdan beni beklemeden başlamışlardı. "Selam." dedikten sonra ablamın yanına oturdum ve yemeğimi yemeye başladım. Karnımın aç olduğunu yemek yedikçe anlıyordum. Ablamın üzerimde olan monta baktığını fark edince biraz endişelenmem normaldi sanırım.

"Montun güzelmiş, tanıdık geldi sanki bir yerden bana."

Boğazımı temizledim ve bardağımdan bir yudum su aldım. "Arkadaşımın." diyerek kısa bir cevap verdim. Babamın yanında Kuzey'in, bir erkeğin montunu giydiğimi söyleyecek kadar delirmemiştim, henüz.

Ablamın sözleri annemin dikkatini çekmiş olmalı ki gözleri hemen bana döndü. Gözleri kısık monta baktıktan sonra bir şey demeden gözlerini tabağına çevirdi. Anlamıştı. Bunu yamuk bir şekilde gülmesinden anlamıştım. Çaktırmadan gözlerimi babama çevirince bir ablama bir bana bakıyordu.

Başka bir konuşma geçmedi. En azından yemeğin boğazımda kalmasına sebep olacak bir konuşma geçmedi. Masadan kalkarken tabağımı lavabonun içine bıraktım ve tabiri caiz ise odama resmen uçtum. Odamda ödevlerim ile geçirdiğim iki saat sonrasında ellerim resmen beyaz bayrağı çekmişti.

Bu yüzden kendimi yatağımın üzerine bırakıp o şekilde yattım. Son zamanlarda olan değişiklikleri düşündüm. Mesela artık eskisi gibi heyecanlanmıyordum Kuzey'in yanında. Daha rahat konuşabiliyordum. Alışmıştım. Eskiden Kuzey merdivende yanımdan geçse bile ne kadar heyecanlandığım aklıma geldi. Sanki o günlerin üzerinden asırlar geçmiş gibiydi.

Yataktan kalktım ve giysi dolabımın kapaklarını açtım. Dolabın en köşesinde olan ayakkabı kutusunu çıkardım ve yatağımın üzerine bağdaş kurarak oturdum. Eski günlüklerimi biriktirdiğim kutunun kapağını açtım ve karşıma beş adet defter çıktı. İki tanesini yarım yarım, diğer kalanları ise sonuna kadar kullanmıştım. Uzun zamandır günlük tutmuyordum. En altta duran mavi beyaz desenli günlüğü elime aldım. Galiba bunu ilk orta okula geçtiğim zaman kullanmaya başlamıştım.


25 Ocak 2010

Bugün ablamla yine kavga ettim. Eşyalarına dokunduğumu söyleyip beni sürekli anneme şikâyet ediyordu. Gerçekten ona çok sinir oluyordum. Hasta olduğumdan dolayı bugün okula da gitmemiştim ve canım çok sıkıldı.


Yazdıklarıma güldükten sonra sayfaları atladım.


01 Nisan 2010

Hayatımın. En. Kötü. Günü. İlk defa öğretmenimden dayak yemiştim. Dayak dediğim de tokat. Aslında sınıfta uslu duruyordum. Arkadaşımın üzerime attığı yalanlardan dolayı hayatımda ilk defa bir öğretmenim bana tokat atmıştı. İlk defa. Kimseye söylemedim ama. Arkadaşımın yalanının er ya da geç ortaya çıkacağını biliyorum. İnşallah öğretmenim bana attığı tokat yüzünden kendini suçlar.

Derin:Kuzey [Tamamlandı.]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin