keyifle okuyun....yorumlarınızı keyifle okuyorum, yorum atın ülen:)))) yeni bölümde görüşmek üzere sevgiyle kalın. sibel....
bir cinayetin anatomisi gibiydi o, bir idam sehpası, bir cellat, boyna geçirilen bir ilmek,
benimse boynuma geçirdiğim bir fulardı, yanık izim görünmesin diye, ama dediği gibi de olmuştu, her yutkunuşum da acıyla yüzümü buruşturmadan edemiyordum, buna da alışırım dimi, ben nelere alışmadım ki bu hayatta, bunu da göğüsleyebilirim,
17 yaşımda olmam neyi değiştirir yada 4 ay sonra 1 kasımda 18'ime girecek olmam beni büyütür mü? ben büyüyeli çok olmuştu,
''ne yapıyorsun burda'' diyen sese kaldırmadım başımı, tanıyordum o acımasız sesi, yıllardır bir fiil peşimde ki sesin sahibinin yoğun gölgesi düşmüştü üzerime,
''cevapsız bırakılmaktan hoşlanmam'' dedi yine aynı tonda, kalemim durdu sayfada, başımı kaldırdım, yine acımasız kahretsin ki acımasız yakışıklılığıyla baş başaydım,
''huzur arıyorum sende yoktur herhalde dimi'' dedim ve başımı tekrar yazdığım defterime gömdüm,
''bu dünyada...'' dedi ve yanıma diz çöktü, ona bakmamak için direniyordum,
''asla huzur yok, varsa bile sana uğramayacak, o son durakta indi, sen otobüste kaldın'' dedi, bende başımı kaldırdım ve ona soğukça güldüm,
''bir haftadır kaçıyorsun benden''
''beni suçlayabilir misin?'' dedim sessiz kaldı, ensemde ki karıncalanmayla başımı kaldırdığımda boynumda ki fuların onun ellerinde olduğunu gördüm, uzandığım an elini geriye çekti
''daha sana dokunmadan vücudunda da benden izler taşıman hoşuma gidiyor'' bir şeyler yapmak zorundayım, bu adamdan kurtulmak için
''işte o imkansız'' dedi aklımı okuyarak ve elinde ki fuları burnuna götürdü, ama birden hemen aceleyle doğrulduğunda benden bir kaç adımda uzaklaşıp
''daha çok çalışmalısın gelecek yıl üniversite sınavların var...'' diye saçmalarken başımı salladım ne diyorsun sen gibi
solda ki ağacın arkasında bizi dinliyor... dedi zihnime ve dediği yere baktığımda sebi hanımın bizi izlediğini fark ettim,
''sen akıllı bir kızsın başaracağını biliyorum, sana bir abi ve öğretmen tavsiyesi tekrar çok önemli'' dedi gözlerini devirerek,
''peki abicim ahhh hocam diyecektim atfedersiniz'' dedim defterimi kapattım yerimden doğruldum ve onu arkamda bırakıp içeriye girdim, iki ders matematikten sonra teneffüse çıkmak istemesem de kızların sesleriyle kafamı koyduğum sıradan kaldırdım
baksana kızım ya.... bu adama ölünür.... yok be bu adamla ölünür.... galiba sırılsıklam oldum.... ahhh kasıklarım ağrıyor.... bayılıyorum sana..... diye bağıran kızların gürültüleriyle başımı tekrar sıraya dayadım
''hey black seninki doğmamış, yaratılmış, büyümemiş, yontulmuş'' dedi buket, benimki derken neyi kast ediyordu bu sürtük,
''bakma öyle aptal aptal basket sahası yıkılıyor'' dedi ecem ve diğer kızlardan önce koşarak çıktı sınıftan, kafayı mı yemiş lan bunların hepsi,
''en önü kapmak yok bize de seyir yeri kalsın, eceeeemmm'' diye bağırarak çıktı kızlar,
ne oluyor amk dedim kendi kendime, ama ilgimi çekmiyordu
''efendi insan oluyor, tekrar'' dedi igenin ince sesi,
''bakmayacak mısın?'' dedi ige ona yerdeki başımı salladım, kahretsin neden kendimle savaşa giriyordum ki tamam be tamam delice merak ediyordum neler olduğunu,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE
FantasyHayatim boyunca herkes bana deli dedi. Bir sey ne kadar sık dile getirilirse o olurmuş derler. Olur muydu? Olurdu biliyordum. Adim asel.... alkolik bir baba faise bir anne ozurlu bir kardeş ve yillarca turkiyede ki tum yetistirme yurtlarini gezen...