keyifle okuyun....
ben asel, ben cehennemin cenneti,
hepiniz, şu ana kadar hayatımı okuyan herkes, erkek yada kadın, yetişkin yada çocuk, hepinizin ne kadar normal bir hayatı varsa, benim de bir o kadar anormal bir hayatım vardı,
fahişe bir anne, özürlü bir kardeş ne olduğu belli olmayan var olduğundan bile şüphe duyduğum baba, ve sevecen tatlı bir babaanne,
herşey babaannemin ölümüyle başladı, bir ölüm size ne verir, hiç bir şey aslında sizden çok şey götürür, sevdiğin birini toprağın altına koymak, daha 5 yaşında bile olsanız canınızı yakar, hele ki beş yaş sizin erken büyümeniz için yeterli bir yaşsa,
sabaha karşıydı, saat 03:03 terleyerek uyandım, sıcak olmaması gerekiyordu çünkü kış ayıydı, ve ben sırılsıklam olarak uyandım ve karşımda bir karaltı gördüm, düşünsenize daha beş yaşındasınız ve yattığınız şiltenin ayak ucunda kocaman gri bir sis var, çığlıklarla kalktım yataktan, koştum annemin yanına, yanında kim olduğunu umursamadım, yada kiminle uyuduğunu, korkuyorum diyerek yanına yatmak istedim, ama o yatağına beni almadı, çünkü yanında yüz kiloluk bir adam yatıyordu zaten, kovuldum odasından odama gidemedim, kapının önüne oturdum sabaha kadar,
ve sabah olduğunda odama girdiğimde içerde ki gri sis bulutunun hala orda olduğunu gördüm, odanın içinde süzülüyordu bir o yana bir bu yana, sağımdan solumdan geçiyordu, saçlarım uçuşuyordu onun rüzgarıyla,
günler geçti, hatta yıllar, gelip gitti, gitti geldi, korktum, ağladım yalvardım kovdum, dinlemedi, gitmedi, bırakmadı, terk etmedi, acı çekiyorduk, aşil ve ben, annemiz bir fahişeydi, bense özürlü kardeşine bakan bir zavallı, sonra o gece o karaltı o sis, belirdi yanımda elimi uzattım elini uzattı, tutamadım, sonra oluştu bir bütün oldu, insandı, ama insan olmadığını da biliyordum, kokuyordu, midemi bulandıracak kadar iğrenç yanık kokusuyla ona bir şey sordum,
kardeşimi öldür.... işte bunu söyledim,
aşil,
o acı çekiyordu, ikimizde çekiyorduk, gölgem, o bunu duyunca belli belirsiz sisle kaplı yüzü gülümsedi, sanki hata yapıyorsun vazgeç der gibiydi, ama vazgeçmedim, kabul etti, ama bir şartı vardi, işte o şart bana 12 yaşımda sıradan bir şey gibi gelirken çok uzak bir ihtimalken kabul ettim, ve sabah uyandığımda kardeşimin ölüsüyle yüzleştim, ağlamadım hiç, aşil huzur bulacaktı, ama ben asla huzur bulamadım, asla
işlediğim günahın mebali boynumdan hiç gitmedi, öyle acılar çektim ki, hayata karşı yapacağım hiç bir şey yoktu, türkiyenin tüm yurtlarını gezdim, ondan kaçarım sandım, yanıldım, bana yapmadığını bırakmayan adam, adam mıydı gerçekten ? yaşamıyordu ki, içimde ki o kıpırtıları saymazdan görmezden geldim,
bir etek yüzünden giydiğim tek bir etek yüzünden bacaklarımı dağladığında, acılarla kıvrandım gecelerce, ateşler içinde yandım, sonra boynumda, tam yutkunduğum yer, demişti ki, artık her yutkunduğunda beni hatırlayacaksın, asla unutamayacaksın,
haklıydı, her yutkunduğumda dudaklarının değdiği boynumda ki yanık izi, bacaklarımda ki yanıkları bazen unuturdum, ama boynumda ki iz asla onu unutmama izin vermiyordu, ben normal bir hayat yaşamadım, fahişe anneyle orospu pezevengi babaanneyle, bir iblise öldürttüğüm kardeşimle, normal hayatım olmadı, aşık olduğum adam da normal sıradan bir adam değildi,
cehenneme söz vermiş, ruhunu satmış, kirlenmiş, ve beni kendine aşık ederken başka planları varmış, aşmina, sırf beni kullanarak sevdiği kadına kavuşmak için beni almak isteyen adam, masumluğumu bakireliğimi cennetteki sevdiğine kavuşmak için isteyen adam,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE
FantasyHayatim boyunca herkes bana deli dedi. Bir sey ne kadar sık dile getirilirse o olurmuş derler. Olur muydu? Olurdu biliyordum. Adim asel.... alkolik bir baba faise bir anne ozurlu bir kardeş ve yillarca turkiyede ki tum yetistirme yurtlarini gezen...