kızıl

3.7K 283 66
                                    


onun fedakarlığı, bana en kara gece de bile güneşin doğacağını öğretti... biz, sonsuza kadar bağlamıştık, bu bağı asla ama asla kimse çözemezdi. 

ne aramıza giren yıllar... ne çektiğim acılar... ne de ortak anılarımızın ondan alınması...

birdik...bu sonsuzluğun sonunda bile aynı kalacaktı...

şimdi ben... amun... masumumu almak için, yer yüzüne çıkıyorum... temizim, arındım, ama hala kötüyüm... hemde eskisinden daha kötü...


ASEL...

''asel...burdasın kızım sonunda burdasın'' dedi sebi anne, ahhh ne çok özlemiştim onu, canım annem, bitanem, kokusu hala aynıydı, hala anaç bir ördek gibi beni kantlarının altına alıyordu, 

''burdayım artık burdayım, bir daha gitmicem'' dedim o bana daha sıkı sarılırken, geri çekildiğimde 5 yıl önce çıktığım yurda baktım, özlemiş miydim ne? galiba evet, 

burdan ayrıldığım o yaz, hayatımın dönüm noktasıydı, 

''git ve arkana bile bakma, buraya geri döndüğünde seni öğretmen olarak görmek istiyorum'' demişti sebi annem, tam 4 yıllık üniversite maceram son bulmuştu, ama yeterlilik sınavını verememiştim ilk yıl, sonra çok sıkı bir çalışmayla atanmıştım, hele ki atandığım kurumu görünce kahkaha atmış telefona sarılmış sebi anneme haber vermiştim, 

ben asel korkmaz, ben artık ingilizce öğretmeni olarak çıktığım yurdun okuluna tayin olmuştum, tabi bu atanmada sebi annemin payı çok fazlaydı, cumurbaşkanlığına yazdığı mektup bunda çok etkili olmuştu, 

ve işte burdaydım, hayatımın sonunun başlangıcındaydım.

''hadi seni odana götüreyim'' dedi, bir an yürüyemediğimi hissettim, bazen baldırlarımda küçük bir sızı oluyordu, bazen de tam boynumda, doktora gittiğimde hiç bir şey bulamamışlardı ama romatizmadan şüphelenmişlerdi, bir kaç ilaç vermişlerdi ama bende kullanmamıştım, 

işte o sızı yine kendini belli etmişti, ama bu kez biraz daha sertti, acımı aklımın bir ucuna ittirdim ve iki bavulumu alıp yurdun kapısından girdim, 

derince bir nefes aldım, tanrım, hala aynı ve yemek kokuyordu, gülümsedim, sebi annem benim için alt katta ki kendi odasının yanına bir ek oda yaptırmıştı 

''hayır anne, ben eski odamı istiyorum'' dediğimde baya bi itiraz etti ama sonunda kabul etti, ve ben üç kat o külçe gibi bavullarla yukarıya çıkıp odamın kapısını açtım, 

ve gördüklerim.... inanamadım... burası benim odam olamazdı, eski küf kokan odam yoktu artık, bebek mavisi renge boyanmış duvarlar, kocaman çift kişilik bir yatak kocaman bir gardırop çalışma masam, yerde kaliteyim diye bağıran halı, 

''annem'' diyerek sebi anneme sarıldım, ''çok teşekkür ederim annecim burası bir harika, çok para harcamışsın ama'' dedim mahcup olmuştum, bunun altından nasıl kalkacaktım ben, 

odanın içine girdiğimde mis gibi yanık adaçayı kokuyordu, bazen bu kokuyu hissettiğimde içimden ağlamak gelirdi, anlam veremediğim bir an burnuma çalardı bu koku ve ellerim terler ve titrerdi, ama şimdi derince içime çekmeme neden olmuştu bu koku, uzun zamandır hissetmemiştim bu kokuyu, insan bir kokuyu bile özlermiş anlıyordum, 

''neden öyle bakıyorsun anne'' dedim, sebi annem şaşkın afallamış, kocaman olmuş gözlerle beş karış açık ağzıyla bakıyordu odaya, 

''bunu ben yapmadım'' nasıl, 

''n...ne...na...nasıl...yani'' dedim kekeleyerek, yaşlanıyordu, yaptığını mı unutuyordu, hasta mıydı? unutkanlık falan, 

''anne iyi misin?'' dedim, bembeyaz olmuştu, hemen yanına gittim ve onu yatağa oturttum, 

''bunları kim yaptı asel, bu oda o oda değil, ben yapmadım, ben yanımda ki odayı bile böyle döşeyemedim'' dedi, 

''kim o halde, ben anlamıyorum'' dedim, ama kim yapmış olursa olsun bayılmıştım odaya, 

''neyse kızım yerleş sen, benim bir kaç işim var'' dedi ve üzerinde ki şaşkınlığı hemencik attı, ve hızla odadan çıktı, garip miydi ne? 

aman... boş versene, burası bir harika, olmuştu, keyfini çıkarmak gerekirdi dimi, odam gerçekten de bir harikaydı, banyoya girdim, burası da değişmişti, herşey son modeldi, aynada ki aksime baktığımda gülümsedim, ve kendime sorduğum tek ve en zor soruyu sordum, 

mutlu musun asel? 

5 yıldır kendime bu soruyu soruyordum ama hala cevap veremiyordum, yine verememiştim, 

odaya dönüp çantamda ki makyaj çantamı alıp ilk iş olarak nelendiricilerimi lavabo dolabına koysam iyi olacaktı, hep unuturdum, iz kalmaya müsait bir cildim vardı, bazen uyurdum kalktığımda boynumda küçük bir leke olurdu, sinek ısırığına benzemiyordu, sanki yanık gibiydı, bazende bacağımda olurdu, bu yüzden çoğu zaman etek giymediğim zamanlar olmuştu, zaten etek giymeyi de pek sevmezdim, 

odam, sonra da banyomda ki değişikliğe bir yenisinin eklendiğini lavabo dolabını açtığımda gördüm, orul bi diş fırçası ayrıca her zaman kullandığım diş macunu, diş ipim ve organik ağız bakım suyum, ve inanmayacaksınız ama ped bile vardı, 

ne oluyordu burda, bir şeyler dönüyor gibiydi, sebi annemden başkasının bilmediği şeylerdi bunlar, o mu yapmıştı bunları, unutmuş muydu sonra, tanrım hastaydı da benden mi saklıyordu, al

odama geriye döndüğümde içeriye giren eylül sonu rüzgarıyla karşı karşıya kaldım, pencereyi açmamıştım, ama şimdi perde rüzgardan odanın ortasına kadar savruluyordu, 

bir şeyler oluyordu, anlayamadığım, adlandıramadığım bir şeyler oluyordu, 

pencereyi kapatmak için adım atmıştım ki dışarıda sebi annemi ve arkası bana dönük  konuştuğu adamı gördüm,  sebi annem hararetli el kol hareketleriyle adama ültimatom verir, azarlar gibiydi, kimdi bu adam, neden sebi annemin karşısında küçük bir çocuk gibi duruyordu, aslında küçük değildi, hatta küçük kelimesinin yakınından bile geçemezdi, bunu duruşundan heybetli boyundan, düzgün kesilmiş saç traşından ki bir erkekte en önem verdiğim şey ensesiydi ve bu adam her kimse özel yontulmuş gibi bir ensesi vardı, ama başı yere eğikti ve uslu bir çocuk gibi sebi annemin azarının bitmesini bekliyordu.

ama sonra birden bire bir şey oldu, başını kaldırdı, ve aniden arkasını döndü, 

ve ben dondum... 

kızıl gözleri vardı, yanılmıyordum, hayal görmüyordum, kirpiklerimi bile kırpmadan ona baktım, kesinlikle kızıl gözleri vardı, 

ve aklımın en ücra köşesinde bir ses yankılandı, 

geldim cennetim.... dedi bana....

fazla beklemek istemedim, kısacıcık oldu ama, sizi mutlu etti sanırım, yorumlarınızın hastasıyım lan:))) 60 vote, yeni bölüm için yeterlidir galiba:)))) seviliyorsunuz, sibel.....

GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin