keyifle okuyun.....
önümde diz çöken çıraklarım sadakat yemini etmiş ham şeytanlarım,
''bana onu alanları getireceksiniz yoksa hepinizi en alt katmana yollarım'' dediğimde hepsi zafer diyerek uludu, dantenin cehennem tasviri tamamen gerçeği yansıtmasa da gerçek olan yerleri yok demek yalan olurdu, gerçek suretimin acımasızlığından bana bakmaya cesaret edemeyen cehennem çıraklarım, ve beni her halimle görüp karşımda çerez yiyecek kadar bana alışmış olan kız,
bana bir şeyler oluyor, farklı bir şeyler, daha önce hissetmediğim bir şeyler, aşminaya hissettiğimden daha yoğun bir şeyler, adlandıramıyorum, umursuyorum, kızıyorum deliriyordum, farkında olmadan ona zarar vermek üzereyken kendimi durduruyorum, neden durduruyorum adımın hakkını vermem gerekirken ben neden kendimi durduruyorum,
inatçıydı, karşımda dimdik durmaya kendini zorlayıp inatla o küçük çenesini havaya kaldırarak bana diklenecek kadar cesurdu, ama aynı anda benden korktuğunun kokusunu burnuma getiren rüzgarı beni al aşağı etmek için direnirken bende ona dokunmamak için onu almamak için onu alıp kaybolmamak için direniyordum.
israfille yaptığım anlaşma acımasızcaydı bunu kabul edecek kadar da kötü biriyim, ama o, bana diklendikçe bana boyun eğmedikçe inatlaştıkça anlamadan vazgeçmek istiyordum, cennetteki yerim umurumda olmuyordu bazen, aşmina aklımdan ucup gidiyordu, ama verdiğim söz elimi kolumu bağlıyordu, onun son mektubu,
beni bırakma diye yalvaran satırlara döktüğü göz yaşları, onun intihar etmediğini o gece onu kocasının astığını öğrendiğimde kötülük için yemin ettiğim de artık geri dönüşü olmayan ruhumu şeytana sattığımda yüz yıllar sonra küçücük bir kızın bana feleğimi şaşırtması önceleri canımı sıksa da büyüdükçe etrafına karanlık hayatımı ışıklandıran aydınlık yaydığında, ve herkes o aydınlığa kapılıp gittiğinde, deliriyordum,
canını yakacağım şeyler yapıyordum, bacaklarında ki parmak izlerim boynunda dudaklarımın izleri, derken vücudunda benden izler taşıması hoşuma gidiyordu, ama o çocuk, alp, insan olan, onda beni huzursuz eden şeyler vardı, bir yerden tanıdık geliyordu ama nerden çıkaramıyordum, ve asel, ona hayran hayran bakarken, aklından geçenler katliam yapmama yetecek kadar canlıyken içime çöreklenen tarifi imkansız hissin derinliğiyle kendime engel olamıyordum,
mutluluk neydi, unutmuştum, aşminanın gözlerini görmeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki bir zamanlar onun için atan kalbimin yerini unutmuşken şimdi bazen onun dik kafalılığı bana atan bir kalp hissettiriyordu,
her ne olursa olsun , verdiğim bir söz vardı, aşminayı orda asla yalnız bırakmayacaktım,
kendime bunu tekrarlayıp dursam da, içimde ki yangın gün ve gün çoğalıyordu, onu elimden almaya cesaret edenler yangınların en acımasızlığıyla yüzleşeceklerdi, ve acımasızlığı cehennemin en sert kayasında bilemiştim,
ona ulaşamıyordum, zihnim artık ona erişemiyordu, ve cehennemde zaman yavaş aktığı için ona geç kalmaktan korkuyordum,
neden korkuyordum, zaten onu aldığımda cehennemde sonsuza kadar zebanilerimin fahişesi olmayacak mıydı? herşeyi bilerek bu yola girmemiş miydim? onun için sadece aşmina için, masumumu onların kucağına atacaktım,
bu her neyse, bu içimde ki her neyse, bazen katlanılmayacak kadar acı veriyordu, acı yaşamam için varlığımı sürdürmem için bana ilaç oluyordu ama bu acı değil, şuanda içimde ki acıyı sevmemiştim,
''efendim'' diyen sesle arkamı döndüm, yanan kazanların görüntüleri eskisi gibi bana zevk vermiyordu,
''ne var'' dedim zezeye bakarak, demek cezası bitmişti, artık o sevdiği saçları ve özenle baktığı tırnakları yoktu, böylesi daha iyi,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE
FantasyHayatim boyunca herkes bana deli dedi. Bir sey ne kadar sık dile getirilirse o olurmuş derler. Olur muydu? Olurdu biliyordum. Adim asel.... alkolik bir baba faise bir anne ozurlu bir kardeş ve yillarca turkiyede ki tum yetistirme yurtlarini gezen...