keyifle okuyun canlarım, amunun ağzından bir bölümle işte burdayım......
uyuyor... yanımda...sol köşemde her zaman olması, olduğu ve olacağı yerde... yanımda, sol köşemde,
rahat, huzurlu... biçimli kaşları onu tanıdığım günden beri hep çatıktı, ta ki şu ana kadar, rahat ve huzurla ayrılmış o taptığım dudakları, elini karnına koymuş, benim olan iki kişi, gülümsüyorum, hemde yaşarken gülmediğim kadar huzurlu bir gülümsemeyle,
saçları koklamaya doyamadığım saçları yastığıma dağılmış, sanki bir yıldız gibi...
bu adam ben miyim? sebepsiz gülümseyen içi içine sığmayan ben miyim? hayır sebepsiz değil, o var, onun içinde ki var, oğlum... karım... inanamıyorum, burda işte burda, yanımda,
''efendim'' diye fısıldayan sesle hızla doğruldum yataktan, etrafımda kimsecikler yoktu,
''efendim dışarıdayım'' dedi ses, ige tabiki, içeriye girmeye cesaret edememişti,
yavaşça onu uyandırmadan parmak uçlarımda yürüdüm,Kapıdan çıkmak istemiyordum, onu ne olursa olsun arkada bırakmak bir kapının arkasında olmasının istemiyordum, sonunda kafayıda yemiştim, ama ne güzel yemiştim,
''efendim iyi misiniz?'' diyen sesle aşağıya baktım, igenin o kocaman pörtlek gözleri şaşkınlıkla daha da büyümüştü
'' evet ''
''gülüyorsunuz'' dedi komik dimi, onun böyle şaşkın olması da normal, düşünsenize cehennemde mutlulukla gülümseyen bir iblis,
''ne vardı'' dedim o kendini toparlasın diye birkaç saniye geçti, ve yanımızda ki büyük abajura tırmanıp benimle aynı konuma geldi,
''efendim istediğinizi getirdim aşağıda sizi bekliyor, ayrıca hocayı getiremedim beni görünce düşüp bayıldı, belki de öldü pek emin değilim'' çok sikimde,
''tamam onu zeze halletsin, sen git biz geliyoruz'' tam arkamı dönüp odaya girecekken,
''efendim saat 03 de kıyılacakmış nikah şeytanın saati ya, ayrıca o sizi görmek istiyor...yalnız'' dedi ona başımı salladım. ige kendini abajurdan yere attı bende hızlı adımlarını takip ettim,
''efendimiz'' diyenle göz göze gelince yine korkunun en acımasızıyla burun buruna geldim, yavaşça belini bükerek başını yere eğdi selam vermek için, ben ki yüz yıllık iblistim cehenneme sadakatla yemin edip görevlerimi yerine getirmiştim, defalarca efendimin huzuruna çıkmıştım ama bu yaratığı görünce korkuyordum, peki cennetim bunu görünce nasıl korkacaktı orasını düşünmek istemiyordum,
''kafanı kaldırma yerden'' dedim kıpırdamadı bile,
''beni emretmişsiniz efendim''
''evet nikahımızı kıyacaksın'' dedim, ve onun ne saçmalıkları sıralayacağını merak ederek kararımdan vazgeçip elimle doğrulmasını söyledim, yoksa salonuma daha çok çamurunu bulaştıracaktı,
''dünyalı fani kız, cennet kapısının yeni varisi güzel seçim'' dedi iğrenç bir gülümsemeyle,
''ama bunun kuralları ağır efendimiz, önce o kızın ölmesi gerek''
''bunu unut o ölmeyecek'' dedim asla izin vermezdim ölmesine, o yaşayacaktı, ben ölü de olsam onun yaşaması için defalarca ölmeye razıydım
''o zaman onun kötülüğü seçmesi lazım, kötülüğü seçerse cennet kapının bekçiliğinden feragat eder ki buda yüce efendimizi çok kızdırır, onun kızgınlığı cehennemden kötüdür en iyi siz bilirsiniz''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE
FantasyHayatim boyunca herkes bana deli dedi. Bir sey ne kadar sık dile getirilirse o olurmuş derler. Olur muydu? Olurdu biliyordum. Adim asel.... alkolik bir baba faise bir anne ozurlu bir kardeş ve yillarca turkiyede ki tum yetistirme yurtlarini gezen...