Bu bölüm bol bol yorum istiyorum, ayrıca yazdığım durum tıpta mümkün. Böyle şeyler olabiliyor, merak edenler için baştan açıklamamı yapayım. İlk kez duyanlarınız muhakkak ki vardır.
Haydi yorumlar ve oylar gelsin.
Keyifli okumalar..
Oyun parkını ilk kullanan Leyla ve Emir olurken hepsi neşeliydi, Leyla'nın sağlık durumu tamamen unutulmuştu. Bulut korkularından bahsetmezken Leyla'da baş ağrılarından söz etmiyordu, Emir'inse olanların hiç birinden haberi dahi yoktu.
Ertesi gün Leyla aynanın önünde saçlarını tararken Bulut tarağı elinden alıp kendisi taramak istemişti, aynadan birbirine kenetlenen gözleriyle Bulut tek bir telinin dahi zarar görmesine dayanamaz gibi yavaşça tarıyordu.
"Saçlarını kesmeyi düşündün mü hiç?"
"Hayır düşünmedim, senin de uzun sevdiğini sanıyordum."
"Evet uzun seviyorum ama kısa nasıl olur diye de bazen merak ediyorum."
"Bilmem hiç kısa değillerdi bir gün belki kısa olurlar, ister misin?"
Bulut bir kaç saç tutamını okşarken gözleri kapalıydı, Leyla aynadan pür dikkat onu izliyordu. Gözlerini tekrar açtığında omzuna çenesini yaslayıp konuşmadan sadece seyretti. Konuşmaya başladığında sesi yalvarır gibi çıkmıştı.
"Hayır hep uzun kalsınlar, saçlarının göğsümün üzerinde dağılışını seviyorum. Rüzgarda savrulurken yosun kokunu daha çok hissediyorum, denizleri aşıp gelen güzel karım..."
"Sen öyle seviyorsun biliyorum ama sorunca şaşırdım, bitmedi mi daha işin randevuyu kaçıracağız."
Bulut tarağı elinden bırakmadan son bir kez de elleriyle düzeltip saçlarının kokusunu içine çekerken gözleri yine kapalıydı, bakmasına gerek yoktu o ruhunda hissediyordu.
"İşte şimdi bitti, artık gidebiliriz. Hem Sezen'e hediyesini de veririz."
Saçlarının arasında hissettiği öpücüğün ardından kalkarken merakla Bulut'a döndü, tamamen aklından çıktığına inanamıyordu.
"Ne hediyesi, ben onu unutmuştum."
"Sen unuttun ama ben unutmadım, sadece doğru zamanı bekledim. Ayrıca sana da söylemiyorum hastanede öğrenirsin hadi geç kalmıyormuyduk gidelim."
"Of Bulut hep aynı şeyi yapıyorsun, umarım çocuğumuz bu huyunu senden almaz."
"Haydi güzel karım söylenmede gidelim, küçük kızımızı bekletmeyelim."
"Hayır oğlumuz, kızımız deyip durma."
Merdivenlerden el ele inerlerken Bulut kahkaha attı, karısı istediği kadar erkek desin onun kızı olacaktı. Cevap vermeden inerlerken Meliha hanımda mutfağa giriyordu.
"Sabah sabah pek neşelisiniz, hemen çıkıyor musunuz?"
"Evet Meliha sultan hastaneye gidiyoruz, unuttun mu bugün randevumuz vardı."
"A doğru ya, akıl işte unutmuşum. Hadi çıkın o zaman da geç kalmayın."
"Bende diyorum Meloş ama Leyla lafa tutuyor çıkamadık ki, kızımız bekler diyorum dinleyen kim."
"Yok artık ama kızımız değil oğlumuz olacak bak Leyla demişti dersin."
Leyla tek ayağını kıpırdatırken Bulut gülmekle meşguldü, karısının bu hallerine ayrca bayılıyordu. Meliha hanımda gülüyordu ama gerçek bir gülüş değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leyla Büyüsü
Ficción GeneralGözyaşlarıyla yıkanan ellerine baktı öylece evine gitmesine izin vermişti. Nerden bilebilirdi ondan çok uzaklara gideceğini. Leyla'sını son kez ağlarken gördüğünü. Büyük bir yıkımın orta yerinde sevdiğini bulamamıştı.... Gitme Leyla'm sensizlikle...