.8.

669 45 14
                                    

Akif'e bir şey diyemeden okula gitmiştim. Ne demişti o öyle? Akif'in bana olan yakın davranışlarını hep dostça bulmuştum ama demek ki o öyle düşünmüyordu.

Üzmek isteyeceğim son insanlardan biriydi ama benim kalbimin durumu da ortadaydı.

Bir söz vardı 'Seni seveni zehir olsa da yut, seni sevmeyeni bal olsa da unut.' bu laf çok doğruydu kesinlikle.

Benim sevdiğim, beni üzüyor, ben, beni seveni üzeceğim, üzülenler ağlayacak, gözdeki yaşlar bol bol akacak, sonra bu üzüntüyle psikolojimiz bozulup, ona buna sataşacağız. Bu ne saçma bir döngüdür yahu.

Aşk cidden saçmalıktı. İnsanın ne yaptığını bilmediği, saçma hareketlerin doğru sanıldığı, mantığın durduğu... Aaah ah ben hiç sevmedim bu aşkı ama Fırat'ı çok sevdim çünkü, gözleri sarı gibi, çok güzel.

Okul bitince Meyra da benimle eve gelmiş, beni teselli etmeye çalışmıştı. Etkisi... No nayn niyet, yok.

Duş alıp yatağıma uzandığımda telefonu elime aldım. Ders çalışacak durumda değildim.

Bilinmeyen numara: İyi akşamlar, güneş gözlü.

Bilinmeyen numara: Nasılsın? O süs köpeğinin sümüğünü iyi sildin mi?

Fırat: Ne diyorsun ya sen? İleri gitmemen konusunda konuşmuştuk.

Fırat: Anlaştığımızı sanıyordm.

Bilinmeyen numara: Evet anlaştık ama, sana dediklerim konusunda anlaştık. Ben sana bir şey demiyorum ki, o süs köpeğine dedim.

Fırat: Deme! Benim çevremdeki kimseye bir şey deme.

Bilinmeyen numara: Ah, senin bu sahiplenici tavırların...

Bilinmeyen numara: Çevrenden biri olsaydım, şımarırdım.

Fırat: İyi ki değilsin, şımarıkları hiç sevmem.

Bilinmeyen numara: Tabii canım, o süs köpeğinden çok belli oluyor.

Bilinmeyen numara: Zaten o kız neden seninle anlamış değilim.

Bilinmeyen numara: Harbi, neden yanında?

Fırat: Sana ne?

Bilinmeyen numara: Teremyağa ne?

Fırat: Kötüydü.

Bilinmeyen numara: Espirim kötüyse paşam, çok boş geçiyor yaşam.

*görüldü*

Bilinmeyen numara: Buda mı gol değil? Buda mı? Ağğğğ!

*görüldü*

Bilinmeyen numara: Uyudun galiba telefon açıkken. Yoksa kesin cevap yazardın. Neyse, sana iyi geceler o zaman, rüyanda beni görme.

Bilinmeyen numara: İstesende göremezsin çünkü. Ehehehe!

Bilinmeyen numara: Hadi, tatlı rüyalar.

🌸

"Yani şimdi bizim Akif, zeki olan böyle, akıllı uslu, karnesi pekiyilerle, deneme sonuçları fullerle süslü Akif mi?"

Gözlerimi devirip kafamı sıradan kaldırdım ve pencereden dışarı baltım. Son dersten önceki tenefüsdeydik. Fırat her zamanki bankta oturmuyordu, bank bomboştu.

"Pekiyi ne be? İlkokul muyuz biz?"

Meyra dudaklarını büzüp, kaşlarını kaldırdı.

"Gerçekten inanılmaz. Hayır sen farketmedin onu anladık, ama ben nasıl farketmedim acaba."

Ben sessiz sessiz dışarıyı izlerken Meyre kendince hesaplamalar yapıyordu.

Ders başladığında ilk yirmi dakika hocayı dinleyebilmiştim. Sonrası yatış... Okul bitince bahçeye inip, kenardaki bankta oturan voleybol takımının yanına geçtim. Bugün antreman yapacaktık. Okulun giriş kapısına arkam dönük bir şekilde kızlarla muhabbet ediyordum  ancak, bir kızın ciyak ciyak sesi dönüp kapıya bakmamı sağladı.

"Ay Fırat, Melike'yle el ele mi, yoksa ben mi yanlış görüyorum?"

Aynı anda hepimiz aynı yere baktığımız için dikkat çekmiyordum. Fırat ile Melike'nin elleri, gecelerce hayallerimde kurduğum gibi birbirine kenetlenmişti. Fırat, her zamanki yüz ifadesiyle yoluna devam ederken, Melike maymun gibi sırıtıyordu. O kıvırdığın kıçın kırk yerinden kırılsın da kalkama bir daha. Ay, beddua ettim, Allahım sen affet.

İçten içe kendimi dizginlemeye çalışsam da korktuğum başıma gelmişti. Fırat süs köpeğini koluna takmıştı, ben ise kenardan izliyordum. Hayatım böyle geçecekti işte. Ben hep yan rolleri oynayacak, esas oğlanın mutluluğuyla avunmaya çalışan, aptal kızlardan olacaktım.

İçim yanıyordu da dışıma taşamıyordum.

Antremanda sitresimi atabilmek için ota boka koşmuş iyice terlemiştim. Eve gelince hasta olmamak için hemen ılık bir duş alıp sıcak bir yeşil çayla odama geçtim. Her zamanki rutinimle telefonumu elime alıp Fırat'ın mesaj penceresini açtım.

Bilinmeyen numara: (Temsili ben.)

Bilinmeyen numara: Yeni süs köpeği takmışsın koluna, türü ne?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bilinmeyen numara: Yeni süs köpeği takmışsın koluna, türü ne?

Bilinmeyen numara: Ama bak benden söylemesi, çok çelimsiz duruyor, başkaları saldırsa ellerinde kalır köpüşün.

Bilinmeyen numara: Görüldü bile yapmıyorsun, güneş gözlü. Bu kadar mı bağlısın o kıza.

Bilinmeyen numara: Hayat ne garip değil mi? Başka bir yerlerde millet görüldü attı diye trip yapar, ben görüldü yapmadın diye üzülüyorum.

Bilinmeyen numara: Bak sakın bana, ne yüzsüz kız sevgilim var hala mesaj atıyor, deme.

Bilinmeyen numara: Atarım.

Bilinmeyen numara: Çünkü ben, sevgilinle aranı bozacak kadar aklını karıştırmıyorum.

Bilinmeyen numara: Hatta ben, senin aklında hiç yokum. Birkaç dakikanı ayırdığın bir bilinmeyenim sadece.

Bilinmeyen numara: Daha dün bana cevap yazıyorsun diye kendimi şanslı hissediyordum.

Bilinmeyen numara: Şimdi ise avucumdaki son kalan umudun toz tanecikleri rüzgara karışıp uçtu.

Bilinmeyen numara: Beni anlamanı beklemiyorum ama bil. Bir yerlerde her an seni düşünen, senin hayalinle mutlu olan bilinmeyen var.

Bilinmeyen numara: Ay ne çok kükredim ben öyle.

Bilinmeyen numara: Neyse, aslanCIK bugün çok yorgun. İyi geceler güneş gözlü.

Son mesaji atalı iki saat olmuştu ama hala beyefendiden ses soluk çıkmıyordu. Son bir umut belki en azından iyi geceler demiştir diye açıp baktım. Gördüğüm şey ise gayet açıktı.

*görüldü*

Fırat: Bir daha bana mesaj atma.

*bu kişiye mesaj gönderemezsiniz.*

🌸🌸

Geç gelen bölümden ötürü çok özür dilerim. Yine bir internet sıkıntısı yaşadım, o yüzden bölüm atamadım. Ama şimdi elimden geldiğince daha sık bölümler paylaşacağım.
Saygılar...
Sevgiler...

ŞİŞKO MESAJLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin