Manga - Yad Eller
Fırat: Nereye gittin?
Fırat: Neredesin Selin?
*görüldü*Fırat: Söyle, nerdesin? Yanına geleceğim.
Selin: Gelme.
Fırat: Gelmek istiyorum. İstediğimi yaparım.
Fırat: Neredesin güzelim? Evde misin? Konum at.
Selin: Ben seni görmek istemiyorum ve istemediğim şeylerin olması hiç hoşuma gitmiyor.
Fırat: Bak bir anda oldu her şey, üzgünüm ama o it seni zorla alıkoyunca dayanamadım.
Selin: Nesi sana bu kadar dokundu ki? Sen de aynı şeyleri yapmadın mı? Hatta yapmaya da devam etmiyor musun?
Fırat: Seni herkes sandım, hata ettim. Sen herkes değilmişsin Selin.
Selin: Neyim?
Fırat: Her şey olursun ama herkes olmazsın.
Selin: Ne?
Fırat: Yaptığım tek hata değil sana yaptıklarım. En büyük hatam da değil ama en büyük hatamdan bir tanesi.
Fırat: Hata tamamen bendim. Sen bir hatayı seviyorsun Selin.
Selin: Bilseydim kaçardım. Sevmemek için giderdim. Bilseydim seni sevmezdim. Hata sensin Fırat, ben hatayı yapanım. Hatayı ben canlı kıldım. Sen her zamanki yaptıklarını yaptın.
Fırat: Beni sevdiğin için pişmansın?
Selin: Çok...
Fırat: Düzelteceğim her şeyi. Bana fırsat ver.
Selin: Sana çok fırsat verdim ama sen her seferinde beni parçalamak için kullandın şansını.
Selin: Elimde hiçbir şey bırakmadın ki. Hangi fırsat, hangi şans? Bitirdin.
Fırat: Beni seviyorsun.
Selin: Aynen, tekrarla bunu arada. Vicdanını böyle rahatlat aynen.
Selin: Ne de olsa beni seviyor der, işin içinden çıkarsın.
Selin: Aynen devam.
Fırat: Sen benim vicdanıma hiç yerleşmedin ki. Yerleşmeyeceksin de.
Fırat: Senin için ayırdığım başka varyantlar var.
Selin: İstemez.
Selin: Sen, kendini bana herkes yaptın.
Selin: Yazma daha bana.
*çevrim dışı*Fırat: Üzgünüm ama bu isteğini gerçekleştirmeyeceğim.
Fırat: Yazacağım.
Fırat: Hem burdan hem realden.
Fırat: ;)
🌸
Okuldaki o kavgadan sonra yolumun üstündeki bir park alanına gidip oturmuş ve geleni geçeni boş gözlerle izlemiştim.
Ne yapacağımı biliyordum ama nasıl yapacağımı bilmiyordum. Onu hâla seviyordum fakat yaptıkları aklımdan çıkmıyordu. Her şeyiyle ona tamam deyip kucağına atlayan aşıklardan değildim ben. Üzerse üzerdim. Tabii bazen saçmaladığım oluyordu ama her şeyden bir ders çıkarıyordum. Mesela bir dahaki sefere daha az saçmalıyordum.
Aldığım karar gelecekte neyi doğururdu bilmiyordum ama keşke dememek için bunu yapmam gerektiğini hissediyordum. Kendim için.
Parktan çıkıp eve gitmek için otobüs durağına ilerledim. Birkaç dakika sonra gelen otobüse binip arkalara ilerledim. Her yer doluydu, mecbur ayakta gidecektik. Allahtan teyzemin evi tek otobüsle gidilebilecek yerdeydi.
Otobüs harekete geçtiğinde birinin gelip yanımda durduğunu göz ucuyla farkettim. Karşımdaki geniş camdan yansımama baktığımda yanımdaki kişinin yüzünü hemen tanımıştım. Şaşkınlıkla ağzım, gözlerim ayrılmıştı. Ondan kaçmak için bir anda kendimi geriye attığımda otobüste olmanın verdiği denge bozukluğu ile tam düşecektim ki belime dolanan kolu bunu engelledi.
Yumduğum gözlerimi yavaşça açıp güneş gözlerine baktım. Manider bir şekilde sırıtıyordu. Belime dolanmış kolu ile destek verip vücudumu dik hale getirdi. Anında direğe yapıştım iki elimle ve kafamı onun ters yönüne çevirdim.
Otobüs yeni bir durakta durduğunda binen yolcular arkaya doğru yürüdü. Alan dar olduğu için insanlar çarpıyordu ve rahatsız oluyordum. Fırat arkama geçip bana değmeden iyice yaklaştı ve yukarıdaki tutunma yerlerini eliyle kavradı.
İçimde, tohumları üç yıl önce atılmış bu duygunun varlığını en derinlerimde hissetmek istemiyordum. Onu artık kalbimden ve zihnimden söküp atmak istiyordum. Bir yara kabuğu gibi tırnağımı geçirip orayı kanatmak ama o kabuktan kurtulmak istiyordum.
Fakat arkmadaki varlığı bana tamamen güveni aşılıyordu. İstemsizce içim sıcacık oluyordu. İstemiyordum ama oluyordu. Belki de istiyor muydum?
İneceğim durağa yaklaştığımızı gördüğümde yanımdaki direğin düğmesine basmak için tam elimi kaldırdığımda arkamdaki beden kolunu uzatıp bastı. Elimi hemen indirip otobüsün durmasını bekledim. Otobüs durduğu an arkamdaki beden benimle birlikte otobüste ilerledi ve önce benim inmemi bekledi. Merdivenleri indikten sonra ona hiç bakmadan yürümeye başladım.
"Tesadüfe bak sen."
Sesini duyduğumda duraklamadan yürümeye devam ettim. Sokağı döndüğümde hâla peşimden geliyordu. Sinirle bir anda yerimde durup arkamı döndüm. Bu kadar yakınımda duğunu farketmemiştim. Aramızdaki mesafe iki nefes kadardı. Hemen büyük bir adımla geri çıktım ve çatılı kaşlarım altında ona baktım.
"Ne diye takip ediyorsun beni be?"
Dudakları sol yanağına dokru bir çizgi halinde çıktı. Omuzlarını umursamazca silkti ve bana doğru adım attı. Ben tekrar geriye doğru adım attığımda o adımlarını hızlandırdı ve yanımdan geçip gitti.
Ne olduğuna anlam verememiştim. Arkamı dönüp nereye gittiğine baktığımda bizim binanın yanındaki apartmanın bahçe kapısından girdiğini gördüm.
Orda ne işi vardı ki? Evleri burada değildi ama o bu apartmana girmişti. Bir tanıdığı orada yaşıyor olabilir miydi acba?
Binanın içine girmeden bana döndü ve onu duymam için yüksek sesle konuştu.
"Görünüşe göre artık okula birlikte gidip geleceğiz."
Yine dudağının sol tarafı yukarı doğru gerildi. Bu gülüşü... Bir şeyler anlatıyordu lakin ben anlamıyordum.
🌸🌸
Selam gençler. Her hakarete açığım eyw.
Ama siz de çok hayaletsiniz yahu okuyan da yok yorum atan da yok vote veren de yok. Tüm isteklerim kırılıyor :'(
ŞU SINAV HAFTASINDA BÖLÜM YAZMIŞIM!
İLGİ!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİŞKO MESAJLAR
Short StoryKilosu fazla olduğu için cesareti olmayan minnak Selin müthiş zekasıyla sevdiği beyin anonimi olmaya karar verir. E olay da ordan başlar zaten...