.27.

435 32 8
                                    

BTS - I Need U

Her gün okula ruh gibi gidip geliyordum. Alp ve Meyra bana moral vermeye çalışıyorlardı ama nafile. Nihal bile moralimi düzeltmek için çabalamıştı ama Fırat gelmeden yüzüm gülemezdi. Alp ve Nihal, Fırat'ın o günki halinin sebebini biliyorlardı muhtemelen ama Fırat'tan izinsiz anlatamıyorlardı haklı olarak. Ben de anlatsınlar diye ısrar etmiyordum. Öğrenmem gerekirse Fırat anlatırdı belki, kim bilir?

Öğle arası zili çaldığında sıramda öylece amaçsız amaçsız oturuyordum. Meyra kolumdan tutup beni çekiştiriyordu ama ne hareket ediyordum ne de tepki veriyordum.

"Hadi Selin ya valla daraldım sayende. Kalk bari biraz yemek ye, senin bu hallerin beni çok üzüyor. "

Omuzlarımı silkip kolumu kendime çekmeye çalışırken sınıfa Alp ve Nihal'in girdiğini gördüm göz ucuyla. Alp de Meyra'ya katılıp beni zorla sıradan kaldırıp kantine indirdiler. Bir aydır her öğle aramız, her teneffüsümüz böyle geçiyordu.

Kantine indiğimde bir şey yemek istemediğim için yalnızca şekersiz çayı önüme aldım ama onu da içemiyordum. En azından mideme bir şey girmesi için şişenin kapağını çevirerek açtım ve şişeyi kafama diktim. Birkaç yudum boğazımdan aşağı kayarken önümdeki masaya biri sertçe kek ve süt koydu. Kimin koyduğuna bakmak için ağzıma yasladığım şişeyle kafamı sağıma çevirdiğimde, şişe elimden düştü ve öksürmeye başladım.

Kantindeki gözler bize dönerken ben yalnızca ona bakıyordum. Şaşkındım ve heyecanlıydım. Gözlerim dolmuştu, kalbim o kadar hızlı atıyordu ki elime alsam, elimden zıplayıp onun göğüs kafesinden içeri sızardı.

Karşımda dimdik duruyordu. Giderkenki yıkık hali yoktu ama gözlerindeki güneş renginde her an yanan alevi görebiliyordum. Hiç kül olmuyordu, sönmüyordu. Cehennemin sonsuz ateşi gibi harlanıyordu.

Alp arkadan sırtıma bir tane geçirince öksürmem geçti fakat hala o şapşal ruh halinden çıkamıyordum.

Ah be fırat nehri kuruyana kadar kalbimde sakladığım, sen ne yapıyorsun da ben böyle oluyorum?

Fırat yan masadan sandalye çekip yanıma oturdu ve bana dönüp baktı. Kafam zaten ona çevrili olduğu için aramızdaki mesafe fazla yakın olmuştu ve bir an hem rahatsız olup hem de telaşlanıp, sandalyeyle birlikte biraz geri çıktım.

Fırat sandalyemin alt kısmından tutup yanına doğru çekti. Kekin paketini açtı, sütün pipetini çıkarıp, taktı. Sonra kafasıyla yiyecekleri gösterdi gözlerimin içine bakarak ve kolunu sandalyenin sırt dayama kısmına atıp rahatça yayıldı sandalyesinde. Bir sıcak bastı, bir çok soğuk oldu sonra çiçek açtı zihnimde ve kalbim onu sulayıp, dikenlerini budadı.

Gözlerini ileride bir yere sabitlediğini gördüğümde neye baktığını merak edip o yöne baktım.

Akif.

Kaşlarını çatmış bize bakıyordu. Fırat bunları Akif'in inadına mı yapıyordu yoksa bana jest olsun diye mi?

Bence ilk ihtimal daha olsaydı. Sonuçta Fırat'tan bahsediyoruz.

E hadi bu da Fırat beyi çok bekletmemek için bir bölüm olsun. Kısa biliyorum ama bu da böyle olsun ya böyle kabul edin bu bölümü de yazıııık.

Neyse çok konuşmayayım ben.

Görüşürüz a dostlaaaar.💓

ŞİŞKO MESAJLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin