.23.

498 38 29
                                    

Lil Wayne - Mirror ft. Bruno Mars
Peki mediadaki kedinin tatlılığı...

Fırat: Günaydın.

Okul kapısının önünde durmuş boş boş etrafıma bakıyordum.

"Hadi ama Selin, ne zamana kadar burada bekleyeceksin?"

Akif beni evimden alıp okula kadar benimle birlikte yürümüştü ve şimdi de beni okula girmek için ikna etmeye çalışıyordu.

Fırat sabah bana mesaj atmıştı, Instagramdan, benim kendi hesabıma. Ve ben herhangi bir cevap veremedim çünkü elim ayağım bu kadar titrerken yolladığım mesajın randomdan farkı olmayacaktı. Okula gelmiştik ve ben girmeye çekiniyordum. Onun oturduğu bank bahçe kapısını tam görüyordu ve orda oturduğuna emindim.

"Acaba ben, eve mi dönsem?"

Akif gözlerini devirdi ve kafasını eğip, ayakkabısının ucuyla yeri eşelemeye başladı, beton olan yeri...

"Ondan kötü bir tepki mi bekliyorsun?"

Akif'in sorduğu sorunun cevabını veremiyordum çünkü Fırat, okuduğu şiir ile beni yererken attığı mesajlarla umut veriyordu. O mesajlardan nasıl umut buluyorsun demeyin, bulurum ben.

Hem benim canımı yakıyordu hem de benimle konuşmaya devam ediyordu. Neydi bu yaptığı?

"Ondan nasıl bir tepki beklediğimi bilmiyorum, bu daha çok korkutuyor."

Akif başını salladı ve bir anda kolumdan tutup beni hızlıca okuldan içeri çekti. Tabii, onunda canına tak etmişti artık. Panikle irileşen gözlerim direk güneş rengindeki yakıcı gözlerle temasa geçti. O bana bakıyordu ben ona. Gözleri benim kahve rengindeki iri gözlerimden ayrılıp, kolumdaki ellere, ardından o elin sahibine ulaştı. Şu an o sımsıcak gözleri buz gibiydi. Bu sırada yürümeye devam ediyorduk. Okul binasından içeri adım attığımızda Fırat'ın görüş açısından çıkmıştık. Bu beni üzerdi.

Akif kolumdaki ellerini çekip bedenini bana çevirdi.

"Gördün mü, korkacak bir şey yokmuş."

Hiçbir şey diyemeden öylece ona bakıyordum. O sırada telefonumun bildirim sesi yükseldi. Sessize almayı unutmuş olmalıydım.

Fırat: Demek senin günün o çilliyle aydı. Ben de neden cevap vermediğini merak ediyordum. Şimdi anladım.

Heyecanla atan kalbimin gümbürdemesi aynı sözü tekrarlatıyordu.

Beni merak ediyor, beni merak ediyor.

"Sınıfa çıkalım."

Dedikten sonra hızla merdivenlere yöneldim. Sınıftan içeri adımımı atar atmaz sırama doğru yürüdüm ve Meyra'nın söylediklerine kulak asmadan telefonumu cebimden çıkardım.
Numaramı artık gizliye almama gerek yoktu.

Selin: Ona çilli deme.

Fırat: Onca söylediklerim değil de buna mı takıldın?

Fırat: Gerçekten inanılmazsın.

Selin: İnsanlara bu şekilde isim takman hoş değil diye demiştim.

Fırat: Bunu, bir insana süs köpeği lakabını takan biri mi söylüyor?

İşte şimdi köşeye kıstırmıştı beni. Yüzüm düşerken bir dakika ne diyeceğimi düşündüm.

Selin: Ben o lakabı kullandığımda sen daha kötü tepkiler veriyordun. Sen de onaylamadığını yapmış oluyorsun.

ŞİŞKO MESAJLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin