BTS - Mic Drop
Okulun bitmesini sabırsızlıkla belledikten sonra eve gelir gelmez hızla üstümü başımı değiştirip telefonu elime aldım. Fırat'a hala cevap vermemiştim.
Bilinmeyen numara: Sabah cevap veremedim, kusura bakma. Resmi neden yolladın anlamadım ama güller güzel.
Bilinmeyen numara: Çocuğun da yüzü tam belli olmuyor ama senin kadar yakışıklı olmadığı kesin.
Fırat: Hah, ben de ne zaman yalan söylemeye başlayacak diyordum.
Bilinmeyen numara: Ben sana hiçbir zaman yalan söylemedim. Bu da neyin nesi?
Fırat: Cevapsız çok bıraktın ama. Kiminle konuştuğumu bilmiyorum, bana bulunduğun imaları da... Ve hiç birine cevap vermedin. Bunun yalandan ne farkı var he?
Bilinmeyen numara: Bunun yalandan çok farkı var güneş gözlü. Ben sana olmayan bir şeyi söylemiyorum. Ben sana hiçbir şeyi söylemiyorum yalnızca. İkisi farklı! Ve hiçbir şeyi söylemiyor oluşum, bir gün her şeyi söylemeyeceğim anlamına gelmez.
Fırat: O gün bir an önce gelmeli. Gelmemesi, senin zararına.
Bilinmeyen numara: Belki de senin...
*görüldü*
İşıne gelmeyince görüldü atıp kaçıyordu. Ama pek de umrumda değildi açıkçası. Çünkü bunu yapacağını tahmin ediyordum.
🌸
Ertesi gün okula gittiğimde dersler can sıkıcıydı. Sabırla okul çıkışı yapılacak voleybol antremanını bekliyordum. Alp ile tenefüslerde ara sıra rast geliyorduk. Bana bakıp gülümsüyor ve el sallıyordu. Tabii bu da diğerlerinin tuhafına gidiyordu ama bunu ne Alp ne de ben takmıyorduk.
Öğle molasında kantin sırasında bekliyorduk. Kuru bir tost almak için şu sırayı beklemk sinirlerimi bozuyordu ama guruldayan midemi de susturmam gerekiyordu. Sonunda sıra bize gelince hemen tostumuzu ve kolamızı alıp boş bir masaya oturduk. Meyra karşıma oturmuş planımız hakkında sorular soruyordu. Çok meraklı bir arkadaşım vardı. O kadar meraklıydı ki bildiği şeyleri bile soruyordu bazen.
Tostumdan ısırık alıp çiğnerken kantinden içeriye Alp ve arkasından Fırat girdi. Kantin sırasına girdiklerinde Alp beni görmemişti. Ben de her hangi bir atakta bulunmayıp tostumu tıkınmaya devam ettim.
Biz Meyra'yla havadan sudan konulara geçiş yapmış, dedi kodu yaparken bir anda yanımızdaki sandalyeler çekildi. Şaşkınca sağıma baktığımda Alp sırıtarak bana bakıyordu. Soluma baktığımda ise Fırat tüm aşık olduğum uzuvları ile oturuyordu.
Ben ne olduğunu anlamamış şekilde öylece dururken. Alp elini ozuma koydu.
"Kanka naber?"
Alp'in bana kanka demesinin dışında sanki her gün birlikteymişiz gibi davranması beni çok şaşırtmıştı.
"İyiyim, sağ ol. Sen?"
"Ben de ne yapayım işte, sevdalıyım biraz."
Dediği şeye gülesim gelince kendimi tutamayıp sessizce kıkırdadım. Meyra karşımda sinsi sinsi gülüyordu.
"Sen nasılsın, Fırat?"
Meyra Fırat'a sorunca gülesim geldi. Aslında demek istediği 'nasıl olursan olsun ileride kötü olacaksın.'
"İyiyim, iyi olmaya çalışıyorum."
"Melike nerede, kanka?"
Alp'in sorduğu soruyla gözlerimi hemen Fırat'a çevirdim. Omuzlarını silkip etrafı öylesine koloçan etti.
"Kuyruğunu sana sürtmeden duramazdı ama..." sessizce söylediğim şeyi duymaz sanıyordum ama duymuştu. Bir anda güneş gözlerini bana çevirip kaşlarını çattı.
"Ne dedin sen?"
Korkuya kendimi biraz geri çektim. Güneş gözleri sertleşmiş kızgın bir demir gibi görünüyordu. Sevmediği bir kız için gösterdiği tavırlar ağrıma gidiyordu. Sevseydi duygularına saygı duyardım ama sevmediğine emindim. Korkmuş olmam ise karşısında yavru kedi gibi pısacağım anlamına gelmiyordu. Ben olsam olsam yavru aslan olurdum.
"Melike'den bahsediyorum. Dibinden ayrılmıyor ya hiç."
Elini masaya koyup, bana doğru eğildi.
"Sen nerden biliyorsun? Bizi mi gözetliyorsun?"
Ağzımdan kaçırdığım laf yüzümden kendimi dövmek istiyordum ama Milike'ye laf atma fırsatı elime geçince kaçıramıyordum.
"Bilmem için gözetlemem gerekmiyor. Çarpık bacaklı sevgilin, herkesin gözüne sokuyor zaten."
Burnundan hava bırakıp, dalga geçer gibi güldü. Güzel gözleri, benim gözlerimden ayrılmıyordu. Neden böyle bakıyordu?
"Neyse..." deyip ayağa kalktım. Okul çıkışı için sabırsızlanıyordum.
"Sizin muhabbetinize doyum olmaz. Ben gidiyorum."
Meyra da benimle birlikte kalktığında Alp elini salladı.
"Görüşürüz, minnoş kankam."
Gözlerimi devirdim ama aynı zamanda gülüyordum da. Alp ile aramızın bir anda bu kadar iyi olması beni korkuttuğu kadar mutlu da ediyordu. Arkadaşlığı gerçekten iyiydi.
"Görüşürüz yavruş kankam."
Söylediğim söze Alp kahkaha atarken Fırat'ın dudaklarının yanlara doğru gerildiğini gördüm. Bu azda olsa beni mutlu etmişti.
Gülümseyerek arkamı dönüp kantinden çıktım. Kimliğimin ortaya çıkması pahasına bu işi yapacaktım.
🌸🌸
Geliyooor geliyooor Selin başkan geliyor!
Nasıldı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİŞKO MESAJLAR
Cerita PendekKilosu fazla olduğu için cesareti olmayan minnak Selin müthiş zekasıyla sevdiği beyin anonimi olmaya karar verir. E olay da ordan başlar zaten...