.36.

411 32 23
                                    

Belki de hayatımda ilk defa bu sabah mutlu bir şekilde uyanmıştım. Telefonumun alarm sesi çaldığında ilk defa gülümseyerek kapatmıştım. Normalde akıl almaz küfürlerimle sabahımı süslerdim.

Lavaboya ilerleyip elimi yüzümü güzelce sabunladım ve ardından dişlerimi fırçaladım. Odama geçtiğimde okul formamı giydim ve elime tarağımı alıp aynanın karşısına geçtim. Resmen gözlerimin içi parlıyordu. Ben parlıyordum. Demek ki içten mutlu olmak böyle bir şeydi.

Saçımı özenle tarayıp elektriklenmemesi için uç kısımlarını kremledim ve çantama gerekli şeyleri koyup mutfağa geçtim. Teyzem kahvaltıyı hazırlamış, kahvesini yudumluyor, bir yandan da elindeki tabletin ekranında gündemdeki haberleri okuyordu. Ben de kendime bir kahve koyup masaya oturdum ve zeytini çatallamaya başladım. Sabah sabah midem uyanmadığı için ikinci zeytinde bırakmıştım çatalı.

Sıcak kahvemden son yudumu alırken masadaki telefonum titredi. Teyzemin ilgisi telefona kaysa da ben telefonu elime alınca tekrar haberleri okumaya döndü.

Fırat: Aşağıda bekliyorum.

Selin: Hemen geliyorum.

Aceleyle masadan kalktığımda teyzem elindekini masaya bıraktı ve kalkıp peşimden geldi. İşine gitmek için önce benim evden çıkmamı bekliyordu. Sonra kendi arabasıyla gidiyordu. Beni bırakabileceğini her defasında söylese de istemiyordum. Kendim gidebiliyordum sonuçta, benim için yolunu değiştirmesine gerek yoktu.

Montumu giyerken teyzem yanımda dikiliyordu.

"Benim bırakmamı ister misin?"

Gözlerimi devirip ona döndüm ve sonrasında eğilip kısa botlarımı giymeye başladım.

"Hayır teyze. Her sabah aynı şeyi konuşmamız gerekmiyor."

Ayakkabılarımı giyince dikeldim ve kapının kulpuna uzandım.

"Hiç sabahları mesaj almazdın ve bu kadar enerjik..."

Kapıyı açıp dairemizden çıktım ve asansörün yanına yürüyüp düğmeye bastım. Teyzem kapının pervazına yaslanmış beni izliyordu.

"Sevgili teyzeciğim. Bu seni mutlu etmeli."

Gülümseyere el salladı ve ben de asansöre binip aşağı inmeye başladım. Teyzem çok dikkatli ve zekiydi. Ondan saklamazdım zaten. Beni biraz daha sıkıştırsa dökülürdüm hemen. Aramızda teyze yeğen değil de arkadaşlık, dostluk gibi bir ilişki vardı.

Aşağı indiğimde hızlı adımlarla apartmandan çıktım. Fırat'ı göremeyince bahçeden çıkıp etrafa baktım ama ortalıkta yoktu. Telefonu çıkarıp saate baktığımda bana mesaj atalı üç dakika olduğunu gördüm. Geç kalmamıştım.

Selin: Fırat, neredesin? Ben aşağı indim ama sen yoksun.

Birkaç dakika beklesem de mesajıma cevap vermemişti ve hâlâ ortalarda gözükmüyordu. Saate tekrar baktığımda on dakika daha beklersem okula geç kalacağımı farkettim ama geç kağıdı alabilirdim.

Teyzem inerse beni farketmesin diye binanın bahçesine girdim ve yan taraftaki banka oturdum.

Selin: Bahcenin içindeki bankta oturuyorum. Gelirsen haber et, seni bekliyorum.

Yine mesajıma cevap gelmemişti. Telefonumla biraz oyalandıktan sonra bir çıtırtı duydum. Kafamı kaldırıp gelene baktığımda ağzım şokla aralandı.

Akif.

Hızla ayağa kalktığımda eliyle turuncu saçlarını karıştırıp yanıma doğru yürümeye devam etti.

ŞİŞKO MESAJLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin