Feridun Düzağaç-Beni Bırakma
Canım acıyordu aynı zamanda da acımıyordu sanki. Cennet ile cehennemin arsında bir uçurumun kıyısında ileri geri sallanıyordum. Ne yapacağımı, nereye adım atacağımı seçemiyordum.
Yüzümdeki ıslaklık kuruduğunda ikinci ders için de zil çalmıştı. Tuvaletteki kabinlerden birine girip klozetin kapağını indirdim ve üstüne oturdum. Kafam bu denli karışıkken ders dinleyebileceğimi zannetmiyordum.
Tuvalete birileri girip çıkıyordu. En sonunda kapı kapanıp ses kesilince herkesin derse gittiğini anladım. Benim de kalkıp gitmem gerekiyordu ama kendimde bu gücü bulamıyordum. Gözlerim hafif tombul olan ellerimde, öylece oturuyordum. Hırkamın cebindeki telefonum titrediğinde açıp bakmadım.
Derin nefesler alıp vermek istiyordum ama tuvalette olduğum için bunu sonraya erteledim. Tuvaletin içinde adım sesleri geldi. Ben hâlâ oturuyordum aynı şekilde. Adım sesleri kapıma yaklaştı. Aldırmayıp kendi iç alemimdeki yolculuğa devam ettim. Kapı tıklandığında sesimi çıkarmayıp öylece oturdum. Açılmayı denendiğinde kilitli olduğu için açamadı.
"İçeride olduğunu biliyorum, Selin. Çık hadi konuşalım, derse girelim."
Meyra'nın sesini duyduğumda hayal kırıklığına uğradığımı farkettim. İçten içe yanıma gelenin o olmasını istiyordum.
Yerimden kalkıp kapıyı açtım. Meyra karşımda hüzünlü gözleri ile bana bakıyordu. İki adımda ona yaklaşıp sarıldım. Şu an birilerinden destek almaya ihtiyacım vardı. Onun da kolları hemen bedenimi sardı.
Bir süre sarıldıktan sonra geri çekilip birbirimize baktık.
"Anlatacak mısın, derse mi girelim."
Ona anlatmadığım bir şey yoktu. O yüzden az önce olanları kısa bir özet geçtim.
"Gerçekten Melike'nin mi yanındaymış, inanmam."
Omuzlarımı umursamazca silksem de kafamın içi bu soruyla doluydu.
"Neden inanmıyorsun ki? Sevgilisi değil mi, gitmiştir."
Meyra gözlerini devirip, kolunu omzuma attı ve beni tuvaletten çıkardı.
"Eski sevgilisi. Unuttun mu onları biz ayırdık."
Tepemde gezen kara bulutların şimşekleri üzerime çakıyordu.
"Eğer ayırmasaydık hâlâ sevgili olacaklardı"
"Hayır canım, biz ayırmasak Fırat ayrılırdı."
Kaşlarımı çatıp, kolumun altından çıktım ve ona baktım. Bu sırada sınıfa ulaşmış kapının önünda bekliyorduk.
"Sen nereden biliyorsun?"
Gözlerini kırpıştırıp ellerini oraya buraya sallamaya başladı.
"Nereden bileceğim canım, tahmin ediyorum."
Deyip hemen kapıyı tıkladı ve hocadan girmemiz için izin isteyip beni de arkasından içeri aldı. Az önceki tavrının ne olduğunu bilmesem de o an önemsemedim.
Fırat'ı sıramda otururken gördüğümde bir an için onun bizim sınıfta olduğunu unuttuğumu farkettim. Yere basmayan adımlarımla sıramıza ilerlerken gözleri üstümden ayrılmıyordu. Sıramıza ulaşıp yanına oturduğumda bakışlarını üzerimden çekti ve tahtada ders anlatan hocayı dinlemeye başladı. Ben ise dönüp bakamamıştım ona. Hâlâ ne düşünmem gerektiğini ve ne hissettiğimi çözemiyordum.
.
Okul bittiğinde mutlulukla çantamı sırtıma alıp Meyra'ya elimi salladım ve sınıftan çıktım. Gün boyu Fırat'ı görmezden gelmiştim. Onun ise gözleri sürekli üzerimde olmasına rağmen benimle hiç konuşmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİŞKO MESAJLAR
Short StoryKilosu fazla olduğu için cesareti olmayan minnak Selin müthiş zekasıyla sevdiği beyin anonimi olmaya karar verir. E olay da ordan başlar zaten...