.13.

587 38 10
                                    

Okul yolundaki madur üniversite sınavı öğrencisiyim ben. Panda görünümlü ama içten yılan gibi maşallah dedirten tiptenim. Yılan dediysem pis, kaknem bir insan anlamında değil. Yararlı konularda yılanım diyelim.

Okul kapısından girince her sabahki gibi Fırat'ın olduğu banka bir göz attım. Melike bir şeyler anlatıyordu fakat Fırat elindeki telefonla meşguldu. Acaba Melike, dışardan bakınca ne kadar ezik göründüğünün farkında mıydı?

Derin bir nefes bırakıp binaya girdim. Alp çirkin sırıtmasıyla karşıma çıktı. Beni görünce sırıtışı daha bir keyiflendi, sebebi ise çok belliydi yine beni eğlencesi yapacaktı.

"Oo Selin hanım, göbeğiniz sizden önce gelip haber verdi, ben de seni karşılamak için geldim."

Gözlerimi devirdim. Bu çocuk cidden çok can sıkıcı olmaya başlamıştı. Birilerine bu durumu anlatacak olsam vereceği cevap şuydu: O zaman sen de kilo ver, kimse dalga geçmesin. Neden? Benim kilom kimseye söz hakkı vermiyor ki! Neden dalga geçiliyor, neden söz sahibi olunuyor? Ben tipi bozuk olan kimsenin arkasından laf etmedim bugüne dek çünkü bir insanı fiziğiyle vurmaya çalışmak en büyük acizliktir bana göre. Kişiliği ya da zekasıyla başa gelemeyince fiziğine takılıyorlar çünkü o insanın verebileceği başka açığı yok.

Cevap vermeden yanından geçecekken bir anda koluma yapıştı. Şaşkınlıkla dönüp baktığımda gözlerindeki o şeyi gördüm.

Kötülük.

Alp kötü biriydi. Ondan nefret etmek bir yana dursun ona karşı iğrenti duygusunu hissetmek bile fazlaydı bence.

"Bırak." hırıltılı gibi fısıltıyla çıkan sesime aldırış etmedi.

"Bırak dedi Alp." duyduğum sesin ona ait olabilme ihtimali bile mucizevi geliyordu. Arkama dönüp baktığımda gözlerim ayrıldı. Fırat...

Kolumdeki el beni serbest bırakınca Alp'ten uzaklaştım hemen. Fırat kafasıyla yukarıyı, yani sınıfları gösterince bir şey diyemeyip merdivenleri titrek adımlarla çıktım.

Şaka değildi, Fırat beni korudu. Aman Allahım, şu an kalp krizi geçirebilirim.

Beş ders boyunca olayın şokunu üstümden atmaya çalıştım. Meyra hemen yüzümdeki ifadeden bir şeyler olduğunu anlayıp anlattırmıştı. Duyunca o da çok şaşırmış bir sürü teori öne sürmüştü. Ama hiçbirini anlamamıştım.

Öğlen arası yemek için kantine indiğimiz sırada merdivende Fırat ile karşılaştık. Teşekkür etmeliydim ama nasıl yapacağımı bilemiyordum. Aynı basamakta durunca bir an gaza geldim.

"Fırat,"

Cevap vermeden sadece dönüp baktı, Melike yanında değildi. Bu benim için iyi bir şeydi.

"Şey ben, ımm."

Ben saçmalarken Fırat gözlerini devirip gitti. Ben ise mal gibi kaldım. Bildiğiniz merdivenin ortasında öylece kaldım. Kendimi bu merdivenden aşağı bıraksam daha fazla rezil olur muydum acaba?

Gözüme toplanan yaşların akmaması için dişlerimi sıkıyordum. Meyra koluma girip beni kantine götürdü. İştahım kapanmıştı bir şey yemek istemiyordum, dememi bekliyorsunuz ama hayır. Ben morali bozulunca iştahı açılan biriydim. Lahmacunlar, çiğ köfteler gömmüyordum ama bol çikolata ağırlıklı şeyler yiyip sonra da mide arısı çekiyordum.

Kantinden 5 tane çikolata alıp sınıfa çıktım, insanların arasında yemek istemiyordum. Sınıfa çıkınca paketleri tek tek açıp yedim. Meyra dikkat etmem gerektiğini söylese de aldırmadım.

Öğleden sonraki dersler bittiğinde karnıma taş yüklemişler gibi bir sancı vardı. Çantamı Meyra sağ olsun alıp, eve kadar bana eşlik etmeyi teklif etti. Hayır diyemedim. Okuldan iki büklüm çıktım. Öğretmenler ciddi bir şeyim olup olmadığını sorduğunda önemli olmadığımı söylemiştim. Beden eğitimi hocasını bahçede görünce yanına gidip iyi olmadığımı ve antremana katılamayacağımı söyledim. Anlayışla karşılayıp geçmiş olsun dileklerini belirtti.

Eve gelince annemden azar işitmiştim. Kadın haklıydı. Kuzu kuzu azarımı yeyip, sıcak süt içtim ve yatakta biraz dinlendim. Bir süre sonra canım sıkılınca telefonu elime aldım.

Bugün Fırat beni çok üzmüştü hatta karın ağrımın bir sebebi de oydu. Hatta tam sebebi oydu. Lakin seviyordum, sevdiğim için de vazgeçemiyordum.

Bilinmeyen numara: Naber?

Fırat: İyi.

Bilinmeyen numara: Ben de iyiyim sorduğun için sağ ol.

Fırat: Sana umut vermemi istiyorsun. Vermem.

Bilinmeyen numara: Öyle bir şey istemiyorum. Sadece konuşmak istiyorum, seninle bir şeyler paylaşmak istiyorum.

Fırat: Tanımadığım insanların iyi olup olmaması umrumda değil.

Bilinmeyen numara: Sanki tanıdıklarına soruyorsun, iyi misin diye.

*görüldü*

Bilinmeyen numara: Seni çok iyi tanıyorum. Biliyorum ki bugün atacağım diğer mesajlara cevap vermeyeceksin. Zaten karnım ağrıyor, kendimi çok yormadan iyi geceler deyim şimdiden.

Bilinmeyen numara: Kendine iyi bak, seni seviyorum.

🌸🌸

Merhabalaaaaar. Bölümü nasıl buldunuz? Ben Fırata biraz sinir oldum. Burnu çok havada sanki, o burnu indirmek lazım, değil mi?

ŞİŞKO MESAJLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin