.30.

404 32 12
                                    

Teoman - Mavi Kuş ile Küçük Kız


Gözlerimi çekmeden, serbestçe bakabildiğim tek yer odamın tavanıydı. Hastanenin keskin ilaç kokusundan sonra teyzemin çiçekli deterjanlarıyla yıkadığı odamdaki koku midemi iyice bulandırmıştı. Yataktan yavaş hareketlerle önce oturur pozisyona geçip, ardından ayaklarımı zeminle buluşturdum ve kendimi ileri iterek ayağa kalktım.

Canım acımıyordu, başım dönmüyordu ama kendimi çok halsiz hissediyordum. Tuvalete girip musluğu açtım ve yüzüme birkaç kez su çarptım. Biraz daha kendime geldiğimi hissettiğimde oturma odasına doğru ilerledim. Teyzem televizyona bakıyordu ama izlemiyordu. Aklının başka yerde olduğu belliydi.

"Teyzecim,"

Dal parçasının kırılışı gibi çatırdıyordu sesim.

"Ah benim güzelim, gel, yanıma otur."

Yanına gidip oturduğumda hemen koluyla beni kendine çekip, başımı omzuna yaslamamı sağladı.

"Daha iyi misin, teyzecim?"

"Hı hı"

Kısa verdiğim cevabın ardından ikimizde konuşmayıp öylece durmaya devam etmiştik. Gözlerimin gittikçe ağırlaştığını hissettiğimde teyzem benden önce davranıp, sardığı koluyla destek olarak beni ayağa kaldırdı ve odama yönlendirdi.

🌸

Bir haftanın sonunda tekrar okula döndüğümde eski Selin'i geride bırakmış bambaşka bir ruh haliyle bahçeyi adımlıyordum. İnsanlar dönüp dönüp bana bakıyordu. Onalrı aldırmayıp binadan girdim ve sınıfımın katına ulaştım. Sınıfın önünde Alp Meyra ve Nihal'i birlikte konuşurken görünce yanlarına ilerledim. Meyra okuldan sonra hergün yanıma uğramıştı. Alp ve Nihal de ara sıra gelmişler hafta sonunun iki gününü de benim yanımda harcamışlardı.  Akifin de gelmeye çalıştığını ama Meyra ile Alp'in ona karşı durduğunu biliyordum. 

Fırat ise hiç gelmemişti. Ona o kadar çok kırgındım ki. Tamam bir kere hata yapmış olabilirdim, saçmalamış olabilirdim ama aptal değildim. Bu şekilde ifşa olmuşken aynı hatayı tekrar yapmazdım. Fırat'ın hiç sorgulamadan direk karşımda durması, jilet dolu bir bardağı kafama dikip, hepsini tek seferde yutmuşum hissi veriyordu.

Aşk o kadar ilginç bir duyguydu ki. Kurumuş çiçek gibi. Baktığın zaman insana inanılmaz güzel bir manzara sunuyor, kokusu insanı huzurlandırıyordu. Ama cansız, dalından koparılmış, ruhu çalınmış...

Ruhum çalınmıştı. O nereye gidiyorsa sürüklüyordu bedenime can veren hayaleti. Ben ise onun nerelere gittiğini bilmiyordum. Ruhuma da ulaşamıyordum.

Arkadaşlarım beni gördüklerinde tek tek sarıldılar.

"Seni okulda görmeyi özlemişim, pofuduk"

Alp'in şirin(!) tabiri üzerine hepimiz güldük. Meyra dibime kadar girmiş tek koluma sarılmış ayrılmıyordu. Çantamı sınıfa bırakıp yanlarına döndüğümde Fırat'ın geldiğini gördüm. Alp'in yanında durmuş etrafa boş gözlerle bakıyordu.

Kırgın da olsam onu özlemiştim.

Benim geldiğimi farkettiği an Meyra tekrar koluma sarılmış ve kulağıma yaklaşıp,

"Sınıfa girebiliriz."

Dedi. Kafamı önüme doğru sallayıp sınıfa girmek için arkamı döndüm ve bir adım attım.

"Selin,"

Kulağıma dolan, kalbimi okşayan ses ikinci adımıma engel olmuştu. Meyra bir şeyler fısıldamaya devam ediyordu ama onu duymuyordum.

Tekrar arkamı dönüp ona baktığımda yüzünde ilk defa rastladığım bir ifade vardı. Çözemiyordum.

Sesimi çıkarmayıp sadece baktığımda o konuşmaya devam etti.

"Okul çıkışı meşgul değilsen, benimle gelir misin?"

Koridorda Fırat'ı duyan ve yanımızdakiler şok içinde bize bakıyorlardı. Fırat'ın rezil ettiği kıza bir anda böyle bir teklifle gelmesi herkesi şaşırtmıştı. Ama beni şaşırtmamıştı. Çünkü Fırat, bir hafta boyunca yanıma gelmese de sürekli aramış ve mesajlar atmıştı. Hiçbirine cevap vermemiştim.

Yine cevapsız bırakmak istiyordum ama yüz yüze olduğumuz için stabil tuttuğum bir sesle ona cevap verdim.

"Hayır, meşgulum ve meşgul olmadığım bir zamanın geleceğini sanmıyorum."

Sınıfa girip sırama oturduğumda sınıfımdan duyan kişiler ve hala kapı girişinde ağzını iki metre ayırmış duran Meyra şaşkınlıkla bana bakıyordu. Hiçbirini umursamadan kafamı pencereye çevirip, sıranın üstünde birleştirdiğim ellerimin üstüne koydum. Kimseyi çekemezdim.

🌸

Okul, eziyet dolu saatler sonucu bittiğinde hemen çantamı sırtlanıp sınıftan Meyra ile birlikte çıktım.

Birlikte bahçeye inip çıkış kapısına doğru ilerlediğimizde kapıda Akif'i gördüm. Gün içinde okulda değildi. Onu görmemiş gibi yapıp yoluma devam ettiğimde yanıma koşup kolumu yakaladı.

"Selin, lütfen dur."

Dediklerini dinlemeden elimi sirkeleyerek ondan kurtulmaya çalıştım. Kolumu daha da sıkı tuttuğunda canım acımaya başladı ve yüzümü buruşturdum. Meyra da bağırıp çağırıyor ve beni Akif'ten kurtarmaya çalışıyordu.

Bir anda Akif'in kolu çekildiğinde ne olduğunu anlayamadan Akif'i yere serili halde bulduk. Fırat karşısında derin soluklar eşliğinde kızarmış, sinirli yüzüyle duruyordu. Akif ayağa kalkmaya çalıştığında Fırat üstüne çullanıp yumruk atmaya başladı. Yumruklarını rastgele savuruyor Akif'in neresine gelirse indiriyordu. Alp ve Meyra onları ayırmaya çalışırken okulun dışına çıkmış öğrenciler kenara birikmiş öylece izliyorlardı.

Ben ise arkamı dönüp, otobüs durağına doğru ilerledim. Biri sevdiğim beyefendi de olsa umursamamaya çalıştım.

Bencillik yapmıyordum. Artık sadece gururuma daha sıkı tutunuyordum ve mantığımla hareket etmeye çalışıyordum.

🌸🌸

Herkese merhabaaaaaa
Geç geldiği için kızacaksınız, her seferinde bahane üretiyorsun diyeceksiniz ama ama amaaaa hasta olmam, okulların başlaması, telefonumun bozulması, bilgisayara internet bulamamam, sonra yeni telefon almak falan derken gecikti ve gerçekten üzgünüm. :(
Artık daha sıklıkla bölüm atabilmek için çabalayacağım bakın GERÇEKTEN!

Neyse bir dahaki bölümde görüşürüz.
Hoşça kalıııın❤

ŞİŞKO MESAJLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin