.35.

371 30 7
                                    

Kalbimin hızlı atışı beni tedirgin ettiği kadar onu da ediyor muydu acaba? Çarpıntı seslerini duyduğuna emindim, ses o kadar yüksek ve yankılı geliyordu ki bana.

Bizim apartmanın bahçesinde küçük bir bank vardı. İkimiz de dib dibe oturmuş yan yana olmanın tadını çıkarıyorduk. Olanlar hâlâ bana hayâl gibi geliyordu. Peki şu an hemen yanımdayken bile onu özlüyor olmam neydi?

Bir kolunu havaya kaldırdığında ne yaptığına bakmak için ona döndüğüm. O da bana döndü. Kladırdığı kolunu arkamdan geçirip omuzuma tutundu. Dudakları küçük bir gülümsemeye ev sahipliği yapıyordu. Aynı gülümseme benim de dudaklarımda yer almıştı.

Güneş gözleri ilk defa isminin hakkını vererek ışıl ışıldı. Gerisin geriye bir tedirginlik hissetsem de bunu es geçmiştim.

Yanımdaydı.

Gerisinin ne olduğu önemli olmazdı ki.

Ama onda neyin değiştiğini merak ediyordum. Yakın zamanda beni elinin tersiyle iterken şimdi karşımda, kolu omzumda, göz göze, diz dize oturuyorduk. Bu beni heyecanladırmanın yanında meraklandırıyordu da. Ondan uzak kalmak istiyordum ama bunu beceremediğim ortadaydı.

Bu konuları ne zaman konuşmamız gerektiği hakkında fikrim yoktu lakin yakın zamanda bunu çözmeliydim.

Hava hafif esince içimin titrediğini hissettim. O yanımdayken sıcacık oluyordum ama bu tamamen duygusal bir açıydı. Yarına hasta olup da okula gidemezsem ve Fırat'ı bu yaşananlar üstüne göremezsem çatlardım.

"Eve çıkmalıyım."

Fısıltıya yakın bir sesle konuştuğumda gülen yüzü soldu.

"Biraz daha dursak böyle?"

Başımı yavaş yavaş iki yanıma salladım. Omzumdaki elini daha da sıkarken beni kendine daha çok cekti. Bu kadar yakınında olmak beni utandırmış ve germişti.

"Şey... Gideyim."

Kendimi ondan geri iterken rahatsız olduğumu anlayıp kolunu omzumdan çekti ve ayağa kalktı. Yüzü daha çok düşmüştü.

"Tamam o zaman. Galiba üstüne çok geldim zaten. Şimdi gideyim."

Mahçup tavırlarıyla konuştuğunda içim kaynayarak ona bakıyordum. Hem bu kadar havalı hem de bu kadar tatlı olmayı aynı anda nasıl başarıyordu, anlayamıyordum.

Hızla ayağa kalktım ve ellerimi önümde salladım.

"Hayır hayır, üstüme gelmedin. Yani,"

Derin bir nefesi içime çekip bıraktım. Ay ilişkimzin ilk alınmasıydı bu. Resmen gönlünü almaya çalısıyordum.

İlişki dedim değil mi? Tabii şu an varsa öyle bir şey.

"Yani her şeyin bir anda olması beni çok saşırttı ama şimdi nedenleri konuşmayalım. Onun da zamanı gelir elbet, değil mi?"

Boğazının ortasında ufak bir dağ gibi yükselen adem elması yukarı aşağı hareket ettiğinde yutkunduğunu anladım. Bakışlarındaki değişimi yakalasam da üstünde durmadım. Olanların onu da şaşkına çevirdiği belliydi.

"Tabii ki. Onlar da konuşulur ama zamanla, şimdi değil. Ben gideyim artık. Yarın sabah seni alırım, okula beraber gideriz."

Beni sabahları evden aldığıyla ilgili o kadar çok hayâl kurmustum ki. Şimdi gerçek olacak olması içimde havayi fişeklerin patlamasını sağlıyordu.

"Tamam, bana uyar yalnız bir şeyi sormak istiyorum."

Tek kaşı sor dermiş gibi havaya kalktı.

ŞİŞKO MESAJLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin