Bazen bir şeylerin farkında olmak insanı ölüme biraz daha yaklaştırır. Eninde sonunda öldürüleceğini bilmek korkutucuydu. Keşke dedi you jin "Keşke bir şansım olsaydı ve o gün oradan geçmeseydim" başını avuçlarının arasına aldı ve titrek bir şekilde nefes bıraktı..
Sonunun böyle olacağını bilseydi annesine bir kez bile of demezdi. Adını you jin koyduğu için her gün babasına kızmazdı. En çokta Mark.. onu ilk gördüğü zaman geldi aklına lise son sınıftaydı bahçede tek başına oturup çizim yapıyordu. Aynı üniversiteyi kazandıklarını duyunca çok sevinmişti.
Hele de çıkmaya başladıkları ilk gün geldi aklına heyecandan kahveyi üzerine boşalmıştı yanlışlıkla. Buruk bir gülümseme bıraktı gözünden bir damla yaş yeri boyladı. Ondan bu kadar uzak kalacağını bilseydi o aradığında açmamazlık kesinlikle yapmazdı. Yerinden kalktı ve doğruldu bu çocuğun ona ne olacağını bildiğini bilmemeliydi.
Oturduğu yere gitti ve aynı yerine tekrar oturdu sıkıntı ile nefes verdi. Evi gözüyle kontrol ettiğinde neredeyse hepsinde sadece bu güce sahip kişilerin görebileceği kilitler ve şifreler olduğunu farketti. Kolayca buradan çıkamazdı çıksa bile onun gibi onlarcası olacağını biliyordu. Bir anda sesleri daha net duymaya başladı.. etrafı daha iyi görebiliyor ve inceleyebiliyordu. Kafasını çevirdi ve camdan dışarıya baktı yaklaşık 400 metre ötesinde bir çocuğun arkadaşının kulağına fısıldadığı şeyler dolmuştu kulağına.
Yerinde doğruldu ve cama doğru yaklaştı çocukları ve etrafı incelemeye başladı. Her şey daha net görünüyor ve duyuluyordu. Karşıdaki evdeki teyzenin telefonda konuşmasını duyabildiğini farketti you jin. Wonho odaya tekrar döndüğünde ne yaptığını merak ediyordu. Elini kaldırdı ve cama dokundu bu nasıl olabilirdi ki? O sırada camın elini koyduğu bölümün eridiğini farketti.
Korkarak hızla elini çekti ve avuçlarını incelemeye başladı "cyborg özelliklerinden bir kaçı iyi görür ve iyi duyarsın reflexin gelişir ve bazı güçlere sahip olursun... vücudumuzun robota dönüşemeyeceği durumlarda bunlar etkin hale geçer" yani bir ihtimal onu öldürmek isteyen çocuğa karşı koyabilir ve hayatını tekrar kazanabilirdi.
"Bana eğitim vereceğini söylemiştin cyborglar hakkında... ne için bekliyorsun" sadece kızın gözlerinin içine baktı wonho öğreneceği çok şey vardı. Hayatı bir anda böyle olduğu için zorlanıyordu emindi ama alışmak zorunda kalacaktı. "Bizde eğitim gece başlar." Havanın kararmasına sadece 2 saat vardı. Iki saat içinde kendini korumalıydı. "Dışarı çıkmak istiyorum" dedi soğuk bir sesle.
Fakat buna karşılık tekrar soğuk bir sesle karşılık almıştı. "Şu an olmaz senin için tehlikeli.. hemen ölürsen zevki mi olur bu işin? " dedi wonho. Elbet bir gün bunların hepsini anlayacaktı you jin ama her şey için geç olmasından korkuyordu evrenini koruyamadan ölmekten korkuyordu.
Hava çoktan karardığında wonho odaya girdi ve kıza baktı. "Eğitim zamanı" sonra da kızı kolundan tutarak binanın en üstüne çıkardı. Herşeyi daha net görüyor ve daha net duyuyordu asıl mesele bunun dışarı da daha belirgin olmasıydı. Çatının tepesine çıktığında her tarafta ışınlar görmüştü. Çatının kenarına oturmuş kendisine bakan wonhoya hayret ile bakındı.
"Bu çizgiler de ne? Normal insanlar bunları göremiyor değil mi?" Wonho başını yavaşça salladı. "Bu gördüğün çizgiler her bir cyborg'un kendi bölgesidir eğer gece vakti buralara giriş yaparsan öldürülürsün veya bu cyborg'un vicdanına kalmış bir şey tabi vicdan diye bir şey varsa.." anladıklarını idrak etmeye çalıştı you jin. Yani geceleri bu bölgelere ayak başarsa öldürulurdu ama gündüzleri bir şey olmayacaktı.
Wonho oturduğu yerden kalktı ve you jinin yanına gelerek yaka kartına dokundu aralarında cm'ler vardı. Yakından onu inceledi you jin wonho ise ekranı okumaya devam ediyordu. "Kullanabileceğin bir kaç mod mevcut mesela acil mod dersen vücudun zırh ile kuşanıyor saldırı anında bunları kullanabilirsin veya daha ileriye giderse savaş modu dersin. Sonra eğitim modu,geçiş modu şimdilik 4 moda sahipsin bunlar iş görür... gündüz gözü cyborg görebilirsin onlarla fazla iletişim kurmamaya çalış çünkü.... seni gördüklerine fazlasıyla şaşıracaklar" dedi ve arkasını döndü.
You jin onu takip ederek onunla aşağıya eve indi. "Bazı kıyafetler giyeceksin bu kıyafetlerde gizli şifreler ve anahtarlar bulunur. En yakın zamanda temin ederim" dedi. Sonra da odasına girerek bir yastık ve yorgan çıkardı. Geceyi burada geçirecekti ama güvenemiyordu. Wonho eşyaları bıraktıktan sonra hiçbirşey demeden döndü ve odasına doğru gitti. Sonra da bir daha hiç çıkmadı..
Gecenin ortalarına doğru you jin endişeli bir şekilde olacakları bekliyordu gözüne bir türlü uyku girmemisti. Saat 2'ye geldiğinde bir ses duymuştu wonho uyanmış olmalıydı üzerine yorganı yarım yamalak attı ve olacakları beklemeye başladı. Odadan çıktığında wonho adımlarını mutfağa yöneltmişti ama sonra döndü ve you jine baktı. You jin onun ayak seslerini duydukça irkiliyordu nefesini derince bir şekilde tuttu.
Bir adım iki adım ve üçüncü adımda wonho yanındaydı. You jin wonhonun yorgana dokunduğunu hissettiğinde nasıl olduğunu bilmediği bir şekilde kolları hareket etti ve wonhoya saldırdı ama wonho da aynı anda ona karşılık vermişti ve o sırada ikisi de hızla kanepenin üzerine düştü.
Wonho kucağındaki kıza baktı you jinin ise gözleri yerinden fırlayacakmışcasına açıldı... beklediği şey kesinlikle bu değildi...
Merhaba arkadaşlar hikayenin gidişatını nasıl buluyorsunuz sizce iyi mi kötü mü gidiyor yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz 💖💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Universe // wonho //
FanfictionDünyayı ele geçirmek için cyborglar gönderilmişti. Ya bir cyborg bir insana aşık olsaydı? Savaşın ortasında bir sevgi çiçeği açar mıydı? (Last serisinin 2. Kitabıdır. Last başlığı altında farklı kitaplardır.) Boy×girl