Mark kafasını dışarıya doğru çevirdi ve kaslı adamın yanındaki you jini gördü yaka kartını farkettiğinde gözleri biraz büyümüştü ve hızla yerinden kalkmıştı. Dondu ve kaldı you jin sevdiği ve bütün şansının o olduğunu düşündüğü adam hem bir cyborgtu hem de başka bir kız ile el ele kol kola flört ediyordu. Bir çare kızı yanından gönderdi ve kafeden çıkarak ona doğru yaklaştı. Ellerini cebinden hiç çıkarmadan bunun nasıl mümkün olduğunu anlamak için ona doğru gitti.
Biraz daha yaklaştığında wonho kızın bileğini tutmuş ve önüne geçmişti. Mark ise dik dik bu çocuğa bakarak çekilmesi için işaret yaptı ama wonhonun çekilmeye niyeti yoktu "geri bas " dedi soğuk bir şekilde. Sonra gözü ile etrafı taradığı belli oluyordu. Mark wonhonun yeni savaştaki komutan olduğunu anladı ama sesini çıkarmadı. "Onunla konuşmam gerek.. Bu nasıl mümkün oldu"dedi ve you jini işaret etti. You jin ise ağlamamak için kendini zor tutuyordu. "Izin ver" dedi boğuk bir sesle you jin.
Wonhodan 5 metre uzaklaştılar ama her an tetikteydi wonho ona zarar verirse bu çocuğu burada paramparça ederdi. "Nasıl cyborg oldun seninle çıkarken yaka kartın yoktu" sustu min ah birşey demek istemiyordu diyeceği kelimelerin hepsi boğazına düğümlenmişti "bu seni neden ilgilendirsin?" Demişti. Mark wonhoya küçük bir bakış attı ve sonra tekrar you jin e döndü.
"Sevgili olmamızın ve o kadar sevişmemizin hatrı var. Hey you jin senin tenini özledim, kokunu..." dedi ve elini you jin 'ın omzuna koyarak yaklaştı. You jin ise onun elini omzundan indirdi "bana bir daha dokunma senin yalanlarına ihtiyacım yok" dedi sırtını dikleştirdi ve karşısında dikildi ağlayacaksa onun yanında ağlamayacaktı kendini güçsüz gösteremezdi "hep böyleydin you jin ama biliyor musun oynadığım kızlar arasındaki en uzun ve en zevkli olanı sendin insanlar çok salak" dedi ve güldü mark. You jin ise o sırada bir tokat geçirmişti suratına eğer bunu normal bir insan olarak yapsaydı canının yanmayacağına adı kadar emindi ama şimdi yanağı kızarmıştı.
Arkasına bile bakmadan döndü ve wonhonun yanına doğru ilerledi sonra da wonhoyu kolundan tutarak oradan uzaklaştırmak adına sürükledi. Nefes almaya ihtiyacı vardı her şey o kadar ağır geliyordu ki.. sahil kenarına oturdu ve yanına da wonhonun oturmasını sağladı dizlerini kendine doğru çekti ve derin bir nefes aldı aldığı nefes bile titrekti. Gözünden düşen birkaç damla yaş pantolonunu ıslatmıştı "hayatımı mahvettin..niye beni vurdun ki lanrt olasıca neden zorla evinde tutuyorsun..." dedi wonhoya ithafen.. "Neden bütün herkes bana tuhaf bakıyor beni gören herkesin şaşkınlıktan ağzı kulaklarına ulaşıyor neden?" Derin bir sessizlik.
Ikisi de kıyıya vuran suyun sesini dinlemeye koyuldu bir aradan sonra wonho ağzını açtı "sen bir kızsın.." yavaşça kafasını çevirdi ve wonhoya baktı you jin "yani? Cinsiyet ayrımcılığı mı yapıyorsunuz?" Dediği şeyi anlamamış olması sinirlerini bozmuştu "bir kızsın you jin... dünyaya gönderilen bütün cyborglar erkek... seni yok etmeye gelecekler o yüzden kimseye güvenme dedim" dedi wonho soğuk sesiyle. Ve sonra devam etti "seni eğiteceğim onlara karşı" ne zaman şansı olmuştu ki eğer şansı olsaydı bir kız olmazdı ve dahası eğer gerçekten şanslı olsaydı o gün o sokaktan tanrıya yemin ederdi ki geçmezdi. "Sanki sen beni öldürmeyecekmiş gibi konuşuyorsun."
Bir anda hersey durdu su akmayı bırakmıştı wonho hızla yerinden kalktı ve silahını çıkarttı. You jin ise onun arkasından kalkmıştı hiçbir şey hareket etmiyordu. Aniden bir ışık belirdi gözlerinin önünde ve daha sonra ışık hüzmesinden bir insan çıktı. Wonho ışık hüzmesinden çıkan çocuğu görünce silahını geri eski yerine koydu ama you jin hala tedirgindi. Ne yapmıştı öyle? Wonho sanki beynini okumuş gibi kıza dönüp konuştu "ışınladı onun özel gücü her cyborg'un kendine özel bir gücü vardır" sonra ise kayaların üzerinden inerek kendi kadar kaslı çocuğun yanına gitti.
"Naber E56?" Dedi wonho. You jin ise sesini çıkarmadan onlara bakıyordu. Ne olacağını merak ediyordu wonho silahını geri koyduğuna göre arkadaş olmalıydılar. "Iyiyim ama iyi haberlerle gelmedim" durdu ve you jin ı işaret etti "herkes onu konuşuyor tehlike de neden bir kız göndermişler bu zamana kadar gelenlerin hepsi erkekti." Dedi kaslı oğlan. Wonho döndü ve you jine baktı Sonra da geri dönerek konuştu "gönderilmedi... kaza sonucu yarı cyborg oldu... kendini ona tanıt" diye seslendi wonho. Kaslı olan çocuk sert bakışlar ile onu süzerken yumuşamıştı ve üstüne hafif bir tebessüm yerleştirdi "E56 shownu diyebilirsin hoşgeldin" dedi. You jinde tebessüm etti ama içten gülümsemeye mecali bile kalmamıştı.
Shownu denilen çocuk geldiği gibi geri döndüğünde herşey tekrar hareket etmeye başlamış ve eski haline dönmüştü. You jin ve wonho gerekilen şeyleri aldıktan sonra eve doğru yol aldılar. Kapıdan girer girmez wonho da bir şey ötmeye başlamıştı dokundu ve arama ekranı açıldı. Bir nevi toplantı için bölgelerin başlarını topluyor olmalıydılar. "Kapıyı kilitle ve kimseye açma kesin saat veriyorum tam 9'da burada olacağım ondan önce gelen birisi olursa sakın açma eğer sıkılırsan bilgisayar ve televizyonu kullanabilirsin bunun dışında bir yerlere girmen yasak acıkırsan mutfak orada kendine bir şeyler yaparsın" dedi ve you jinin vücudu komuta uymaya başladı..
Saatler ilerliyordu ama you jin televizyon izlemekten başka bir şey yapmıyordu en sonunda onunda başında uyuyakalmıştı. Beyninde sinyaller dolaşırken bir anda sürekli öten bir şeyler duymaya başladı. "Bu da ne?" Dedi kendi kendine sonra gözlerini yarı uykulu bir şekilde açtı karşısında açılan mavi arama ekranına göz gezdirdi. ACIL MOD
yazıyordu ama bunun ne anlama geldiğini bilmiyordu. Sonra ise telefonundan saate baktı 8.30 yazıyordu. Bir saniye düşündükten sonra hızla yerinden kalktı wonho ona 9 da geleceğini söylemişti . Duvarın arkasına geçti ve nefesini tuttu eli istemsiz bir şekilde silahına gitmisti. Beyninde sürekli sinyaller ötüyordu. Yavaşça duvardan kafasını çıkardı ve gözleri ile etrafı taradı evet tahmini doğruydu gelen wonho değildi..Sizce kim geldi yorumlara yazın bakalım.... vote vermeyi unutmayın emeğe saygı lütfen sergiliyorsunuz 💖💖💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Universe // wonho //
FanfictionDünyayı ele geçirmek için cyborglar gönderilmişti. Ya bir cyborg bir insana aşık olsaydı? Savaşın ortasında bir sevgi çiçeği açar mıydı? (Last serisinin 2. Kitabıdır. Last başlığı altında farklı kitaplardır.) Boy×girl