2.5

92 13 3
                                    

     Starry ile anlaştıkları yere yani otelin bir alt katına geleceklerdi you jin ve hyungwon kapıya yaklaştı ama içeriden bir ses gelmiyordu. Zorlada olsa duydukları ses şu olmuştu "bu silah ne? Kim için çalışıyorsun?" Ikisi de birbirine baktı gözleri fal taşına dönmüştü aralarından birisi uyanıklık yapmış ve onun silahını farketmişti ne olduğunu anlamasada silahı görmesi bile bütün planı mahvedebilirdi. Yanlarına minhyuk ve Changkyun gelmişti asıl şaşırtıcı şey ise minhyuk otelde çalışan bir görevlinin kıyafetini giyiyordu. "Ne olur ne olmaz diye giymiştim iyiki de giymişim. Gidin ve kenarda bekleyin bu işi bana birakin." Hyungwon ve you jin etrafa göz attı ama girebilecekleri bir yer yoktu. Bir anda hyungwon yaklaştı ve you jini duvar ile kendi arasına aldı. Kolunu ise you jinin kafasını üstüne duvara koydu. Birbirlerine çok yakindilar "Ne yapıyorsun?" Diye fısıldadı you jin. " sessiz ol opusuyormus süsü veriyorum saklanacak yer yok burada." You jin utançtan kızarmıştı. Basını onune eğmekle yetindi.

    Minhyuk dik durdu ve kapıyı çaldı birkaç dakika sonra kapı açıldı "Ne var?" Dedi karşısındaki çocuk sert ve soğuk bir sesle "rahatsız ettiğim için özür dilerim efendim iki dakika resepsiyona gelmeniz gerekiyor kayıt işlemleri sırasında bir hata olmuş onu düzeltmeliyiz." Minhyuk oğlanın belinin arkasında tuttuğu silahı farketti bu starry ye aitti. 300. Yaş gününde babası vermişti ona. Oğlan silahı beline koydu ve kapının arkasındaki kilidi aldı. Sonra da kapıyı kapatarak kilitledi. Kapıdan çıktığında koridorun sonundaki ikiliye baktı sonra da kafasını çevirdi. Tamamen gözden kayboldukları zaman you jin ve hyungwon kapıya yaklaştı. Içeride herhangi birinin uyanık olma olasılığına karşı starry nin kulağındaki kulaklığa sinyal gönderdiler. Kısa bir süre sonra içeriden kapı çalınmıştı starry fisildiyordu. "Hepsi uyuyor yardım edin." Dedi. Susturucusu bulunan lazer ile kilidi eritti ve kapıyı açtı hyungwon. Sonrada içeride sızmış adamlara baktı.

     Hepsini teker teker etkisiz hale getirdiler ve kapıyı tekrar kilitleyerek beklemeye başladılar. Kapının ağzında kilit sesi duyduklarında ikiside silahına sarıldı ve olacakları beklemeye başladı. Oğlan kapıdan içeriye girdiğinde gördükleri ile şok olmuştu hızla silahı almaya çalıştı ama ondan önce minhyuk silahı almıştı bile ve geriye kalan son cyborgta imha edildi. "Çok farkedilmeden çıkalım buradan iyi işti çocuklar" dedi you jin. Derin bir nefes bırakırken... Hala içindeki tedirginlik ile eve vardıklarında hızla odaya girdi ve üzerini değiştirdi you jin. Bu kıyafetlerden kurtulduğu için tanrıya şükrediyordu ve bunları bir daha giymemek adına dolabın en ücra köşesine koydu. Starry herkes için bir yorgunluk kahvesi yapmıştı herkesin isteyebileceği şeyde tam buydu.

    Bir eline kahveyi aldı ve diğer eli ile haritadaki yerlere dokundu you jin. "Zaman acısından bekleyemeyiz yarın bolgelere ayrılalım. Yardıma ihtiyacınız olduğu zaman changkyunun verdiği aletleri kullanırız bu işin artık hızlanması gerekiyor. Şu ana kadar 15 tanesini hallettik ama bu tehlikede olmadığınız anlamına gelmiyor. Elbet ortada olmadıkları farkedilecek.. o zaman ortalık karışacaktır bu yüzden hızlanmalıyız. Kura yapalım.. bölgeleri böylece seçebiliriz."  Bir kutu ve bir kaç tane de minik kağıt getirdi you jin masanın üzerine koydu ve bölgelere baktı. En kalabalık olan bölgelerin adlarını minik kağıtlara yazdı. Kağıtları birkaç kez kutunun içinde karıştırdıktan sonra ortaya döktü ve herkes bir kağıt seçti. "Busan" dedi changkyun ardından herkes kağıdını okumaya başladı "seul yine burdayım" dedi hyungwon. Starry ve minhyuk ise kâğıda bakıyordu "jeju adası.. sanırım tatilde aradan çıkaracağız." Bunun üzerine herkes gülümsemişti. En son kağıdı you jin açtı "daegu oraya hiç gitmedim. Hepinize şimdiden iyi yolculuklar çocuklar." Bardağındaki son yudumu da kafasına dikerek mutfak tezgahına koydu ve odasına doğru yol aldı.

     Kullanılmadığı için tozlanmış olan bavulunu çıkardı üzerini bir bezle sildi ve içine birkaç gün boyunca yetecek kıyafet,ayakkabı ve isine yarayabilecek eşyalar koydu. Bavulunu tamamen hazırladıktan sonra yatağın kenraina koydu. Yorgunluktan şişmiş ayaklarını yatagin içine soktu ve bir süre ısınmasını bekledi. Kafasını yastığa gömdü ve tek elini basının altına koydu yorgundu. Belki de tüm insanlığa duyduğu kirginlikti bu. Şu an olan şeyleri bilselerdi belki de şu lanet savaşa, açlığa sürükledikleri insanlığa ve bombardımana tuttuğu ülkelere eziyet etmekten vazgeçerlerdi. Gözlerini karanlığa doğru kapattı sanki sabah kalkınca bunların hepsi bitsin istiyormuş gibi..

    Komodinin üzerinde susmak bilmeyen telefonu eline aldı ve alarmı kapattı güneş neredeyse doğmak üzereydi dün geceden aldığı daegu tren biletine baktı 8.30 da hareket edecekti ve saat şu an 7ye geliyordu. Esneyerek odaya girdi "günaydın çocuklar" dedi. Herkes ona karşılık vermişti banyoya girdi ve dişlerini fırçaladı sonra da saçını at kuyruğu bağladı. Altına yırtık bir pantolon üzerine ise siyah bir kazak giydi onun uzerinde ise bir kot ceket. Bavuluna sarılarak kapıya doğru yol aldı. Bavulu kapının girişine bıraktı ve geri döndü "gitmeden önce söylemem gereken şeyler var.. Bu savaştan sağ donemeyebiliriz.. ama ne olursa olsun yanımda olduğunuz için teşekkür ederim.. tanrıya emanetsiniz" dedi ve bir kelime dahi söylemelerine fırsat vermeden kapıdan dışarıya çıktı. Bir taksiye atlayarak tren garına doğru yola çıktı.

      Hava gunesliydi hatta seule göre daegu daha sıcaktı bunu yenden indiğinde farketmişti you jin. Kiralık bir ev bulmuş ve sabah yola çıkmadan ince oranın sahibi ile konuşmuştu birkaç günlüğüne ev kiraliyordu. Gideceği yer merkeze yakın bir yerdi elinde bavulu diğer elinde harita ile oraya doğru yürüyordu ve orada öylece duran küçük bir kız gördü. "Hey küçük kız? Kimse yok mu yanında?" Diye sordu you jin belli ki ağlamaktan gözleri nemlenmisti. Basını hayır anlamında salladı. "Honey öğretmeni kaybettim. Adresi biliyorum ama tek başına gidemem" dedi yavaşça hıçkırırken. You jin etrafa bakındı ve ayağa kalktı küçük kızın elinden tuttu " adresi söylese honey öğretmenin yanına gidelim." Dedi yavaşça gülümserken. Öyle de yapmıştı küçük kız 20 dakikalık bir yolun ardından yaklaştıklarını anlamıştı "hemen şu köşeyi dönünce orada." Uzakta etrafa bakınan genç alımlı kadını gördü you jin korkmuş görünüyordu. Küçük kız you jinin elini bıraktı ve bağırarak o kadına doğru koşmaya başladı. Biraz daha yaklaşınca binanın üzerinde yazana ilişti gözleri " daegu yetiştirme yurdu" kadın kendi öz kızıymış gibi saçlarına öpücükler konduruyordu minik kızın. Minik kız bu seferde kapıdan çıkan ikinci kişiye doğru koştu kafasını çevirdi ve olduğu yerde kaldı. Çünkü o kadın... annesiydi...

Al isteeee biraz hızlı gidiyorum biliyorum mesela en son taksideydi ne ara gitti daeguya biliyorum ama o gereksiz yerleri hızlı geçmek istedim asıl önemli bölümleri uzunca anlatmak istiyorum herkese iyi akşamlar 💞💞💖💖💖

Last Universe // wonho //Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin