You jin yavaşça kıza yaklasmaya basladi "nesin sen?" Dedi kız sesli bir şekilde bağırarak. You jin ellerini havaya kaldırdı ve onu tatmin etmeye çalışarak konuştu "bak korkmanı gerektirecek birşey yok bende.... bir insanım.." bu konuyu nasıl açıklayacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. Ne dese karşısında korkan kızın korkusunu geçirmeyecekti. Kiz onu dinlemedi ve acim alana dogru kosmaya basladi. "Lanet olsun" dedi. Eğer bu kızın gördüğü şeyler yayılırsa tae woon onun cyborg olduğunu rahatca anlayabilirdi. Kızın arkasından koşarken etrafına balinayı da ihmal etmiyordu you jin. Kalabalık bir alana girdiğinde deli gibi koştuğu için insanlar onu durdurup soru sormaya başladılar. You jin ise sadece saklanıp orayı izlemekle yetindi. Bazıları bunun olamayacağını söylese de diğerleri de buna benzer şeyler gördüklerini söylüyorlardı.
Bir süre olduğu yerden ayrılmadan bekledi sonra da kapsonu başına geçirerek oradan uzaklaşmaya çalıştı neyseki kimse onu farketmedi. Ama yine de içini saran huzursuzluğu durduramıyordu. Ikıncı bölgedeki koordinata ulaşmaya çalışarak yolda yürüdü you jin. Haritaya göre bolgeye yaklastiginda yakınlarında dolanan birkaç cyborg farketti. Diğer bölgede hiç gormemesineragmen burda görmesini onu şaşırtmıştı. Sanki birseyi koruyorlarmis gibiydi... dikkatle etrafına bakındı you jin bu cyborglar onu bu mesafeden 50 farkli sekilde öldürebilirdi. Çalıların arasından saklanarak orman gibi duran yere doğru ilerledi . Ince bir çığlık attı onların duymasını sağlayacak "yardım edin" diye bağırdı. Cyborglardan birisi elinde silah ile ormana doğru kosarkne diğeri hala orada korumakta olduğu şeyin orada duruyordu.
You jin bi ağacın arkasına saklandı ve oğlanın ışıktan vuran golgesnin yere düşmesine izin verdi kalbi hızla atıyordu. Bir hatası bile ölümle sonuçlanırdı. Cyborg'un yaklaşan ayak seslerini bastığı çalıları kirmasindan anlıyordu. Sonrasında ise durdu nerede durduğunu anlayamamıştı you jin. Alnından gozune doğru bir damla ter indi. Adam bir adım daha attığımda you jin onun tam arkasındaki ağaçta olduğunu fark etti. Sonra biraz daha yaklaştı şimdi ise you jin onun sırtını görüyordu arkasını dönerse canına okurdu. Hafif bir şekilde silahını çıkardı. Sonra ise arkasının dönük olduğu adamı etkisiz hale getirdi. Diğerinin acı ile inleyen sesini duyan cyborgta koşarak o tarafa doğru gelmişti adama baktı ve sonra ise silahını doğrultarak etrafa hızla göz gezdirdi. Hata! Yine arası you jine dönüktü. Eğer bir savaştaysanız veya kötü adamları etkisiz hale getirecekseniz onların arkasında olmanız yeterlidir.
Bir günde 4 cyborg onu gerçekten yormuştu bölgenin bulunduğu yere noktanın üzerine yerleştirdi cihazı. Sonrasında ise kapsonunu tekrar taktı ve merkeze ulaşmak için yürüdü. Saat neredeyse sabahın 3.30 u olmuştu. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamadı you jin. Bir an önce eve gidip uzun ve deliksiz bir uyku uyumak istiyordu. Bu cihazlar sınırlarda bir koruma kalkanı oluşturacaktı ve cyborglarin girmesini engelleyecekti. Buranın merkez olmasının sebebini anlayamadı you jin. Çok ilerlemedigi için aynı yolu geri döndü ve etrafı taramaya başladı. Ne olduğunu bulmalıydı antik bir roma mezarlığına benzeyen yerin içine girdi. Neye yaklaştığını bilmiyordu ama algısı fazlasıyla kuvvetlenmiş çekim gücü yükselmişti. Kazağının eteklerinin o yine doğru havalandigini farketti. Oraya doğru gitti ve etrafına bakındı. Birşey göremiyordu neden böyle birşey olduğunu anlamamisti. Arkasını döneceği sırada mezar taşının üzerindeki minik çıkıntıyı farketti. Çıkıntıya eğildi ve hafifçe kendine doğru çekti.
Bir yakut,bir zümrüt.. böyle şeylerle arasi hicbir zaman iyi olmamıştı you jinin. Aşağıya inen merdiven gibi birseyden içeriye girdi. Merdiven basamaklarını yavaş ve temkinli indi uzun bir koridoru yürüdükten sonra sonundaki kapıyı araladı ve içeriye baktı. Sandığından daha farklı birşeydi bu. Alanın tam ortasında bir mekanizma duruyordu buna benzer bir şeyi fizikte görmüştü ama hiçbir zaman dinlememişti. Bir meteor taşına benziyordu. Oraya doğru yaklaştı üzerinde yazan yazılara odaklandı. "Ana mekanizma" dedi yavaşça. Bunu yok edebilirse savaşın sona ereceğine dair bir his oluştu icinde bunu şimdi yapamazdı onlarca cyborg'un başına toplanmasına izin veremezdi aralarından sağ çıkabileceğine kesinlikle inanmıyordu.
Ayak sesleri duyduğunda hızla doğruldu ve çıkış kapısına dogru yoneldi canını korumak için buradan uzaklaşması gerekiyordu. Öyle de yaptı.. güneş ışıkları ilk demlerini göstermişti. Sabah oluyordu 2 saatlikte olsa uyumak istiyordu you jin. Eve ulaştığında kendini yatağa etti ve üzerini değiştirmeden ince battaniyeyi üzerine çekerek uyudu. Çok değil 2 saat sonra büyük bir gürültüyle açtı gözlerini ve kendini suyun içinde buldu. Anı reflex ile suyun içerisinde çırpınmaya başladı. Çırpındıkça dibe batacagini unutarak nefes alması zorlasiyordu yukarıya çıkmak için fazla efor harcadı ama bir türlü ulaşamadı gözleri hafifçe kapanırken odasındaki parkının üzerine düştü. Sıklıkla oksurdu ve nefesini kontrol etmeye çalıştı. Kapı çalındı! Kimin geldiğini görmek için kapı deliğinde bakmasına gerek yoktu. Çünkü kimin geldiğini gayet iyi biliyordu you jin...
Ya kıza yazık valla neler çektin beee.. wonhoyu merak ediyorsunuz biliyorum az kaldı eğer olayları aceleye getirirsem kötü olacağı için yavaştan alıyorum. Kendinize iyi bakın 💖💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Universe // wonho //
FanfictionDünyayı ele geçirmek için cyborglar gönderilmişti. Ya bir cyborg bir insana aşık olsaydı? Savaşın ortasında bir sevgi çiçeği açar mıydı? (Last serisinin 2. Kitabıdır. Last başlığı altında farklı kitaplardır.) Boy×girl