3.4

77 13 1
                                    

    You jin hızla yerinden doğruldu "neyden bahsediyorsun nasıl parçalanıyor?" Derin bir nefes bıraktı ayağa kalktığında hızla ceketini geçirdi üzerine dağılmış saçlarını toplamaya çalıştı you jin. "Anlatmaya vakit yok cyborglar sınır kapısına dayanmış durumda parçalandı parçalanacak o buldugun taş hyungwon anlattı git ve onu yok et hemen!" Sonrada telefonu you jinin suratına kapatmıştı you jin evden çıktı ve koşmaya başladı. O taşa ulaşması gerekiyordu. Şehirde yankılanan saldırı sireni ile oldugu yerde kaldı.. hyungwon ve diğerleri sınır kapılarını korumaya çalışıyorlardı büyük ihtimal..

     Üzerinden gürültü ile helikopterler geçmeye başlamıştı. Savaş çoktan başlamıştı bu kadar erken olabileceğini tahmin etmemişti. Farkedilmislerdi hyungwonu dinlemesi gerekiyordu işi hızlandırmak adına durmamış ve birkaç tane daha cyborg öldürmüştü. Kendine birkez daha lanetler okudu you jin. Içinde anlam veremediği bir korku oluşmuştu ne korkusuydu bu sevdiklerini kaybetme korkusu mu? Yoksa ölme korkusu mu bilmiyordu. Çoktan yarıladigi yolda durdu ve geriye doğru koşmaya başladı.  Yurttaki çocukları ve annesini güvenli bir bölgeye götürmesi gerekiyordu. Ciğerlerinin ve nefesinin yettiği yere kadar koştu you jin. Elektrikler kesilmişti yavaşça ağzını oynattı "savaş modu" bunu ona wonho öğretmişti. Yurdun kapisindan içeriye girdiğimde korkudan çığlık atan,ağlayan çocukların seslerini duydu el fenerini cebimden çıkardı ve etrafı taradı annesi çocukları kolunun yetecegince sarmış köşeye çekmişti.

     Hızla onlara doğru yaklaştı you jin "buradan çıkmalısınız.. güvenli bölgelere gidin oraya gitmenize yardım edeceğim" dedi. Bu yaptığı delilikti taşı yok etmeliydi önce.. ama yine de bu kadar kişinin hayatını tehlikeye atamazdı beyninde sinyaller ötmeye başlamıştı. Cyborglar sınırlara vurdukça sanki you jinin kulaklarında yankılanıyordu sesler sokakta çığlıklar atarak güvenli bölgelere koşan insanların sesleri doldurdu sonradan kulaklarını.. hepsini öldüğü yerden kaldırdı ve gitmeleri için onlara yrdim etti çokta uzakta olmayan ikinci hangara ulastirabilmisti onları sonrasında ise dönerek taşın oldugu yere doğru koşmaya başladı. O sırada nehrin üzerine bir bomba düşmüş ve gürültü ile patlamıştı ellerini kafasının üzerine koydu ve bacaklarını hafiften kırdı you jin anı titresim ile yere düşmüş birkaç kişiyi oldugu yerden kaldırdı. Hala bölgede olen birkaç cyborg içeride savaşa çoktan başlamıştı. Uçaklara ve helikopterlere doğru ateş ediyorlardı.

     Uçağın birisi şiddetli bir şekilde yeri boyladı savaş geldi aklına you jinin o savaşın arasında kalmıştı derin nefesler aldı wonho ona bunu atlatması için yardım etmişti zaten ama yine de simülasyon ile gerçek çok farklıydı. Bölgeye doğru nefesinin yettiği kadar koştu. Telefonu hızla çalmaya başladı Arayan hyungwondu "you jin taşı bir an önce kırmalısın sınırları tutamıyoruz." Diye seslendi nefes nefese kalmıştı. "Çok az daha dayanın yaklaştım." Taşın bulunduğu mezarlığa yaklaştığında mutlulukla aydınlandı gözleri. O sırada karanlıkta bir silüet farketti bir cyborg daha önce gördüğü cyborglardan bir tanesiydi. Yavaş adımlarla you jine doğru yaklaştı. " bir asker misin? Uniformana bakılırsa öyle bir cyborg ile nasıl dövüşeceksin." Dedi alayla büyük ihtimal önün da bir cyborg olduğunu anlamamıştı kalbi o kadar hızlı atıyorduki neredeyse göğsünü yarip dışarıya fırlayacaktı.

    "Kendinden bu kadar emin olma en güvendiğin dag bile yıkılır derler" dedi you jin o sırada oğlan hızla elindeki silahı kaldırmış ve ateş etmişti büyük bir gürültü ile silahtan ses çıkmıştı. Ama neyseki son anda bundan kurtulabilmişti you kimde aynı şekilde silahını çıkardı ve oğlana doğru kaldırdı "Sen makineden başka birşey değilsin.. bana kafa mı tutacaksın."gözlerini kapadı ve ellerini toprağın üzerine koydu you jin bu tekniği özel güçler kitabını okurken öğrenmişti. Karşısındaki robot önce çığlık attı sonra ise sesi git gide kısıldı. Toprak elementinin saf enerjisinden geliyordu bu akim. Ayaktaki kişiyi anında etkisiz hale getirebilirdi. Yakınlarda bomba patladığında yer gürültü ile sarsılmıştı hemen mezar taşının başına ulaştı ve çıkıntıyı kendine doğru çekti you jin.. merdivenlerden indi ve koridorun sonundaki taşa ulaştı. Gözleri sevinç ile aydınlanırken taşı nasıl kirabilecegini düşünüyordu ona dokunmak için elini uzattığında tuhaf birşey oldu. Hemde hiç beklemediği boyut değiştirmişti. Arkasını döndü ve etrafina bakındı uzakta tae woonu gördü. "Farketmeyecegimi mi sandın? Aptalsin you jin" tae woon her adım attığında farklı boyutlara giriyorlardı yavaş yavaş you jine yaklaşmaya başlamıştı silahını kaldırdı ve ateş etti o sırada kursu  you jinin kolunu şişirmişti neyseki kolundaki gösterge sayesinde yararlanmamıştı gösterge parçalara ayrılmıştı. Boyut değiştirmekten enerjisi yavaş yavaş azalıyordu. "Seni gördüğüm anda bir tuhaflık olduğunu biliyordum." Göstergeden kopan parca ensesine hızla çarpmış ve kimliğini gizleyen yaka kartının yarısını ifşa etmişti.

      Boyutlar değiştikçe enerjisi tükenmiş ve dizlerinde derman kalmamıştı you jinin "ne yani kazanabileceğini mi sandın?" En son bir boyutta durmuştu. You jin derin nefesler almaya çalıştı dizlerinin üzerine çöktü "Iki gülümsemeye hemen kandın farketmedigimi sandın. Sırılsıklam uyandigin gün seni oraya gönderen brndim sonrasında ise kontrole geldim. Kendin ile beraber arkadaşlarınında hayatına kıydın. Biraz sonra duvar yıkılacak ve herkes yok olacak sende dahil.. " dedi silahını kaldırdı ve you jinin göğüs kafesine yakın omzuna ateş etti. Son kurşun ile kanlar içerisinde yere sırt üstü yığıldı you jin "bütün acıyı hissetmeni istiyorum.. acı çekerek olmanı burası benim cehennemim you jin." Bedeninden kanlar yeri boyluyordu Gözleri yavaşça kapanırken gördüğü şey wonhonun bedeniydi. Ona bakan telaşlı gözler o özlem duyduğu hasret duyduğu gözler.. söz verdiği gibi ona baktı onu ayakta sapsağlam gördüğümde ölüm anında bile olsa gulumseyecegine söz vermişti öyle de yaptı gülümsedi...

Bu bolum için yorum yapmayacağım. beğenip yorum yapmayı unutmayın.

Last Universe // wonho //Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin