Insanları etkileyen sözler vardır bu sözler bir robotu da etkileyebilir mi? Etkileyebileceğini hyungwonda görmüştü you jin. Aslında hyungwon you jinin sözünden değil de cesaretinden etkilenmişti fazlasıyla.. "şu an bir kurşun ötemdesin bence korkmalısın ama sanırım haklisin artık eskisi kadar seni öldürmek istemiyorum." Alayla suratına baktı you jin. "Yani yine de öldürme hissiyatin var." Ikisi de bu laf üzerine kahkahayı basmıştı. "Sincaba benziyorsun" dedi you jin hala gülmeye devam ederken " ben mi? Sensin sincap " dedi hyungwon. O sırada kapı açılmış ve içeriye wonho girmişti.
Mutfaktaki kahkaha seslerini duyan wonho hızla oraya doğru yöneldi. Masanın bir kenarında oturan hyungwonu görünce sınırı tavan yapmıştı elindeki kahve bardağını hafifçe wonhoya doğru kaldırdı hyungwon ve gülümsedi. Ani bir hareketle arkaya dönerek güvenlik kilidine baktı kapatılmıştı. Bu yüzden acil mod sinyalleri almıyordu. "Ne işi var burda?" Dedi hiddetle wonho. "Bana yardım etti bende kahve içmesi için davet ettim." Sinirden yumruğunu sıkıyordu wonho. "Konuşalım." Dedi You jine doğru ama bedeni hareket etmiyordu ona itaat ermesi gerekirken onu dinlemiyordu. "Konuşalım dedim" dedi ses tonunu yükseltirken wonho.
Wonhonun odasına önden wonho arkadan you jin girdi odası fazla ferah ve güzeldi ilk defa giriyordu you jin ve odanın dizaynı hoşuna girmişti madalyalarını bir kitaplığa sıralamıştı. Duvarda bir kadının resmi asılıydı yüzü düştü you jinin.. demek hayatında birisi vardı. "Onu hemen gönder ve güvenlik kilidini aç" dedi wonho. Basını yavaşça iki yana salladı you jin "insanl-- canli-- nefes al---..."ne demesi gerektiğini bilmiyordu "bana yardım etti ona teşekkür borcluydum beni öldürebilirdi ama bunu yapmadı koluma girdi ve beni buraya kadar getirdi onu milyonlarca parçaya ayirabilmeni goze alarak." Soğuk bakışlarının altından ne demek istediğini anlayamıyordu you jin. "Dışarıya çıkmasaydın düşüp bayılmazdın.. önüne gelen heryerde bayılıyorsun banyoda bile resmen bütün vücut hatlarını gördüm. Ne kadar cilizsin safsın herkesi kendin gibi sanıyorsun. Bir kurşunu bırak bir yumruğa bile dayanamazsın. Hala gelmiş laf yapıyorsun. Lanet olsun başıma gelen en berbat şeysin.. "
You jin bu laflar üzerine fazlaca bozulmuştu gözleri yavaşça doldu ve sesi titredi " eğer benim bedenime zehirli kurşun enjekte etmeseydin bu kadar bayılmazdım banyoda bayilmayi ben mi istedim senin için bir askerden başka birşey degildim dimi ne önemi var ki.." diye bağırdı you jin ve tişörtünü çıkardı o sırada sadece sütyeni ile kalmıştı "al vücut hatlarım cilizim ne olmuş yani senin askerin olmak için büyümedim bu yasima kadar. Ve evet WONHO BEN BIR KURSUNA BIRAK BIR YUMRUĞA BiLE DAYANAMAM ÇÜNKÜ BEN HERŞEYDEN ÖNCE INSANIM.. SEN ISE BIR MAKINA PARÇASI.." tişörtünü hızla kafasına geçirdi ve oradan hızla çıktı you jin..bir dakika daha kalırsa gözünden akacak yaşlara engel olamayacağını biliyordu. Mutfağa girdi ve hyungwonu elinden tutarak kaldırdı kapıdan çıkmadan önce de güvenlik kilidini açtı. Açması ile kulağında ki sinyaller çoğalmıştı.
Hyungwonu bölgeden gönderdikten sonra çatıya çıktı ve sesli bir şekilde ağlamaya başladı "evet yetimim evet babamı annemi kaybettim evet acizim, işsizim, evet sevgilim tarafından aldatildim.. Evet hayatın berbat AMA BEN BIR INSANIM.." dedi hıçkırarak aglamaya devam ederken. Elleri ile yüzünü kapattı ve dizlerinin üzerine çöktü hıçkırıkları boş alani dolduruyordu "ölmek istiyorum... öldürün lanet olasicalar... o gün oldurseydin bunu neden yapmadın?" Sessizce konuşmuştu. "Tanrım bana guc ver dünyayı kurtarabilmem için bir guc." O sırada bir sesler duymuştu "daha kendini kurtaramıyorsun dünyayı nasıl kurtaracaksın ölmelisin you jin.." etrafına hızla bakındı ama kimse yoktu "ölmelisin you jin... ölmelisin" bu kelime sürekli yankılanıyordu ama ortalıkta kimde yoktu sinyalde almıyordu. Haklıydı ölmeliydi ölümce herşey onun için bitecekti. Bütün dünyanın yükü uzerinde deyiminin ne demek olduğunu şimdi daha iyi anlıyordu.
Ayağa kalktı ve duvarın üzerine çıkmaya hazırlandı "ölmeliyim... öleceğim" sendeledi sol göğsündeki acı iki karina çıkmıştı bir nevi emekleyerek duvara doğru yoneldi bir yandan sol göğsünü tutup inliyor diğer yandan da ölme hissiyatını bastırmaya çalışıyordu. Duvarın üzerine sonunda ulaştığında.. zorla cikti ve kollarını iki yana doğru açtı. Kendini bir kuş kadar özgür hissetmek istiyordu acıları ikiye katlandı. Kendini aşağıya bırakmak için hazırlandı rüzgar yüzüne çarpıyordu. "Bir kuş olacağım." Dedi. Kendini yavaşça aşağıya bıraktığında birisi onu geriye doğru çekmişti. Wonhoydu.. yere düştüklerinde dudakları birbirine yapışmıştı. Gözlerini yavaşça açtı ve bir gözyaşı damlası wonhonun yüzünü okşayarak inmişti. You jin kalkmaya çalıştı ama wonho ona daha sıkı sarıldı makinadan da olsa bir kalp atış sesi duyuyordu you jin. Sakinleşmeye başladı sinirliydi, kırgındı ona duyduğu bu kırgınlık sanki bütün insanlığa yayılmış gibiydi.
Hıçkırırken başını onun göğsüne yasladı you jin. Nefret ettiği adamın göğsünde huzur buluyordu. Kendine lanetler okudu kalbine lanetler okudu acısı sonunda dindiginde wonhonun sol göğsündeki parlayan yaka kartını görmediğini farketti. "Bitti.. dönüşüm tamamlandı" dedi you jin.wonhonun gözleri dolu doluydu "beni ne kadar korkuttuğunu biliyor musun?" Diye fısıldadı kızın kulağına doğru. Bir süre öylece kaldılar sonra da ikisi de ayağa kalktı. Cebinden silahını çıkardı wonho ve silaha baktı yapabilecek miydi?
You jin yaklaştı ve elini wonhonun göğsünün üzerine koydu. "Belki seni bir daha göremem adını dahi hatırlayamam ama hayat beni unutsa da sen unutma" dedi you jin. Sonra ise yavaşça geriledi ve olacakları beklemeye başladı. Gözlerini sıkı sıkı kapamak istiyordu ama ölecekse bile görmek istediği son şey wonhonun yüzüydü. Silahın sesi boş etrafı doldurdu....
Merhaba arkadaşlar silam cinimcimlar nasılsınız? Hikayeyi yazarken fazla duygulandım 😭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Universe // wonho //
FanfictionDünyayı ele geçirmek için cyborglar gönderilmişti. Ya bir cyborg bir insana aşık olsaydı? Savaşın ortasında bir sevgi çiçeği açar mıydı? (Last serisinin 2. Kitabıdır. Last başlığı altında farklı kitaplardır.) Boy×girl