"Durun!" Ses ortalıkta hızla yayılmıştı o sesin yankilanisindan başka bir ses duyulmuyordu etrafta yavaşça gözlerini açtı you jin. Gözleri acı ile yanmıştı. "O kız" dedi yaşının fazlasıyla geçmiş olduğu belli olan yaşlı veya bilge bir adam "o kızı öldüremezsiniz o kız kaderin temsilcisi.. " herkes nefeslerini tutmuş bilge kişiye bakıyordu you jinde öyle. Tek parmağını you jine doğru sallıyordu diğer eli ile bastonunu tutarken. "O kız bütün kaderi değiştirecek kişi.. O kız bir kader temsilcisi onu öldüremezsiniz... çalışsanız bile basaramazsiniz" neyin temsilcisi? You jin anlamaz gözlerle adama baktı. Sert ortalığı soğukluğu ile kasıp kavuran bir ses doldu ortalığa " bilge kaşif öyle diyorsa öyledir ama kaşif onun gercektenkaderin temsilcisi olduğunu anlamak için bir savaş arenası düzenlenecek.. eğer hayatta kalırsa ona zarar gelmeden dünyaya geri gidecek. Ölürse zaten bizim istediğimizde buydu." Dedi.
You jinin gözleri fal taşına dönmüştü sabahtan beri kimse ona konuşma hakkı vermemişti "ben ben dövüşemem.. hatta bi tokat bile doğru düzgün atamam ama siz savaştan bahsediyorsunuz... sebepsiz bir yere burayaa sürüklendim öldürülmek için idam alanına çıkarıldim ama kimse bana bir açıklama yapmıyor!" Sona doğru sesi yükselmişti bilge kaşif dedikleri adam yaklaştı ve kızın yzuune baktı "hiçbirşey nedensiz değildir onurlu savaşçı.. merak etme seni hayatta tutacak şey yüreğindeki sevgi ve tanrının yardımıdır.... tanrı sana bu gücü bahşetti... sen kaderi değiştireceksin.. " sonrada arkasına döndü ve bastonuna tutunarak oradan uzaklaştı. Soğuk sesli adam tekrar konuştu "starry bunu sana bırakıyorum" kaslı ve sacları beline kadar gelen güçlü birine benzeyen bir kız elindeki yay ile arkaya döndü "lanet olsun.. eğitime gitmem gerek bana vermeyin." Adam birşey demeden oradan uzaklaştı.
Kız you jine doğru yaklaştı ve bileklerindeki kelepçeleri bir çırpıda söktü. "Takip et beni... minhyuk buraya gel.." You jin kızı takip etmeye başladıklarında arkasından ise inci gibi sacları olan bir çocuk geliyordu üzerinde yarı robot yarı insana benzeyen bir hali vardı you jin ara sıra ona bakıyordu "Ne? Ben bir insan robot degilim.. olması gereken gerçek bir cyborgum." You jin ellerini havaya kaldırdı ve birşey demedim manasına getirdi. Kızı takip ediyordu büyük bir kıyafet deposu gibi bir alana girdiklerinde kız you jinin önüne birkaç kıyafet fırlattı minhyuk ise köşe tarafta silah seciyordu. "Bakin anlamıyorsunuz ben dövüşemem de savaşamam da " dedi you jin ama onu ne tınlayan ne de dinleyen birisi vardı.
Icini saran korku sanki bütün bedenini ele geçirmişti. Aklımda geride bıraktığı o çocuk diğer köşede az sonra gireceği bir savaş vardı. Parmakları ile oynuyordu you jin etrafında dönerken. Evet tanrı ona yardım ederdi ama bu savaştan çıkmak için birseye ihtiyacı vardı. Ölüyordu.. Ya da daha doğrusu ölecekti. Mark ona ihanet etmişti onu öldürmek istesede elinden gelmiyordu birşey. Derin nefesler aldı ve aynanın karşısında kızaran gözlerine baktı mark için ağlamayacaktı evet bubu yapmayacaktı. Minhyuk ona yaklaştı ve arkadan elini omzuna koydu aynadan kendine bakan kıza baktı. "Ihanete uğradın, kırıldin, yoruldun, endiselisin biliyorum ama başarabilirsin.. normalde senin yanında olmazdım ama haklı olan kişi sensin.." birşey demedi you jin "o çocuk.." dedi fısıldar gibi çıkan sesle "o çocuk yaşıyor mu?" Içinde kötü bir his vardı. Hemde en derinden ...
"O çocuk derken senden başka gelen olmadı buraya." Dedi starry arkadan seslenirken. Yere attığı kıyafetleri kaldırdı ve you jinin üzerine doğru tuttu. Ona yakışan mavi çizgileri olan siyah deri bir savaş kıyafeti seçti "boynundaki izler için mavi bir kıyafet.. endotermiktir dışa ısı vermez. Üstelik manyetik saldırılara karşı da güçlü... gerçekten ne yapman gerektiğini bilmiyor musun?" Hayır anlamında kafasını salladı you jin. Aynanın karşısında kendisine baktı ve bi anda başına bir sızı girdi. Gözüne gelen şey ile bir adım geriledi buna benzer bir kıyafet içerisindeydi elinde silah tutuyordu derin bir nefes bırakmıştı. Sonra hızla gözlerini açtı you jin bu da neydi böyle?
Korkuyordu ne yapması gerektiği hakkında bir bilgisi yoktu. Buradan kaçmaya çalışsa nereye gidebilirdi şehir değil ülke değil başka bir gezegendeydi. Kaçmaya çalışsa daha 2 adım atamadan yakalanirdi. Savaş arenasına çıkamazdı. Ölecekti bundan kesin emindi herşey çok hızlı gelişiyordu. Zaman kavramı yok denecek kadar azdı burada. Çünkü zaman çok hızlı geçiyordu hersey hizliydi. Kendini gelişmiş ar-ge fabrikasında gibi hissetsede burası öyle bir yer değildi. Herşey onu derinden sasirtiyordu insana benzeyen robotlar.. gelişmiş bir şehir.. bu kendi gezegeninde neredeyse 1000 yıl ileri demekti. Cağları bu kadar gelişmemişti daha robotlar yeni yeni yapılıyordu. Minhyuk ona seslenene kadar daldığını farketmemisti "gidiyoruz." Dedi. Sonra da önden minhyuk arkadan ise you jin yürümeye başladı.
Daha savaş arenasına gelmemelerine rağmen çığlık bağırislar ve tezahüratlar duyuyordu. Kalbindeki endişe iki katına çıkmıştı. Karanlık sadece lambaların aydınlattığı bir koridordan geçti ve kendine bir kalkan aldı. Sonra da savaş arenasına çıktı. Bu arenayı anlatmaya yetecek kelime dahi bulamıyordu you jin.. kalbi hızlanmıştı arkasından bir el onu sahaya doğru itti gözler you jine dönmüştü ama bağırislar durmamıştı. Sunucunun sesi duyuldu neredeyse tirubunlerdeki tüm.. insan diyemezdi yaratıkların vücut bölümlerinde metalden oarcalar vardı. "Evet sayın seyirciler glabnar arenasına hoşgeldiniz.." adamın dedikleri üzerine uzun tezahüratlar ve ıslıklar doldurdu etrafı " arenaların prensesi X89 takma adı ile scarlet" genelde gelen bütün tezahüratlar o kız içindi. Arenaya indiğinde kaslı ve bakışları ile insanları yani en azından insanları rahatca korkutabilecek bir kişiliğe sahipti.
Gülümseyerek kılıcını havaya doğru kaldırdı bu da iki katı tezahürata neden oldu. Zaten robottu kiloca neden ihtiyacı vardı ki.. o an duraksadı you jin tabiki de onu parçalara ayırmak için.. "Tanrım" dedi yavaşça şu an beklediği teksey bir mucizeden başka birşey değildi...
Bu bölüm hızlı geçti çünkü zaman kavramı olarak dünyadan farklılık gösterdiğini anlatmak istedim.. herşeyin hızlı yaşandığı robottan bir gezegen 💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Universe // wonho //
FanfictionDünyayı ele geçirmek için cyborglar gönderilmişti. Ya bir cyborg bir insana aşık olsaydı? Savaşın ortasında bir sevgi çiçeği açar mıydı? (Last serisinin 2. Kitabıdır. Last başlığı altında farklı kitaplardır.) Boy×girl